Adaylar, sözde “Sosyal” ve “çevreciler”
Başkanlık yarışına katılan adayların enteresan vaatleri havada uçuşurken, UATANMADAN ve SIKILMADAN sosyal olduklarını, Çevreye duyarlı olduklarını, insan yaşamına katkı sunacaklarını, daha sağlıklı bir yaşam için mücadele edeceklerini, insan odaklı olacaklarını dillendirip duruyorlar.
YALAN!!!!
Etrafınıza bakın, Bilbord denen o panoların dışında, Ağaçlara çivi çakarak, kamu alanlarına afiş asarak, elektrik panosu, trafolara, afiş yapıştırarak, yol ortasındaki çiçekliklere dalıp afiş broşür asarak, gereksiz bayrak flama asarak, el broşürü ve tanıtım materyalleri olan basılı kâğıtları sağa sola atarak,, giydirdikleri araç ve ses düzeni donattıkları makinelerle yarattıkları ses ve görüntü kirliliği ile ne denli İNSAN ODAKLI çalıştıkları belli (!)
Ne denli çevreci oldukları belli (!)
Ne denli topluma saygılı bireyler oldukları belli (!)
Bunlar daha iş başına gelmeden, sağlıklı yaşam hakkımızı, GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ- ÇEVRE KİRLİLİĞİ- GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ yaratarak elimizden alıyorlar, yarın iş başına geldikleri vakit ne yaparlar, varın siz düşünün!!!
Hepsi birbirinin aynı çalışma şekli ile piyasadalar.
“Yok, aslında birbirimizden farkımız” dedirtiyorlar.
APARMADA- KOPARMADA- LÜPLEMEDE- HOPURDATMADA- SALLAMADA- DALLAMADA- YALAMADA- YUTMADA- SIFIRLAMADA uzman başkan adaylarımız, mahalle, esnaf, oda başkanı, Dernekleri sıra ile geziyorlar.
Aynı mekânlara biri gidiyor, diğerleri geliyor,..
Dün haberlerde bir şeye rastladım.
Kentin birinde iki ayrı partili aday TAHTEREVALLİYE binmişler.
Buda haber olmuş.
Haberci işin magazininde..
Oysa orada çok büyük bir gerçek bir daha ortaya çıkmış, tescil edilmiş.
Nedir o?
Bizdeki DEMOKRASİ anlayışı...
Bizim Demokrasimiz TAHTEREVALLİYE BENZER...
Biri iner biri çıkar DEĞİŞEN HİÇ BİR ŞEY OLMAZ!!!
Neyse...
SÖZDE SOSYAL BELEDİYECİLİK YPACAKLAR/ YAPIYORLAR...
Yaşadığımız evrende, sosyal devlet kavramının zayıflamasıyla beraber, belediyeler, ülkemizde ve dünyada yol, su, çevre temizliği gibi faaliyetlerine ek olarak, sosyal yardım ve sosyal hizmet faaliyetleri de yaparak alanda oluşan boşluğu doldurmaya çalışmaktadır.
Küreselleşme her ne kadar ulaşılan mal ve hizmetleri arttırsa da, aynı oranda yoksulluğu ve ihtiyaçları da arttırmıştır.
Kişiler, insani ve temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmakta ve sosyal - kültürel etkinliklere katılmakta maddi olanaksızlıklardan ötürü zorluk yaşamaktadırlar.
Sosyal Belediyecilik ise, yerelde bu sorunlara çözüm sunmaya çalışmaktadır.
Belediyeler vatandaşlarının temel de üç sorununa çözüm bulmak durumundadır.
Birincisi; toplumun işleyiş ve yapıdan kaynaklı, ciddi boyutlarda olan işsizlik, yoksulluk ve dilencilik gibi sorunlar,
İkincisi; belediyenin sınırları çerçevesinde oluşan afetlerden mağdur olan kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak,
Üçüncüsü ise; çevresel şartlardan temelde kötü etkilenen yaşlılar, engelliler ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Belediyelerin bugün yaptığı sosyal belediyecilik faaliyetleri bu üç kaynaktan gelmektedir.
Bu arada, bu ihtiyaçların giderilmesinin yanında, eğitim faaliyetleri ve sosyal kültürel etkinlikler de sosyal belediyecilik çatısı altında değerlendirildiği de görülmektedir.
Bu bağlamda, BELEDİYELERİN yaptığı, Sosyal Belediyecilik başlığının altında sayılabilecek faaliyetlerin bazılarını şöyle özetleyebiliriz:
Kimsesizlerin, evsizlerin, sokak çocuklarının ve muhtaç kadınların barınma ihtiyaçlarını karşılamak,
Öksüzlere çocuk yuvaları ve kreşler yapmak,
Yaşlılara huzurevi sağlamak,
Sağlık merkezleri, sağlık ocakları, gezici sağlık otobüsleri, ön tanı merkezlerini hizmete sunmak,
Hasta yakınları için hastane yakınlarına misafirhane sağlamak,
Kültür, sanat ve spor tesisleri açmak,
Tiyatro, sinema ve kütüphane gibi kültür merkezleri oluşturmak,
Fakir, muhtaç ve yaşam mücadelesi veren kesimlere aşevleri ve imarethaneler açmak,
Özürlüler için ulaşım, eğitim ve sosyo-kültürel ortamlarda kolaylık sağlayıcı tedbirler almak,
Beceri ve meslek edindirme kursları açmak,
Park, bahçe ve piknik alanlarını arttırmak,
Doğal dengeyi koruyan ve çevresel şartları düzenlenmiş, ucuz konut alanları sağlamak,
İş kuracak kadın ve gençler için rehberlik yapmak, makine ve ekipman sağlamak,
Tanzim satış mağazaları ve ekmek fabrikaları kurmak,
Gıda, kömür, kırtasiye, ilaç yardımı yapmak,
Toplumsal gruplar, sivil toplum kuruluşları ve kitle örgütlerine rehberlik etmek, onlarla yardımlaşma ve dayanışmayı geliştirmek,
Gençlerin engellilerin ve kadınların sosyalleşmesini sağlayacak merkezler açmak.... V.s. V.s...
Batı ülkelerinde sosyal belediyecilik kavramının, “social municipality” (sosyal belediyecilik), “social municipality services” (sosyal belediyecilik hizmetleri) ve “social based municipality” (sosyal temelli belediyecilik) gibi benzer şekillerde kullanıldığı görülmektedir.
Dünyada sosyal belediyecilik anlayışını anlayabilmek için göz önünde bulundurulması gereken önemli noktalardan biri; yerel yönetimlerin aynı zamanda merkezi idarenin bir alt birimi olarak faaliyet göstermeleridir.
Dolayısıyla, bu kurumun yapıları, fonksiyonları, yönetim biçimleri, büyüklükleri ve merkezi idare ile ilişkileri ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir.
Avrupa ülkelerinde yapılan hizmetlerin bizimle karşılaştırıldığında;
Sosyal belediyecilik uygulamaları ağırlıklı olarak tavsiye, bilgi ve danışmanlık, sosyal bakım ve sosyal koruma, sağlık ve güvenlik, alan geliştirme, konut, eğitim hizmetleri, eğlence-dinlenme-kültür, piyasa düzenlemeleri ve işletmelere ilişkin hizmetler, çevre düzenlemesi ve çevre planlaması, caddeler ve ulaşım ile gıda hizmetleri üzerinde yoğunlaşmaktadır...
Türkiye’de belediyeler, Avrupa ülkelerinin aksine uzun bir süre yasalar ile meydana getirilmiş ve merkezi yönetimden tamamen bağımsız olarak düşünülmemiştir.
Belediye kelimesi, kavram olarak belirli bir bölgede yaşayan halka sağlanan hizmetler ve bölgenin temel ihtiyaçlarının giderilmesine ilişkin işlerin idaresini ifade etmektedir.
Ülkemizde sosyal belediyecilik olarak isimlendirilen faaliyetler 1970’li yıllarda başlamış ve 1990 yıllarda belediyelerin sosyal görevleri daha önemli hale gelmiştir.
2000’li yıllarda ise, bu idari ve toplumsal dönüşüm yasal düzenlemelere yansımıştır.
Son dönemde yapılan yasal düzenlemeyle birlikte;
5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu belediyelerin yaptığı bu faaliyetlere yasal bir dayanak olmuştur.
Küreselleşme ve küreselleşmenin beraberinde getirdiği sosyo-ekonomik durumlar, değişen ihtiyaçlar, göç, nüfus artışı gibi birçok sebepten ötürü merkezi yönetim sosyal destek uygulamaları için yeterli olamamaktadır.
Bu yüzden bu konuda yerel yönetimlerden destek almaya başlamıştır.
Yerel yönetimler durumları yerinden teşhis etme, daha hızlı ve kolay hizmet sunma, ihtiyaçları doğru tespit etme gibi durumlardan ötürü ülkemizde de sosyal destek sağlayan birimler olarak hem merkezi yönetimin hem de halkın yararına çalışmaktadır.
5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile yerel yönetimlere eskiye oranla sosyal destek konusunda daha çok yetki vermiş olsa da ne yazık ki mevcut durum istenilen düzeyde değildir.
Kaynaklar, ülkemizdeki yoksul kesim düşünüldüğünde büyük ölçüde yetersiz kalmaktadır.
Son zamanlarda belediyeler bu alana ayırdığı bütçeyi arttırmış olsa da yeterli gelmemektedir.
Sürekli artan göç eden büyük bir yardıma muhtaç kitle bulunmaktadır.
Kaynaklar yetersizdir fakat ne yazık ki ülkemizde yapılan sosyal belediyecilik faaliyetlerinde gördüğümüz gelir getirici, kendi kaynağını yaratan projelerin yetersizliğidir.
Hem belediyenin kaynak açığını kapatacak hem de yoksul kesimin ihtiyaçlarını karşılayacak projeler planlanmalıdır.
Örneğin, aşağıda aktaracağım, “Karşıyaka’nın Filizleri” örneğinde olduğu gibi...
Nedir bu?
Karşıyaka’nın Filizleri Projesi, Anayasa Mahkemesi’nin 2008 yılında belediyelerin doğrudan üniversite öğrencilerine burs vermesini engelleyen yasayı yürürlüğe koymasından sonra üniversite de öğrenim hayatlarını zor şartlarda devam ettiren öğrencilere destek olmak amacıyla doğmuştur. Projenin amacı; yerel yönetim sürecine vatandaşları dâhil ederek ilçeyi birlikte yönetmeyi kolaylaştırmaktır.
Oluşturulan koordinasyon ile her kesimden Karşıyakalının birbirleriyle yardımlaşması sağlanmaktadır.
Eğitimde fırsat eşitliği sağlamak ve dar gelirli üniversite öğrencilerine destek olmak amacıyla, Karşıyaka Belediyesi “Karşıyaka’nın Filizleri’ni Geleceğe Hazırlıyoruz – Her Apartman ile Bir Öğrenci Okutuyoruz” projesini hayata başlattı.
Apartman sakinlerinden büyük destek gören proje; taksi duraklarından meslek odalarına, belediye çalışanlarından muhtarlara kadar farklı kesimlerin de katkılarıyla hızla büyümüştür.
Proje çerçevesinde, son rakamlara göre 700 öğrenciye aylık 300’er lira burs desteği sağlanmaktadır.
Her kesimden gönüllülerin katkılarıyla üniversite öğrencilerine burs desteği sağlayan Karşıyaka’nın Filizleri Projesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Küresel Dernekler Forumu (ORUFOGAR) tarafından 5 kıta, 30 ülke ve 150 şehre ‘Uygulanabilir Örnek Proje’ olarak gösterilmiştir.
İspanya’nın Vitoria kentinde yapılan sertifika töreninde belediye adına orada bulunan ekip, sertifikayı ORUFOGAR Başkanı Abdessamad Sekkal’den almıştır.
Sekkal, projenin halkı örgütlemek ve yönetim sürecine katmak adına önemli bir hizmet çalışması olduğunu söylemiştir.
Türkiye’nin en önemli sosyal sorumluluk projeleri arasında gösterilen “Karşıyaka’nın Filizlerini Geleceğe Hazırlıyoruz – Her Apartman ile Bir Öğrenci Okutuyoruz” projesi, Avrupa’dan da bir ödül almıştır.
Belediye’nin üniversite öğrencilerine karşılıksız burs imkânı sağladığı proje; Avrupa Kamu Yönetimi Enstitüsü tarafından, 2 yılda bir düzenlenen Avrupa Kamu Sektörü Ödülleri’nde (EPSA) ‘Avrupa’nın En İyi Uygulanan Sosyal Sorumluluk Projesi’ seçilmiştir.
36 ülkeden 266 projenin yarıştığı organizasyonun ödül töreni, Hollanda’nın Maastricht kentinde yapıldı ve Belediye adına törene katılan ekip, büyük ödülü EIPA Genel Direktör Prof. Dr. Marga Pröhl’den almıştır.
Pröhl, projenin halkı örgütlemek ve yönetim sürecine katmak adına önemli bir hizmet çalışması olduğunu belirtti.
Sosyal belediyecilik faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için belediyelerin çeşitli imkânlara sahip olması gerekmektedir.
Ülkemizin içinde bulunduğu koşullardan ötürü bu şartların karşılanması pek mümkün görünmemektedir.
Bu nedenle kendi ihtiyacını kendi içinde çözen projeler büyük önem taşımaktadır.
Karşıyaka’nın Filizleri Projesi bu anlamda yerel halkın desteğiyle yürütüldüğü için hem birlik, yardımlaşma ve güven duygularını tetiklemekte hem de maddi anlamda belediyeye yük yaratmamaktadır.
Toplumsal dayanışmayı tetikleyen, sosyal sorumluluk bilinci aşılayan hem de belediyenin ek bir bütçe kullanmasına gerek kalmadan maddi koşulları yetersiz öğrencilerin ihtiyacını karşılayan bir projedir.
ATMASYON projelerle Belediyecilik olmaz.
Yoksulsuz kentler hepimizin idealidir.
Fakat bunu başarabilmenin tek yolu ayni ve nakdi yardımlar değildir.
Kişilerin mesleki eğitim alıp iş sahibi olmaları, yardımlaşmanın desteklenmesi, dezavantajlı kesimlere yardım edilmesi, kişilerin sosyal, kültürel, psikolojik gelişimlerinin desteklenmesi, en başta tabi ki insana ama aynı zamanda çevreye, hayvanlara duyarlı kişilerin yetişmesi için çaba gösterilmelidir.
Yoksulsuz bir kent istiyorsak eğer belediye olarak bizim için hepsi ayrı ayrı kaçınılmaz olmalıdır.
Devam edecek.