Biz ne yazarsak yazalım boş, hancı sarhoş, yolcu sarhoş…..
Toros’da devleti zarara uğratanlar şimdi ne yapıyor?
Yazdıkça bozulanlar, kulp takmaya kalkanlar ve bize iftiraya yönelenler oluyor. Olsunlar. Dün de oldu, bu günde olacaktır. Biz vazifemizi yapıyoruz. Herkes duymalı, bilmeli, görmeli ki, yanlışlıklar devam etmemeli.
Geçen günler yazdık. Toros Devletteki bir zimmet olayını… Başlığı şu idi: “Davalar ardı ardına birer birer açılıyor” demiştik. Linki duruyor. İsterseniz önce onu bir okuyun: http://www.haberanaliz.net/detay.asp?hid=86990 üzerini tıklarsanız okursunuz.
Neyse..
Postadan bir zarf geldi ki evlere şenlik…
İnsan GÜVENİLİR KAYNAK EMİN KİŞİ OLURSA İNSANA GELİR KARDEŞİM.
BAKIN MİLLET GÜVENDİĞİ GAZETECİYE NASIL BİLGİ VERİYOR, BELGE ULAŞTIRIYOR. TEŞEKKÜR EDERİM.
Devam ediyoruz bu ilgili raporun detaylarına.
Bilmeniz gerekir, kim döneminde, ne zaman cereyan etmiş olaylar ve ne olmuş bitmiş…
Bilin ki, KÖR BİLE BİR ÇUKURA İKİ KERE DÜŞMEZ, siz de ona göre davranın.
Gönderilen rapor, SAĞLIK BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANLIĞI 158/2 sayılı rapor. TAZMİN raporu.
Konusu MERSİN TOROS DEVLET HASTANESİ GÖREVLİLERİ…
Raporu yazan ve bakana sunan müfettiş ise MEHMET KORKUT…
Rapor 20.1.2011 günü Teftiş Kurulu Başkanı Muhammet Gedik imzası ile onaylanır ve Bakana sunulur.
Bakanın onayından geçer ve uygulama süreci başlar.
Ama tabiî ki her zaman olduğu gibi yukarısı hızla çalışsa da, aşağısı TOSBAĞA HIZI İLE…
Hakkında inceleme soruşturma yapılanlar ise;
Zamanın Başhekimi Op. Dr. Cavit Göktaş, Uz. Dr. Ercan Kocamaz, VHKİ Belgin Şifa Akkaş…
Her ne kadar onların ismi üzerine inceleme soruşturma başlatılmış ise de raporu okudukça içinde geçen isimleri görüp olayların aktarımını izledikçe hayrete düşüyorsunuz.
Tüm olaylar MERSİN TOROS DEVLET HASTANESİNDE GEÇİYOR.
Soruşturma çok derin kapsamlı yapılıyor.
Kimi memurlara disiplin cezaları verilip tenzili rütbe yapılıyorlar, kimileri savcılığa haklarında suç duyurusu yapılarak gönderiliyor, kimisine tazminat çıkıyor.
Raporun 4.üncü sayfasında:
“…… Başhekim Op. Dr. Cavit Göktaş, Başhekim yardımcısı (eski) Op. Dr. Can Terzier, Op. Dr. Nail İlhan İnan, Hastane müdürü (eski) Mustafa Ersoy , Hastane müdür yardımcısı Erkal Boz, Teknisyenler Murat Kutluk, Erkan Yüngeviş, Taşınır kontrol yetkilisi (eski) Mustafa Bakır, Dr. Gülayşe Çiftçioğlu, Hastane müdür yardımcısı Ergün Şahin, VKHİ Berrin Bağ, Memur Ali Akgün’ün ifadeleri ( Ek: 16- 24-22- 14- 15- 9- 10- 72- 13- 16- 20- 21), rapor ekine konulmuştur….”
Raporun 5.inci sayfasında:
“……Konu ile ile ilgileri görülen Başhekim Op. Dr. Cavit Göktaş, Başhemşire Çiğdem Aydın (eski), Başhemşire yardımcısı Nihal Kurt, Hemşire Gürçin Mavioğlu ve VKHİ Belgin Şifa Akkaş’ın ifadeleri ( Ek. 8- 23 – 25- 26- 29- 105), rapor ekine konulmuştur….”
Raporun 8.inci sayfasında:
“…… 7.1.2008 tarihli ve 42 sayılı yazı ile Baştabip Op. Dr. Cavit Göktaş tarafından ihale komisyonu Başkanlığına Başkan Op. Dr. Can Terzier, İdari üye Hastane müdür yardımcısı Erkal Boz, uzman üye teknisyen Erkan Yüngeviş, uzman üye anestezi uzmanı Dr. Serap Gönenç ve mali üye saymanlık müdürü Şemsettin Işık’dan oluşturulmuştur. Saymanlık müdürü Şemsettin Işık’ın yerine yedek üye muhasebe şefi Ayşe Çevik, uzman üyelerden anestezi uzmanı DRr. Serap Gönenç ‘in yerinede yedek üyelerden Pratisyen doktor Dr. Gülayşe Çiftçioğlu komisyona dahil edilmiştir….”
Raporun 10uncu sayfasında:
“……. İhale komisyonu, Başkan Anestezi uzmanı Dr. Serap Gönenç, idari üye müdür yardımcısı erkal Boz, Uzman üye müdür yardımcısı Mustafa Sarı, uzman üye Başteknisyen N.Murat Kutluk ve Mali üye saymanlık müdürü Şemsettin Işık’dan oluşması, satın alma servisinin 20.3.2008 tarih ve 1359 sayılı yazı ile Baştabip Opr. Dr. Cavit Göktaş tarafından onaylanmıştır. Ancak saymanlık müdürü Şemsettin Işık’ın iş yoğunluğu gerekçesiyle yerine yedek üye olan 2.nolu döner sermaye saymanlığı şefi Ayşe Çevik komisyona dahil edilmiştir….”
Raporun 11.inci sayfasında:
“…… Yaklaşık maliyet 4.178.075,12 TL olarak belirlenmiş ihale işin ve ihalenin yapılacağı yerde bir defa yayınlanmıştır….”
Raporun 13.üncü sayfasında:
“…..teknik şartnamede personelin giyimi ile ilgili olarak 2 yazlık, 2 kışlık düzenlemesi yapıldığı, maddenin sol tarafındaki boşluğa da 2 yazlık, 2 kışlık şeklinde el yazısı ile not düşüldüğü belirtilerek bu durumun tekliflerin sağlıklı bir şekilde hazırlanmasını engellediği ve mevzuata aykırılık teşkil ettiği belirtilmektedir…..”
Aynı yerin bir alt parağrafında ise; “…. İhtiyaç bildirimi bulunmayan ihaleye ait teknik şartname Dr. Mehmet Karaküllah, Teknisyen Erkan Yüngeviş ve Hastane müdür yardımcısı Erkal Boz tarafından hazırlanmıştır….”
Raporun 14.üncü sayfasında:
“….. 28.10.2009 tarihli Başhekim Op. Dr. Cavit Göktaş tarafından onaylanan yazı ihale komisyonu başkan Dr. A. Atakan Kızılok, idari üye müdür yardımcısı Mustafa Sarı, uzman üye Erkan Yüngeviş, uzman üye Tamer Berber ve mali üye Şemsettin Işık’tan oluşturulmuştur. Ancak saymanlık müdürü Şemsettin Işık’ın iş yoğunluğundan dolayı yerine yedek üye Mehmet Gültekin komisyona dahil edilmiştir…..”
Raporun 15.inci sayfasında:
“….. Kamu iuhale kurulunun 28.12.2009 tarih ve UH: III-3099-3098 sayılı kararında; teknik şartnamedeki düzenlemelerin mevzuata aykırı olduğu gerekçesi ile ihalenin iptal edilmesine karar verildiği görülmektedir (Ek: 4/613- 617), Kamu ihale kurulunun 28.12.2009 tarih ve UH:III-3099-3099 sayılı kararında da yine teknik şartnamedeki bazı düzenlemelerin mevzuata aykırı olduğu gerekçesi ile ihalenin iptal edilmesine karar verildiği görülmüştür (Ek: 4/605- 612)….”
Raporun 17.inci sayfasında:
“…… Aşırı düşük teklif sorgulamasında SFK Med.Yem.Tem.İnş. San ve tic. Ltd.şti- Meddata Bilişim ortak girişim dışında hiçbir istekli açıklamada bulunmamıştır.
İhalede 1. sırada teklif dosyası sunan Keynet bilgi A.Ş nin teklif zarfı içinde birden fazla teklif mektubu bulunduğu hususu ihale komisyon Başkanı Dr. A. Atakan Kızılok tarafından Baştabiplik makamına bildirilmiş, ihale yetkilisinin YASAL İŞLEME İHTİYAÇ DUYULMADIĞINA dair cevabi yazı yazdığı görülmüştür….”
Raporun 21.inci sayfasında:
“…. KİK. nunda belirtildiği üzere 21/b ve 22/d maddelerine göre ihtiyaçların temini yoluna gidilmeden alımın 22/c maddesine göre daha önceki yapılan bir sözleşme esas alınarak yapılmasının;
4734 sayılı kamu ihale kanununun “Temel ilkeler” başlıklı 5.inci maddesindeki;
“idareler, bu kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenilirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasının ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur.”
Hükmüne aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
İhtiyaç gerekçe raporlarında imzaları bulunan teknisyenler Murat Kutluk ve Erkan Yüngeviş, Tekniker Cemal Çelik, anestezi uzmanı Dr. Serap Gönenç, Hastane müdür yardımcısı Ergün Şahin, Teknik raporlarda imzası bulunan ve ihale onay belgesinde alımın 22/c maddesine göre yapılmasını teklif eden gerçekleştirme görevlisi hastane müdürü Hüseyin Karademir ile ihale yetkilisi Op. Dr. Cavit Göktaş sorumlu görülmüşlerdir….”
Raporun 26.ıncı sayfasında:
“…. Netice olarak; …….. HBYS’nin aynı firmadan yapılan ihale ve doğrudan temin (22/c) usulleri ile sözleşmeler yapılarak programa tekrar tekrar kiralama bedeli ödendiği iddiasının subut bulduğu, bu yolla kamu zararına sebebiyet verildiği sonucuna varıldığından Başhekim Op. Dr. Cavit Göktaş sorumlu görülmüştür….”
DENMEKTEDİR VE RAPORUN HER SAYFASINDA İLGİLİ MÜFETTİŞCE AYRI BİR İDDİA VE TESPİT YAPILMAKTADIR.
Rapor 37 safa olup bu raporun dışında ilgili müfettiş raporda adı geçen ve suçlamaları sübut olanlar hakkında 11.01.2011 tarih 158/1 sayılı disiplin soruşturma raporu düzenleyip gereken idari cezaları verdiğini,
Yine aynı tarihli 158/3 sayılı suçlu gördükleri hakkında CUMHURİYET SAVCILIĞINA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUP TEVDİ RAPORU düzenlediğini beyan ediyor.
Bu TAZMİN Raporunun 31.inci sayfasında:
Netice ve Kanaat bölümünde ise;
Başhekim Op. Dr. Cavit Göktaş hakkında suçlu bulduğu hususlarda çok sayıda tespit yapıyor.
Yine aynı raporun 32.inci sayfası, 33, 34, 35, 36,37 sayfalarında çok sayıda suç ve suç unsurunu tespit ettiğinden bahisle tevdi raporu düzenlediğini beyan ediyor.
Raporun 35.inci sayfasında kamunun zararını aylar itibari ile toplamış 310.551 TL olarak tespit etmiş ve bu zararın yasal faizi ile birlikte öncelikle Meddata firmasından alınmasını, alınmadığı takdirde Başhekim Op. Dr. Cavit Göktaş’tan tahsil edilmesi gerekmektedir diyerek raporunu Bakanlık makamına sunmuş.
Bu arada bu tespit edilen 310.551 lira tutarındaki kamu zararının dışında ayrıca 1.4.2010 tarihinden geçerli olan sözleşme 33 aylık olduğundan 30.6.2010 tarihinden sonraki yapılan ödemelerinde incelenerek oluşan kamu zararının yapılan tespitler çerçevesinde tazmini çalışması yapılması gerekmektedir diyerek ayrıca görüş belirtip raporuna yazmış ve makama sunmuş.
Yani 310.555 lirayı bu soruşturmada tespit etmiş.
Bunun dışındaki 33 aylığı hesaplarsanız 660 bin lira daha karşınıza çıkıyor.
Ama bunun için devlet ne gibi işlem yapmış belli değil.
İkisinin toplamı neredeyse bir trilyon (eski rakamla) yenisi ile 1 milyon lira.
Zarara bakın.
Aynı müfettiş raporun 36 ıncı sayfasında Belgin Şifa Akkaş’tan 54,91 lirayı fazla ödendiği için tazmin istemiş,
Dr. Ercan Kocamaz’dan da kendisine fazla ödendiğini belirterek, 22.850,15 TL döner sermaye ek ödemesi ile 158,25 lira yan ödeme tutarlarının geri alınmasını istemiş.
Tüm bunları tespitten sonra raporda adı geçenler hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
Ama raporun gereği geç tecelli ettiği için devlet bu parasını alamamış.
Şimdi muhakemat müdürlüğüne ait hazine avukatları devletin parasının peşine düşmüş ve dava açmışlar. Parayı istiyorlar.
Bakalım ne olacak?
İşin bu tarafı böyle…
Ama bir diğer tarafı ise bu raporda adı geçenlerin halen TOROS devlette etkin ve yetkin görevlerde istihdam edilmeleri hususu.
Raporda adı doğrudan suça karışmış olanlar ile dolaylı suça karışmış olanlar ve haklarında disiplin cezası uygulananların, bir kısmının ise mahkemeye sevk edilmesi de göz önüne alınınca HASTANEDE bu insanların halen idari görevlerde ve etkin görevlerde olmalarına kimse akıl sır erdiremiyor.
Öte taraftan TOROS DEVLET HASTANESİNDEKİ BİLGİ İŞLEM VE OTOMASYONU örnek alarak orada çok ucuz bizde çok pahalı diyerek ihale sürecine hazırlanan başka idareler var.
O idareler bu rapor ellerinde yoksa ilgili birimlerinden istesinler.
Eğer oradan temin edemezler ise, biz verelim.
Okuyup işin aslını astarını öğrensinler.
Devletin işleri üstün körü bir zihniyet ile yapılmaz.
Araştırma, soruşturma ve inceleme gerektirir.
Raporu dikkatle okursanız bizim aylar ve yıllardır yazdığımız hususların ne denli tecelli ettiğini anlarsınız.
Yerel gazete ilanları ile doğrudan alım işleri, tek gazete ilanlarının ne kadar sakıncalı olduğunu görürsünüz.
Yine teknik ve idari şartnameleri işin uzmanı ehil olanlarının hazırlamamasının ne denli sakıncalı olduğunu göreceksiniz.
Yine muayene kontrol komisyonlarının işin ehli ve uzmanlarından oluşması gerektiğinin altı çizilmiş.
İhtiyaç tespit komisyonlarının ne denli önemli olduğunu ve iyin ehli ve uzmanlarından oluşması gerektiğinin altı çizilmiş.
Resmen bir rapor ile ilgililerin dikkatini çekmişler ve uyarmışlar. Üste üstlük birde cezalar verilmiş.
MDH bilgi işlem otomasyon ihalesi yapılıyor.
Kapalı kapılar ardında şartnameler hazırlanıyor.
Ne hikmetse hazırlanan şartnameler bir türlü teknik ve idari olarak kurumların veb sitelerine konmuyor.
İşte biz bunun için yazıp talep ediyoruz.
Koysalar, bu yanlışlıklar gününden önce tespit yapılır ve ikaz edilir.
Kazanan devlet olur.
Yapmıyorlar, kaybeden devlet oluyor.
O devlet hepimizin.
Orada tüyü bitmedik yetimin, şehidin hakkı var.
Korumak hepimize düşer.
BU ARADA MDH DE DR. YAVUZ GÖZÜKARA DÖNEMİNDE İLGİNÇ DURUMLAR GELİŞMEYE BAŞLADI
Teknik atölyede huzur kaçtı. Orada çalışanların hiç biri çalışma hayatından memnun değil. Neredeyse Hastanenin damına çıkıp canlarına kıyacaklar. Bahçede karşılaştığım kişiler biz 19 kişiyiz hiç birimiz bu durumdan memnun değiliz. Başhekim bizi dinlemiyor, bir kere karşısına alıp derdiniz nedir diye sormuyor. İşler doğru dürüst yürümüyor diyorlar.
Derken günlerdir yazdığımız bir husus var.
Geçmiş dönem BAŞHEKİMLER tarafından ve MÜDÜR ler tarafından özellikle MHP iktidarında hastanede yer bulmuş ve daha sonrasında da MHP li kadroların hastanede ağır basmasından dolayı sürekli torpilli yerlerde çalışmış olanlar var diyoruz.
En önemlisi bunların içinde TEMİZLİKÇİ kadrosunda olup eline bir kez toz bezi alınmayanlar var diyoruz.
İlgili müdür yardımcısına söylüyoruz, müdür bilir başhekim bilir diyor.
Müdüre aktarıyoruz o da başhekim bilir diyor.
Kısacası her şeyi BAŞHEKİM biliyor ama nedense KANUN VE NİZAM ölçüsünde temizlikçinin asli görevinde çalışmasına vesile olamıyor.
HAK- HUKUK- ADELET bu olsa gevrek (!)
Şimdi kendisinin çok sevdiği insanları kıramamış olacak ki,
( eski müdür, eski satın alma sorumlusu müdür yardımcısı, satın alma eski başkanı, satın almalardan sorumlu doktor hanım, ilgilinin MHP li belediye başkanı abisi, ilgilinin olmayan nöbetçi amirlik unvanlı nöbetçi memur yakını v.s)
temizliğe bakan ilgililere “ya bir yolunu bulun bunu burada değerlendirin işte. Ne yapalım bu güne kadar temizlikte çalıştırmamışlar. Bazen eline bir toz bezi alıp koridoru silsin işte. Gazetecinin de ağzını susturmuş oluruz. Bu arada da yazdıklarını boşa düşürmüş oluruz. Gazeteci ne yazarsa yazsın. Boş verin. Önemli değil. O bizim en yakınlarımız hakkında da yazdı. Umurumda değil. Ben işimi yaparım. Onun demesi ile mi adamın yerini değiştireceğiz. Siz işinize bakın” gibi telkinler yaparmış.
Ayıp Yavuz bey.
Sizi telefon ile de birkaç kez aradım bakmadınız.
Oysa bu konu sadece biri idi, size aktaracaklarımın…
Hastanede olan bitenleri bir bilseniz inanın şaşarsınız.
Ben sizi üzmemek adına size telefon açıp durumu aktarmak istedim. Ama siz beni farklı değerlendirdiniz. Ben bundan sonra yazar size aktarırım. Vereceğiniz bir cevap olursa onu da NAMUS VE ŞEREF BORCUDUR burada millete aktarırım. Düşmanlığım yok.
Ben kanuna nizama uymayan bir uygulamayı aktarıyorum.
Siz bildiğimizi yaparız diyorsunuz.
Aynı kişi benim bu işe ihtiyacım yok, buradan aldığım paraya ihtiyacım yok, evimde temizlikçim var, çocuklarım özel okulda okuyor, işime sıfır kilometre araba ile gidip geliyorum, kimse bana temizlik yaptıramaz bu saatten sonra, ben masa başında çalışmaya alışmışım” diye diğer temizlik çalışanlarına söylediği gibi, yazılı beyanı da var.
Ve siz ısrarla o kişinin ve etrafındakilerinin isteği ile o kişiyi asli görevine vermiyor, masa başında değerlendirmeyi uygun görüyorsunuz.
Adaletiniz, hak hukuk kavramınız bu olsa gerek.
Bu arada gerekli özeni göstermediniz, iyi çalışmadınız, vazife yapmadınız diye de ha bire müdür yardımcılarına, mühendislere, doktorlara, hemşirelere savunma alıp ceza veriyorsunuz.
657 tabi olana gerekeni yapıyorsunuz, ama özel şirket çalışanlarına ses yok.
Niye?
ÇAMŞIR iyi yıkanmıyor, berbat halde hastaneye geliyor.
Kırk tane tutanak tutuldu.
Ama şirketi koruyup kollama aynen devam ediyor.
Bir ceza yok.
Sadece bu günlerde bir ikaz yazmışınız oda daha tebliğ edilmemiş.
Bu mu sizin adaletiniz?
Bir başka firma hakkında ödevlerini yerine getirmiyor diye tutanak tutuyorlar siz kalkıp ceza vereceğinize gel şu hastanenin koridorlarını, duvarlarını yap, yukarıdaki salonu onar tefrişi yap deyip bağış yaptırır gibi para harcatıp iş yaptırıyorsunuz.
Bunlar doğru şeyler değil.
Sonra kalkıp gidiyorsunuz SAĞLIK İL MÜDÜRÜNE ve AKp il başkanına AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI BAŞHEKİMLİĞİ İÇİN isim öneriyor, Malatyalı olan sizin yakın arkadaşınızı öneriyorsunuz.
Bu olsun.
İyi de bu kadar işe gücünüz yetiyor da, iş TEMİZLİKÇİ KADRO İLE işe alınmış masa başında istihdam edilen ve ısrar ve inatla torpille çalıştırılan kişinin yerine değiştirmeye asli görevine vermeye gelince mi gücünüz yetmiyor (!)
Yapmayın ya!
Bende yedim yuttum.
Bana karez, gıcık olduğundan olmasın sakın!
Ben mahkemelerden korkmam.
Mahkemeler adaletin dağıtıldığı yerdir.
Adam gibi anlatır, adam gibi olayların geldi sini gitti sini, geçmişini, belgesini ortaya koydunuz mu, kimse size yanlış karar vermez.
Bu arada olan devlete ve devletin kurumunun itibarına olur.
Hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, ihaleye fesat karıştırma, hazine zararına sebebiyet verme gibi suçlardan görevden el çektirilmiş, hakkında onlarca tahkikat yapılmış, disiplin ve idari cezalara uğramış, mahkemeye düşüp yargılananları henüz aklanmamış olanları, idari mahkemelere baş vurup da red kararı alanları, adam yerine koyup, karşıma alıp da bu benim yakınım, tanıdığım deyip gereksiz ve manasız bir şekilde sahip çıkmam.
Benden tavsiye size sizde sahip çıkmayın.
Bu arada NÖBETÇİ AMİRLİK uydurma işi ile ilgili yazdıklarıma gelince, "ne yapılım bunu memurluğa dönüştürelim de bari yasaya uysun" dermişsiniz. Zaten aslı NÖBETÇİ MEMURLUKTUR. amirlik değil. orada görev yapanların hiç biri amir değil. Memur. Ne Başhekim yardımcısı ne Müdür yardımcısı. Düz memur. üstelik çoğu soruşturma geçirip tenzili rütbe edilmiş kişiler. Bir gün gelip 4 gün işe gelinmeyen bir yer. Ne güzel adalet bu be? Hastanede bu işi yapmak isteyen yüzlerce kişi çakacaktır eminim. Bir anket yapın, onlara tanınan haklarıda tüm personele bildirin. Bakın kaç kişi ben nöbetçi amir denen görevi yapacağım der. Kaytarma yeri mübarek. Bir gün işe gel dört gün gelme. Ne güzel iş. Maaş aynı. Döner aynı. Yemede yanında yat. Gelmediğin dört gün de dışarıda işmi kovalarsın, paramı kazanırsın, yan gelip yatarmısın önemli değil. Devletin kurumu zarar etmiş, hizmette verimlilik olmamış kimsenin umurunda değil. işte size adalet ve adaletli çalışyma şekli (!)
Bekleyeceğiz göreceğiz.
Allahın adaletini de unutmayacağız.
Bu günlük de bu kadar.