Bizdeki Sağlık işleri
Bakın bu çok önemli. Eğer yaptığınız işin farkında değilseniz, verimli olamazsınız. İşin ehli ve uzmanı olmayanları, düzmece uzmanlık kadroları vererek makama getirirseniz, hani derler ya, “kızını boş bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya” o hesap olur... Ebeyi, hemşireyi, teknisyeni, laborantı, teknik kadrodaki kişiyi getirir masa başında çalıştırırsanız, üstüne üstlük sanki asli görevini yapıyormuş gibide haksız yere döner sermaye payı verirseniz, iş yerinde çalışma barışına zarar veriri, teşkilata en büyük kötülüğü yaparsınız. Ayrıca sağlık alanında kendi asıl işinizi bırakıp sosoyal işlere yönelirseniz, bununda size getirisi olmaz. Komik duruma düşersiniz. SAĞLIK alanı belli bir alan. Futbol kulubü yada müzik kulubü yada başka benzer oluşumlar sonraki işlerdir. Öncelik SAĞLIK HİZMETİDİR. Neyse...
Mersin kamu hastaneleri ilginç yapılanmaları ve uygulamaları ile dikkat çekmeye devam ediyor. Daha önceki sözleşme dönemlerinde çalışmalarında başarılı olan ancak ne sebeple bilinmez yerel siyasi yapılanmanın onayından geçemeyen ve yetersiz görülen: bazı yönetici kadrosunda olanlar eski görev yerlerinde bilgi ve birikimlerinden faydalanmak üzere önemli görevlerde sorumluluk verilmekte.
Ne yazık ki, bu kimseler verilen bu görevi, sanki cülus bahşişi veriliyormuşçasına, gerektiği gibi yerine getiremiyorlar.
En son şehir hastanesinde geçmişte dile getirildiği gibi, daha fazlasını düşünüp yapabilecek kabiliyet ve tecrübe olmasına rağmen, yaşam sonu ünitesinde görevli, şehit cenazesi için 3-4 kabin düşünme zahmetinde bulunamadı.
Bu hususta bir kez daha dile getiriyor ve takipçisi olacağımı söylüyorum.
Tüm kamu kurumlarında olduğu gibi özellikle hastanelerde her memur kendine dikkat edip layığı veçhile görevini icra etmeli.
Bu arada YEMEK işini kontrol ettim. Yemeklerin fotoğrafları, yiyen hasta- refakatçi- diğerleri tarafından öğün öğün çekiliyor. Öte taraftan ekmekler de kontrol ediliyor. Kontrol teşkilatında olan devlet görevlileri ile bunları denetlemekle mükellef olan idarecilerin birinci derece yakınlarının söz konusu şirketle bir bağları ve ilişkileri var mı araştırılıyor.
ŞİMDİ GELEYİM SAĞLIKTAKİ İHALE İŞLERİNİN DETAYINA... İNŞALLAH YETKİLİ ETKİLİ MAKAMDA OTURANLAR YAZDIĞIM YAZIDAKİ İNCELİĞİ KAVRARLAR. ÇÜNKÜ BU UYARIDAN SONRA PAZARLIKLI ALIMI YAPILAN İŞLERİ MASAYA YATIRIP YERİNDELİK TARTIŞMASINI AÇACAĞIM...
Sevgili Sağlık idarecileri, Kamu ihalelerinde esas olan “açık ihale” usulüdür. Açık ihale usulü, ihalenin kapalı kapılar arkasında ve belli kişiler arasında yapılmasından ziyade şeffaf, aleni, katılımcı, fırsat eşitliğini esas alan bir anlayışla yapılması ilkesidir. Kamu ihalelerinde rekabet ortamının daraltılması ve eksik rekabet dolaylı olarak toplumsal refahı tehdit etmektedir.
Açık ihale usulü ile rekabete açık bir ihale yöntemi yerine pazarlık usulü ile davet edilen 3 istekli arasında ihale yapılması ciddi şekilde rekabet ortamını daraltmakta ve eksik rekabeti beraberinde getirmektedir.
Son yıllarda gerekli şartlar oluşmadığı halde açık ihale usulünden vazgeçilerek “pazarlık yolu ile ihale usulü” benimsenmeye, dolayısıyla kanunun getiriliş amacı göz ardı edilerek belli kişi ve gruplar arasında ihale usulü (pastanın paylaşılması) yaygınlık kazanmaya başlamıştır.
Pazarlık usulünde yapılan ihalelerde ihalelerin ilan edilmesi şartı olmadığından, ihale dokümanlarının sadece davet edilen kişilere satışı düzenlemesi getirilmiş ardından da ihaleye davet edilmeyen kişilerin ihale süreçlerini şikayet etmelerinin önü tamamen kesilerek hak arama hürriyeti ve mahkemelere ulaşma hakkı açıkça engellenmiştir. Bu sayede, adeta bir yolsuzluk ekonomisi yapılan ihalelere egemen olmaya başlamıştır.
İlan yapılmayan ve sınırlı sayıda katılımcıdan oluşan pazarlık usulü ile ihaleler istekliler arasında uyumlu eylem ve davranışlarla kartel anlaşmalarına en müsait ihale yöntemi niteliğindedir. Zira uygulamada görüldüğü üzere pazarlık usulünde ihalenin kime verileceği önceden bir şekilde belli olduğundan, şekli olarak hukuka uygunluğu gerçekleştirmek adına ihale üzerinde kalacak istekli iki adet “yan teklif” getirmekte, daha sonra da danışıklı tekliflerle ihaleler gerçekleştirilmektedir.
Açık ihale usulüne tabi olup pazarlık usulüne tabi olmayan ancak pazarlık usulü ile kapalı kapılar arkasında yapılan ihalelerde 3. Kişilerin şikayet haklarının kullanılmasının da engellenmesidir. Zira mevcut hukuki durum itibariyle ihaleye davet edilmeyen kişilerin bu ihale sürecini dava etmeleri mümkün olmadığından hiç kimse; “bu ihalelerin pazarlık usulü ile yapılamayacağını”, bir başka ifade ile açık ihale usulüne tabi olduğunu iddia ve dava konusu yapamamaktadır.
Pazarlık usulünde ihaleye sadece idarenin belirlediği 3 kişi davet edildiğinden, bu 3 kişi dışındaki diğer kişilerin ihale dökümanı satın almasına da izin verilmediğinden şikayet veya itirazen şikayet başvurusu açısından “başvuru ehliyetleri” ellerinden alınmaktadır.
Ayrıca ihaleye davet edilmeyen kişiler ihale dokümanı da satın alamadığından ihale aşamasındaki hukuksuzlukları şikayet/itirazen şikayet ve idari yargıda dava açma hakları da ellerinden alınmış olmaktadır. Bu tür bir uygulama hak arama hürriyetine ve mahkemelere ulaşma hakkına getirilen çok önemli bir sınırlama niteliğindedir.
Sağlık kuruluşlarının, tıbbi sarf malzemeleri ile test ve tetkik sarf malzemesi gibi ihtiyaçlarını önceden planlayarak 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda sayılan temel ihale usulleri ile temin etmeleri esastır. Bu bağlamda sağlık kuruluşlarında tıbbi cihaz ve malzemelerin temel temin esası açık ihale usulüdür Rekabet Kurulu Kararı, Dosya Sayısı : 2007-2-87, Karar Sayısı : 08-74/1180-455 kapalı kapılar arkasında sadece davet edilen 3 istekli arasında (çoğunlukla danışıklı tekliflerle) yapılan pazarlık usulü ihaleleri, Kanun’un 5’inci maddesindeki temel ilkelere tamamen aykırılık teşkil etmektedir. İhalelerde rekabet ortamı, açıklık, şeffaflık sağlanamadığı gibi kamu kaynaklarının verimli kullanılıp kullanılmadığı da belli değildir.
Kanun’un 17’nci maddesinde düzenlenen yasak fiil ve davranışlar incelendiğinde ihale yetkililerinin davranışlarının; “İsteklileri tereddüde düşürmek, katılımı engellemek, isteklilere anlaşma teklifinde bulunmak veya teşvik etmek, rekabeti veya ihale kararını etkileyecek davranışlarda bulunmak” şeklinde kanunda belirlenen yasak fiil ve davranışlara birebir uyduğu görülmektedir. Bu yasak fiil veya davranışlarda bulunanlar hakkında yine Kanun’un 60’ıncı maddesindeki idari ve cezai sorumluluğu düzenleyen hükümleri uygulayabilmek mümkündür.
Pazarlık usulüne tabi olmadığı halde kamu ihalelerinin pazarlık usulü kullanılmak suretiyle ihale hukuku ile ilgili temel ilkelerin ihlal edilmesi, talep edenlere ihale dokümanı satılmaması veya ihaleye katılmalarının engellenmesi suretiyle; rekabet, açıklık şeffaflık, ihaleye katılımcılık, kamu kaynaklarının kullanımında verimlilik ilkelerine aykırı hareket eden ihale yetkilileri hakkında 5237 sayılı TCK’nın Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar başlıklı birinci bölümünde düzenlenen 257’nci madde hükmünün (görevi kötüye kullanma/kişilerin mağduriyeti, kamunun zararına neden olunması veya kişilere haksız kazanç sağlama öğelerinin) ihlaline sebebiyet verecek ve ilgili maddeler uyarınca ceza soruşturması açılmasını gerektirecektir...
ALLAH, DEVLETE VE MİLLETE ZEVAL VERMESİN.
Baki Selam ve Dua ile.
CEVAP HAKKINA SAYGILIYIZ.
Cevabı yazıda, adı geçen ilgilisi ve yetkilisi göndermesi gerekir. Telefon ve iletişim bilgilerini koymayı unutmayınız.
CEVAP GÖNDERECEĞİNİZ ADRES: batuhansezerhaberanaliz06@gmail.com