MHP’li Zühal Topcu: "Türk ve Türkiye Yüzyılı” vizyonu bu milletin Kızılelmasıdır

ÇİĞDEM ÖZKAN

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zühal Topcu, MHP'nin düzenlediği eğitim programının kapanışında yaptığı konuşmada Türkiye’nin stratejik konumuna vurgu yaparak, ‘Türk ve Türkiye Yüzyılı’ vizyonunun yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu belirtti. Topcu, ‘Bu vizyon, milletimizin Kızılelmasıdır’ ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zühal Topcu, partinin “İl Başkanları, İlçe Başkanları ve İl Yönetim Kurulu Üyeleri Eğitim Programı”nın kapanışında önemli açıklamalarda bulundu. Topcu, parti içi eğitime her zaman büyük önem verdiklerini belirterek, teşkilatların daha güçlü hale getirilmesi ve ortak bir siyasi dil oluşturulması amacıyla gerçekleştirilen eğitim programlarının yıllardır devam ettiğini söyledi.

“MHP tarihinde parti içi eğitimlere her zaman çok önem verilmektedir” diyen Topcu, söz konusu programın üç hafta boyunca devam ettiğini ve toplamda 2 bin 100 yöneticinin katılımıyla gerçekleştirildiğini ifade etti.

"TÜRKİYE KRİTİK BİR STRATEJİK POZİSYONDA"

Zühal Topcu, Türkiye'nin jeopolitik konumunun önemine değinerek, ülkenin Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya’nın kara jeopolitiğinde merkezi bir konuma sahip olduğunu vurguladı.

"Türkiye aynı zamanda Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz’in deniz jeopolitiğinde de kritik bir stratejik pozisyona sahiptir" diyen Topcu, bölgedeki siyasi, ekonomik ve güvenlik alanındaki gelişmelerin Türkiye’yi doğrudan etkilediğini ifade etti.

"TÜRK VE TÜRKİYE YÜZYILI, YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI"

Konuşmasının devamında MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ortaya koyduğu 2053 ve 2071 vizyonuna vurgu yapan Zühal Topcu, “Türk ve Türkiye Yüzyılı çağrısı, Türkiye için yeni bir dönemin de başlangıcını müjdelemektedir” ifadelerini kullandı.

Bu vizyonun Türkiye’yi küresel düzende daha güçlü bir konuma getirmeyi amaçladığını belirten Topcu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonu bu milletin Kızılelmasıdır.”

MHP'DE EĞİTİM PROGRAMI TAMAMLANDI

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zühal Topcu, “İl Başkanları, İlçe Başkanları ve İl Yönetim Kurulu Üyeleri Eğitim Programı” kapanışında konuşma yaptı. 

MHP’li Zühal Topcu’nun açıklamalarının tamamı şu şekilde; 

“Milliyetçi Hareket Partisi’nin değerli İl, İlçe Başkanlarımız, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Dava Arkadaşlarımız, Kıymetli Basın Mensupları, Hanımefendiler Beyefendiler Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi’nin himayelerinde, ve talimatlarıyla gerçekleştirdiğimiz eğitim ve dayanışma programımızın kapanış ve son toplantısına hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. 

Eğitim programları, partimizin temel değerlerini ve ilkelerini daha derinlemesine kavramamız, teşkilatlarımızı güçlendirmemiz, iletişim ve siyasal iletişim ile dava arkadaşlarımızla dayanışmamızı pekiştirmemiz için eşsiz bir fırsat sağladı. 

MHP’DE PARTİ İÇİ EĞİTİME HER ZAMAN ÖNEM VERİLMİŞTİR

MHP tarihinde parti içi eğitimlere her zaman çok önem verilmektedir. 

Dayanışmanın ve kaynaşmanın sağlanması motivasyonun yükseltilmesi ortak hedeflerde ortak dil oluşturma ve bilgi paylaşımı için bu eğitimler yoğun bir biçimde yıllardır devam etmektedir. Bu eğitim toplantılarımız da onlardan birisidir, Pazartesi ve Cuma günleri 350’şer yöneticimizin katılımlarıyla başlayan bu eğitimler Genel Merkez binamızda Gün Sazak Konferans Salonunda gerçekleştirilmiştir. Toplamda 2100 yönetici arkadaşımızın katıldığı eğitimlerimiz 3 hafta sürmüştür. 

Bu eğitim programımızda MHP Tarihi ve Milliyetçilik, Yeni Nesil Ülkücülük, MHP Politikaları, Temel İletişim, Seçmen, Seçmen Analizi ve İkna Politikaları başlıklı dersler ülkemizin çok değerli akademisyenleri tarafından verilmiştir.

Bu eğitim toplantıları Parti İçi Eğitim Siyaset ve Liderlik Okulu Başkanlığı ve Teşkilat İşleri Başkanlığı tarafından ortak düzenlenmiştir.

Bu vesileyle önce Teşkilat İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Edip Semih Yalçın olmak üzere bu yoğun mesaiye katkıda bulunan bütün çalışma ve ekip arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Ayrıca tüm teşkilat başkanlarımızın kaynaşmasına vesile olan bu programın düzenlenmesinde başta talimat ve rehberliğiyle bize yol gösteren Sayın Genel Başkanımıza da sizin huzurunuzda teşekkürlerimizi ve saygılarımızı gönderiyoruz.

Değerli İl, İlçe başkanlarımız; Dünya siyaseti ekonomi-politik olarak büyük bir dönüşüm dönemine girmiş durumda. 

Değişim sürecinin yönünü belirleyen şey ise insanlığın geliştirdiği bilimsel icatlar ve teknolojik gelişmeler kadar, küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri, kitlesel göçler, doğal afetler ve salgın hastalıklar gibi olaylardır.

Dünyanın devasa bir küreye dönüştüğü enformasyon çağının tam ortasındayız. 

Gelişen imkanlar birçok faydanın yanında ciddi zorlukları, sınamaları, asimetrik tehditleri de beraberinde getirmektedir.

Bilgi teknolojilerindeki bilgi ve yeniliğe dayalı olarak ileri sürülen bir tekno- dünyanın bütün ülkelerin ve topyekûn küresel sistemin işleyişini nasıl etkileyeceğini kimse bilmiyor. 

İçinden geçtiğimiz bu karanlık sürecin ortaya çıkardığı durum tam anlamıyla bir kaos, kargaşa, istikrarsızlık ve belirsizliği açığa çıkarmaktadır. Eski düzenin bütün kurumlarının çözüldüğü ve işlevsiz kaldığı da görülmektedir. 

Yeni küresel düzende hangi parametrelere göre oyunların oynanacağı ve bunları hangi aktörlerin oynayacağına yönelik belirsizlikler sürerken bunlar da dünyada siyasi istikrarsızlıklara da zemin hazırlamaktadır.

Algı oyunlarının gündeme sokulduğu gerçekliğin kendisini ifade etmek için çok zorlandığı,  siber savaşların gerçek savaşların yerini aldığı bir dünyada hakikate ulaşmak için büyük çabalar gerekmektedir.

Artık sahip olduğu bilgileri ve verileri en iyi biçimde toplayıp işleyen, bilgiyi üreten ve kullanan, entellektüel kapasitesini geliştiren millet ve devletler 'büyük güç' olarak sivrilmektedir.

Teknoloji yarışının, aynı zamanda bir veri ve bilgi yarışı olduğunu ve küresel sistemdeki hiyerarşileri de belirleyeceğini vurgulamak isteriz.   

 Günümüzde, hemen her alanda gözlenen acımasız bir rekabet ile iş birliği çabalarının, ümit ile ümitsizliğin, kaos ve düzenin birbirinden giderek daha ince çizgiyle ayrılacağı şimdiden belli olan bir “evrensel iklim” ile karşı karşıya bulunuyoruz. 

Yeni dönemin dinamiklerinin alacağı nihai biçim, hiç tartışmasız insanlığın kaderini de belirleyecektir. İşte buna dair bir küresel anlayışın ve sorumluluk ahlakının varlığı ve yaygınlığı önem kazanmış bulunmaktadır. Küresel sorumluluk ahlakının, millî, bölgesel ve küresel saç ayakları üzerine oturmasının zorunlu olduğunu da söylemek zorundayız. 

Küresel dengeler ve küresel sistem çok hızlı bir biçimde değişim halinde ve kırılgan durumdayken, Türkiye’nin de birden fazla stratejik alanın ortasında,  hatta kesişme noktasında olduğu bilinmektedir. 

Kesişme bölgesindeki ülkelerin ise siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik alanındaki durumları her şeyi açık- seçik gözler önüne sermektedir.

Türkiye, Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika, Kafkasya ve Orta Asya’nın kara temelli jeopolitiğinde merkezi bir rol oynarken Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz’in deniz jeopolitiğinde de kritik bir stratejik pozisyona sahiptir.

LİDERİMİZİN TÜRK VE TÜRKİYE YÜZYILI ÇAĞRISI YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI

İşte Sayın Liderimiz’in 2053 ve 2071 vizyonlarıyla taçlandırdığı, Türk ve Türkiye Yüzyılı çağrısı siyasi üslubuyla, tarzıyla, işleyişiyle, sonuçlarıyla Türkiye için yeni bir dönemin de başlangıcını müjdelemektedir.

TÜRK VE TÜRKİYE YÜZYILI” VİZYONU BU MİLLETİN KIZILELMASIDIR

Türk ve Türkiye Yüzyılı” vizyonu bu milletin Kızılelmasıdır. 

Kafesoğlu tarafından “Kızılelma, cihanın her köşesine adalet götürmek ve milletleri belli bir medeniyet seviyesinde tam eşitliğe dayanan bir hukuk sistemine bağlayarak saadete eriştirmek mefkûresi”  olarak ifade edilirken  Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’de  “Ülkümüz, Büyük Türk milletini, ona farklılık, anlam ve değer kazandıran; tarihin derinliklerinden terkip yaparak getirdiği, dil, gönül, ahlak, inanç, akıl ve vicdanda taşınan muhteşem değerler manzumesini, bir kutlu emanet olarak köklerinden kopartmadan, anlayıp, kavrayıp koruyup, geliştirerek, insanlık var oldukça sonsuza kadar yaşatmaktır.

Bu yüksek değerleri temsil etmesini hedeflediğimiz millî devletimizin, Türklük, İslâmlık ve insanlığın barış, huzur, adalet ve esenliği için, yeryüzünün en güçlü devleti olmasına çalışmaktır.” İfadesiyle bu hedefi taçlandırmaktadır. 

“Devir artık başkalarının ne düşündüğünün dikkate alındığı devir değildir. Artık bu çağda herkes pozisyonunu Türkiye’ye göre belirlemek mecburiyetindedir. Asır Türk asrıdır. Hedef Kızılelma, hedef Turan ülküsüdür.”

Artık bugün Türkiye, kendi sorunlarını ihmal etmeden, uluslararası alanda söz sahibi olmak, sözü dinlenen bir konuma gelmek için kalıplarını zorlamaktadır. 

Türk ve Türkiye yüzyılı yalnızca içerideki halkın değil yakın ve uzak coğrafyalarda yaşayan dost ve kardeş ülkelerle de belli ölçüde ilişki, dostluk ve çıkar birliği geliştirmeyi de zorunlu kılmaktadır.

Bu nedenle Türkiye’nin yeni stratejisi bölgesel ittifaklar temelli olmalıdır.

Her bölgenin kendine özgü ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal dinamiklerine uygun, modern uluslararası siyaset ve hukukun meşru saydığı normlar çerçevesinde farklı iş birliği ve ittifaklar modeli geliştirilmelidir. 

Artık günümüzde Dünya ve Türkiye siyasetinde köklü değişimlere ve dönüşümlere tanıklık edilirken, küresel ve yerel dengeler önemli değişimlere neden olmakta bu da siyasi zeminlerin kayganlaşmasını tetiklemektedir. 

Türkiye’yi yalnızca coğrafi konumu ile tanımlamak yapılacak en büyük haksızlıktır.

Türkiye sahip olduğu tarihi, kültürü, tecrübesi,   çoklu mirası ve jeopolitik konumu ile dikkatleri üzerine çeken en önemli ülkelerden birisidir. 

TÜRKİYE DEĞERLERİNDEN ALDIĞI GÜÇLE BÖLGESEL AKTÖRDÜR

Milliyetçi Hareket Partisi Dünya’ya Türkiye ve Ankara eksenli olarak bakmakta,  bölgesel ve küresel gelişmeler de bu pencerelerden değerlendirmektedir. Türkiye değerlerinden inancından ve vizyonundan aldığı güçle bölgesel aktörlüğünde daha güçlü bir biçimde yoluna devam etmeyi hedeflemektedir.

Cengiz Aytmatov’un ifadesiyle "İnsan için en zoru her gün insan olabilmektir." 

Düsturuyla, 

 “Azıcık aşım, kaygısız başım” diyecek bir tıynet bizde yoktur.

Küresel düzende ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların yanı sıra terör eylemleri, göçler, sıcak savaşlar, açlık, tehditler, dezenformasyonlar ve meydan okumalar hızla kendisini göstermekte ve ortalığı yakıp yıkmaktadır.

Hiçbir sorun, görmezden gelinerek çözülemez. Biz sorunları da sorunlara verilecek cevabı da biliyor ve politikalarımızı da bu çerçevede değerlendiriyoruz. 

TERÖRSÜZ “TÜRKİYE-BÖLGE-DÜNYA”YA İHTİYAÇ VARDIR

Artık terörsüz Türkiye-Terörsüz bölge Terörsüz Dünya’ya ihtiyaç vardır.

Küreselleşme ülkeleri birbirlerine bağımlı hale getirirken aynı zamanda sorumluluklarını da artırmaktadır. 

Bizim millet olarak sahip olduğumuz yaşama ve gelişme azmi, tarihî birikim, hürriyetimize ve onurumuza düşkünlüğümüz en büyük millî sermayemizi oluşturur. Türklüğün bin yıllık Anadolu tarihinde inşa ettiği Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleri ile var oluşun, son destanı olan şanlı Millî Mücadele’miz, en büyük ilham ve kuvvet kaynaklarımız olup, milli birlik ve kardeşlik ruhu ya istiklal ya ölüm azmiyle beslenmiştir.

Tıpkı Türkiye gibi Milliyetçi-Ülkücü Hareket de çok çetin bir sınavdan geçmiştir.

Türk milliyetçileri, vatanı ve milleti için hiçbir hesap yapmadan canını bile seve seve veren bir ruhun ve inancın temsilcisi olmuşlardır.

Bugün dönüp düne baktığımızda yaşanan acıları, çekilen çileleri hatırlamamak mümkün değildir. Fakat bizler, geçmişte yaşananların her açıdan paha biçilmez birer tecrübe olduğunun da bilincindeyiz. Tarihî bir davanın, çilekeş bir Hareketin bugünkü temsilcileri olarak emaneti en güzel şekilde koruyup gelecek nesillere teslim etmek de bizim boynumuzun borcudur. 

Türk milliyetçileri, millî görev ve sorumluluklarının idraki içinde, emaneti kırıp dökmeden, günlük hesaplar içinde çarçur etmeden yarınlara ulaştıracak siyasi akla ve şuura sahiptir. 

FIRTINAYA KARŞI İÇİMİZDE BARIŞ VE HUZRU EGEMEN OLMALI

Hal böyleyken dışımızda günbegün tesir alanı genişleyen yoğun fırtınaya karşı içimizde, barış ve huzur havası egemen olmalı, 86 milyonun tamamı tek yürek halinde duruş sergilemeli ve doğudan batıya, kuzeyden güneye ön şartsız bir kucaklaşma sağlamalıdır.

Terörsüz Türkiye’nin doğum sancıları olsa da, karşımızdaki tehdidin büyüklüğü dikkate alındığında herkes, her kesim, siyasetin her rengi büyük ve güçlü Türkiye ülküsünde kenetlenmelidir.

BÖLGEMİZDE YERİNDEN OYNAYAN TAŞLAR HALA TAM OTURMADI

Bölgemizde yerinden oynayan taşlar hala tam olarak oturmamıştır.

Komşu coğrafyalarda süregelen, bölge ve dünya siyasetini etkileyen kaotik iklim giderek sertleşirken, Başkent Ankara vizyonuna bağlı kalarak, jeopolitik düsturlara tutunarak, ülkemizi ve milletimizi önceliğine alan güvenlik tedbirlerine uygun tavır ve tutum takınmalıyız.

Nitekim Türk devletinin yaptığı da şimdiye kadar bu olmuştur.

Sayın İl, İlçe Başkanlarımız, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Dava Arkadaşlarımız,

Milliyetçi Hareket Partisinin Bilge Lideri sizi 21. yüzyıla Müslüman Türk’ün mührünü vurmaya, Türk ve Türkiye Yüzyılını kurmaya ve ülkümüze, davamıza sıkı sıkıya sahip çıkmaya davet etmektedir. Çünkü her şeyden önce Türkiye diyorsak, vakit tamamdır, söz konusu vatandır.

Her şeyden önce Türk Devri diyorsak, vakit tamamdır, söz konusu vatandır.

Her şeyden önce Türk milleti diyorsak, vakit tamamdır, söz konusu vatandır.

Türk ve Türkiye Yüzyılı için hazırız ve 

Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan;

Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.

Gayret bizden tevfik Allah’tandır. Saygı ve selamlarımızla.

Allah’a emanet olun, Yolunuz açık olsun.

HABER VE KAYNAK: TÜRKGÜN GAZETESİ