haberanaliz
Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

ALGI SAVAŞLARI BAŞLADI BİLE..

Sakin olup düşünelim..

Neler yaşadık neler.. Pandemi, ekonomik krizler, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı, deprem dizileri..

Ve geldik 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde sandığa gitme aşamasına.

İktidar yorgun, bizler çok daha yorgunuz..

İki yakamız bir araya gelmiyor. Maaşlara yapılan zamların sevinci bir hafta bile sürmüyor. Çarşı – pazardan küçük bir fileyi zor doldurup evlerimize dönüyoruz.

Televiyon kanallarına ne var, ne yok diye bakmaya bile korkuyoruz.

Çünkü, seçimlere gidiş çok kutuplaştırıcı, çok yıpratıcı oluyor. Siyasi aktörler, sürekli birbirlerine diş biliyor ve kavgaların en çirkinini yapıyorlar. Off ya, çok sıkıldık gerçekten...

Kumpaslar, kurşunlamalar, siyasi manevralar almış başını gidiyor.

Arada bir güzel haberler alsak da 14 Mayıs’a kadar daha ne gibi durumlarla karşılaşacağız bilemiyoruz.  

Güzel haber neydi?

Türk halkı, deprem sürecinde sivil toplum örgütlerinin yani STK’ların performansını takdir etti ve başarılı buldu. Buna da sevinmeliyiz.

BAŞARI ORANI YÜZDE 92.2 OLDU

İktidarın iyi sınav veremediği deprem bölgelerinde sivil toplumun öne çıkması şart olmuştu. Depremzedelerin yanında hiç olmazsa STK’lar ellerinden geleni yaptı. Yeter mi, yetmez.

Bu yaraların iyileşebilmesi için uzun yıllara ihtiyaç var.

Araştırma şirketi Areda Survey’in 2 bin 440 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği Deprem ve Yardım araştırmasına göre halkın yüzde 92.2’si deprem sürecinde sivil toplum kuruluşlarının performansını başarılı buldu.

Türkiye, tarihinde görülmemiş ve büyük yıkımlara yol açan bir deprem felaketiyle karşı karşıya kaldı.

Bu felaket sonrası arama - kurtarma, gıda, barınma, sağlık gereçleri ve her türlü destek için Türk halkı “tek yürek” haline geldi.

TSK, Sivil Toplum Kuruluşları ve yabancı ülkelerden yardıma

gelenler yaraları sarmak için mücadele etti. Peki, deprem sürecindeki yardımlaşma duygusunu Türk halkı nasıl buldu?

Araştırmaya göre halkın yüzde 89.9’u deprem sürecindeki yardımlaşma duygusunu çok güçlü buldu. Sivil toplum örgütlerinin performansını ise yüzde 92,2 oranında başarılı olarak değerlendirdi.

TSK başta olmak üzere çeşitli yardım faaliyetleriyle sahadaydı. Peki, Türk halkı bu yardım seferberliği için ne düşünüyor? Araştırma sonucuna göre vatandaşların yüzde 65.1’i deprem sürecinde TSK’nın performansını başarılı buldu.

Bu arada dış politikada zaman zaman sorunlar yaşadığımız ülkeler de dâhil olmak üzere birçok yabancı ülke Türkiye’ye önemli destekler sağladı. Nakdi yardımların yanında, bazıları arama kurtarma çalışmalarına katıldı, bazıları ülkelerinden yardımlar getirdi. Bu yardımlar Türk halkı tarafından nasıl karşılandı?

Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 81.4’ü yabancı ülkelerden gelen yardımları “yeterli” olarak değerlendirdi.

Bu çalışmalar, kantitatif araştırma yöntemlerinden CAWI tekniği ile ‘Areda Survey’in Profil Bazlı Dijital Paneli’ kullanılarak 28 Şubat - 03 Mart 2023 tarihleri arasında 2 bin 440 örneklem ile gerçekleştirildi onu da belirtelim.

15 MAYIS SENARYOLARI

Biliyorsunuz 4 cumhurbaşkanı adayı ile seçime gideceğiz.

Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ve Sinan Oğan..

Normal öngörü, seçimin Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında geçmesi şeklinde. Peki, Erdoğan da böyle mi düşünüyor. Görünen o ki Erdoğan’ın hedefi seçimin ikinci tura kalması.

Konda Araştırma’nın Başkanı Bekir Ağırdır, geçenlerde anlatmıştı.

Cumhur İttifakı’nın 250-270, Millet İttifakı’nın 250-270 ve Emek Özgürlük İttifakı’nın da 60-75 milletvekili kazandığı bir tablodan söz etmişti.. Bu tabloyla gidilecek ikinci turda seçmen “istikrar” ve “güvenlik” arayışına yönelebilir. Birinci turdan ikinci sırada geçmiş bile olsa bu duygu tabloyu Erdoğan lehine çevirebilir.

MİLLET İTTİFAKI, BİRİNCİ TURDA İŞİ BİTİRİR Mİ?

Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu’nun hedefi ise birinci turda kazanmak.

Ağırdır,  “Bu şimdilik mümkün görünüyor” derken, Kılıçdaroğlu kazanırken alacağı oy oranı bir yandan sistem üzerinde ne kadar sürede hakimiyet kuracağını, diğer yandan seçimi kaybetmiş Ak Parti ve Erdoğan’ın seçim sonrasındaki muhalefet stratejilerini belirleyeceğini irdeliyor.

 

Ağırdır’a göre Erdoğan kazanmak için gerekli oya ulaşamıyor.

Şimdiye kadarki eğilimleri dikkate alırsak, seçimlere katılımın yüzde 85-90 aralığında olması beklenebilir. Deprem öncesine kadar özellikle genç seçmenlerin siyasi aktörlere ve siyaset marifetiyle ülkenin sorunlarının çözüleceğine inançlarının düşük olması nedeniyle katılımlarının düşük olma olasılığı vardı. Fakat deprem, depremde yükselen dayanışma ruhu ve sivil toplumun gayretleri, iktidarın deprem sırasındaki ayrımcı politika ve söylemleri gençleri tetiklemiş görünüyor. Yanı sıra Millet İttifakı'nın yaşadığı krizin “Erdoğan iktidarının devamı” olasılığının yakından hissedilmesi ve tekrar ittifakın toparlanmasının ürettiği coşku gibi bir dizi nedenle gençlerin seçime katılmama riski azalmış görünüyor. Yurt dışı seçmenlerde ise katılım yüzde 50’ler mertebesinde seyrediyor.

YSK’nın açıklamasına göre cumhurbaşkanı ve milletvekili seçiminde yurt içinde toplam 60 milyon 904 bin 499, yurt dışında ise 3 milyon 286 bin 786 kişi oy verecek.

Ağırdır’ın hesaplamalarına dönelim:

Katılım varsayımıyla hesapladığımızda kabaca 53-54 milyon aralığında geçerli oy üzerinden dağılımla karşılaşacağız.

Yani cumhurbaşkanlığını kazanmak için 27 milyon oya ulaşmak lazım. Erdoğan 2014 seçimlerinde 21 milyon oy almış, bu seçimlerde hem MHP karşı blokta Ekmelettin İhsanoğlu’nun arkasında durmuş hem de seçime her dört seçmenden birisi alışılmışın dışında seçime katılmamış. Sonra 2017 sistem referandumunda “evet” oyları Ak Parti ve MHP oylarıyla beraber 25 milyona gelmiş. 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Erdoğan yine Ak Parti ve MHP ortak adayı olarak 26 milyon oya ulaşmış. 2018 milletvekili seçimlerinin yine yurt dışı seçmen dahil partiler ve bir aradalıklar üzerinden toplam oylarından bakıldığında Erdoğan neredeyse Ak Parti, MHP ve Hüdapar oyları toplamını blok halde kazanmıştı.

İNCE VE OĞAN KİME SU TAŞIR?

Bugün Erdoğan ve Ak Parti’nin yeni oy kazanamadığını, esas amacının oyunu korumak olduğunu biliyoruz. Tüm araştırmalarda Erdoğan’ın 2018 oyundan kayda değer biçimde kaybettiği, son altı aydır kaybettiklerinden bir kısmını kazanmış olsa da hala eski oyunun çok uzağında olduğunu biliyoruz. Yine bildiğimiz bir başka nokta, ilk kez oy kullanacak olan 6 milyon dolayındaki seçmen ile 30 yaş altı 20 milyon seçmenden kendi oy ortalamasından oldukça geride oy alabiliyor oluşu.

Milletvekili seçimlerindeki blok oyların tümünü kazandığından yola çıkarak ve kamuoyunda yayınlanan araştırmaları esas alarak partilerin ve Erdoğan’ın oyunu hesapladığımızda bile bugün 21-22 milyon oya gerilemiş durumda. Erdoğan 2018 oylarının tümünü aynen alabilse bile kazanmak için gerekli 27 milyon oya ulaşamıyor. Ama 21-22 milyon oyun Erdoğan’a sadakati ve seçimlere katılacağı dikkate alınır ve diğer seçmenlerin seçimlere katılım oranları düşerse bu 22 milyon çekirdek oyun nihai oranı farklı olacaktır.

O nedenle Hüdapar’ın üreteceği psikolojik baskı, HDP’nin kapatılmasının üreteceği dağınıklık, Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın potansiyel muhalefet oylarından alacakları her bir oy Erdoğan oyunun nihai hesaptaki oranını yükseltici etki üretecektir.

Ağırdır, hesapları bir denklem çözer gibi tek tek anlatıyor.

REİS HER TÜRLÜ ALGIYI KULLANIR MI?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne demişti: Adım Tayyip Soyadım Erdoğan...

İyi Parti Lideri Meral Akşener’e hatırlattı bunu.

Halk şöyle anladı: Reis, yenilmekten nefret eder, kazanmak için de mümkün olan her yolu dener.

YSK da seçmen listeleri sıralamalarında Erdoğan’ın kurada kazandığı birinci sırayı ilan edip yanında da Muharrem İnce yer alınca, işte eşi bulunmaz bir algı olgusu oluştu bile.

Kılıçdaroğlu, üçüncü sırada, yanında da Sinan Oğan var.

Konuştuğum insanlar, YSK’nın bu dizimini manidar buluyorlar.

Orasını bilemeyiz, halk oy atarken 3’üncü sıradaki Kılıçdaroğlu’na damgayı basmak için biraz hareket edecekler ister istemez.

Karşımıza öyle algı operasyonları çıkacak ki, Seccade tartışması solda sıfır kalacak gibi görünüyor.

Akşener’in İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı binasına saldırıyı söylendiği gibi KAZA olarak değerlendirmeyeceği de bir gerçek.

Asena bakalım bu meseleyi nasıl fırsata çevirecek merak konusu.