AŞI OLDUM SEVİNEMEDİM
Dünya son pandeminin maliyetini tartışadursun, nihayet ben de iki dozluk Çin aşısı Sinovac yani ürün adı CoronoVac ile tanıştım.
Açık söylemek gerekirse, bir rahatlama içindeyim.
Antikor oluşma aşamasındayım, 10 -15 gün sonra o virüs artık beni korkutamayacak.
Aşı ne kadar oranda ve ne kadar sürede beni korur tam bilemesem de
darısı başınıza diyorum.
Hele de haritalarımızda “Her yer kırmızı”ya dönüşmeye hazır beklerken şanslı olduğumu düşünüyorum.
Bu şahsi meselemle ilgilenirken, geçen hafta düzenlenen zoom toplantılarından yansımaları, küresel ve Türkiye çapında aşı maliyetlerinin her boyutunu da izledim.
Aşı milliyetçilerine öngörü sahibi kişiler gibi ben de ateş püskürüyorum.
Her milliyetçilik demek ki doğru bir durum değil.
Bizim büyük patronların çatısı TÜSİAD, kapsamlı bir toplantıda meseleyi enine boyuna ele aldı.
Hatta Koç Holding Başkanı Ömer M.Koç, aşı milliyetçiliğine karşı sert ve sosyal boyutlu mesajlar verdi.
Vermeliydi de.. Aşı milliyetçiliğinin bedelinin tüm dünya tarafından ödeneneceği uyarısını yaptı.
Koç Üniversitesi akademisyenlerinin rapor sonuçları vardı elinde.
17. Yüzyıl şairi John Donne’ın dizelerini kullandı ve “Hiçbir insan ada değildir, bütün değildir tek başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta” diyen Koç, şöyle yüklendi aşı milliyetçilerine: “Aşıların tedarik ve dağıtımında adaletin sağlanması insani bir sorumluluktur. Daha fazla küresel diyalog, kararlılık, koordinasyon ve yük paylaşımına ihtiyacımız var.”
Koç, iyi hazırlanmıştı, özellikle gelişmiş ülkeleri sağduyuya çağırdı.
Söylemesi gerekenleri, tam kıvamında dile getirdi.
120 milyon yeni yoksuldan söz etti.
Öyle ya. Pandemi, dünya çapında eşitsizlikleri gözler önüne sermekle kalmayıp, onları daha da derinleştiriyordu. Dünya Bankası verilerine göre son 20 yılda küresel yoksulluğun ilk kez hem de önemli ölçüde arttığına, yaklaşık 120 milyon yeni yoksul olduğuna dikkat çekti.
SENARYOLAR NE DİYOR?
İlk başlarda siz de biliyorsunuz ki, koronavirüs pandemisi, gelişmiş ülkelerce bile pek de ciddiye alınmadı.
ABD eski Başkanı Trump, “Çin virüsü” deyip küçümsedi ve o virüsün tüm dünyaya yayılacağına inanmadı.
Bizler maskelerle flört ederken, Trump maske bile takmayı reddetti.
ABD’de yarım milyondan fazla kişinin ölüm kayıtlarına geçmesi de Trump’un tavrından kaynaklandı demek mümkün.
Ve virüsle mücadeleyi iyi veremediği için de gitti.
Ben aşı olduğuma sevinsem de aldığım bilgiler üzülmeme neden oldu.
Nedenini anlatmalıyım.
Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selva Demiralp, Dr. Cem Çakmaklı, Dr. Sevcan Yeşiltaş, Dr. Muhammed Ali Yıldırım ve Maryland Üniversitesi'nden Dr. Şebnem Kalemli – Özcan’ın yazdıkları aşı milliyetçiliğinin ekonomik maliyetlerine ilişkin raporun sonuçları..
Birbirlerine karmaşık değer zincirleriyle bağlı 65 ülke ve 35 sektörün analiz edildiği araştırmayı da Uluslararası Ticaret Odası fonladı.
Yayınlanan raporda gelişmiş ülkelerin 2021'in ilk yarısında tamamen aşılanacağı, gelişmekte olan ülkelerde ise en iyi ihtimalle nüfusun yarısının yılsonuna kadar aşılanabildiği 3 farklı senaryo ele alınıyor.
Şubat ayı ortası itibariyle verilere göre yüksek ve yüksek orta gelir grubundaki ülkeler, yaptıkları ön anlaşmalarla üretilmesi planlanan onaylanmış veya aday aşıların yüzde 70’ini tedarik etmeyi garantılediler.
Düşük veya düşük orta gelirli ülkeler ise üretilecek aşıların şimdilik sadece yüzde 15’i için anlaşmaya varabildiler.
Kalan yüzde 15 ise küresel aşı erişim programı olan COVAX tarafından tedarik edilmiş durumda.
Bir tarafta, tüm nüfusunu 5 kez aşılayabilecek miktarda aşıyı garanti altına alan ülkeler, diğer tarafta sadece COVAX programına güvenebilecek olanlar…
Rapora göre gelişmiş ülkelerdeki aşılama yerel talep ve tedarik şoklarının giderilmesine yardımcı olsa da, dış ticaret ortağı diğer ülkeler de aşılanmadığı takdirde tüm ekonomileri etkileyecek.
YÜK GELİŞMİŞLERİN ÜZERİNE KALACAK
Rapor, eş zamanlı olarak dünya geneline yaygın aşılama yapılamaması halinde, koronavirüs salgınında oluşacak ekonomik zararın önemli bölümünün gelişmiş ülkelerin üzerinde kalabileceği paradoksuna işaret ediyor.
Hatta gelişmiş ülkelerin katlanmak zorunda kalacağı zararın, 2021 yılında ortaya çıkacak toplam küresel maliyetin yüzde 49’una kadar çıkabileceği vurgulanıyor.
Peki, pandemiden en çok sıkıntıyı kimler çekiyor?
Sözü yine Ömer Koç’a verelim:
“Araştırmalar, pandemi sürecinde kadınların gerek evde, gerek işyerinde erkeklerden daha büyük sıkıntılarla baş etmek durumunda kaldığını gösteriyor. UNICEF raporlarına göre dünya çapında yarım milyar öğrenci en temel hakları olan eğitimden mahrum kaldı. Anlaşılıyor ki insanlık böylesine yıkıcı bir zorluğa karşı hazırlıklı değildi ama sonuçları daha hafif tutulabilirdi. Devlet, hükümetler daha fazla işbirliği içinde davransalar, izole hareket etmek yerine işbirliği sağlanabilseydi, daha başarılı olunabilirdi.”
PANDEMİ BİZE DE AĞIR GELDİ
Sanırım dünyadaki aşı ve ekonomik maliyetleri anladık. Peki, pandeminin Türkiye’ye faturası nasıl oldu?
Yine bir zoom toplantısından aldığım bilgileri verelim.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, birlikte çalıştılar ve “Covid -19 Tedavisinin Ekonomik Yükü” adlı araştırma raporunun sonuçlarını halka açıkladılar.
Pandeminin bir yıllık yükü 3.7 milyar lirayı çoktan geçmiş.
Bu fatura, dolaylı maliyetleri de hesaba katınca sağlık sistemi üzerinde açıklanan rakamın çok üzerine çıkıyor haberiniz olsun.
Cerrahpaşa Tıp’tan Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Fehmi Tabak ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan’ın yürüttüğü araştırmaya göre 16 Mart -31 Temmuz arasında tedavi gören 1056 Covid -19 hastasının verilerinden yola çıkıldı. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı hasta verileri ve hasta başına başına düşen test, tanı ve tedavi harcamaları değerlendirildi.
Yatarak ve ayakta tedavi alan hastaların toplam tedavi maliyetinin devlet sağlık harcamalarında yüzde 2 ve SGK sağlık harcamalarında da yüzde 3.8’lik bir oranı oluşturduğu tahmin ediliyor.
Her ne kadar siyasi otoriteler pandemi ile mücadelede dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğumuzu söylese de dünyada en yüksek sayıda vakanın gözlendiği 9’uncu ülkeyiz.
Araştırmada hastalığın şiddeti yükseldikçe tedavi maliyetlerinin arttığına da dikkat çekiliyor.
Sevgili okuyucular, onun için virüs kapmamaya dikkat etmek her şeyden kolay. Ne de olsa faturayı hepimiz birlikte ödüyoruz.
Hepinize korona’sız günler diliyorum.