ATANAMAYAN BİR TEK ÖĞRETMEN’Mİ?
Ülkemi ve insanlarını anlamakta güçlük çekiyorum.
Nedense hep ATANAMAYAN öğretmen ve SAĞLIKÇILARIN sesini duyuyoruz.
Muhterem basınımız bunu dile getiriyor.
Elbette dile gelmeli.
Yalnız, toplumda, sadece onlar mı atama bekliyor, sadece onlar mı okumuş işsiz kalmış?...
Ülkemizde okuyup 4 yıllık üniversite bitiren o kadar çok sayıda insan var ki, sokaklarda boş geziyor ve halen baba cebine bakıyor...
Öyleleri var ki, MÜHENDİS- MİMAR- AVUKAT- İLETİŞİM - İKTİSAT ve benzeri bölümleri birincilikle bitirmişler ama işsizler, iş bulamıyorlar.
Çok sayıda değişik bölüm mezunu mühendis evladımızın pazarcılık yaptığını, özel sektörde kasiyerlik yaptığını, garsonluk yaptığını, çay ocağında çalıştığını görüp şahit oluyorum.
Sizler görmüyor musunuz?
Eğer devlet, iş bulmakta ve iş vermekte sadece ÖĞRETMEN ve SAĞLIKÇILAR için var ise, susalım.
Öbür çocuklarımızın ne suçu günahı var?
O çocukların devlet kapısında iş bulmak hakkı değil mi?
Sosyal devlet ise bunu düşüneceksiniz...
Anayasal hak ise, eşitlik ise, bu nu düşüneceksiniz...
Okumuş, MİMAR- MÜHENDİS- AVUKAT olmuş çocuğun ne suçu var?!
Neden onlar için bir atama yok!?
Onlar için kamu kuruluşlarında sayılı sınırlı kadro veriliyor, işe alınacakken de elli çeşit kural belirleniyor, işe girenlerde torpil müessesesi çalışıyor, milyona yakın evladımız işsiz...
Doğrusu ben DEVLETE bu şekilde işçi, memur alımına karşıyım.
Hakça, Adil, eşitlik ilkesine uygun şekilde gençlere iş verilmeli.
Bugünümüzün ümidi ve aynası geleceğimizin güveni ve teminatı olan bu çocukların hayatlarıyla oynamayalım.
Öğretmen atama bekliyor, Sağlıkçı atama bekliyor...
İyi de, ata, ata bitmiyorlar. Her yıl bunların içinde on binler atanıyor.
Okumuş, dirsek çürütmüş, diğer meslek grupları ise çaresiz onları seyrediyor.
Yazık değil mi, MÜHENDİS- MİMAR- AVUKAT ve benzeri tahsil yapmış olan gençlere!?
Elinizi vicdanınıza koyun, bu durumu değerlendirin.
Vicdan diyorum ha, CÜZDAN değil!