“BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR GIDA KRİZİNE GİRİYORUZ”
Evet sevgili Haber Analiz okurları "Benzeri görülmemiş bir gıda krizine giriyoruz.”. Başlıkta da yer alan bu cümle benim gelişmelere sürekli olumlu bakma çabam ile tezatlı değil mi? Zaten bu sözlerin sahibi ben değilim ama Fransa Cumhurbaşkanı E. MACRON olduğundan dikkatlerinizden kaçmasın istedim…Geçtiğimiz hafta, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dünyanın çeşitli bölgelerinde görülecek "ciddi" bir gıda krizi konusunda uyardı…24 Mart Perşembe günü,hem de G7 ve NATO zirveleri sırasında, Afrika Birliği ile bağlantılı olarak,gıda güvenliği için bir acil durum planı önerdi.
“bir kıtlık kasırgası” esmeden önce…
E. MACRON’un bu planı, Ukrayna ve Rusya'nın buğday ve tahıl ihracatına bağımlı ülkeleri vurabilecek "son derece ciddi" gıda kriziyle mücadele etmeyi amaçlıyor.Fransa cumhurbaşkanı, Moskova'yı "sorumlu" olmaya davet ederek Ukrayna'da ekim yapılmasına izin vermesini talep etti aksi takdirde savaşın 12 ila 18 ay içinde, özellikle Mısır ve Kuzey Afrika’da, "kaçınılmaz bir kıtlığa" neden olacağını vurguladı. Yakın ve Orta Doğu'da, Afrika'da, bazı ülkelerin nüfuslarını beslemek için Rusya ve Ukrayna'da üretilen tahıllara çok bağımlı olduğunu, örneğin Mısır’ın için bu bağın "%80'e yakın"kaldığını söyledi.BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e göre de Ukrayna'daki savaş küresel bir gıda krizi, “bir kıtlık kasırgası” getirecek…ve Guterres: “Mısır, Tunus ve Cezayir, özellikle kıtlık ve artan fiyatlardan etkileniyor” diyerek etkilenecek alanlar listesine Endonezya, Mali ve Burkina Faso gibi ülkelerin yanı sıra Türkiye’yi de ekliyor.
Ayrıca, “2030’da 660 milyon insan açlıkla karşı karşıya kalabilir” diye açıklayan da BIRLEŞMIŞ MILLETLER GIDA VE TARIM ÖRGÜTÜ (FAO)…FAO, kurulduğu yıldan sonra geçen 75 sene içerisinde, insanlığın gıdaya erişimine dair önemli ilerlemeler kaydetmiş olmakla birlikte, Covid-19 öncesinde 690 milyon kişinin açlık çektiğini vurgulayor ve kurum 2022-2031 Stratejik Çerçeve raporunu açıklarken öncelikleri 5 eylem hattında oluşturuyor: 1) Herkes için güvenli ve besleyici gıdaya erişimin sağlanması; 2) Sürdürülebilir tüketim kalıplarına geçiş; 3) Doğa dostu üretimin teşvik edilmesi; 4) Adil geçim kaynaklarının teşvik edilmesi ve5) Kırılganlıklara, şoklara ve streslere karşı dayanıklılık oluşturmak.
16 Mart 2022 tarihinde de Fransız Hükümetinin açıkladığı “Fransa 2030” Planının da FAO’nun sözünü ettiğim 2031 perspektifli Stratejik Çerçevesi ile bağlantısı olduğu muhtemeldir zira “Fransa 2030”, kritik girdilerin tedarikini güvence altına almak, enerji ve gıda egemenliğini kuvvetlendirmek için planlanan bir Ekonomik ve sosyal dayanıklılık planı olarak sunulmakta ve özellikle tarım ve tarım-gıda egemenliğini hedefleyen uzun vadeli bir dönüşümü ortaya koymaktadır.
AB, çiftçilere yardımcı olmak için 500 milyon EuroYU seferber edecek mi?
Fransa Hükümeti, bu eylem planını 4 temel unsur etrafında hızlandırmak için bir fırsat olarak duyurmakta olup, AB ile de uyumlu adımlar attığını ortaya koymaktadır; 23 Mart 2022’de, Ukrayna'daki savaşın yansımalarıyla başa çıkmak için,Avrupa Komisyonu istisnai tedbirler açıkladı ki bunların başında Tarımsal kriz rezervinin kullanılması geliyor (fiyat istikrarsızlığı durumunda çiftçilere yardımcı olmak için 500 milyon Euro)…16 Mart 2022 tarihinde BM Acil Durumlar ve Dayanıklılık Ofisi Direktörünün Dubai’de yaptığı açıklamaya göre insani yardım gerektiren Akut gıda güvensizliği son beş yılda artarak 2016 sonunda 108 milyon kişiye kıyasla Eylül 2021'e kadar 161 milyon kişiye ulaştı. Yani yaklaşık her yıl 20 milyon insan eklendi; yeterli kaynak ve kararlılık ileen karmaşık durumlarda bile açlığı bitirmenin mümkün olduğunu da ekliyor. Anlaşılan gelişmiş ülkeler bir şekilde Tarım ve Gıda için kaynak ayıracak…Hocam bu bir “kılıf” diyenleriniz var belki evet biliyoruz bir kesime göre bu Gıda kıtlığı söylemi kamuoyunu sindirmek için bir araç ancak dünyada tüminsanlar gıdada son 10 yılın en yüksek fiyatları ile karşı karşıya. Pandemi tüm dünyada fiyatları arttırdı. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı da “tüy dikti”! Bugün ABD ve Avrupa dahil tüm dünyada gıda da artan fiyatlar en göze batan sorunlardan biri ama örneğin Fransa gibi sosyal devleti güçlü olan gelişmiş ülkelerde gıdaya ayrılan kaynaklar çok sağlam yani bizim gibi ülkelerin erimiş bütçeleri ile mukayese kabul etmez.
2013 yılı Nisan ayında hazırladığımız bir raporda, Türkiye Meyve Sebze Mamulleri Sektörünün Rekabetlilik Kazanması için yazdıklarımızdan hangilerine tam olarak tamamlandı diyebiliyoruz?:
• Tarım alanlarının korunması
• Enerji maliyetlerinin düşürülmesi; bölgelere göre çıkan haksız maliyetlerin sübvanse edilmesi veya sorunun giderilmesi. Örneğin bazı il ve bölgelerde doğalgaz olmamasından dolayı LNG kullanılmaya devam ediliyor olduğunun göz önünde tutulması gerekliliği
• Sözleşmeli tarımın hukuki alt yapısının yeniden düzenlenmesi
• Havzalaştırma ve havzalarda ekilecek ürünlerin yıllık planlamasının yapılması
• Ürün borsasının oluşturulması
• Sektörde çalışan işçilerin tarım işçisi statüsüne alınması
• Türkiye’de miras hukukunun düzenlenmesi
• Teşvikte üretime ve ihracata verilen desteklerin yeniden el alınması
• Kayıtdışı (merdiven altı diye anılan) firmaların yarattığı haksız rekabetin durdurulması için kayıt dışı üretimin engellenmesi amacıyla teşvik ve desteklerin, hammadde üreticisine yönlendirilmesi....
• Sektör envanterinin bölgeler bazında detaylı yapılması: “Tarım Arazileri ve Uygun Plantasyon Alanları Envanterinin çıkarılması: Örneğin, Hazine elindeki birinci sınıf tarım alanlarının envanterinin çıkarılması ve özel sektörün ihtiyaçlarına uygun plantasyona tahsis edilmesi, desteklenmesi meyve, sebzeciliğin geliştirilmesi için önem arz etmektedir”. Demişiz… yani seçici desteklerin şart olduğunu savunmuşuz…bugün de aynı noktadayım…
• Az önce sözünü ettiğim o çalışma döneminde, sektör, hammadde temininde istikrar ve kaliteyi sağlamak ve rekabetlilik kazanmak için sadece sözleşmeli meyve ve sebzecilik yapan üreticilere meyve fidanı, damla sulama tesisi, biyolojik mücadele gibi faaliyetlerde % 25-%50 daha fazla miktarda teşvik sağlanmasını çözüm olarak sunmaktaydı .
• Söz konusu teşvik biçiminin meyve sektörüne yatırım yapmak isteyenleri de olumlu etkileyeceğini ön görmekteydi sektör; örneğin meyvecilik alanına yatırım yapanların 7 yıl kadar gelirleri son derece kısıtlı olduğundan bu tarz teşviklerin çiftçinin dayanma gücünü arttıracağı değerlendirilmekteydi…Peki bugün bunların hangisini yaptık diyebiliyoruz…
Yapılamayanların, gereği acil yerine getirilmeli, Tarıma “gereken şefkati” göstermeliyiz
TÜRKİYE, tarım zenginliği ile yükselen küresel güç olacak MI?
Zira, dünyada fiyatlar fırlamışken, Türkiye’de dövizdeki aşırı artış her şeyi daha ezici hale getirdi. Ülkemde fiyatların bu kadar yüksek olması, tüketicinin bazıürünleri alamaması, pazar artıklarını kapışmak için milletin birbirini eziyor hale gelmiş olmasızaten bir gıda krizine işaret ediyor değil mi?
Farkındasınız mutlak pazarda, markette millet utana, sıkıla taneyle ürün alır halde … Tarımı bu kadar zengin ülkede alım gücü tükenmiş fakir tüketici kıtlıkta değil midir sevgili okur? Önlemin KDV indirmekte olmadığı görüldü…temel gıda maddelerinin dahi fiyatı el yakmaya devam ediyor…
Gıda ithalatı ile de fiyatlar düşürülmüyor…bunu kavradık artık diyelim…Yeni destekli programlar bugünden başlatılsa olumlu sonuçları 3-5 yıla ancak alırız…
Bugüne kadar petrol zengini ülkeler dünya düzeninde yerlerini alıyordu, bundan böyle tarım ile tanımlanacak ülkelerin zenginliği açık net ortada… Türkiye, tarım girdi maliyetlerini üretici için rekabet edebilir hale getirirse, bu yönde destek verirse, tarım zenginliği ile yükselen küresel güç olacaktır…Bunu inançla bekliyoruz…Biz, kıtlık değil, zenginlik konuşuyor olacağız eminim…