haberanaliz
Her şeyin Başı SAĞLIK

Her şeyin Başı SAĞLIK

Mail: hbssaglik@gmail.com

Biz yazdık birileri kapattı, az kaldı....

Biz ne yazsak bizi yalan çıkarmak için ellerinden geleni yapan idarecilerimiz, yazdıklarımızı ADALETLİ- HAKKANİYETLİ- HAK VE HUKUK çerçevesinde gerçekten bu işi bilen EHİL soruşturmacılara vermiş olsalar olaylar ortaya çıkar. Gerçekler bariz bir şekilde ortaya çıkar. Ama çıkınca da idarecilerin huzuru kaçar. O yüzden üstün körü araştırmalar ile bizim yazdıklarımız geçiştiriliyor.

HASTANELERDE yanlış- haksız- hırsızlamasına İNTERNET KULLANIMI

Bakıyoruz Hastanelerdi internet ağı var. Doğrudur. Teknolojiyi kullanacaksınız. Ama doğru kullanacaksınız. Çalmayacak, çırpmayacaksınız. Devletin mesaisinden, hizmetinden, maddi olanaklarından çalmayacaksınız. İnternet e- hizmet için ise SAĞLIK BAKANLIĞININ işleri, hizmetinizde kullanmak durumunda olduğunuz işler için kullanacaksınız. İnternette PORNO- AHLAKSIZ SİTELER- PAPAZ KAÇTI OYUNU- MODA- MAĞAZİN- GAZETELERİN SAYFALARINI TARAMA- DEDİKODU SİTELERİ ni gezip mesaiden çalmayacaksınız. ATARİ BİLE OYNAYAN VAR. Oyun oynuyorlar. Oyun yüklemişler. HASTANELERİN ADİL, NAMUS KAVRAMI İÇİNDE ÇALIŞAN YÖNETİCİ VE AMİRLERİNE SESLENİYORUM. ÖNLEYİN BU işi. Allah’tan korkun. Zaten suç ve yasak… Yönetmeliklere aykırı. Ama uyan yok. Denetleyen yok. Arkasına güç alan, torpil bulan DEVLETİN kurumundaki masasına konan BİLGİSAYARDA internet bağlantısında HER YERE ERİŞİMİ açtırıyor, ilgili ilgisiz sitelere giriyor. Günah günah.. Allahtan korkun. Allah yedirmesin, Allah çaldırmasın, Allah AÇ gözünüzü doyursun. Başka ne diyelim. Evde internetini açmıyor, para gider diye. Ama geliyor devlet dairesinde SÖRF yapıyor adam ya da kadın. Engelleyin bu işi. Yoksa sizde sorumlusunuz. ESSEBABU KEL FAİL. Unutmayın…

BİR İSRAFTAN DAHA BAHSEDEYİM: Çoğu yerde musluklar açık bırakılmış. Tuvalet ve lavabolar açık kalmış. Su boşa akıyor. Bunu bizzat gördüm. Yine çok yerde ışıklar yanık. Boşa yanıyorlar. Kimsenin bunları kapatmak aklına gelmiyor. Odalarda klima var. Klima açık yanıyor, yani ısıtma yapıyor kapıda sonuna kadar açık, pencere açık. Bazı yerlerde klima var, yanında elektrikli soba da var. Yine çoğu odada elektrikli ısıtıcı, çay yapan makineler var. Günah değil mi bu devlete, devletin kaynaklarına? Bu israf değil mi? Bu işi önleyecek, takip edecek, denetleyecek birileri yok mu? 

Şimdi buradan BİR KEZ DAHA AÇIKÇA soruyorum. Bu üç hastanenin geçmiş yıllarını bırakın 2010 yılı içinde her ay gelen ELEKTRİK VE SU faturalarına bir bakın. Göz atın. Harcanan rakama bir bakın. Nasıl hoyrat kullanıldığını kendiniz tespit edin. Bu işi tespit edecek bir yetkili etkili yok mu? Yazık günah. Orada tüyü bitmedik yetimin hakkı var.

ANESTEZİ UZMANLARININ MESAİSİNE NEDEN DİKKAT EDİLMİYOR? : Hastanelerdeki ANESTEZİ uzmanları niçin mesaiye uymuyorlar? Gün aşırı hastaneye gelmelerinin sebebi ne? Bunu hiç araştıran, soruşturan takip eden var mı? Şu imza föylerini kontrol edenler bunları neden kontrol etmiyorlar?

ORTOPEDİ ALIMLARI, ORTOPEDİ İŞLERİ HAKKINDA HALEN NEDEN CİDDİ ÇALIŞMA YOK?:  Ortopedi uzmanları medikal firma sahip veya çalışanlarını ameliyatlarına, ameliyathaneye hangi kriterlere (!) göre çağırmaktadır? Bu nasıl olur? Medikalcılar ameliyathaneye hangi sıfatla ve yetki ile girerler? Ameliyatta kullanılan plak, fiksatör ve vidanın seri numarasını da içeren bir ithalat belgesi var mıdır?

ÜNİFORMA DÜZENİNE NEDEN UYULMUYOR? :  Halen kişiler üniformalarını giymiyorlar. Uyarıya da aldırmıyorlar. Kontrol eden, disiplin uygulayan yok. Herkes beyaz önlük giyiyor. Temizlik- bilgi işlem gibi işlerde çalışan taşeron elemanlarının kendi şirketlerinin üniformalarını giymeleri gerekirken, başhekim ve müdür sekreterliklerinde oturanlar dahi beyaz önlük giyiyorlar. Bu suç. Bu suçu görecek bir yetkili yok mu? Gözleri mi kör?  DANIŞMALAR DANIŞMAMA MERKEZİ OLMUŞLAR: Danışmalar, danışmama merkezi olmuşlar. Hizmetin kalitesi giderek düşüyor. HASTANELERDE TEMİZLİK SIFIR NOKTASINDA… Asansör temizlikleri hak getire. O asansörlerde birde hastaya yemek çıkıyor, düşünün şu sağlık ortamındaki hijyensizliği… DOKTORLARIN İMZA FÖYÜNE NEDEN DİKKATLİ BAKMIYORSUNUZ? Doktorların çoğu mesai saatinde imza föyüne imzasını atmıyor. Bazen birbirlerinin yerine imza atanlar oluyor. YİNE BAZI DOKTORLAR BEN DOKTORUM DİYEREK YEMEK KARTLARINI KULLANMIYORLAR. Hiç bu işleri takip eden yok mu? İDAREYE AİT CEP TELEFONU KULLANIMI ADİL DEĞİL: Nöbetçi Hekim ve / veya Nöbetçi Acil Sorumlu Hekimleri ile Kurum Santrallerinde Kullanılmak Üzere Cep Telefonu Hattı tahsis edildi. Acil sağlık hizmetlerinde koordinasyonun sağlanması amacıyla hastanelerde başhekimin yetkilerini temsil eden nöbetçi hekim ve/veya nöbetçi acil sorumlu hekim ile kurum santrallerine cep telefonu tahsis edilmesi Sağlık Bakanlığınca uygun görüldü. ŞİMDİ BURADAKİ ESAS KONU BU GENELGE GEREĞİ İLLERDE ALINAN BU TELEFON HATLARININ AMACINA UYGUN KULLANILIP KULLANILMADIĞI... TELEFONLARIN DETAYLI DÖKÜMLERİNİ İNCELESİNLER ÖZEL İŞTE KULANIP KULLANILMADIĞINI DA TESPİT ETSİNLER. KİŞİLER KENDİ ÖZEL GÖRÜŞMELERİNİ BİLE DEVLETE YÜKLÜYORLAR. HASTANELERDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İNCE DETAY VE AYRINTILARA DİKKAT EÇEKEYİM İSTİYORUM: Geçmiş dönemlerde yaşanan bazı olumsuzlukları aktarmak isterim. Ameliyathanelerde temizlikçi kadrodan çalışanlar oldu. Ve oralarda iğne yapan, doktorculuk oynayan temizlik personeli oldu. Lütfen artık TAŞERON elemanları şirketlerine ait üniformalarını giysinler. Yakalarında hangi hizmette çalıştıkları, ne personeli oldukları, sicil numaraları ve adları yazılı kartlarını taşısınlar. Diğer taraftan, ameliyathaneler bilhassa olmak üzere servislerde çalıştırılan personelin HİZMET İÇİ EĞİTİMDEN geçirilmesi acilen gerekmektedir. Ayrıca ameliyat olacak hastanın BİLEZİĞİ, KÜPESİ, TAKISI, DEĞERLİ EŞYASI O ANDA BİR TUTANAK İLE YA HASTANINI YAKININA TESLİM EDİLMELİ, YA DEVLETİN EMANETİNE ALINMALI. Bu tutanak hastanın yakını, bir hemşire, bir memur, bir idareci, bir başka hasta şahit gibi insanların katılımı ile huzurda tutulmalıdır. Bunun için hızla bir çalışma yapılmalı ve uygulamaya konulmalıdır. Yaşanan olumsuzluklar devlete olan güveni ve itimadı sarsıyor. Tutanak ile alınan emanet tutanakla teslim edilmelidir. Hastanelerin tıbbı malzeme ve kullanılacak ilaçları önceden tespit edilip bir yıllık olarak bir defada alınmalı. Bu şekilde hem ekonomik yarar sağlanacaktır. Hem de iş yükü hafifleyecektir. Her seferinde alım satım yapmak, iş kaybı, lüzumsuz kâğıt ve emek israfıdır. Ayrıca fiyatların artışından etkilenilmeyecektir. Hastanelerde uzun süre yatan hastalar var. Oraya şifa bulmaya gelmiş, çaresizlikten kıvranan insanlar moral bulmak istiyorlar. Dertlerine derman arıyorlar. Bunlara moral geceleri tertiplenebilir. Müzikli eğlenceli geceler tertip edilebilir. Bu gecelerde idareciler, ilgili personelde onlarla kaynaşmış olurlar. Ayrıca hastalar iyileşme sürecinde pozitif güç kazanırlar. Özellikle bu hastalar HEMODİYALİZ HASTALARI, YATALAK FELÇLİ NÖROLOJİ HASTALARI, ONKOLOJİ HASTALARIDIR. Yine Doktorlarla onkoloji hastaları için görüşülüp onların muayene ve tetkiklerinin bir an evvel yapılması sağlanılmalıdır. Bu hastaların geliş ve gidişlerinde hastane arabası devreye sokulmalıdır. Bu durumu doktor hastanın evine gidişini bir rapor ile belirtirse sosyal güvenlik kurumu o ücreti ödeyecektir.  Hastanelerdeki Sedye, Tekerlekli sandalyeler günün koşuluna uygun modern araç ve gereçler haline gelmeli. Eskimiş, paslanmış, kırk kez boyanmış halde bu alet ve araçlar kullanılmamalı. Ayrıca bunların sayısı arttırılmalı. Her katta en az 4 tekerlekli sandalye, 4 sedye olmalı. Yine Acil’de en az 5 tekerlekli sandalye, 5 sedye olmalı. Danışmalarda 5 Tekerlekli sandalye, 5 sedye hazır beklemeli. Danışmaların bulunduğu yerler yeniden düzenlenmeli ve bunlar orada barındırılmalıdır. Danışmalarda görev yapacak personel eğitimden geçirilmelidir. Özellikle HALKLA İLİŞKİLER VE DAVRANIŞ BİLİMLERİ derslerinden geçirilmelidir. Eğitim seviyeleri yüksek olmalıdır. Özellikle Danışmada oturacak kişilerin, yer hostesi olacak kişilerin, kat hostesi olacak kişilerin en az yüksek okul mezunu olmasına azami gayret gösterilmelidir. Hasta ile iletişim kuramayan kişilerin danışmada hizmet vermesi doğru değil. Bu arada Temizlik işlerinde önüne gelen ŞEF kadrosu ile görevlendirilmemelidir. Bunun bir şekli şemali olmalıdır. Herkesi şef yaparsanız, eline süpürge verip, bez verip temizlik yaptıracağınız adamı bulamaz hale gelirsiniz. 

MESAİYE UYMA KONUSU:  Özellikle MDH, Kadın Doğum, Toros Devlet’te mesai sorunu var. Kimse saatinde dakikasında işe gelmiyor. İmza cetvelleri kontrolü baştan savma inceleniyor. İmzalar başkasının yerine atılıyor. Bu en çok üst kadroda oluyor. Doktor, Hemşire, Müdür yardımcısı, Başhemşire ve yardımcıları, Başhekimin yardımcıları düzeyinde kimse bunu kontrol etmiyor. İdare kendisine TORPİL geçerken, alt tabakada çalışanların canına ot tıkanıyor. Ayıp yahu.. Sizinki canda onlarınki patlıcan mı? Bu adaletsiz ve hakkaniyetsiz davranışlarınızın gün gelir hesabını verirsiniz. İlla ki, bu dünyada değil. Öte tarafı da düşünün. MÜNKİR ile NENKİR’i akla getirin. 

YALNIZ BURADA BİR HATIRLATMA YAPMAK İSTERİM… ORTOPEDİ DOKTORLARI BASİT BİR KIRIKDA DAHİ ENDİKASYON YAPMADAN PLAK VE VİDA TAKIYORLAR.  Hâlbuki alçı ile olacak bir iş. Ama yapmıyorlar. Kim denetleyecek kardeş bu işi? Başhekimler koltuklarında otursunlar, hastane oyum oyum oyulsun mu? Biz yazalım, KÖTÜ ADAM OLALIM, SİZ İŞİNİZE DÜMEN SUYUNUZA BAKIN… Oh ne ala memleket? Her ortopedici ve Beyin cerrahçının bir medikalcısı var. KANKA OLMUŞLAR. Takip kardeş takip… Bu ortopedi işleri orada da var. BEYİN CERRAHİ İŞLERİNİ DE… Tek reçete işi yani… Yalnız burada bir garip uygulama varmış. Bir ortopedici fiksatör ile plağı aynı anda kullanmayı adet haline getirmiş. Basit bir kırığa bile bunu yapıyormuş. Ve ne hikmet ise bu reçetelerin gereği ise hep aynı firmadan karşılanıyormuş. Şu işi bir YETKİLİ ARAŞTIRSIN BAKALIM NE ÇIKACAK? Bu işi yapan firma ile MDH’de soruşturmalık olan aynı kişi olmasın? Bu nasıl bir düzen? Ne olup bitiyor? Biz araştırıyoruz da, YETKİLİ, İLGİLİ, DEVLETİN BİRİMİDE ALLAH RIZASI İÇİN ARAŞTIRSIN. Artık bu lüzumsuz harcama ve israfların önünü kessin. “Ben doktorum, kimse bana karışamaz, benim uygunluk vermediğim alınamaz, benim yazdığım mal gelecek” gibi ifadeler ile TIBBİ malzeme ve plak, vida, fiksatörler alınamaz, alınmamalı. Yazık ya. Olayların içinde olanlar, bizzat yaşayanlar ne demek istediğimi anlıyorlar, eh artık gereğini yapsınlar… Size bir ayrıntı vermek isterim. Fiksatörler kullanılırken parça parça olduğu için ne takıldığını FİLM çekmez iseniz bilemezsiniz.  Ancak film çekilecek. Hani nerede? Kim takıldı dendiğinde o hastayı indirip filmini çekip kontrol ediyor? Gerçekten takılmış mı, takılmamış mı diye? Birde bir süre sonra hastadan bu aletler çıkartılıyor. Birçok hastanede bu çıkartılan malzemelerin firmalar ile anlaşmalı olarak tekrar tekrar temizlenip HASTALARA takıldığı söz konusu.  Bu işi kontrol edecek birileri, bir makam sahibi yok mu?  Araştıracak kimse yok mu? Doktor reçeteyi yazdı aldık gitti.  Aldın da, ameliyattan sonra hasta taburcu olmadan filmini ve röntgenini çekip ne takıldı, takılmadı bakmak işiniz değil mi? 3 doktor uygunluk verdi, yâda muayene etti deyip işi böyle geçiştirmek olur mu? Bu işleri çok sıkı denetleyin, izleyin, araştırın. Bu işleri ADANA- KONYA- TEKİRDAĞ- İZMİR de yakalayan devlet MERSİN’de BUNLARI ne zaman yakalayacak? Bekleyeceğiz göreceğiz efendim. Ben şahsen şunu NAÇİZANE OLARAK bir öneri olarak sunmak isterim. Gerek ORTOPEDİ gerek BEYİN CERRAHİ ve gerekse diğer dallarda yapılan operasyonlarda takılan plak, vida, fiksatör ve tüm malzemeler için şunu diyebilirim.  Bunlar her zaman KAYIT ALTINDA TUTULMALIDIRLAR. Bu malzemeler ya ÇERÇEVE ALIMLA TOPLU ALINMALI. Yâda tek reçete ile alınıyorsa, önce HEYET RAPORU ALINMALI. Hangi malzeme alınması gerekiyor, ne kullanılacak, niçin kullanılacak diye. Daha sonra bunu operasyon sırasında anestezi uzmanı ve ameliyathane sorumlusu Başhekim yardımcısı, Ameliyatı yapacak cerrahi uzman doktor, ameliyat sorumlu hemşiresi, orada tutanak tutmalılar, hangi malzeme kullanıldı hangisi kullanılmadı. Ne kadarı kullanıldı, hangileri neden kullanılmadı tutanakla tespit edilmelidir.  Bu durum SGK internet sayfasına da işlenmelidir. Malzeme takılan kişi hastalık durumuna göre ve iyileşme durumuna göre, ne zaman bu malzemeler çıkartılacaksa, ilk tutanağı tutanlarla beraber o tutanak ele alınarak ve röntgen filmleri ile beraber çıkartılıp tespit yapılıp yeni bir tutanak tutulmalıdır.  Örneğin 5 vida çıkarıldı, iş bu tutanak tutuldu gibi. Bu tutanakla çıkartılan ve toplanan malzemeler hastanın isminin yazıldığı bir torbaya konulup değerlendirilmek üzere sosyal güvenlik kurumuna veya devlete gelir getirmek üzere internette bilgisayara işlenmek suretiyle milli emlağa verilebilir.  Bu şekilde devletin gelir kaybı da önlenmiş olur.  Bu bir öneri…  Belki sizin AKLINIZ DAHA İYİ çalışır, başka öneri ortaya koyarsınız. Kızmayınız. Bu devletin, sizin bizim paramız. İsraf etmeyelim. Bu söylediklerim Mersin’deki TÜM HASTANELER için geçerli. Eftiay belgesi olmayan malzemeyi neden kullanırlar? Kiminde FTA belgesi var kiminde C belgesi var. Eksik belgeli mallar PARA UĞRUNA alınıp, gariban hastaya takılacak, birilerinin cebi şişecek. Günah ya. Bu işleri kim önleyecek? Bende zaten devletin yasası ve kanunu yerine gelsin,  TÜYÜ BİTMEDİK YETİMİN HAKKI ÇALINMASIN,  GARİP GUREBANIN HAKKI KORUNSUN, MİLLETİN VERDİĞİ VERGİLER TALAN EDİLMESİN, UZAK DOĞU MALLARI ÇİN- PAKİSTAN- HİNDİSTAN- MALEZYA MALLARI çürük çarık olanları, hastaya takılmasın, hastaya takılan plak ve malzemeler bir süre sonra kırılmasın, hastada enfeksiyon yapmasın, hastanın sırtından DEVLET SOYULMASIN diye çaba sarf ediyorum. GELEYİM YOĞUN BAKIMLARDAKİ HASTA YATAĞI SAYISINA:  Mersin’de ciddi bir vaka olsa yoğun bakım üniteleri yetersiz kalır. Tüm Hastanelerdeki yoğun bakım servislerindeki YATAK KAPASİTESİ yetersiz… Bu yatak sayısının arttırılması ACİL BİR DURUMDUR. Bununla kim ilgilenecek? Bu Mersin’in sahibi, sorumlu yönetici yok mu? Kim bakacak bu işlere? Hastanelerdeki YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİ VE SERVİSLERİNDEKİ YATAK SAYISINI çok acil bir şekilde arttırın. En az 150 -200 yatak ilave yapın. Yer ayırın. Yazık bu millete… 

MERSİN SANKİ ÜLKENİN KURTARILMIŞ BÖLGESİ:  Devletin ilgilisi yetkilisi buralara uğramaz. Uğrasa bile burası dikkatini bile çekmez. Yazık günahtır. Yiten giden devletin imkân ve olanaklarıdır. Yetimin hakkı vardır. Şehidin hakkı vardır. Tüyü bitmedik garibin hakkı vardır. Biliyorsunuz Hastaneler ile ticari ilişkileri bulunan firmalar ve kişiler hakkında devletin koyduğu esaslar vardır.  Yani yönetmelik, emir, genelge ve talimat gibi...  Ama kimin umurunda... Bizdekiler firmalar ile içli dışlı olurlar. Neredeyse KANKA…  Odalarından firmacılar çıkmaz.  İlaççılar, yemekçiler, temizlikçiler, güvenlikçiler, görüntülemeciler, bilgi işlemciler, taşıt kiralamacılar, tıbbi malzeme satıcıları, boya badanacılar kısacası her tür ticari iş yapanlar BAŞHEKİM, MÜDÜR, BAŞHEKİM YARDIMCILARI, MÜDÜR YARDIMCILARI, SATIN ALMA KOMİSYON BAŞKAN VE ÜYELERİNİN yanlarından ayrılmazlar. Odalarından çıkmazlar. Hele ki MEDİKAL firmalar birde reçete yazan doktorlar var. Onların yanından hiç çıkmazlar. Bu tek reçete ile alım yapılan malzemeleri yazan doktorların gün aşırı medikal firmaların dükkân ve yazıhanelerinde olması, sık sık onlarla bir araya gelmeleri kimsenin dikkatini çekmez. Biz söylüyoruz. Bunları yakın takibe alsın devlet bakın neler ortaya çıkartır. Buna inanın çok şeyleri çıkartır. Teknik ve fiziki takip yapacaklar. Kimleri? Hastane ile ticari iş yapan tüm firma sahip ve yöneticileri ile, hastanenin ilgili görevlilerini. Mesela, Medikalcılar ile doktorları. Hastaneyi son bir yıl içinde kim fatura kesmiş, ne kadar kesmiş, hangi malı vermiş, hangi doktor reçeteyi yazmış, o doktor ile firmanın ilişkisi ne, samimiyeti ne, takibe alsınlar bakın neler çıkacak.. Özellikle Başhekim ve yardımcıları, müdür ve yardımcıları, başhemşire ve yardımcıları, servis sorumlu hemşirelerini çok titiz bir şekilde takibe alsınlar. Her açıdan. Bakın devlet korkunç boyutta bir yolsuzluk ve usulsüzlüğü ortaya çıkaracaktır. Eğer öyle olmasa devletin kendi bu hususlarda genelge gönderip, emir verip, uyun der mi? Ama uyan yok. Bakın Bakanlık genelge göndermiş. Aşağıda harfiyen veriyorum.” DİYORUZ VE GENELGE İLE EMRİ YAYINLIYORUZ. AMA TAKAN YOK, TINLAYAN YOK, TAKİP EDEN YOK, ARAŞTIRAN YOK, SORUŞTURAN YOK…. BÖYLE DE OLUNCA, FIRSATI GANİMET BİLEN GÖZÜ AÇIKLAR, DEVLETİ TIRTIKLIYORLAR….

MDH İLE İGİLİ BİR KAÇ HUSUS VE UYARI, ÖNERİ… BU ARADA TOROS DEVLET, KADIN DOĞUM VE İLÇEDEKİ DİĞER HASTANELEREDE ALLAH RIZASI İÇİN BİR GÖZ ATIN VE BU VE BUNA BENZER OLAYLARIN YAŞANIP YAŞANMADIĞINA BAKIN…

Hastanede şöyle bir turladım. Daha önce birkaç kez dile getirdim. Tekrar ediyorum. Burada yeşil kart birimi oluşması lazım… Yeşil kartlı hastaları rehberlik yapacak, yol gösterecek, bilgili, deneyimli memurlardan oluşan bir birimin olması elzemdir. Bunun eksikliği hizmette kaliteyi ve randımanı düşürdüğü gibi, yeşil kartlı hastaları da büyük çile çektirmektedir.

Hastane danışmalarının ahengi güzel olmuş. Görüntü güzel. Ellerine sağlık. Oraya 65 yaş üstü demiş, özürlü demiş levhada asmışlar ama icraat güzel değil. Laf olsun cinsinden olmasın. Buralarda çalışan kardeşlerimizin HALKLA İLİŞKİLER YÜKSEK OKULU mezunu olması lazım ve vatandaşa kusursuz hizmet vermesi lazım. Yol gösterici, izahat yapıcı, anlatıcı, aktarıcı bir birimdir DANIŞMA…. 

Halen tekerlekli sandalye sıkıntısı var. Yok denecek kadar az. Ayrıca sedye sıkıntısı var. Danışmalarda ise bu tekerlekli sandalye ile sedyeyi görmek mümkün değil. Olanlar çürük çarık. Yakışmıyor. Hangi çağdayız? Bu tekerlekli sandalye ve sedye işi bir an önce çözümlenmeli.

O kadar yazdık çizdik, halen hastanede doktor bir yazı yazdığında bunu kâğıda dökecek, bilgisayar ortamında yazacak yâda daktilo edecek bir birim yok. Var da, yok… Sözde var gözüküyor ama kimse yazmıyor. Vatandaş elinde kâğıt ile bir orası, bir burası gezip duruyor. Bu işe çözümü kim bulacak?

Halen yer hostesi sayısı az ve bu arkadaşlar yeterli değil. Ayrıca bu arkadaşlar meslek içi eğitimden geçirilmiyorlar. Davranış bilimi eğitimi verilmesi lazım... Bunları kim yapacak, kim kontrol edecek ve hizmetin kalitesini kim arttıracak?

Engelli vatandaşlarımız halen kardiyoloji ve göz polikliniğinde çile çekiyorlar. Sıra doldu denerek muayene edilmiyorlar. Yazık günah. Bu işlere çözüm bulacak olanlar kimler?

Yazdık o yerli olunmadı. Sağlık kurulu raporları 20 -25 günde verilmekte. Bu sorunu kim nasıl çözecek, çözmeye niyeti var mı?

Tetikler, ultrason EMG tetkikleri 1,5 – 2 ay sonraya gün veriliyor. Vatandaş çile çekiyor. Günah değil mi? Eğer vatandaşa akıl veren olsa, vatandaş kalkar giden bu işini dışarıda yaptırır, faturasını da hastaneye ödettirir. Çünkü hastane ödemek ve bu işi yapmak zorunda... O zaman ne olacak. Bu devletin zararına değil mi? Bu iş için ciddi bir çalışmayı kim yapacak?

Aile hekimliği uygulaması başladı. Çok güzel. Güzel de, bu hekimlerin heyet raporu gereği yazması gereken ilaçları eczaneler vermiyor. Özellikle çocuk ilaçlarını… Sebep? Uzman hekim yazacakmış? O zaman ne gerek var aile hekimine? Bu uygulamanın da elden geçmesi lazım… Aile hekiminin yazdığı reçete kabul görmeli. Bu uygulama çözümlenmeli. Vatandaş mağdur olmakta…

Kanser hastaları, yatalak hastalar ve ağır dereceli kronik hastaları evlerinden alıp hastaneye getirmiyorlar. Getiremiyorlar. Hastane 112 getirsin derken, 112 evde bakım hizmeti bu işe baksın diyor. Oradan oraya millet helak oluyor. Bu işi kim çözecek?  Yine bu hastalara her tür yardımı devletin yapması gerek. Alt bezi, tedavi ve eğitimleri gibi… Bunların yapılması gerekmekte… Ama yapılmamakta.

M..Büyükşehir ve Valilik el ele bir çalışma yapmalı engelli vatandaşlar ile ağır hasta durumda olanların refakatçileri için toplu taşıma araçlarından para alınmaması sağlanmalıdır. 

MR sonuçları kısa sürede verilmesi gerekirken, 1 ayda 40 günde zar zor veriliyor. Böyle şey olur mu? 

Tuvaletler çok pis durumda. Özellikle özürlü ve engelli kardeşlerimiz için olan tuvalet. Buraya diğer vatandaşlarda giriyor berbat bırakıyorlar. Hijyen değil. Orayı kullanacak oylan kişi ise bedensel engelli. Bunlara dikkat eden olması lazım... Lütfen kontrol edin.

Halen yemek asansörü ile hasta aynı yeri kullanıyor. Bu hijyenik değil aynı zamanda doğru değil. Buda önlenmeli.

Engelli rampaları yeterli değil. Her gün bir değişik kaza oluyor. Mesela dahiliye ve kardiyoloji polikliniğinin oradan acil’e inerken rampa yok. Sürekli düşme ve yaralanma oluyor.

Hastanede yerli yersiz herkes beyaz forma giyiyor. Doktor, hemşireyi anladık da, şirket elemanları nasıl giyiyor? Ayrıca idari kadronun giymesi gereken üniforma nedir? Rengi nedir? Niye beyazdır? Başka renk olması gerekmez mi?

-Hastalar için hazırlanan şikâyet ve dilek kutuları kamera kayıtlarının huzuruna konulmamalı ki, insanlar rahatlıkla dilek ve arzularını ortaya koysunlar. Ayrıca çalışan personel de bu kutulara bilgi koyabilsinler. Kamera önünde olunca millet çekiniyor. Ayrıca bu kutuların sayısı arttırılsın.

Bu arada tüm hastaneler için geçerli olan bir husus daha var. Müfettiş geliyor, ifade almaya başlıyor. Odalar kamera kaydı altında. Koridorlar öyle. Yanına giren çıkanı takibe alıyorlar. Bu sefer personelden birileri gidecek olsa, korkuyor. Yâda kim gelip gidiyor markaja alıp, baskı kuruyorlar. Müfettişin oturduğu yerde kamera olmasın. Müfettiş denetime geliyor, onu da bu beyler denetliyor. 

Başhekim kendi yardımcıları ve müdür yardımcılarından baktıkları bölüm ve ilgili kısımlar ile ilgili 10- 15 günde bir ne yaptınız, ne yapıldı, gibi brifing almalı. Aydınlanmalı. Bu hususta herkesi takip etmeli. Bu çalışma şekli hizmette kaliteyi arttıracaktır.

Hastanede bazı birimlerde personel yığılması var. Halen bu sıkıntı giderilememiş durumda. 

Bu imza kontrol işi yüksek öğrenimli sağlık personeli için mi var? Doktor’a yok mu? Personel huzursuz. Neden doktorların ki saat 08.00 da kaldırılmıyor, diğer personelinki kaldırılıyor? Demekteler. Ayrıca bu tam gün yasası sadece küçük memur için mi söz konusu? Doktorlar neden uymuyor? 

Kalite belgesi alan bir hastanede mutfak nasıl olur, yâda olmalıdır? Hiç gidip orayı gezip gördünüz mü? Gidin görün. Yerler berbat, içi hijyenik değil. Kokuyor. Koridorlar koku içinde. Sağlığa bakan vali yardımcısı, sağlık il müdürü, sağlık grup başkanı ve kaymakam bey gidip burayı bir geziversinler. Mutfak girişi, içerde yemek yapılan yer, koridor, giyinme soyunma yerleri, tuvaletleri, oturma kısımları kontrol edilsinler. Böyle aşhane mi olur? Böyle bir yer hastanenin kalite belgesine uygun mu?

TEMEL SAĞLIK VE SAĞLIK OCAKLARI, AİLE HEKİMLİĞİ : Bakanlık temel sağlığa çok önem veriyor. Ancak illerde bu işleri ciddiye alanlar, bu hususta ciddi çalışmalar yapan yok. Kâğıt üzerinde her şey tamam gözüküyor… Ama yerinde, pratikte bir şey yok. Uygulamalar çeşit çeşit. Farklılık arz ediyor. SAGLIK BAKANI RECEP AKDAĞ gerçekten nefis işlere imza atan bir insan. Her zaman söylüyor ve yazıyorum. Onu aşağıda anlayacak onun gibi gayret sarf edecek kadroları bulmakta güçlük çekiyoruz. Sıkıntı burada. Biliyorsunuz Sağlık ocakları Aile hekimliği adı altında oluşan birimlerde o hekimlere sudan ucuz paralara kiralanmış durumda. Devletin aleti, edavatı, malzemesi de ocak tefrişatı ile bu kişilere çok cüzi paralara verilmiş durumda. Bu işleri ciddi bir şekilde takip eden yok. Malzeme ve mekân devletin, Aile hekimim var benim… Aile hekimleri meselesini kavrayan vatandaş sayısı da çok az. Bunun için çaba harcayan, anlatım yapan, tabana yayan kişi ve kuruluşta yok. Öyle olunca verim alınamıyor. Çoğu Aile hekimi geri görevine dönmek için çaba sarf ediyor. Bunun yanı sıra bu sağlık ocakları için 9.3.2006 gün 2925 sayılı 2006/30 sayılı genelge ortada. Buralarda kullanılacak afiş, broşür belli. Şimdi Olmuş Aile hekimliği. Bu kullanılacak afiş ve broşürler, reklâmasyonlar yine belli. Burası sağlık kuruluşu... Buralardaki kullanılan afiş, broşür ve reklâm nitelikle işleri kim denetleyecek, kontrol edecek ve bir disiplin altına sokacak? Niye bu işler için bir çaba sarf eden yok!

DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRLERİ UYGULANAN KİŞİLERİN TEDAVİLERİNDE AKSAMA OLUYOR: Bu hususta da Bakanlık Tedavi hizmetleri genel müdürlüğü çok dikkatli bir çalışma sergiliyor. Ancak illerde bunu halen ciddiyet ile takip eden il müdürleri ve yetkililer yok. 22.12.2009 gün 2009/82 sayılı bakanlığın amir hükümlü genelgesi ortada. Bu genelgeyi ciddi bir şekilde okuduktan sonra genelgeye uygun çalışılıp çalışılmadığını bulurlar. Halen uygulamada çok büyük sıkıntılar yaşanmakta. Hastanelerde bu genelgeye uygun bir çalışma gözlenmemektedir. Ve ayrıca genelgenin içeriğine uygun kim hangi kuruluş nerede, ne zaman hareket etmiş, ne yapmış araştırılması lazım. Fakat bu hususlar YEREL ÖLÇEKTE araştırılıp, soruşturulunca olayların üzerine gidilmiyor ve küllendiriliyor. O zamanda SAGLIKTA etkin ve verimli bir hizmet ortaya çıkmıyor. SAGLIK BAKANI RECEP AKDAĞ gibi düzgün, dürüst ve tertemiz bir adamı bile bu uygulamadaki yanlışlıklar, genelgelere uygun çalışmama şekli sıkıntıya sokuyor, yıpratıyor. Bakanın bu işlere çok ciddi bir şekilde acilen el atması gerekmektedir. 

24 SAAT PERSONEL BULUNDURMASI GEREKEN YERLER NERESİ, HANGİ KURUM VE KURULUŞLAR, BURALARDA 24 SAAT PERSONEL BULUNUYOR MU, BULUNAN PERSONEL YÖNETMELİK VE GENELGELERE UYGUN MU BULUNDURULUYOR, KİM ARAŞTIRACAK, KİM TAKİP EDECEK VE KİM OLUMLU NETİCE ALAMAK İÇİN GAYRET SARFEDECEK?  Bakanlığın bu işleri sıkı takip etmesi vatandaşa yansıyacak hizmetin kalitesini arttıracaktır.

TIBBİ ALET VE YÜZEY DEZENFEKTANLARI DÜZGÜN YAPILMAYAN ÇOK SAYIDA HASTANE VE SAĞLIK KURULUŞU BULUNMAKTA… OYSA bu hususta bakanlığın tavrı belli… Hijyene çok önem veren RECEP AKDAĞ’ın çalışma şekli Taşra’ya yansımıyor. Halen hastanelerde ameliyathanelerin önünde bile dezenfektasyon ve steril koşulların dört dörtlük yapılmaması, yoğun bakıma girenlerin ayaklarına galoş, başlarına bone, yüzlerine maske, ellerine eldiven takması bile sağlanamamaktadır. Birde üste üstlük yoğun bakımlarda ehliyet sahibi olmayan taşeron elemanı olarak bilinen kişilerde çalıştırılmaktadır. Yanı sıra yoğun bakımlara hasta ziyaretleri yapılmakta, ve bunlarda steril olmamaktadır. Bunların dikkatli takip edilmesi gerektiği halde, illerde bu işe hiçbir hastanede dikkat edilmemektedir. 

YİNE ÇOK ÖNEMLİ BİR HUSUS İSE RADYASYON KAYNAKLARI İLE ÇALIŞAN KAMU SAĞLIK PERSONELİ HAKKINDAKİ UYGULAMALAR MESELESİ. Burada hiç kimse emir ve genelgelere uygun çalışma sergilemiyor. Buralarda çalışanların hayatları yaşamsal risk altında... Oysa Temel Sağlık hizmetleri Genel Müdürlüğü 8.10.2007 gün 21025 sayılı emir yazısı ile tüm illeri uyarmış, yazıda bahse konu amir hükümlü emirler doğrultusunda hareket etmelerini istemiştir. Ancak bu hususta da dikkatli çalışılmamakta ve ilgili yazının gereği harfiyen yerine getirilmemektedir.  Buralarda çalışan personel oldukça mağdur edilmektedir. Çalışma saatleri, şekilleri, biçimleri, giyimleri ve radyasyondan korunmaları hususunda gerekli ve titiz çalışmalar yapılmamakta, personelin yaşamında oluşacak riskler için çaba sarf edilmemektedir. Buradaki çalışanlarda insandır ve evlatlarımızdır. Buna özen gösterilmesi için gerekli inceleme, araştırma ve soruşturmaların sıkı yapılması gerekmektedir.

MESUL MÜDÜRLÜK EĞİTİMLERİ VE NERELERDE OLACAĞI HUSUSLARINDA UYGULAMALARDA SIKINTI YAŞANIYOR: Bakanlık Temel Sağlık hizmetleri Genel Müdürlüğü sık sık bu mesul müdürlük hakkında önemli açıklamalar yapıyor, kendisine bağlı birimleri ise uyarıyor. Özellikle hijyen kuralları, ilaçlama, maden suları gibi alanlarda çok dikkatli davranan bakanlık yetkililerini illerde anlayan ve o doğrultuda iş yapan kişi ve kuruluş sayısı az. Oysa bakanlık 2008/71 sayılı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü genelgesi ile 3 sayfalık 7 maddelik bir uyarı ve ikaz yapmış. Orada bu işlerin nasıl olacağı, ne şekilde ifa edileceği, ne gibi bir çalışma periyodu sergileneceği ve kimlerin mesul müdür olacağı, nasıl olacağı, hangi eğitimden geçeceği, sertifikayı nasıl alacağı, hangi kursa katılacağı açık açık belirtilmiş. Fakat uygulamada halen bu genelgeye harfiyen uyup da işler hale getiren yok. Nasıl olacak? Halkın ve hastanın sağlığı bu kadar ucuz mu? Bu işleri kim kontrol edecek, kim denetleyecek, kim genelge ve emir esasları işler hale getirecek? İlla BAKAN RECEP AKDAĞ mı gelip bu işleri yerinde gözleyip, kontrol edecek? Ayıp ya. Bakana bu kadar sıkıntı yaratmanın anlamı ne?

OKUL SAĞLIĞI HİZMETLERİİNDA AKSAMA VAR AMA BAKAN, ARAŞTIRAN, İLGİLENEN YOK… Okul sağlığı çok önemli… Özellikle ilköğretim çağındaki evlatlarımız için önemli. Yeni yetişen nesile sağlık ve hijyen kuralları öğretilmesi, onların sağlıklı yetişmesinin temini için bakanlık uyarılar yapıyor, genelgeler gönderiyor. Ama bunları umursayan yok. Çalışmalar bu genelge ve tamimlere aykırı şekilde, denetimden uzak bir halde yapılıyor. Okul sağlığı hizmetleri okulun çevresi dâhil sağlığı olumsuz olarak etkileyen her türlü etmenin denetimi ile öğrencilerin ve okul personelinin sağlığının değerlendirilmesi, geliştirilmesi, sağlıklı okul yaşamının sağlanması ve sürdürülmesi, öğrenciye ve dolayısıyla topluma sağlık eğitiminin verilebilmesi için yapılan çalışmaların tümüdür. 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 3 üncü maddesinde, okul sağlığının korunması Bakanlığımızın bütçeleriyle belirli sınırlar içinde doğrudan ifa edeceği görevler arasında sayılmış, 163 üncü maddesinde ise, bütün okulların bina ve sağlık şartları, bulaşıcı ve salgın hastalıklardan korunmaları açısından Sağlık Bakanlığının murakabesi altında olduğu belirtilmiştir. Okul sağlığı hizmetleri kapsamında ilerde Valilik tarafından sağlık müdürlüklerince temini gerekli görülen hususlar vardır. Bunların başında; 

—Okul sağlığı hizmetlerinin yürütülmesinde okul öğretim personeli, çocuk ve genç aileleri ile işbirliği yapılarak bir ekip halinde çalışılması,

—Okullarda, özellikle okula yeni başlayan öğrenciler başta olmak üzere, bölgesel özellikler de dikkate alınarak, genel muayene ve hastalık (görme, işitme, enfeksiyon hastalıkları, paraziter hastalıklar, gelişme geriliği, sakatlıklar, kalp hastalıkları, diş hastalıkları vb.) taramaları yapılması, 

—Öğrencilere gereken aşılar zamanında yapılması, 

—Öğretmenler, okulda çalışanlar ve gerektiğinde veliler de sağlık konularında eğitilmesi,

—Öğrencilere doğru sağlık bilgileri aktarılmalı ve sağlık konusunda olumlu davranışların kazandırılması için öğrencilere yönelik eğitim programları planlanması ve okul yönetimi ile işbirliği içinde uygulanması, gerektiğinde özellikle rehber öğretmenler ile öğrencilerin sağlık eğitimlerinde birlikte çalışılması, 

—Bu yerlerde sağlıklı ve yeterli içme-kullanma suyu bulunması, içme-kullanma suyunun kalitesi sürekli izlenmesi, izleme sonuçlarına göre gerekli tedbirler alınması, su depolarının periyodik temizliği ve dezenfeksiyonu yaptırılması,

—Derslikler ile diğer salon ve odalar, tuvaletler, avlu ve bahçeler, kantinler ve yemekhaneler öğrencilerin gelişim çağına uygun nitelikte, gerekli asgari teknik ve hijyenik şartlara sahip olması,

—Okullar ve benzeri yerlerin çevresindeki öğrencilere hitap eden işyerleri gerekli asgari teknik ve hijyenik şartlara uygun faaliyet göstermesi, bu işyerlerinde satışa sunulan ürün ve hizmetler gerekli sağlık şartlarına uygun olması, 

—Kantin ve yemekhanelerde sağlığa uygun, çocukların ve gençlerin yeterli ve dengeli beslenmelerinin sağlanmasına yönelik besinlerin satışı yapılmalı, kantin hizmetlerinin MEB ile işbirliği yapılarak hazırlanan ve 17 Nisan 2007 tarihinde yürürlüğe giren Okul Kantinlerinin Denetimi ve Uyulacak Hijyen Kuralları Genelgesinde belirtilen hususlar doğrultusunda yürütülmesi ve denetlenmesi sağlanması, çevrede açıkta gıda satışı önlenmesi, kantin ve yemekhanelerdeki tüm görevlilerin periyodik portör muayeneleri yaptırılması, 

—Yemek hizmeti sunan okullarda çocukların ve gençlerin enerji ve besin öğeleri ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte menüler planlanmalı ve uygun şekilde servisi sağlanması,

—Okullar ve benzeri yerler ile çevreleri ve çevrelerindeki işyerleri, oluşturulacak ekipler aracılığıyla tetkik ve kontrol edilmeli, bunların sonuçlarına göre, çocuk ve gençlerin sağlığının korunması bakımından gerekli sağlık şartlarına uygun olmayan okullar ve benzeri yerler ile sahipleri, gerekli asgari teknik ve hijyenik şartlara uygun faaliyet göstermeyen, sağlık şartlarına uygun olmayan ürün ve hizmetleri satışa sunan işyerleri ve sahipleri, yasaklara aykırı hareket edenler ile zorunluluklara ve alınan tedbirlere uymayanlar hakkında ilgili mevzuat doğrultusunda gerekli her türlü işlem yapılmalı ve yaptırılması, uygulanmalı ve uygulattırılması,

—Konu hakkında il ve ilçe umumi hıfzıssıhha kurulları, kamuoyu ve ilgili birimler bilgilendirilmesi, 

—Okullar ve benzeri yerlerde öğrencilerin sağlığının korunması amacıyla gerekli tedbirlerin alınması için Valiliğiniz sorumluluğunda, il ve ilçelerde ilgili Vali Yardımcısının/Kaymakamın başkanlığında, İl Sağlık Müdürlüğü/İlçe Sağlık Grup Başkanlığı ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü/İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Tarım Müdürlüğü/İlçe Tarım Müdürlüğü temsilcilerinden bir komisyon oluşturularak, okullar ve benzeri yerler tek tek bu komisyonca değerlendirilmeli, örnek uygulamalar ve güçlükler diğer okullarla paylaşılmalı, bundan sonra bütün “Okul sağlığı hizmetleri” kısa, orta ve uzun vadeli olarak planlanıp denetlenerek bu hizmetler düzenli olarak sürdürülmesi bakanlıkça emir verilerek, tamim yayınlanarak istenmiştir. 

Bu çerçevede Resmi ve özel bütün okullar, dershaneler, kurslar, eğitim merkezleri ve benzeri yerlerin çocukluk ve gençlik hıfzıssıhhası, fert ve toplum sağlığı ile genel sağlığın korunması bakımından gerekli sağlık şartlarına uygun olması için Valiliklere ve ilgili birimlere gerekli her türlü tedbir alınması ve aldırılması yolunda genelge gitmiş olmasına rağmen bu genelge, emir ve tamimlere uygun çalışma yapılmadığı gözlemlenmektedir.

Sağlık Bakanlığı TEMEL SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ilgili tamim ve emri 11.9.2008 gün 2008/58 nolu genelge ile duyurmuş ve gereğinin yerine getirilmesini ivedilikle istemiş. Ama uyan yok, uygulatan yok, bakanlığın emir ve genelgelerine uygun çalışan yok. Kim kontrol edecek, denetleyecek ve araştıracak. Merak ediyoruz. Kim bakacak bu işlere?

BAKANLIK EMREDİYOR AMA SÜRÜCÜ DAVRANIŞLARINI GELİŞTİRME EĞİTİMİ AKSIYOR, İŞİ CİDDİYE ALAN YOK: Bilindiği üzere Karayolları Trafik Kanunun değişik 48 inci maddesinin beşinci fıkrası ile 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 43 üncü maddesine dayanılarak hazırlanan ve 14.09.2004 tarih ve 25583 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Sürücü Davranışlarını Geliştirme Eğitimi (SÜDGE) Yönetmeliğine istinaden, Bakanlığa ait 30 İl Sağlık Müdürlüğü, SÜDGE eğitim birimi açmak üzere yetkilendirilmişti...  Ancak zamanla bu eğitimleri verebilecek sertifikalı personel çeşitli nedenlerle eksilmiş ve eğitimler daha az sayıda ilde sürdürülebilir hale gelmişti.  Yetkilendirilen il sağlık müdürlükleri bünyesindeki eğitim birimlerinde görev alacak Sağlık Bakanlığı personeli eğitimlerinin, Bakanlıkça yetkilendirilen ve belirtilen bölge eğitim merkezlerince yapılması uygun görülmüştür. Bu amaçla 18–19 Ocak 2007 tarihlerinde İzmir Urla Eğitim Tesislerinde düzenlenen eğitimle bölge eğitim merkezlerinde görev alabilecek personele bölge eğiticisi olarak sertifikaları verilmişti. Buna göre:

 1-) SÜDGE eğitimcilerinin eğitimleri, sertifika sahibi eğiticileri bulunan ve Bakanlıkça onaylanan bölge eğitim merkezlerinde yapılacağı,

2-) Eğitimci ihtiyacı bulunan il sağlık müdürlükleri ihtiyaçlarını Bakanlığa bildirecek, bildirilen ihtiyaçlar doğrultusunda eğitim başvurusunu kabul edebilecek bölge eğitim merkezleri belirleneceği, durum bölge eğitim merkezi ve il sağlık müdürlüğüne bildirileceği, Başvuruların ise, bölge eğitim merkezi bulunan il sağlık müdürlüklerine yapılacağı

3-) Bölge eğitim merkezi, bakanlık bildiriminden itibaren iki ay içinde tamamlanabilecek şekilde eğitim programını ve eğitim takvimini hazırlayacağı,  eğiticilerin ve eğitim alacakların listesini de ekleyerek onaylanmasını teminen eğitimin başlama tarihinden en geç 7 gün önce Bakanlığa göndereceği,  Eğitimlerin Bakanlık onayını müteakiben başlayacağı,

4-)    Eğitimler, 2 iş günü ve 8 saatten az olmayacak şekilde planlanacağı,

5-) Eğitimlerde, Bakanlıkça verilmiş eğitici sertifikasına sahip kişiler ile Bakanlığımızca uygun görülmesi halinde konu ile ilgili öğretim görevlileri eğitici olarak görev alabileceği,

6-)  Eğitim programı; alkol kullanımı ve etkileri,  sürücü davranışları ve trafik güvenliği, adli tıp uygulamaları, ruhsal muayene ve psikolojik testler, sürücülerin sağlık durumları ile ilgili yasal düzenlemeler ve etkili eğitim becerileri konularını içerecek şekilde düzenleneceği,

7-)   Eğitimlerin sonunda tüm eğitim konularını kapsayan yazılı sınav yapılarak, sınav sonucunda 100 tam puan üzerinden 70 ve daha üzerinde puan alanlar başarılı kabul edileceği ve SÜDGE eğitimcisi sertifikası almaya hak kazanacakları,

8-) Başarılı olan eğitimcilerin listesinin Bakanlığa bildirileceği ve sertifikaların Bakanlıkça düzenleneceği,

9-)  Bakanlık gerek gördüğü hallerde, eğitim, sınav ve değerlendirme süreçlerini izlemek üzere ayrıca personel görevlendireceğini söylemiş, konu hakkında ivedilikle çalışma istemiştir.  

Bu arada Temel Sağlık hizmetleri genel müdürlüğünce bu hususta 2007/ 18 nolu genelge yayınlanmış ve buna uygun çalışmalar yapılması istenmiştir. Ve o gün için Bölge eğitim merkezlerinin eğitimlerinin, yukarıda açıklandığı şekliyle ve ekli listedeki bölgelere göre gruplanmış illerin katılımı ile gerçekleştirilmesi istenmiştir. Ancak bu istem ortada iken ve bu hususta bakanlık gerekli hassasiyeti göstermiş iken iller bazında yöneticiler gerekli çalışmaları yapmamaktadır. Bize talimat gelmedi, bizi kapsamıyor, ilgilendirmiyor diyebiliyorlar. Oysa Sağlık Bakanlığının bu uygulamalarının tüm illerde aynı şekilde titizlik ve ilgi ile uygulanmasında fayda var. Toplum sağlığı açısından önem arz eden bu eğitimlerin neden yapılmadığı yâda gereken ilgi ve alakayı neden görmediğinin araştırılması gerekmektedir. Özellikle MERSİN gibi Büyükşehirlerde bu sık sık yapılmalıdır. Bu hususlarda gereken çalışmaları kim yapacaktır, kim denetleyecektir, kim kontrol edecektir ve sağlıklı bir çalışmanın olması için kim gayret sarf edecektir?

SAĞLIK KURULU RAPORLARINDA ÖZEN GÖSTERİLMESİ GEREKENLER: Bu hususta dikkat edilmesi gereken hususlar var. Sağlık kurulu raporlarının içerikleri, detayları önemli... Baştan savma bir kurul raporu olmaz. Hele ki İlaç ile ilgili ise bu daha bir dikkat özen istiyor. Yine Sakatlık raporları da aynı... Kısacası Sağlık Kurulu raporu adı üzerinde bir kurulun raporu. Baştan savma olması düşünülemez. Zaten bu konuda Bakanlık 22.2.2006 gün 3199 sayılı 2006/24 nolu bir genelge gönderip 81 ilin ilgili ve yetkilisine emirler vermiş. O emirlerde kısaca yapılması gerekenleri sıralamışlar. Teftiş kurulu ise 24.11.2005 tarihinde 7709 sayılı yazı ile uyarmış. Konu hakkında daha hassas çalışılmasını istemiş. Kurul raporlarında ilaçların ticari isimlerinin değil, ilaçların etken maddelerinin yazılmasını emretmiş ve uygulanmasını istemiş. Çünkü bu yolla yolsuzluk yapıldığını gören teftiş kurulu aynı hataya düşmeyin demiş. Ama ne derse desin. Kurul raporlarının anılan uyarı ve genelgeler ışığında verilip verilmediğini tetkik edecek, araştıracak, inceleyecek, kontrol edecek makamlar görevlerini yapacaklar ki, bu esaslara uyulup uyulmadığını görecekler. Bu genelge ve esaslara riayet edilmeyen yerlerde sorumluluk ilgili BAŞHEKİMLERE verilmiş ve sorumlu tutulacaklar denmiş. Peki, sormak lazım… Bu güne kadar ilaçlar ile ilgili verilen kurul kararlarını araştıran, inceleyen, tetkik eden oldu mu? Araştırsınlar bir baksınlar bakalım. Verilen kurul kararları, raporlar genelge ve emir talimata uygun mu verilmiş, yoksa aykırılık teşkil ediyor mu? Aykırı ise ne gibi işlem yapacaklar bekleyip görelim… ACİL HASTA SEVKLERİ MESELESİ: Çok sayıda şikâyet alıyoruz. Acil hasta sevk edilecek yerimiz yok, yatağımız yok, müsait değiliz, cihazlarımız arızalı gibi baştan savma bahaneler ile vatandaşa güçlükler çıkartılıyor. Bunun nasıl olacağı, olmaz ise neler olacağı ile ilgili kesin hükümlü hükmü amir genelge ve talimatlar olmasına rağmen yetkilisi, ilgilisi o yerli olmaz bir tavır ile çalışmasını sürdürür ise SAĞLIK HİZMETLERİNDEN istenen verimlilik alınmaz. Ayrıca hizmette kalitede düşer. Günahtır. Bakanlık 20.10.2006 gün 19933 sayılı 2006/110 nolu genelge ile kendisine bağlı birimleri uyardığı gibi, 81 ilin valiliğine gönderip uyarmış, dikkat çekmiş emre uygun çalışın demiş. Fakat uygulamada çok büyük aksaklıklar var. Sağlık kurumları acil hasta sevklerinde bu genelgelere aykırı şekilde hareket ediyorlar ve bu işleri denetleyende yok. Denetlense de sonuç çıkmıyor. Çünkü makamın üstünde makam anlayışı var. Ve siyasiler bu insanları rahat bırakmıyorlar. Lütfen kardeşim. Bu görevlileri rahat bırakın çalışsınlar. Ortada sunulan hizmet sağlık hizmeti… Bu işe siyasi etiket sahipleri karışıp, devreye girip, yasal olmayan bir iş yapanı, yanlış yapanı savunmasınlar. Bırakın Bakanlığın genelge ve emirlerine uygun çalışılması sağlansın. Böyle olursa, halk kaliteli ve verimli bir sağlık hizmeti alır.

FİYAT TARİFELERİ: Özel hastaneler başta olmak üzere devletin kendi hastanelerinde de fiyat tarifeleri panolara asılmıyor. Yâda bir pano yapılıp vatandaşa, hastaya duyurulmuyor. Buda kargaşaya ve güvensizliğe mahal veriyor. Bakanlık çok sayıda talimat veriyor. Bunlardan biriside bu husus... Fiyat tarifesi ve şekli şemalı… Ne için hangi ücreti alıyorlar bunu asmak ve duyurmak zorundalar. Ayrıca fiyatların belirlenmesi işi ile ilgilide keyfiyet ortadan kalksın diye 15.6.2007 gün 12812 sayılı 2007/45 nolu “Sağlık bakanlığı fiyat tarifesi” başlıklı genelgeyi gönderip uyarıyor. Bu hususta da çok ciddi ve ağırlıklı çalışılması lazım…  Denetimin hızla arttırılması ve fiyat tarifesi koymayan, asmayan, bunu hastaya ve vatandaşa aktarmayanlar hakkında yasal işlemler yapılması lazım. Kim bu güne kadar ne gibi işlem yapmış doğrusu merak ediyoruz. Yapılıyorsa bu fiyat tarifeleri niye asılı değil ve niçin farklı? İHTİYAÇ FAZLASI SERTİFİKALI PERSONEL MESELESİ: Halen yataklı tedavi kurumlarında çoğunlukla çalışma düzeninde aksamalar meydana geliyor ve sertifikasyona bağlı olarak çalıştırılan personelin görevlendirilmesinde yanlış anlaşılma sebebiyle büyük sıkıntılar yaşanıyor. Oysa Bakanlık emir ve talimatlarında bu hususlara da açıklık getirip, nasıl çalışılacağını belirlemiş. 19.12.2006 gün 23852 sayılı 2006/131 nolu genelge ile uyarmış. Bu genelgeyi elinize alıp okuduğunuzda göreceksiniz ki ihtiyaç fazlası sertifikalı personelin nasıl değerlendirileceği, nerelerde çalışacağı belirlenmiş. Bu genelgeye aykırı çalışanlar hakkında ise yapılması gerekenleri emretmiş. Ama buna da riayet eden yok. İşin garibi yazıp çiziyoruz o yerli olmuyorlar. Birde gönül koyup, hakkımızda olmaz türlü dedikodu çıkarmaya çalışıyorlar. Ayıp yahu. Edep yahu. Bu tür çalışmalar işyerindeki çalışma barışını bozar. Amire güveni azaltır. Buda hizmette kaliteyi ve verimi düşürür. Burası devlet kapısı… Orayı hor görmek, horlamak, küçük düşürmek kimsenin haddine değil. BRANŞ NÖBETLERİ:  Mersin’de olduğum süre içinde Hastanelerin tamamını gezerim. Kadın doğum, Toros Devlet, MDH ağırlıklıdır. Dinlerim. İzlerim. Bakın bu branş nöbetleri ile de ilgili sıkıntı var. Bir hekime kaç kez branş nöbeti yazılacağı yasa ve yönetmelikle genelge ile belli. Bu hususta Yataklı tedavi kurumları işletme yönetmeliğinde 41 ila 52 nci maddelerde durum açıkça belli. Şekil ve esasları devlet tespit etmiş.  Branş nöbeti uzman başına ayda beş kez olacağı, ancak sağlık il müdürlüğü ve başhekimliklerce yapılacak değerlendirmelerde beş nöbetin üzerindeki nöbetlerin icap nöbeti olabileceğini bildirmiş. 5 ten fazla branş nöbeti olmaz demiş. Tutar ise 5 ten sonrası icap nöbeti olur denmiş. Bakmış ki olmuyor. Uygulamada aksaklıklar var ve yanlışlıklar yapılıyor. Bakanlık 8.2.2006 gün 2098 sayılı 2006/16 nolu genelge ile uyarmış. Bu uyarıyı yaparken birde ilgi tutmuş. O ilgide ise 16.12.2005 gün ve 23481 ( 2005/180) sayılı genelgeyi de belirtmiş dikkat çekmiş. 2006/16 nolu genelgede gerekçeler anlatılırken 10 maddelik izahat yapmış. Ve bu hususlara uyun demiş. Peki uygulama nasıl? Uygulamayı kontrol eden var mı? Branş nöbeti ve icap nöbeti bunları ayırt eden bunların nasıl ayarlandığını kontrol eden takip eden var mı? Ve işin garibi bu tutulan branş nöbeti ve icap nöbeti ücretlendirmesi nasıl yapılıyor, neye göre değerlendiriliyor, bir kontrol edin. İl geneli hepsini kontrol edin bakın. Bakın neler çıkacak?

Değerli yöneticiler, Kaynaklar etkin ve verimli kullanılmaz ise İSRAF ortaya çıkar. Yiten giden yetimin hakkı, şehidin hakkı, fakir fukaranın hakkı, beytül maldır. Devletin kasası hepimizindir. Sahip çıkmak ise hepimizin asli görevidir. SAĞLIK DA YATIRIMLAR:

Son yıllarda bu konuda çok hassas çalışılmakta olduğunu görüyoruz. Bakanlık 2009 yılında 5330 sayılı 2009/19 nolu genelgeyi gönderir ve bir dizi istekte bulunur. Burada amir hükmünde emirler var. Bu genelge dikkatlice okunduğunda sağlıktaki yatırımlar nasıl olacak, nasıl istek yapılacak,  işlemler nasıl takip edilip sonlandırılacak belli. Bakanlık Vakti ile uyarmış. Bu uyarı yazısı ve genelge bakanlığın veb sitesinde de aynen duruyor. Ama bunu okuyan kaç kişi, ve uygulamada aksaklık vermeyen kaç kişi? Mesele burada… Yazılanı, gönderilen talimatı okumuyorlar, bakanlığı ve kurumları boşuna meşgul ediyorlar. İlgili ilgisiz yatırım için yazışmalar yapılıyor. Bu genelgeye harfiyen neden uyulmuyor bakanlığın ciddi bir araştırma yapması lazım. DİYALİZ HİZMETLERİ:

Bakanlık bu dönemde çok güzel bir hizmete daha imza attı. Oda diyaliz ile ilgili. Fakat ne hikmet ise bakanlığın bu konudaki ciddi istem ve taleplerine de taşrada uyan yok. Öyle olunca da bu hizmetlerde aksama oluyor. Olan hastalara oluyor. Hâlbuki Bakanlık Tedavi hizmetleri genel müdürlüğü 23.2.2009 gün 6969 sayılı 2009/13 nolu genelge ile “Diyaliz hizmetlerinin planlanması ve değerlendirilmesi” hususunda ciddi uyarı yapar. Anılan genelgede amir hükümlü emirler var. Ama kâğıt üzerinde her şey tamam gözüküyor. O makam o makama yazmış, kâğıt üstünde her şey hukuki, yasal hale gelmiş, icraat yanlış ve hastalar memnun değil. İdari işlemler yanlış. İdari işlemlerin hukuka uygun olabilmesi için öncelikle, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden geçerli olabilmesi lazımdır. Yapılan idari tasarruflarda bu gözetilmeden bir çalışma sergilenirse bu keyfiyet olur. Bu incelikleri ve detaylara ortaya çıkartmak ise ancak BAKANLIK MÜFETTİŞLERİ bilgi ve becerisi gerektirir. MEMURUN AMİRİNE KARŞI YÜKÜMLÜLÜK VE SORUMLULUĞU VAR İSE, AMİRİN DE MEMURUNA KARŞI SORUMLULUK VE GÖREVLERİ VARDIR. Amir, memuruna hakaret edemez, azarlayamaz, horlayamaz, kibir yapamaz, kapısını kapatamaz, küçük göremez, aşağılayıcı ifade kullanamaz, rencide edecek tavır ve davranış içine giremez. Ama bunun tersi yapıldığında bu işlerin hesabını soracak makam bulmakta güçlük çektiğini belirten sağlık çalışanları, BAKAN RECEP AKDAĞ’ın adaletine, hakkaniyetine ve insanlığına sığınıyorlar. TOPLUM SAĞLIĞI MESELESİ: Bu konuda da Bakanlık çok hassas… Çok güzel hizmetlere imza atıyorlar. 2008 yılında ide 22.12.2008 gün 47720 sayılı 2008/78 nolu genelge ile “Toplum sağlığının korunması ve gerekli denetimlerin yapılması” hususunda ilgili birimleri uyarmışlar ve bir dizi talep yapmışlardı. Bakıyorum o genelgenin esaslarına da uyan yok.  İzinsiz faaliyet gösterenler için yaptırımlar var. Toplum sağlığı ile oynayanlar ve bu hususta yanlışları olanlar için yaptırımlar getirilmiş. Ayrıca bu husustaki çalışmalar nasıl olacak bir esasa bağlanmış. Ama genelgeye uygun bir çalışma şekli görünmüyor. MALİ KONULARDAKİ UYGULAMALARDA AKSAMA VAR: Tüm hastanelere baktığınızda mali konularda yanlış anlama, yanlış uygulama gözle görülüyor. Aksama çok. Örneğin Tutuklu hükümlülerin ve adli vakaların tedavi giderlerine ait çalışmaların nasıl yapılacağında çok sıkıntı çekiliyor. Oysa bakanlık bu hususta 18.12.2008 gün 47455 sayılı yazı ile 2008/77 nolu genelge tamimle uyarmış, ne yapmaları gerektiğinin altını çizmiş. Ama nerede? Niye bu genelgeyi okuyup da ona uygun çalışılmaz? Orada derki yolluk, ödenek talepleri Sağlık il müdürlükleri kanalıyla 15 günde bir, tutuklu hükümlü ve adli vakaların tedavi giderlerine ait ödenek taleplerinin ise 2 aylık dönemler halinde yapılması gerek der. Bu genelgeye uygun çalışılmasını sağlamak kimin vazifesi ise gereğini yapmalıdır. Hizmetin aksamaması için bu gereklidir. YEŞİL KART UYGULAMALARI: Yürürlükte yeşil kart uygulamaları ile ilgilide aksamalar olmaktadır. Kolay bir mesele değildir. Ama mevcut elemanlarınızı, memurlarınızı bu hususta eğitimden geçirmez iseniz, sıkıntı artarak devam eder. Oysa 30.10.2008 gün 41101 sayılı yazı ile 2008/67 nolu genelgeyle Bakanlık tüm birimlerini 81 ilde uyarıyor. Nasıl çalışılacağını, konu hakkında ne gibi işlemler yapılacağını, hizmetin nasıl sunulacağını, nasıl ifa edileceğini aktarıyor amir hükmünde emirler ile bunu bildiriyor. Fakat illerde bu işleri bakıyorsunuz yine keyfi uygulayanlar var. Ben yaptım oldu misali uygulamalar halkı canından bezdiriyor. Uygulamalar adil olmalı, sıkıntı yaratmamalı, vatandaşı devlete karşı isyan edecek duruma getirmemeli. Günah. Devlet çok güzel hizmetleri sunuyor. Ama sunumda hata var. Sunarken hizmette hata var. Lütfen bu işlerin düzenli bir şekilde ifası için ilgililer el atsınlar. AYAKTA TEŞHİS VE TEDAVİ YAPILAN YERLER: Sağlıkta çok önemli ayıplardan birisi ise ayakta teşhis ve tedavinin yapıldığı alanlarda gözleniyor. Kimse bu işin farkında değil. Yâda umurunda değil. Bakanlık 24.6.2008 günü 24156 sayılı yazı ile ve 2008/47 nolu genelge ile tüm birimlerini uyarmış. Orada 7 maddede işi özetlemiş ve ayrıntı vermiş. İlgili genelge ile “ayakta teşhis ve tedavi yapılan zel sağlık kuruluşları hakkındaki yönetmelik” yürürlükten kaldırılıp, bu işi bir şekil ve esasa bağlayan durum aktarılmış. Fakat uygulamada hatalar var, eksiklikler var. Halen bu genelgenin gerekleri tam anlaşılmış değil ki, uygulamada aksaklıklar çıkıyor. Örneğin hasta hakları ile ilgili yapılması gerekenler ile cerrahi müdahale izni başvuruları konusunda ciddi uyarılar var. Bunlara özen gösterilmeli. Özellikli bu genelgenin içeriğine göz atılıp daha sıkı çalışılması lazımdır. ÖZEL HASTANELER İLE İLGİLİ İŞLEMLER: Yürürlükte çok sayıda mevzuat var. Elbette ki Hastaneler sağlık kuruluşu olduğu için Sağlık Bakanlığının bu husustaki tamim ve genelgeleri ile emir yazılarına dikkat etmek gerekmekte. Özel hastaneler ile ilgili uygulamalarda farklılık arz eden olaylar yaşanmaması gerekir. Yine Özel hastanelerin uzmanlık dalı ilave işlemleri yapılırken uyulması gereken esaslar var. Bunlar için Bakanlık önce 25.5.2007 gün 11237 sayılı ve 2007/39 nolu genelge ile sonrasında ise 24.6.2008 gün 24157 sayılı 2008/48 nolu genelge ile en ince detaylarına kadar bilgi verip uygulamanın bu emirlere göre yapılmasını istemiş. Ancak uygulama bu emirlere harfiyen uymayan bir biçimde devam ediyor. Özel hastaneler, tıp merkezleri ve diğerlerinin bu genelgelere uygun ve tamimlere uygun çalışıp çalışmadığını kontrol edecek olan makamlardakilerin bu kurum ve kuruluşları daha sıkı ve ciddi bir şekilde denetime tabi tutmaları lazımdır. Bu genelge ve emirlere aykırı çalışanlar hakkında ise yasal işlem yapmaları gerekmektedir. Bu hususta daha dikkatli çalışılmasında toplum açısından büyük fayda vardır. İLÇE HASTANELERİ: Bu hususta çok yanlış anlamalar var. Halen bakanlığın ilgili tamim ve genelgeleri pek anlaşılmış değil ki, alakalı alakasız talepler yapılıyor. Oysa Bakanlık sağlık hizmetlerinin planlanması amacıyla kaynak tasarrufunun sağlanması ve koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin tek elden yürütülmesi amacıyla entegre “ilçe hastanesi açılması, kapanması ve burularda verilecek sağlık hizmetleri hakkında yönerge”yi hazırlamış 14.11.2006 gün 8857 sayılı makam onayı ile yürürlüğü koymuştu. Bilmem sonra değişti ise orasını onlar bilir. Bu hususta nerede hastane olacak, nasıl olacak, ne şekilde talep yapılacak a’ dan  z’ ye anlatım vardı. Bakanlığın 19.2.2007 gün 3270 sayılı 2007/7 nolu genelge ve emrini bulup okusunlar. Olay ortaya çıkar. Ve bu emirlere uygun neden hareket edilmemiş hesabını sorsunlar. Bizim amacımız devletin kurum ve kuruluşlarının dört dörtlük hizmet etmesini sağlamak. Ayrıca BURASI SAĞLIK… Başka şeye benzemez.  Hepimizin başı ağrıdığında direk koştuğu alan…  Ve ulvi bir alan…  O ulviyete ve kutsiyete gölge düşmemesi, tertemiz kalması, pırıl pırıl hizmet gelmesini istemek, arzulamak, bu uğurda çalışmak hepimizin vatandaşlık ve vicdani görevimizdir.