BİR TABAK BİFTEK,300 TL
Minik Serçe olarak adlandırılan şarkıcımız İstanbul’da ünlü bir et lokantasına gitmiş. Kendisine ikram edilen biftek Angus sığırının etiymiş ve 300 TL para ödemiş. Manisa’da Angus sığırı yetiştiriciliği yapan girişimcimiz ise bunun Angus eti olmadığını söylemiş. Bunun üzerine bir açıklama yapan lokantacı ise kullanılan etin ithal Angus eti olduğunu belirtmiş. Şimdi, magazinciler bunun tartışmasını yapıyorlarmış, Minik Serçe’nin yediği et, neymiş diye.
ANGUS SIĞIRI HAKKINDA NE BİLİYORUZ?
Angus sığırı, İskoçya kökenli. Britanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Yeni Zelanda, ve Arjantin gibi otu bol, geniş meralara sahip ülkelerde yetiştiriciliği yapılıyor. Egemen rengi siyah, ancak kırmızı renkli Anguslar da var. Öne çıkan özelliği et sığırı olması. Beside günlük canlı ağırlık artışının 1.3-1.7 Kg. olduğu belirtiliyor. Et kalitesi de iyi.Mermerleşme özelliğinin, bir başka deyişle yağın et lifleri arasında dağılımı özelliğinin iyi olduğu biliniyor.
TÜRKİYE ,ANGUS SIĞIRI YETİŞTİRİCİLİĞİ İÇİN UYGUN MU?
Manisa’da Angus sığırları, özelleştirilen bir kamu çiftliğinde yetiştiriliyor. İddiası şu; Türkiye’deki ünlü et lokantaları ve otel zincirlerine kaliteli et üretecekmiş. Bunun dışında Angus sığırı yetişticiliğine yeni başlayacaklara da damızlık satacakmış. Gazeteler ve internetten alınan bilgilere göre, bu şekilde Türkiye’nin kırmızı et açığı kapatılacakmış.
Bütün bunlar yüz güldürücü haberler. Zenginlerimiz kaliteli et , fakirlerimiz de pasta yesinler, daha güzeli Türkiye’nin kırmızı et açığı kapansın, kim istemez. Ancak Türkiye’de Angus sığırı yetiştirme olanağı var mı?
Bunu biraz irdeleyelim. Birincisi şu; Bütün etçi sığırlar gibi Angus sığır ırkı, iri ve büyük hacimli hayvanlardır. Etçi sığırların yaşama payı gereksinmeleri oldukça yüksektir. Yediklerini önce kendilerini yaşatmak için kullanırlar. Bu nedenle, yetiştiriciliğinin karlı olabilmesi için, kaba yemlerin, yani otun çok ucuza sağlanabilmesi temel şarttır. Bu da ancak mera hayvancığı ile mümkün olabilir. Kısaca et sığırı yetiştiriciliği, uzun boylu otların olduğu geniş meralarda yapılabilir. Et sığırı yetişticiliğinin yapıldığı ülkelerin hepsi geniş meralara sahip ülkelerdir. Sahi, siz hiç kovboy filmi seyretmediniz mi?
İkincisi şu; Anguslar da kültür ırklarıdır. Diğerleri gibi hastalıklara ve parazitlere oldukça duyarlıdırlar. Bu durum, Amerika Birleşik Devletleri için bile geçerli olmuştur. Bu ülkede, Angusların dayanıklılığını artırmak için Hint kökenli Brahman ırkıyla melezleme yapılmış ve Brangus denilen bir tip geliştirilmiştir.
Özetle, otun genellikle pahalı olduğu Türkiye’de, kimi bölgelerimiz dışında Angus sığırcılığı yapmak sadece güzel bir hayaldir. Ancak bu hayalle insanlarımızı avutmaya hakkımız var mı, bilemiyorum.
Yazımı bitirirken bir soru sormak ve bir anımsatma yapmak istiyorum. Soru şu; Angus sığırı yetiştiren işadamımız, bu konuda acaba sağlıklı bir fizibilite yaptı mı? Bir fizibilite yaptıysa bir hayvan bilimcisi olarak bunu öğrenmek isterim.
Anımsatmam ise şu; Angus sığırı yetiştiriciliği konusunda bir deneme yapılmıştı. 1958 yılında getirilen sığırlarla yapılan denemede, elde edilen bulgular sonucunda Angusların sahaya aktarılması mümkün görülmemişti.
Benden söylemesi. 300 TL. lik biftek yiyecekler için bu yetiştiricilik belki yapılabilir, ancak kaç tane Minik Serçemiz var?
Peki kırmızı et açığımızı nasıl kapatacağız? Bu da ihmal edilen küçükbaş hayvan yetiştiriciliğimizi, özellikle koyunculuğumuzu yeniden dirilterek mümkün olabilir. Çünkü kırmızı et açığı son 30 yıl içinde, koyun sayımızın 45 milyondan 23 milyona inmesiyle ivme kazandı. Oysa, nüfusumuz 40 milyondan 72 milyona çıktı. Neden koyunculuk derseniz cevabımız hazır; Türkiye’nin meraları sığırdan ziyade koyun ve keçiye uygun da ondan. Bu durumda bir yandan hayvan sayımızı artırırken, bir yandan da ıslah etmekten başka çaremiz yok.