BİR MİMAR, BİR HAKİM, BİR ÇİZER ve BİR TARIMCIDAN ÇAĞRI;
Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerin izlemiş olduğu politikalarla, mera ve tarım topraklarının imara açılması sürdürülüyor. Buna bir yenisi daha eklendi. 17 Ağustos 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” ile tarım toprakları ve mera alanları bir kez daha tarım dışı kullanımına açılıyor.
Söz konusu kararname ile iki önemli değişiklik yapıldı. Birincisi; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 27. maddesi değiştirildi.“Köylerde yapılacak yapılar ve uyulacak esaslar” başlığı altında: “ Köy yerleşik alan sınırı içerisinde, 3.7.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümleri uygulanmaz. Köy yerleşik alan sınırlarının parselleri bölmesi durumunda yerleşik alan sınırı 5403 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın ifraz hattı olarak kabul edilir”deniyor. Bu değişikliğin Türkçesi şu; köy yerleşim alanı sınırları içinde tarım arazisinin niteliği dikkate alınmadan her türlü yapılanma gerçekleştirilebilir.
İkincisi ise şu; kararname ile 3194 sayılı İmar Kanunu’na ek bir madde eklendi. Buna göre ;“Mera, yaylak ve kışlakların geleneksel kullanım amacıyla geçici yerleşme yeri olarak uygun görülen kısımları valilikçe bu amaçla kurulacak bir komisyon tarafından tespit edilir. Bu yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek tapuda Hazine adına tescilleri yapılır. Bu taşınmazlar, bu madde kapsamında kullanılmak ve değerlendirilmek üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalanlar ilgili belediyelerine, diğer alanlarda kalanlar ise il özel idarelerine veya özel kanunlarla belirlenen ilgili idarelere tahsis edilir.”Bunun da anlamı şu; mera alanlarının kullanımı hakkı, bu konudaki komisyonlar devre dışı bırakılarak yetki il özel idarelerine, belediyelere ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bırakılıyor.
Anımsatalım. Daha önce de bu doğrultuda 25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de “Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik” çıkmıştı Anılan yönetmelik ile de 31 Temmuz 1998 tarihli “Mera Yönetmeliği”’ne göre çok önemli, ancak meralarımızın korunması ve geliştirilmesi açısından olumsuz değişiklikler getirilmişti. Buna göre, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nu talebi üzerine, meralık alanlarda elektrik ya da başka bir enerji üretim tesisi yapılması, Enerji Bakanlığı tarafından yönetmelikle belirlenecek, Bakanlık ilgili mercilere “resen” bu alanların imar planlarına işlenmesi emrini verebilecekti Kısaca, meralık alanlarda tek yetkili, kendi hazırladığı yönetmelik ile Enerji Bakanlığı olacaktı Böylelikle, zaten bin bir zorlukla geçimlerini sürdürmeye çalışan hayvan yetiştiricilerinin, çobanlarının ekmek kapıları da kapanacaktı. Üstelik adı geçen kararname ile yurttaşların, çevreci kuruluşların açacağı davalarda da yasal dayanakları ellerinden alınıyordu (Bakınız; M. Kaymakçı, Meralar Beton Oluyor. 26 Mart 2011.Üretici Gazetesi) Beterin beteri varmış,17 Ağustos 2011 tarihli kararname, adı geçen kararname üzerine tuz biber ekti.
Tarım politikalarına ilişkin yazılarımda, sürekli tekrarladığım bir konu var.O da şu;Tarım bağımsızlığa eşdeğerdir ve salt kırsal kesimi ve tarımcıları değil, herkesi ilgilendirmektedir. Bu yaklaşımın toplumumuzda giderek yaygınlaşması beni memnun ediyor.Birçok namuslu ve duyarlı kalem ve aydın bu doğrultuda yazılar yazıyor, karikatür çiziyor ve çağrılar yapıyor. Örneğin, Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Oktay Ekinci,”Meralar Beton Olmasın” yazımıza tepki vermiş ve konunun önemini “TBMM Aşevi ve Meralar “adlı makalesiyle topluma aktarmıştı. Geçtiğimiz günlerde, İzmir 4.Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Yahya Kesim de ,TBMM Anayasa Komisyonu Başkanlığı’na bir dilekçe ile başvurdu. Kesim dilekçesinde ,jeolojik ve bilimsel olarak bir santim toprak oluşumu için en az 200 yıl geçmesi gerektiğini,ülkede birinci sınıf tarım topraklarının yapılandırmaya açıldığını dile getirdi ve “Tarım toprakları imara açılmasın” şeklinde talep bulundu.20 Ağustos 2011 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Kamil Masaracı ise konuyu “Otlaklar ve tarlalar topluma yetmez olunca…Komşularınki ele geçirilmeye çalışılacak. Onlar da komşularına aynı niyetle yaklaşacaklar..vee” yazılı bir karikatür ile dile getirdi.
Konuyu TBMM açılmadan önce kamuoyu ve sayın milletvekillerinin görüşüne sunmak istiyorum. Diliyorum ki aynı duyarlılığı onlar da göstereceklerdir.