Suriye'nin Lazkiye ve Tartus şehirlerinde çıkan çatışmalar hakkında neler biliniyor?

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Suriye güvenlik güçlerinin, Lazkiye'nin kıyı bölgesinde Alevi azınlığa mensup onlarca kişiyi infaz ettiğini iddia etti.
SOHR, 162 sivilin öldürüldüğünü bildirdi.
Ülkenin resmi haber ajansı SANA'ya konuşan içişleri bakanlığı yetkilisi, bölgede "bireysel ihlallerin" yaşandığını kabul etti ve bunları durdurma sözü verdi.
BBC, infazların Suriye'nin yeni hükümetine bağlı güçler tarafından gerçekleştirildiğine dair iddiaları bağımsız olarak doğrulayamadı.
SOHR, AFP haber ajansına yaptığı açıklamada, öldürülenler arasında 13 kadın ve 5 çocuğun da bulunduğunu belirtti.
Cuma akşamı Suriye'nin resmi haber ajansı SANA'ya konuşan bir Suriye Savunma Bakanlığı yetkilisi, bazı silahlı güçlerin Kardaha'da çeşitli binaları ele geçirerek buralardan saldırılar düzenlediğini, bunu sonlandırmak için Cuma akşamı bölgeye gönderilen güvenlik güçlerinin Kardaha'da bir operasyon başlattığını söyledi.
Suriye'de geçiş dönemi başkanı ilan edilen Ahmed eş-Şera, Cuma gecesi Reuters'a yaptığı açıklamada "Devrik rejimin kalıntılarının peşine düşmeye devam edeceğiz" dedi ve ekledi:
"Onları adil bir şekilde yargılayacağız. Silahlar yalnızca devletin elinde bulunacak."
Geçici yönetim askerleri ve devrik Esad yönetimine bağlı güçler arasında çıkan çatışmalarda 70'ten fazla kişi öldü.
Homs, Lazkiye ve Tartus kentlerinde sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, Lazkiye valisi bölgedeki tüm elektriğin kesildiğini açıkladı.
BBC'nin doğrulama servisi BBC Verify, Lazkiye'de bir cesedin arabaya bağlanarak sürüklendiğini gösteren iki videonun doğruluğunu teyit etti.
Lazkiye'deki bir Suriyeli aktivist, BBC Newshour'a yaptığı açıklamada, yaşanan şiddet olaylarının Alevi toplumunu "dehşet içinde" bıraktığını söyledi.
Adının açıklanmasını istemeyen aktivist, "Aşırı derecede korkuyorlar. Büyük bir şok içindeler. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Onları koruyacak, onlara yardım edecek bir hükümet ya da devlet yok" dedi.
Bölge, Alevi azınlığının merkezi ve Esad ailesinin kalesi olarak biliniyor.
Şiddet olaylarında ölenlerin sayısına ilişkin tahminler farklılık gösterirken, BBC bu bilgileri bağımsız olarak doğrulayamadı.
BBC Arapça'ya konuşan bir Alevi kadın, Suriye'nin sahil kesiminde veya başkentte olsun, herkesin "korku içinde" olduğunu ifade etti.
Güvenlik için adını gizli tutmak isteyen Suriyeli, geçici yönetime bağlı güçlerle çatışan kişilerin, Esad rejimi devrildiğinde ordudan kovulduktan sonra silahlarını bırakmayarak dağlara çıkan kişiler olduklarını aktardı.
Çatışmaların başlangıcını ise şöyle anlattı:
"Bu kişiler dağlardan kentlere inerek hükümete bağlı askerlere ateş açmaya, onları öldürmeye başladı.
"Hükümete karşı savaş ilan edip Suriye'nin kıyı kesimlerini özgürleştirmeye başladıklarını söylediler."
Aleviler çoğunluğu Sünni olan Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor.
Beyrut'ta bulunan BBC Orta Doğu Muhabiri Hugo Bachega, "Aleviler, İslamcıların liderliğindeki isyancıların Aralık'ta eski rejimi devirip iktidarı ele geçirmesinden bu yana ayrımcılık ve saldırılara maruz kalmaktan şikayetçi" diyor.
SANA'nın Türkçe servisi, Lazkiye Valiliği Kamu Düzenliği Müdürü Yarbay Mustafa Knefati'nin şu açıklamasına yer verdi:
"Önceden planlanmış ve kasıtlı bir saldırıyla, Esad milislerinin birkaç grubu kontrol noktalarımıza saldırdı ve Cebleh bölgesi ve kırsalında çok sayıda devriyemizi hedef aldı."
SANA Türkçe, sosyal medya hesaplarından Suriye'nin farklı noktalarından yola çıkan askeri konvoyların Lazkiye ve Tartus'a varışlarına dair fotoğraf ve videolar paylaştı.
'Kışkırtmaların tehdit haline gelmesine izin verilmemelidir'
Lazkiye'deki olaylarla ilgili Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli'den açıklama geldi.
Keçeli, X hesabından yaptığı paylaşımda "Bu tür kışkırtmaların, Suriye'nin ve bölgemizin huzuruna karşı bir tehdit haline gelmesine izin verilmemelidir" dedi.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ayrıca şu ifadeleri kullandı:
"Suriyelilerin barış ve refah içinde yaşama hakkını hedef alan her türlü eylemin karşısındayız. Türkiye, Suriye halkının ve yönetiminin yanında olmaya devam edecektir."
CHP Genel Başkanı Özgür Özel "Alevilere yönelen şiddetin sonucunda sivil kayıpların artması ve azınlıklara yönelik katliam endişesi bütün vatandaşlarımızda büyük bir kaygı yaratmaktadır" dedi.
Özel, Türkiye hükümetini "sivil kayıpların önlenmesi için Şam yönetimi nezdinde sonuç alıcı girişimlerde bulunmaya" davet etti.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı da "Yasa dışı gruplar tarafından işlenen suçları ve güvenlik güçlerinin hedef alınmasını" kınadı.
Almanya Dışişleri Bakanlığı da sosyal medya hesabında paylaştığı açıklamada "Suriye'nin batısında çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği çatışmalar nedeniyle şoktayız" ifadelerini kullandı:
Tüm taraflara şiddet ve nefret sarmalından çıkmak için barışçıl çözüm, ulusal birlik, içerleyici siyasi diyalog ve geçiş dönemi adaletine odaklanmaları çağrısında bulunuyoruz.
İran Dışişleri Bakanlığı da Suriye'deki çatışmaların bölgesel istikrarsızlık yaratma riski bulunduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ise sivil can kayıplarına dair haberlerin çok üzücü olduğunu ve "derin endişe duyduklarını" söyledi.
Pedersen taraflara itidal çağrısında bulundu.
Çatışmalar nasıl başladı?
Lazkiye ve Tartus'ta etkili olan çatışmalar, 6 Mart'ta Beit Ana köyü sakinlerinin güvenlik güçlerine bir şüpheliyi teslim etmemesiyle başladı.
Köyde çıkan gerilimin ardından Şam'a bağlı güvenlik güçleri bölgede güvenlik operasyonu başlattı.
Bu operasyon sırasında Esad yönetimine bağlı güçler, Şam yönetimi askerlerine saldırdı.
Olaylar, Esad'ın 8 Aralık'ta devrilmesinin ardından ülkedeki en büyük çaplı çatışmalara dönüştü.
Esad yönetimine bağlı güçler bölgedeki bazı askeri noktaları ele geçirdi ve Cebleh merkezinde çatışmaya girdi.
Bölgedeki otoyollarda güvenlik güçlerine yönelik saldırılar gerçekleştirildiği bilgisi var.
Cebleh'te yaşayan Ali adlı bir çiftçi, Fransız AFP ajansına verdiği demeçte "şehir savaşı ve sokak çatışmalarına" şahit olduğunu söyledi.
Çiftçi, "Tüm gece çatışma ve patlama sesleri duyduk. Herkes korkuyor... evlerimizde hapis kaldık ve dışarı çıkamıyoruz" diye konuştu.
Humus ve Halep'te gösteriler
SANA, Humus ve Halep'te 6 Mart'ı 7 Mart'a bağlayan gece Şam yönetimine destek için gösteriler düzenlendiğine dair haber ve görüntüler geçti.
Şam'daki geçici yönetimin Savunma Bakanlığı sözcüsü Albay Hasan Abdulgani, halen Esad'a sadık olan güçlere silah bırakma çağrısı yaptı:
"Binlece kişi silahlarını bırakıp ailelerine dönmeyi seçti, bazılarıysa hala katil ve suçluları savunmak için kaçmak ve savaşmakta ısrar ediyor. Seçim ortada: Silahlarınızı bırakın ya da kaçınılmaz sonunuzla yüzleşin."
Şam yönetimi, Aralık 2024'ten bu yana Lazkiye ve Tartus'un bulunduğu bölgede güvenliği tesis etmekte zorlanıyor.
Bölgedeki Alevi gruplar, Esad'ın devrilmesinin ardından özellikle Humus ve Lazkiye'de azınlıkların hedef alındığını ve saldırıya uğradığını söylüyor.
Güvenlik güçleri bu bölgelerde Esad yönetimine bağlı güçleri ortadan kaldırmak için aylardır operasyon düzenliyor.
Aktivistler, bu operasyonlar sırasında bölge sakinlerinin evlerine el konulduğunu, insanların infaz edildiğini ve kaçırıldığını iddia ediyor.
Geçici yönetim makamlarıysa şiddet olaylarının "istisnai durumlar" olduğunu savunuyor ve suçluların cezalandırılacağını taahhüt ediyor.
Geri dönenlerin sayısı 300 bini aştı
Öte yandan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 7 Mart'ta, Aralık'tan bu yana Suriye'ye dönenlerin sayısının 300 bini aştığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bir gün öncesinde, Türkiye'den dönenlerin sayısının 133 bini geçtiğini duyurmuştu.
Diğer bölgeler ne durumda?
Suriye'de Beşar Esad'ın 8 Aralık 2024'te ülkeyi terk ederek Rusya'ya sığınmasının ardından ülkenin büyük bölümünde silahlar sustu.
Esad'ı deviren muhalif güçlerin başını çeken İslamcı Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) grubu ülkede bir geçiş yönetimi kurdu.
Geçiş dönemi başkanlığına HTŞ lideri Ahmet eş-Şera atandı.
Şubat sonunda ülkenin yol haritasını belirlemek için bir "Ulusal Diyalog Konferansı" düzenlendi.
Konferans, yeterince kapsayıcı olmadığı gerekçesiyle başta Suriye'deki Kürtler olmak üzere azınlıklar tarafından eleştirildi.
Ülkenin kuzeydoğu vilayetleri, omurgasını Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrolü altında.
Türkiye, iki grubu da PKK'nın uzantısı "terör örgütü" olarak kabul ediyor.
SDG ve Şam arasında grubun yeni kurulan Suriye Ordusu'na katılması ve kuzeydoğu topraklarının Şam yönetimine verilmesi üzerine müzakereler yürütülüyor.
SDG ve Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu'na (SMO) bağlı gruplar Aralık 2024'ten bu yana çatışmayı sürdürüyor.
Son olarak 7 Mart'ta SDG ve SMO arasındaki bölgede kalan Tişrin Barajı'nda da iki grup arasında çatışmalar yaşandığına dair haberler geldi.
Ankara, SMO unsurlarına silah bırakıp Şam'ın kurduğu orduya katılma çağrısı yaptı.
Bazı grupların bu çağrıya uyduğuna dair haber ve açıklamalar mevcut, ancak entegrasyon sürecinin nasıl ilerleyeceğine dair net bir yol haritası yok.
Ülkenin güneyindeyse İsrail ordusu, işgal altındaki Golan Tepeleri'nden Suriye topraklarına girerek başkent Şam'a 20 kilometre uzağa kadar geldi.
İsrail, Şam yönetimini tanımadıklarını duyuran ve başkentte güvenlik güçleriyle çatışmalara giren Dürzi grupları destekliyor.
Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı İsrail Katz, İsrail ordusuna gerekirse Dürzi grupları korumak üzere teyakkuzda olma emri verdi.
BBC.TÜRKÇE
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN