Sezaryenle doğum dünya çapında artıyor: Uzmanlar ne öneriyor?

Sağlık Bakanlığı'nın sezaryen kısıtlaması Türkiye'de tartışma yarattı. Peki, doğum yöntemlerini dengelemek için ne yapılabilir?
Sivasspor-Fenerbahçe maçında futbolcuların açtığı bakanlık destekli "Doğal olan normal doğum" pankartına ilişkin tartışmalar henüz sönümlenmemişken Sağlık Bakanlığı, özel tıp merkezlerinde yapılan planlı sezaryen doğumlara kısıtlama getirdi.
Bakanlığın "Sağlıklı Türkiye Yüzyılı" programı çerçevesinde hazırlanan düzenlemeyle hamilelerin doğumunu üstlenmek isteyen tıp merkezlerine doğum ünitesi kurma şartı getirildi. Ameliyathanesi olmayan merkezlerde ise doğum ünitesine izin verilmeyecek.
Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Tıp merkezinde normal doğum yaptırılmak istenmesi halinde Ek-4/Ç’de yer alan kriterler kapsamında kuruluş bünyesine doğum ünitesi eklenmesi zorunludur. Ameliyathanesi bulunmayan tıp merkezinde doğum ünitesi kurulmasına izin verilmez. Tıp merkezinde planlı sezaryen yapılamaz," ifadeleri kullanıldı.
Özel sağlık kuruluşlarında uygulanacak yeni düzenleme uyarınca, tıbbi zorunluluk olmadığı sürece planlı sezaryen doğumlara artık izin verilmeyecek.
Sağlık Bakanlığı bu düzenlemeyle halk arasında "normal doğum" olarak da biliinen vajinal doğumu teşvik etmeyi amaçlıyor.
Bakanlığın açıklaması yurttaşlar ve milletvekilleri arasında tartışma yaratırken, bebek sahibi olmayı düşünenler hangi seçeneğin daha sağlıklı olduğu sorusunu yöneltiyor.
Dünya çapında sezaryen oranları artıyor
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ - WHO) 2021 tarihli araştırmasına göre, sezaryen operasyonları küresel çapta artmaya devam ediyor ve artık tüm doğumların 5'te 1'inden fazlasını (yüzde 21) sezaryen oluşturuyor. Araştırmaya göre, bu sayı gelecek 10 yılda artmaya devam edecek. DSÖ tüm doğumların yaklaşık üçte birinin (yüzde 29) 2030'a kadar sezaryenle gerçekleşeceğini tahmin ediyor.
DSÖ Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Araştırma Birimi'nin müdürü Dr. Ian Askew, araştırmanın yayınlanmasının ardından yaptığı açıklamada, "Sezaryen doğumlar, vajinal doğumların risk oluşturacağı durumlarda hayat kurtarmak için kesinlikle kritik öneme sahip, bu nedenle tüm sağlık sistemleri, ihtiyaç duyulduğunda tüm kadınlar için zamanında erişimi sağlamalı," demişti.
"Ancak şu anda yapılan sezaryenlerin tümü tıbbi açıdan gerekli değil. Gereksiz cerrahi işlemler hem kadın hem de bebeği için zararlı olabilir."
Sezaryen'in gerekli olduğu durumlar
DSÖ'ye göre sezaryen doğumlar, uzayan veya çeşitli sebeplerle engellenen doğum, fetüste problem olması veya bebeğin anormal bir pozisyonda gelmesi gibi durumlarda gerekli olabilir. Ancak, tüm ameliyatlarda olduğu gibi, bunun da riskleri var. Bunlar arasında ağır kanama veya enfeksiyon olasılığı, doğumdan sonra daha yavaş iyileşme süreleri, emzirme ve ten tene temasın kurulmasında gecikmeler ve gelecekteki gebeliklerde komplikasyon olasılığının artması yer alıyor.
Pensilvanya Eyalet Üniversitesi Tıp Fakültesi ise sezaryenin gerekli olduğu durumları şöyle sıralıyor:
- Bebeğin vajinal kanaldan geçemeyecek kadar iri olması,
- Kadının plasentasında sorunlar olması ve bu sorunların doğum sırasında tehlikeli kanamalara yol açma ihtimali,
- Bebeğin ters gelmesi,
- Göbek kordonunun sıkışması,
- Fetal distres belirtileri (fetüsün kalp hızında değişiklikler),
- Annenin yüksek tansiyon veya diyabet gibi bazı tıbbi rahatsızlıkları olması,
- Annede HIV veya herpes gibi bir enfeksiyon olması,
- Doğumun çok yavaş olması veya tamamen durması.
Bunun yanı sıra akemli bilimsel dergi PLoS Medicine'de 2019'da yayınlanan bir araştırma, daha önce sezaryen doğum yapmış kadınlar için yeniden planlı sezaryen doğum yapmanın en güvenli seçenek olacağı sonucuna varılıyor.
'İsteyen anneler reddedilmemeli'
Ancak bazı uzmanlara göre, sezaryen talep eden kadınlara vajinal doğumun dayatılmasının da riskleri var.
İngiltere'deki Central Lancashire Üniversitesi Ebelik Çalışmaları Profesörü Soo Downe ve Liverpool Üniversitesi'nden Kadın ve Çocuk Sağlığı Araştırmacısı Carol Kingdon, The Conversation'da kaleme aldıkları bir yazıda şu ifadeleri kullanıyor:
"Bu operasyonlar ihtiyaç duyan ve isteyen kadınlara ve bebeklere fayda sağlar. Gerçekten de ihtiyaç duyulduğunda veya istendiğinde sezaryen yapmamak kabul edilemezdir ve anne veya bebek için ciddi olumsuz sonuçlar doğurabilir."
Faydaları ve riskleri
Planlı cerrahi doğumun planlı vajinal doğuma kıyasla hem kısa hem de uzun vadeli riskleri ve faydaları var.
Örneğin, planlı vajinal doğumda idrar kaçırma ve vajinal yırtık olasılıkları daha yüksek.
Ancak hakemli tıp dergisi The Lancet'te 2018'de yayınlanan bir araştırmaya göre, hem histerektomi (rahmin alınması) hem de anne ölümleri (nadir de olsa) planlı sezaryende daha yüksek.
İngiltere Ulusal Sağlık ve Bakım Mükemmelliği Enstitüsü, sezaryende daha yüksek yenidoğan ölüm oranları olduğunu ve çocukluk astımı riskinin de arttığını bildiriyor.
Bu sebeplerden ötürü The Lancet 2018'de aşırı yüksek cerrahi doğum oranlarına ilişkin "küresel eylem çağrısı" yayınlamıştı.
Uzmanlara göre dünya çapındaki kuruluşlar ve ülkeler, sezaryen doğum oranlarını güvenli bir şekilde azaltmaya çalışırken, aynı zamanda ameliyata ihtiyacı olan ve ameliyat olmak isteyen tüm kadınların ve bebeklerin prosedüre güvenli biçimde erişimini sağlamaya çalışmalı.
Yine de, Pensilvanya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nün yöneticilerinden Dr. Sindhu K. Srinivas, hastalarına sezaryen doğumun bazı riskleri olmasına rağmen (kanama veya enfeksiyon gibi) genellikle çok güvenli bir ameliyat olduğunu söylediğini belirtiyor. Srinivas'a göre, ciddi komplikasyonlar nadir görülüyor ve çoğu anne ve bebek işlemden sonra iyi durumda oluyor.
Kadın merkezli bakıma ihtiyaç var
Kadınların sezaryen tercihinin nedenleri ülkeler arasında büyük ölçüde değişiyor. Sağlık sektörü politikaları, sağlık finansmanı, kültürel normlar, algılar ve uygulamalar, erken doğum oranları ve sağlık hizmetinin kalitesi önemli faktörler arasında.
DSÖ ülkelere vajinal doğum konusunda belirli oran hedefleri önermek yerine, gebelik ve doğum sırasında her kadının kendine özgü ihtiyaçlarına odaklanmanın önemini vurguluyor.
DSÖ'den Dr. Ana Pilar Betran, "Tüm kadınların sağlık hizmetini verenlerle konuşabilmesi ve doğum kararlarında aktif yer alabilmesi, riskler ve faydalar dahil olmak üzere yeterli bilgi alabilmesi önemli. Duygusal destek, hamilelik ve doğum boyunca kaliteli bakımın kritik bir yönü," diyor.
Dr. Srinivas da, "Bir kadın tıbbi bir neden olmaksızın sezaryen istediğinde yaptığım ilk şey nedenini bulmak," ifadelerini kullanıyor.
"Neden bu yolu seçmek istediğini anladığımda, yanlış anlamaları ortadan kaldırabilirim ve ayrıca ona vajinal doğumun hem kendisi hem de bebeği için neden faydalı olabileceğini hatırlatabilirim. Bazı konuşmalar bir kadının fikrini değiştirir veya sadece sezaryen doğumdan ziyade farklı bir çözüme varmamızı sağlar."
Doğum oranlarını dengelemek için ne yapılabilir?
Bu noktada sağlık uzmanları, sezaryen oranlarının kontrolsüz şekilde artmasını engellemek için neler yapılabileceğini tartışıyor.
DSÖ'nün 2021'de yayınladığı küçük bir kılavuzda şu öneriler yer alıyor:
- Kadınları doğumu planlamaya aktif olarak dahil eden eğitimsel müdahaleler. Örneğin doğum hazırlık atölyeleri, rahatlama programları ve ağrı veya kaygı korkusu olanlar için psikososyal destek. Bu tür girişimlerin uygulanması, devam eden takip ve değerlendirmeyi de içermeli.
- Kanıta dayalı klinik kılavuzların kullanılması, sağlık kuruluşlarındaki sezaryen uygulamalarının düzenli olarak denetlenmesi ve bulgular hakkında sağlık profesyonellerine zamanında geri bildirim sağlanması.
- Sezaryen kararı için mümkün olan durumlarda ikinci bir tıbbi görüş alınması zorunluluğu.
- Bakım esas olarak ebeler tarafından sağlanırken, özel bir doğum uzmanının 24 saat destek sunması, ebe-doğum uzmanı işbirliği öngören bakım modeli
- Vajinal doğum ve sezaryen doğum ücretlerini eşitleyen finansal stratejiler.
euronews.com