Bu nasıl bir tezgâh ve dümendir ki, bakana rağmen bir türlü rapor uygulanmıyor
Mersin de garip ve enteresan uygulamalar SAĞLIK ALANINDA ALMIŞ BAŞINI GİDİYOR.
Ne yazarsak yazalım, bizi yalanlama çabası içine giren bir idareci kitle ile karşı karşıyayız.
Allah sonumuzu hayretsin.
Arkadaşlar, amacımız devleti küçük düşürmek değil.
Devletin hak ve hukukunu, kamu malını, hazineyi korumak…
Bu maksatla yazıyoruz.
Başka amacımız var ise Allah kahretsin.
Yapmayın Allah aşkına.
Bazıları Bakanı ve bakanlık yetkililerini bile yanıltıyor, yanlı ve yanlış bilgiler sunuyor.
Bakın tam 23 gün önce 26 Eylül 2011 günü bu sütunlardan seslendim,. İLGİLİ MAKAMLARA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUM DEDİM. Linki burada duruyor. Tıklayıp okuyabilirsiniz: http://www.haberanaliz.net/detay.asp?hid=86424 ama umursayan olmadı. İşi sulandıran, uzatan, kanun emrini yerine getirmek istemeyen, işi başından savan yetkililer ve amirler ile karşı karşıya kaldık. O gün o köşede yazmış olduğum yazının bir bölümünü buraya alıyorum:
“……. TC Sağlık Bakanlığı, bir inceleme soruşturma yaptırıyor ve inceleme sonucunda alt kadrosundaki bürokratlarına bir emir gönderiyor. Rapor halinde. Hem de tam Sağlık Bakanımıza yaraşır şekilde bir emir. Bu raporun içinde Kanunun maddelerini tek tek vurgulayarak... Daha ne yapsın Sağlık Bakanı, gelip bir de bu raporun gereğini bizzat kendimi Mersin’de uygulasın? ygulamayı da o yapacaksa, Mersin’de Vali’ye, il sağlık müdürüne, ilgili Kaymakam’a o kurumda bulunan başhekime, ita amirine ne gerek var? Eimde Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığından onaylı 20.05.2011 tarih ve 12-9 sayılı rapor var… Resmi yolla ve emirle uygulanmak üzere ilgili ve yetkili makamlara gönderilen ve Başhekime tebliğ edilen bu raporda Söz konusu YEMEK HİZMETLERİ Sözleşme devri ile ilgili olarak 4735 sayılı kanun 25 inci, Kamu İhale Genel tebliğinin 27.6, 27.7 ve 27.8 maddesi gereğince, 4735 sayılı kanun 20. 22 ve 26.maddesine göre İlgili idarece ilgili firmalara işlem yapılması gerektiği bildiriliyor.
Bu doğru mudur? Doğrudur. İnanan inanmayan Sağlık Bakanlığından bu hususta bilgi istesin. İsteyen de, bu kanun maddeleri ne diyor, neleri kapsıyor diye, benim gibi girsin google arama motoruna bir sorsun, bakalım bu kanun maddeleri neymiş, ilgililere ne emrediyormuş? Bu Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulundan çıkan ve BAKAN tarafından onaylanıp, gönderilen raporda 4735 sayılı Kanuna göre yapılması istenilen ve emredilen şunlar;
Madde 20- Aşağıda belirtilen hallerde idare sözleşmeyi fesheder:
a) Yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi üzerine, ihale dokümanında belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere, idarenin en az on gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi,
b) Sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin 25 inci maddede sayılan yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi, Hallerinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.
Madde 22- 19 uncu maddeye göre yüklenicinin fesih talebinin idareye intikali, 20 nci maddenin (a) bendine göre belirlenen sürenin bitimi, 20 nci maddenin (b) bendi ile 21 inci maddeye göre ise tespit tarihi itibariyle sözleşme feshedilmiş sayılır. Bu tarihleri izleyen yedi gün içinde idare tarafından fesih kararı alınır. Bu karar, karar tarihini izleyen beş gün içinde yükleniciye bildirilir.
19, 20 ve 21 inci maddelere göre sözleşmenin feshedilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar alındığı tarihten gelir kaydedileceği tarihe kadar Devlet İstatistik Enstitüsünce yayımlanan aylık toptan eşya fiyat endeksine göre güncellenir. Güncellenen tutar ile kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı arasındaki fark yükleniciden tahsil edilir. Hak edişlerden kesinti yapılmak suretiyle teminat alınan hallerde, alıkonulan tutar gelir kaydedileceği gibi, sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra yapılmayan iş miktarına isabet eden teminat tutarı da birinci fıkra hükmüne göre güncellenerek yükleniciden tahsil edilir. Gelir kaydedilen teminatlar, yüklenicinin borcuna mahsup edilemez.
19, 20 ve 21 inci maddelere göre sözleşmenin feshedilmesi halinde, yükleniciler hakkında 26 ncı madde hükümlerine göre işlem yapılır. Ayrıca, sözleşmenin feshi nedeniyle idarenin uğradığı zarar ve ziyan yükleniciye tazmin ettirilir.’’
25.Maddesi- Sözleşmenin uygulanması sırasında aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda bulunmak yasaktır:
a) Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikâp, rüşvet suretiyle veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek.
b)Sahte belge düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek.
c) Sözleşme konusu işin yapılması veya teslimi sırasında hileli malzeme, araç veya usuller kullanmak, fen ve sanat kurallarına aykırı, eksik, hatalı veya kusurlu imalat yapmak.
d) Taahhüdünü yerine getirirken idareye zarar vermek.
e) Bilgi ve deneyimini idarenin zararına kullanmak veya 29 uncu madde hükümlerine aykırı hareket etmek.
f) Mücbir sebepler dışında, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak taahhüdünü yerine getirmemek.
g) Sözleşmenin 16 ncı madde hükmüne aykırı olarak devredilmesi veya devir alınması.
Madde 26- 25 inci maddede belirtilen fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler hakkında fiil veya davranışlarının özelliğine göre, bir yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar, 4734 sayılı Kanunun 2 nci ve 3 üncü maddeleri ile istisna edilenler dahil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verilir. Katılma yasakları, sözleşmeyi uygulayan bakanlık veya ilgili veya bağlı bulunulan bakanlık, herhangi bir bakanlığın ilgili veya bağlı kuruluşu sayılmayan idarelerde bu idarelerin ihale yetkilileri, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelerde ise İçişleri Bakanlığı tarafından verilir.
Haklarında yasaklama kararı verilen tüzel kişilerin şahıs şirketi olması halinde şirket ortaklarının tamamı hakkında, sermaye şirketi olması halinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip olan gerçek veya tüzel kişi ortaklar hakkında birinci fıkra hükmüne göre yasaklama kararı verilir. Haklarında yasaklama kararı verilenlerin gerçek veya tüzel kişi olması durumuna göre; ayrıca bir şahıs şirketinde ortak olmaları halinde bu şahıs şirketi hakkında da, sermaye şirketinde ortak olmaları halinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip olmaları kaydıyla bu sermaye şirketi hakkında da aynı şekilde yasaklama kararı verilir.
Bu fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler, yasaklama kararının yürürlüğe girdiği tarihe kadar aynı idare tarafından yapılacak ihalelere de iştirak ettirilmezler.
Yasaklama kararları, yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit edildiği tarihi izleyen en geç kırk beş gün içinde verilir. Verilen bu karar Resmi Gazetede yayımlanmak üzere en geç onbeş gün içinde gönderilir ve yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Bu kararlar Kamu İhale Kurumunca izlenerek, kamu ihalelerine katılmaktan yasaklı olanlara ilişkin siciller tutulur. İdareler, 25 inci maddede belirtilen yasaklamayı gerektirir bir durumla karşılaştıkları takdirde, gereğinin yapılması için bu durumu ilgili veya bağlı bulunulan bakanlığa bildirmekle yükümlüdür.
Kamu ihale Genel Tebliğine göre bu raporda yapılması emredilenler;
27.6. Aşağıda belirtilen hallerde sözleşme feshedilir ve devreden ve devralanlar hakkında
4735 sayılı Kanunun 20, 22 ve 26 ncı maddeleri uygulanır:
a) İhale yetkilisinin izni olmadan sözleşmenin devredilmesi veya devir alınması,
b) Sözleşmenin devredildiği tarihi takip eden üç yıl içinde sözleşmeyi devreden yüklenici tarafından başka bir sözleşmenin devredilmesi veya devralınması.
27.7. Sözleşmenin 4735 sayılı Kanuna aykırı şekilde devredilmesi veya devir alınması halinde tespit tarihi itibarıyla sözleşme feshedilmiş sayılır. Bu tarihleri izleyen yedi gün içinde idare tarafından fesih kararı alınır. Bu karar, karar tarihini izleyen beş gün içinde yükleniciye bildirilir. 4735 sayılı Kanunun 20 nci maddesi uyarınca, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.
27.8. 4735 sayılı Kanunun 22 nci maddesinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların alındığı tarihten gelir kaydedileceği tarihe kadar Türkiye İstatistik Kurumunca yayımlanan aylık toptan eşya fiyat endeksine göre güncelleneceği, güncellenen tutar ile kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı arasındaki farkın yükleniciden tahsil edileceği, hak edişlerden kesinti yapılmak suretiyle teminat alınan hallerde, alıkonulan tutarın gelir kaydedileceği ve sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra yapılmayan iş miktarına isabet eden teminat tutarının da aynı şekilde güncellenerek yükleniciden tahsil edileceği belirtilmiştir…
Soruyorum şimdi, Mersin Toros Devlet Hastanesi Başhekimine… Siz burada ne yaptınız, ilgili sözleşmeyi feshettiniz mi? Yok.. Teminatı devlete gelir kaydettiniz mi? Yok.. Adı geçen Firmaların ihalelerden yasaklanması için ilgili bakanlığa bildirdiniz mi? Yok.. Bu işleri neden yapmadınız dendiğinde? Ben İlgili, yetkili yerlere sordum görüş aldım demekte imişsiniz… Ama tabi bununla ilgili birçok görüş var (!) Bu kardeşimiz demek ki, kendi işine nasıl geliyorsa öyle değerlendiriyor. Sizin bu aldığınız fikirler adı üzerinde bir görüştür. Görüş. Yani o öyle görür, bir başkası başka görür. Görüşler, bahsedilen yasaların üzerinde değildir. Görüşler, Yasaların, yönetmeliklerin, tebliğlerin, genelgelerin üzerinde midir? Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığından çıkan bu rapor, Çoğunluğu hukukçu olan ve aynı zamanda bakan adına hareket eden teftiş kurulunun ve ilgili müsteşarın, ilgili genel müdürün, ilgili hukuk işleri müşavirlerinin, sonunda ise BAKANIN görüşü alınmadan mı yapılıyor? Ki, sizin aldığınız görüş, bu rapor için imza atanların üzerinde bir yetkiye mi sahip ki, sizin tarafınızdan kabul görülüyor (!) Yoksa sizin sonradan aldığınız bu görüş, sağlık Bakanının gereği yapılsın diyerek onayladığı işleme koyduğu bir onayın üzerinde midir? Bunun böyle olmadığını herkes biliyor. Kimse bakanın attığı imzanın üzerinde değil, bunun böyle olmadığını sizde biliyorsunuz. Raporda adı geçen işlemi İptal etmemek için bir yerlerden almış olduğunuz ve savunma yaptığınız bu görüş, bir gün gelecek sizin görüş gününüz olacaktır. Bunu unutmayınız. Çünkü kimse yukarıda bahsettiğim açık ve net olan amir hükümlü ve yoruma kapalı yasaları kanunları bilerek ve isteyerek çiğneyemez. Kendine göre de yorumlayamaz. Bu rapor Mayıs / 2011 de düzenlendiğine göre, benim ısrar ile üzerine giderek yazdığım ve uyarısını yaptığım burada da belirttiğim ilgili bu rapor size ne zaman, hangi gün geldi, tebliğ edildi? Yâda bu rapor kayıtlarınıza ne zaman girdi? Bu raporun tanzimi mayıs ayı olduğuna göre, size gelişinden itibaren gereğini 7 gün içinde yerine getirmeniz gerekirken, siz neden yerine getirmeyip, oraya buraya sorarak bu işi sulandırmakta ve işi uzatmaktasınız? Bu soru sormanın ve uzatmaları oynamanın esas amacı ne? Yok, yok, yok… Siz kanunları ve emirleri uyguladınız. Devletin parasını tahsil ettiniz de, ben iftira atıyorum canım, ben iftiracıyım (!) Benim için sağda solda sürekli bir kısım çıkarı bozulan insanlar gibi, bu adam kim, ne yapmaya çalışıyor, nereye ve kime çalışıyor gibi laflar ediyormuşsunuz? Benim kime çalıştığım belli.. Devletime… Milletime… Kamuya… Burada kamu adına Sağlık Bakanının emrini takip ediyorum, yetimin, mazlumun hakkı olan bu devletin parasını devlet kasasına koymaya çalışıyorum. İnsanların yolda sokakta görüp, sağ olsun bizim sesimiz oluyorsunuz dediklerinden ruhum değer ve huzur buluyor. Bu yazdıklarımı yazmak kolay mı? Siz beni susturmak için her türlü yollar denenmiyor mu sanıyorsunuz.? Benim kime, nereye çalıştığım belli. Ben merak ediyorum. Benim doğru ve belgeli yazdıklarım konusunda herhangi bir işlem yapmayanlar, eksik ve hatalı yaptıkları işleri düzeltmeyenler, hatadan dönmemekte ısrar edenler, kime ve nereye çalışıyorlar? Onların ruhu, değer ve huzuru nerede buluyor acaba? Onu çok merak ediyorum. Sağlık Bakanlığının, kendi emirlerini uygulamayan, kendini, Sayın bakandan, teftiş kurulu başkanından ve kanunlardan üstün gören bir bürokrat hakkında, yarınlarda nasıl bir işlem yapacağını da çok merak ediyorum doğrusu… Hadi hayırlısı…”
DEMİŞİM VE yazımı NOKTALAMIŞIM…
Derken, 29 Eylül 2011 günü yani 20 gün önce tekrar bir yazı kaleme alıyorum. “İŞE BAKIN SAĞLIKTA DÖNENLER KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL” başlıklı yazım halen duruyor. Onun linkide şu: http://www.haberanaliz.net/detay.asp?hid=86524 TIKLAYIP BİR OKUYUN. AMA ben size oradan da bir lölüm aktarayım:
“ ….. Ama sizler o yerli olmaz iseniz, ben ne yapayım? Yapacak şeyim, yazmak, çizmek, kamuoyuna, ilgili ve yetkiliye duyurmak. Gerisi ilgili ve yetkilinin işi… Onlarda gerekeni yapmıyorlarsa ben ne yapayım? İşin garibi bahsi geçen 20.5.2011 günlü 12–9 sayılı Toros devlet hastanesi ilgililerini kapsayan bir dizi suç ve olayı içeren SAĞLIK BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANLIĞINCA onaylanıp, Sağlık Bakanımıza sunulan ve oradan da onaylanan ve işleme giren Başmüfettiş raporu bir türlü uygulanmıyor. Uygulanmamakta ısrar ediliyor (!) Halen açık ve net olan bu raporun gereği bir türlü yerine getirilmiyor (!) Bizde yazıp çiziyoruz, ama ilgili yetkili makam sahipleri o yerli olmadığı gibi, birde bize kulp takmaya çalışıyor. Allah rızası için bu işin aslını, astarını, ne oldu, ne bittisini araştırıp, bu işte işi savsaklayanlar hakkında, raporun gereğini bir türlü yerine getirmeyenler hakkında işlem yapacak olan bir makam ve yetkili yok mu? Yukarıda linkini verdiğim bir önceki yazımızda “İlgili makamlara suç duyurusunda bulunuyorum” diye başlık atıp, kamuoyunun gündemine çok önemli bir hususu ve işlemi ortaya koyuyorum. Ama kimse o yerli değil. İlgilisi, ilgisizi sadece seyrediyor (!) Sağlık Bakanlığının yetkilileri acaba neredeler ve ne işle meşguller? Bu iş yanlış ve hatalı yapılan, kanuna aykırı yapılan bir YEMEK İHALESİ işi. Bu işi iptal et, ilgili firmaları ihalelerden yasakla diyen Bakanın attığı imzayı tanımayanlara devlet hesap sormuyor. Yahu bu nasıl bir iş?....”
DEDİK VE YAZIMIZDA BU HUSUSU BİR KEZ DAHA ELE ALDIK. OLAY HASTANENİN OLAYLI VE ALAYLI, USULSÜZ VE NİZAMSIZ YAPILAN YEMEK İHALESİ VE BU İHALE NETİCESİ GEÇERİLEN SORUŞTURMA SONUCU BAKANIN ONAYLAYARAK İŞLEME KOYDUĞU RAPORUN BİR TÜRLÜ YERİNE GETİRİLMEMESİ, UYGULANMAMASI OLAYI. BAKANA RAĞMEN UYGULAMIYOR ADAMLAR (!) ŞU CESARETE BAKIN, ŞU YETKİYE VE SORUMLULUĞA BAKIN (!) Acaba bu gücü ve yetkiyi kimden nereden alıyorlar?
Derken 9 Ekim 2011 günü 10 gün önce yani, bir daha konuyu ele aldım. Bir detay verdim, içerik açıkladım, uyarıcı olmaya özen gösterdim. O haber de bu linkte duruyor: http://www.haberanaliz.net/detay.asp?hid=86909 TIKLAYIN ALLAH RIZASI İÇİN ŞU YAZDIKLARIMI BİR OKUYUN… Neyse.. Ben orada yazdıklarımın da bir kısmını buraya alayım ki, bu günkü KONUMUZDA NE DEMEK İSTEDİĞİMİ DAHA İYİ ANLAYIN.
“………Gelelim şu meşhur kardeşimiz MUSTAFA SARI işine. O raporda 4.üncü sayfada yazan ifadeleri aynen buraya alıyorum. Bakın bu usulsüz devri, kanunsuz devri yaparken ne olmuş, ne bitmiş, kimler yaptırmış? “….. Toros Devlet Hastanesi Eski Başhekimi Op. Dr. Cavit Göktaş ifadesinde; 4735 sayılı kamu ihale sözleşmeleri kanunun 10. maddesinde mücbir sebep olarak kabul edilebilecek hallerin sıralandığını, buna göre gerektiğinde kurum tarafından belirlenecek benzeri haller ibaresinin kuruma zorunlu haller konusunda takdir yetkisi verdiğini, hastanelerinin yemek hizmetlerini yürüten ECE firmasının, sözleşmesini devretmek istediğini belirten dilekçesini kendisine sunduğunu, kendisinin de durumun incelenmesi için ilgili müdür yardımcısına havale ettiğini, ilgili müdür yardımcısı MUSTAFA SARI’nın izinli veya kursta olmasına rağmen dosyayı incelediğini ve kendisine devrin yasaya uygun olduğunu ifade ettiğini, iş bitirme belgesinin yeterli olduğunu kendisine söylediğini ve buna göre devri onayladığını beyan etmiştir (Ek.6/1)….” Müfettişe zamanın başhekiminin verdiği yeminli ifade bu… Raporda ekinde ifade mevcut… Ve iş şu an yargıya intikal etmiş. Müfettiş suç duyurusunda bulunmuş. Ama o iş de tosbağa hızı ile ilerliyor olsa gerek ki, bir türlü gereken yapılmıyor….”
DEMİŞ VE YAZMIŞIZ. YİNE UYARMIŞIZ. AMA YİNE BİR ŞEY YAPILMAMIŞ.
Dikkat edin şimdi buradan bugün itibari ile aşağıda size yazacaklarıma…..
Bu kadar yazıyoruz, detay veriyoruz, hiç TINnnn diye bir ses çıkmıyor, biz öğreniyoruz ki, TOROS DEVLET HASTANESİ BAŞHEKİMİ DR. SÜLEYMAN ÜLGER kendi imzası ile 29.7.2011 günü 6878 sayılı bir yazı ile, bu bizim yazılarımıza konu olan içerik hususu BAŞMÜFETTİŞ MUSTAFA EYİCE’NİN raporunun (20.5.2011 gün 12-9 sayılı) gereği için AKDENİZ SAĞLIK GURUP BAŞKANLIĞINA durumu yazar ve bu konuda ne yapayım diye akıl danışır.
Yani raporu uygulamıyor, bir üst amiri olan grup başkanına resmi yazı ile soruyor.
Ben şimdi ne yapayım, ne yapmalıyım diye?
Hâlbuki yapacağı şey açık ve net…
Bakanlık müfettişinin hazırlayıp bakana sunduğu ve bakanın onayından geçerek işleme giren bir raporun hakkında bir üst makama soru sormanın yerine o raporda emredici hükümleri yerine getirmek doğrusu.
Ama yapmıyor, resmi yazı ile soruyor.
Bir nevi işi ve işlemleri uzatıyor.
Akdeniz grup başkanlığı da beklemeden bu soru yazısına cevap veriyor.
İlgili Rapor içeriği şunları söylüyor, bilginize…
Yani raporu uygula anlamında.
Başhekim yine yine uygulamıyor.
Bu sefer BAKANLIK HUKUK İŞLERİNE yazıyor.
Ne yapayım, ne dersiniz?
Konu BAKANLIK BAŞMÜFETTİŞİNİN YAZDIĞI RAPORUN İÇERİĞİ VE BUNU BAKAN ONAYLAMIŞ GÖNDERMİŞ, GEREĞİNİ YAP DİYOR.
Sanki sorduğu makamlar Bakanımızın makam olarak üzerindeki makamlar.
Bakan ın attığı imzayı sen bir üst amire ve hukuk müşavirine ne maksatla soruyorsun, gaye ne diyen yok.
Devam ediyoruz.
Bu sefer Bakanlık Hukuk müşaviri Âdem Keskin imzası ile bu yazıya cevap geliyor.
Cevabı okun ağlanacak halimize çok gülersiniz.
Cevabi ve görüş içeren yazıda birçok ilgisiz ve alakasız cümleler kurulmuş ve sanki BAKANIN ONAYI YOK, OLURU YOK, BU İŞİ YAPIN EDİN DEMEMİŞ, GEREKEN EMRİ VERMEMİŞ GİBİ kendilerince yorumlar yapmışlar.
İşin garibi burada öğreniyoruz ki, bu müfettiş raporu geldiğinde Başhekim Dr. Süleyman Ülger bir komisyon kurmuş.
Ne yapalım diye sormuş.
O komisyonda da yine bu MUSTAFA SARI isimli müdür yardımcısı var.
Çünkü bu yemeğin ihalesinde var ve yukarıda eski başhekimin yeminli ifadesini aktardım, zaten o da öyle diyor.
Müfettişin raporunda da adı geçiyor.
Bu başhekim beyde nasılsa sen bu işin içindesin, gel bak bakalım ne yapacağız diye yine ona soruyor.
Anlaşılan bu yolarlıda yine o kişiler başhekime gösteriyor.
Ama bu gidilen yollar doğru yollar değil.
Tıpkı usulsüz devir yapılırken izlenen yollar gibi.
Fakat işin garibi Dr. Süleyman Ülger’in Başhekim ve ita amiri olarak kendi yetkisinde olan bir hususu sağa sola sorması, işi uzatması meselesi.
Niye yapıyor, neden yapıyor, niçin yapıyor ve ne için, kim için yapıyor?
Burada devletin yararına olan ne gibi bir iş ve işlem var ki, bu yollara başvuruyor?
Burada devletin yararına olan bir iş ve işlem yok.
Aksine zararına işlem var.
Çünkü raporda istenen işlemler belli.
Oradaki firmanın teminatını yakıp irat kaydetmesi lazım…
Yapılmıyor.
Firmanın ihaleden yasaklanması lazım yapılmıyor.
İşin fesih edilmesi lazım yapılmıyor.
BÜTÜN BUNLRIN YAPILMAYIŞININ SEBEBİ, BAHANESİ İSE BEN ÜST AMİRLERİME SORDUM, HUKUK İŞLERİNE SORDUM ORDAN GELEN CEVABA GÖRE DAVRANDIM OLABİLİR Mİ?
Nasıl olur?
Bakanlık Hukuk işlerinin görüşü, BAKANLIK TEFTİŞ KURULU BAŞKANLIĞINDAN ÇIKAN, MÜSTEŞAR ONAYINDAN GEÇEN, SONUNDA BAKAN OLURU VERİLEN bir raporun uygulanmasına nasıl engel olur?
Bu hukuk işleri çalışanları ve amirleri BAKAN’ ın üstündeki bir makamda mı oturuyorlar, yoksa bakana bağlı çalışan alt birim kişiler mi?
Hukuk işleri nereye kime bağlı?
Açın teşkilat şemasına bakın.
Onların tepesindeki en yetkili makam BAKAN…
Bakanın imza atarak onayladığı bir rapor valiliğe intikal ediyor, valilik ilgili sağlık müdürlüğüne gönderiyor, orası ilgililerine gönderiyor.
Ama ilgilisi ise raporun gereğini yerine getireceği yerde, tutuyor, en üst makamda bulunan kişinin imzası ile işleme giren bir raporu oraya buraya sorarak işi uzatıyor ve yapılması gerekeni yapmıyor.
Ya bunun hesabını soracak birileri yok mu?
Burada Görüş soran makam ita amiri olan başhekim.
Onun üstünde sağlık gurup başkanlığı var, önce sormuş, orası bir cevap vermiş.
Kaldı ki yetinmemiş ise İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNDE HUKUK BÜROSU VAR.
Orada 5- 6 Avukat arkadaş görev yapıyor, onlara sormuşlar mı, mesela onlar neden bir görüş vermemişte, tekraren bu iş bakanlık hukuk müşavirine sorulmuş?
Hadi sordu.
İş uzadı.
Biz burada gün, gün bu işin uzatıldığını, yanlış olduğunu, bu işin niçin uzatıldığını yazmış ihbar eden uyaran yazılar yazmışız.
Bu işin gereğini rapor geldiği günden itibarın ilgililere tebligatından sonra SAĞLIK İL MÜDÜRLÜĞÜNÜN yapması gerek, orası ne yapmış?
Orası da yazmak ve uyarmak ile kalmış.
Raporun uygulanması ve gereğinin yapılması için kesin emir telakki eden, kesin uyarıcı ibareler koyan bir yazıyı BAŞHEKİM DR. SÜLEYMAN ÜLGER’E yazmış mı?
Bilmiyorum.
Bir sorun bakalım ne yapmışlar?
Veya niye yapmamışlar?
Değerli bakanım, ben çok şaşkınım şu an.
Bakanlık teftiş kurulu başkanlığında görev yapanların çoğu hukukçu...
Ve başlarında birde teftiş kurulu başkanı var.
Başmüfettiş rapor yazmış.
Bunu teftiş kurulu başkanı onaylamış.
Makama sunmuş.
Makama gelinceye kadar da arada müsteşar var.
Derken sizde onaylamışsınız.
Rapor yola çıkıp ilimize gelmiş.
Bu raporun uygulanıp uygulanmamasını tekraren oraya buraya sormanın, işin suyunu çıkarmanın sizce ne anlamı ve gayesi olabilir?
Lütfen bunun gereğini yapın.
Kim bu işte kusurlu ise, görevini ihmal etmiş ise, görevini kötüye kullanmış ise, veya bilerek isteyerek bu işi uzatarak birilerine menfaat temin etmiş ise bunun gereğini yapmak size düşer.
Lütfen.
Burada yetimin hakkı, kul hakkı var.
Her zaman olduğu gibi size inanıyor ve güveniyoruz.