BU NASIL ÇALIŞMAK!!!
Bugün akşam saatlerinde vatsap hattımıza bir içerik geldi. İlginç ve oldukça tuhaf... Gönderenin adı bizde saklı, bakın neler yazıp atmış:
“Toros devlet hastanesinin başarılı 2 genel cerrahı Abdullah Serin ve Serkan Semerci istifa etmiş..
Vatandaş diyor ki kime ameliyat olalım.
Başarılı çalışmaları ile ses getiren, Geçmiş dönem baskılara dayanamayarak istifa Eden, Beyin cerrahı Ömer Neşet kişi de artık kamudan ayrıldı.
Değerli Gazeteci, Devlet hastanelerinde vatandaşın güvenerek gittiği doktorlar artık maalesef yok..
Yanı sıra, Mersin'de 15 aile hekimi de istifa dilekçesini vermiş.
İl sağlık müdürlüğünde ise değişen hiç bir şey yok.
Eski dönemden kalan kadro adım adım yeni il sağlık müdürü Emrah Cevizi takipte...
Adım atsa, müdürlükte konuşlanan esas oğlan, partiye koşup yetiştiriyor.
Bir değil, bin yüzlü, taklacı esas oğlan, maskesini suratından hiç düşürmüyor.
Kimi zaman kayanın dibinde, kimi zaman kaya gibi abisinin yatında, tuzlu Osmaniye fıstığını buz gibi birayla götürüyor.
Bir zamanların doğru yolcusu, anaplısı, hatta Ayfer Yılmaz'ın bakanlığı döneminde Mersinde özel şoförü olan mümessil abisi Göklerden inen zembille bizim esas oğlana sahip çıkıyor.
Siyasi mekanizmanın bir hayali var.
O da bu esas oğlanı il müdürü yapmak...
Bu hayal, Rusların sıcak denizlere inme hayali gibi aynı.
Eskinin mümessili, çantasında doktorlara zaman gazetesi dağıtan, bank Asya'ya personel aldıracak kadar yetkin olan bu zatı muhterem, bugün saçı tokalı, kısa ve dar pantolonlu, bandanalı motokrosculuk bile yapıyor.
Allah muvaffak eylesin, ne diyelim.
Siyasetin en cafcaflı, en simli abisi de bu esas oğlan için benim kırmızıçizgim haaaa diyormuş...
Benim il müdürü adayım haaaa .. diyerek de etrafa ayar veriyormuş.
Gelelim Toros devlet hastanesine; burada ise bir Marx, Engels ve Roza Luxemburg cu bir doktor vardı.
Başhemşire ve başhemşire yardımcısı görevden alınınca, bu doktoru yazmıştınız, hatırladınız mı?
Bunlar da mandıra solcusu aslında. Başhekimin isteğiyle her ne hikmetse, hem başhemşire, hem de yardımcısı görevden alındığı gün, rapor alıyorlar ve ense yapılan, yatılan yer olarak bilinen amateme gönderiliyorlar.
İşte bu raporu veren doktor da şehir hastanesine tayin istemiş, burada başım belaya girecek diye konuşuyormuş.
Sizin içinde, Benim okuduğum kitapları nerden biliyorlar diye hayıflanıyormuş...
Allah onun da yolunu açık etsin, Pepe izlemeye devam edip, bıraksın bu Rıza Luxemburg sevdasını...
Gelelim başhemşire ye rapor veren diğer doktora.
O da bas bas bağırıp, ben vermek istemedim, başhekim verdirdi, benim suçum yok diyormuş.
Bir taraftan da bundan başhekim mi olur diye orada burada herkese konuşuyormuş.
Hatta başhemşireye verdiği raporun detayını verip, bir de dalga konusu yapıyormuş...
Ayıptır bazı şeyler söylenmez.
Edilen hipokrat yeminine sadık kalmak ve hasta mahremiyetine dikkat etmek gerekiyor.
Toros devlet hastanesinin entel müdürü de dar kısa pantolonlu ve saç tokalı stiliyle mesaisine devam ediyormuş.
Bütün eş, dost, yigen güvenilir yazılım firmasında çalışıyor ve kendi de oldukça rahat.
Bu arada Mersin'in en lüks sitesinin de yöneticiliğini yaptığı için her ortamda yöneticilik teki başarılarını anlatıyormuş.. Tabi kolay değil, sizin emekli maaşınız o sitenin aidatına yetmez.
Allah müdürümüze verdikçe vermiş, bizim de elimiz parmaklarımız yoruluyor sizlere bunları yazarken.
Bu arada cadı avına çıkar gibi, bilgi ve belgeleri size aktaranların peşine düşmüşler..... ”
DİYE YAZISINI BİTİRMİŞ...
* * * * * * *
Evet, sevgili okurlar, Kayıp Aşı işi ne oldu?
Sterlizasyon işi ne oldu?
Zemin katta bodrumda çalışan çocuklar dağıtılmış ama oradaki rezil görüntüler halen aynı. Neden temizlenmez ve onarım yapılmaz?
Maliyecinin ortaya çıkardığı ve günlerce burada sayfa sayfa yayınladığım hususlar hakkında neden müfettiş istemediniz?
ŞEHİR hastanesinde yemek, temizlik ve çamaşır işi sorun olmaya devam ediyor..
Sabah ve öğlen mesai saatlerine uyulmuyor.
Halen bazı idareciler saatlerce odalarına kapanıp, kahve içip fal baktırıyorlar..
Sağlık müdürü burayı neden vakitli vakitsiz çaktırmadan denetlemiyor?
Hatırlayın, önceki yazılarımda “siz bu cevizi yiyemezsiniz” demiş bazı olayları nakletmiştim.
Siyasetin tüccarları, dünün MÜCAHİTİ iken şimdi götüren MÜTEAHHİTİ olanlar, sağlık il müdürünü aldırıp yerine kendi arzularını yerine getirecek olan bir ismin üzerinde duruyorlar.
Hani, şu mahalle temsilcisine bile hazır ola geçip ceket ilikleyen, Çamlıyaylanın sütünü tercih eden biri vardı ya, hah, işte onu müdür yapacaz derlermiş.
Abu dubi gizi, yapın da görelim sizi...
Üstad Mustafa Yaşar Demircioğlu, Kamu ihaleleri ile ilgili çok güzel yazmış:
“....Kamu ihalelerinde esas olan “açık ihale” usulüdür. Açık ihale usulü, ihalenin kapalı kapılar arkasında ve belli kişiler arasında yapılmasından ziyade şeffaf, aleni, katılımcı, fırsat eşitliğini esas alan bir anlayışla yapılması ilkesidir. Şeffaflık ilkesi; rekabet ve ayrım gözetmeme ilkelerinin tamamlayıcısıdır. Bu ilke, diğer iki ilkenin uygulanmasında denetimi sağlar. Şeffaflık, ihalenin ilanı ile istekli olabileceklerin ihale koşullarını ve ihale ile ilgili tüm bilgileri bilmelerini gerektirir. Açık, adil, rekabetçi ve güvenilir ihale kurallarının net bir biçimde belirlenmesiyle idareler firmalardan sadece yüksek gelir değil aynı zamanda “toplumsal refah” adına optimal teklifi de alabilmektedirler.
Kamu ihalelerinde rekabet ortamının daraltılması ve eksik rekabet dolaylı olarak toplumsal refahı tehdit etmektedir. Tekel, tekelci rekabet ve oligopol piyasalarından oluşan eksik rekabet piyasaları, firmalara ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatını belirleyebilme gücü vermektedir. Bu güç ise kamu alımlarında kaynakların verimli kullanılmasını engellemekte kamu alımları olması gerekenden daha yüksek maliyetle gerçekleştirilmektedir. Bu çerçevede açık ihale usulü ile rekabete açık bir ihale yöntemi yerine pazarlık usulü ile davet edilen 3 istekli arasında ihale yapılması ciddi şekilde rekabet ortamını daraltmakta ve eksik rekabeti beraberinde getirmektedir.
Açık ihale usulü ile hedeflenen amaç bazı olağanüstü durumlarda terkedilebilmekte ve “pazarlık usulü” ile ihtiyaçlar karşılanabilmektedir. Bu hususlar Kanun’da sınırlı sayıda sayılarak belirlenmiş olup doğal afet, salgın hastalık, can ve mal kaybı tehlikesi gibi önceden öngörülemeyen ve ivedilik arz eden durumlardır20. Benzer şekilde savunma, güvenlik alanındaki özel durumlarla, seri üretim tabi olmayan veya özgün ve karmaşık işlerle, açık ve belli istekliler arasında gerçekleştirilemeyen işlerde “pazarlık usulü” yöntemiyle kamu hizmetleri için gerekli ihtiyaçların karşılanması amaçlanmıştır. Pazarlık usulünde uygulamada çoğunlukla ilan yapılmamakta sadece ihaleye 3 istekli davet edilerek (katılımın sağlanması şart değildir) mal ve hizmet alımları sonuçlandırılmaktadır. Üstelik pazarlık usulünde sadece 3 istekliyi davet etmek yeterli olup bu isteklilerden 2 tanesi teklif göndermese ve sadece bir istekli teklif gönderse bile bu istekli ile sözleşme yapılarak iş ihale edilebilmektedir...”
ŞİMDİ...
Mersin SAĞLIK da hastanelere en çok hangi medikal firmalara iş verildi, parası gecikmeden ödenenler, bu alımlarda metot ne idi, 21/b ve doğrudan teminlerde kimler, hangi firmalar neden tercih edildi, bu arada İhalelerdeki Usul Kuralları ile Yolsuzluk Arasındaki İlişkileri de inceliyorum.
ALLAH, DEVLETE VE MİLLETE ZEVAL VERMESİN.
Baki Selam ve Dua ile.
CEVAP HAKKINA SAYGILIYIZ.
Cevabı yazıda, adı geçen ilgilisi ve yetkilisi göndermesi gerekir. Telefon ve iletişim bilgilerini koymayı unutmayınız.
CEVAP GÖNDERECEĞİNİZ ADRES: batuhansezerhaberanaliz06@gmail.com