AB ile nerede kalmıştık?
Brüksel’de yapılan, Avrupa Birliği (AB) Global Zirvesi’nin, 1 Ekim’deki Türkiye toplantısından, “sopa”, yani “yaptırım” değil “havuç” çıktı diyebiliriz.
Ancak yaptırım ve ambargo meselesi de tam olarak ortadan kalkmadı.
Yani şimdilik zaman kazandık ve soluk aldık.
AB ile bu yılın Aralık ayında yeni bir zirve olabilir.
Gümrük Birliği’nin (GB) güncellenmesi, 5 - 6 kriteri (Bizim için zor) daha yerine getirirsek, AB ülkelerine vize serbestisi ve Göç Anlaşması’nın (18 Mart Mutabakatı’na göre) yenilenmesi de gerçekleşebilecek.
Sığınmacılar için yüklü miktarda yardım alabileceğiz.
Bu koşulların yerine getirilmesi “Kolay mı?” derseniz, Türkiye olarak zaman kaybetmeden çok çalışmamız gerektiği iyice ortaya çıkıyor.
Brüksel’de bizi ilgilendiren neler olduğunu açmaya çalışalım.
Almanya Başbakanı Angele Merkel, Türkiye’ye yönelik yaptırım taleplerine ısrarla karşı çıktı.
Hatta Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimleri bu nedenle Merkel’e kızdılar.
Zirve sonrası açıklamasında da, Merkel’in, Türkiye’ye karşı empati dolu bir tutum sergilediği gözlerden kaçmadı.
Merkel, zirvede uzun ve zorlu tartışmaların ardından, hem Türkiye ile yapıcı ilişkilere sahip olmak isteği, hem de üye ülkeler, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın, Doğu Akdeniz’deki haklarını koruma konusunda mutabakat sağladıklarını söyledi.
Birincisi Merkel’in, Türkiye ile iyi ilişkiler vurgusu çok önemliydi, böylece AB ile diyalog sürecek ve daha sık toplantılar yapılabilecek.
İkincisi, Merkel Türkiye ile yakın işbirliğinde fırsat penceresi açtığını söyledi.
Bunu pozitif gündem şeklinde tanımladı.
Fırsat penceresi ya da AB’nin havucu; Vize serbestisi aracılığıyla yeni Sığınmacı Anlaşması ve Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesini kapsıyor.
Merkel, bu konuları Ankara ile görüşmek istediklerini açıkça duyurdu.
Topu Erdoğan’a attı
Merkel, gerçekten çok iyi lider. Ne Macron gibi duygusal, ne de diğer AB ülkeleri liderleri gibi kısa vadeye odaklı.
Bize çizilen yeni yol haritasını da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile zirve öncesinde sık sık görüşerek belirledi.
Bunu da vurguladı zaten.
AB ve Türkiye çıkarlarını bir teraziye koydu ve Aralık ayında vize serbestisi aracılığıyla Gümrük Birliği’nin güncellemesine odaklanacaklarını söyledi.
Sağlam bir çalışma istedi.
Şimdi top Erdoğan’da.
Bana gelen bilgilere göre Erdoğan, Ankara’daki ilgililere Gümrük Birliği, vize serbestisi ve Suriyeli sığınmacılar için Göç Mutakabatı (!8 Mart) ödevlerinin hızla harekete geçilmesini bildirdi.
Başta TÜSİAD ve TOBB, Türk iş dünyası GB’nin güncellenmesini mutlaka istiyor.
AB tarafının iş dünyasını temsil eden BussinesEurope da aynı görüşte.
TÜSİAD ve TİSK BussinesEurope ile üyelik ilişkisinde.
Karşılıklı etkileşim ve görüş alışverişinde bulunuyorlar sık sık.
Hatta, Avrupa iş dünyasının yol haritasını ve neler yapılması gerektiğini de diyalogla paylaşıyorlar.
İş dünyamızın büyükleri yol aldı bile diyebiliriz.
Yaptırım koşulu gölge oldu
Bütün bunlara rağmen ilişkilerde önemli bir sıkıntı var.
Ankara ev ödevlerine çalışırken, AB tarafının Türkiye’ye doğalgaz arama faaliyetlerinde ısrar etmesi halinde, derhal yaptırımla karşılaşacağını da, önemle hatırlattığını da bilelim.
Zirve’nin ardından önce Yunanistan, sonra da Türkiye yeni nawtex’ler açıklayıp dururken, yaptırım meselesi de “Demokles’in Kılıcı” gibi havada asılı duruyor tabii ki.
Yunanistan’la “istikşafi görüşmeler”de de belli ki havanda su dövülüyor.
Komşu bildiğini okuyor yine..
Türk tarafının işi şöyle zor;
AB ile açılan yeni fırsat penceresinde GB, vize meselesi ve göç anlaşması, Türkiye’nin iyi niyetli görüşmelere devam etmesi ve tek taraflı eylemlerden kaçınması halinde gerçekleşebilecek.
Bu olmazsa ekonomik önlemleri de içeren yaptırımlar hemen yürürlüğe konulabilecek.
AB Komisyonu Başkanı Ursulea von der Leyen, ayrı yaptığı açıklamada bu konulara atfta bulundu ve “Türkiye’nin Kıbrıs karasularında doğalgaz arama çalışmalarında ısrar etmesi durumunda AB’nin ambargo uygulayabileceğini” söyledi.
İşin Özeti şöyle:
AB diyor ki; Yunanistan ile kavga etme Türkiye, 3 ay sonra sana duygusal (para) vaadlerimiz var.
İşimiz Merkel’e kaldı yine..