haberanaliz
Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

BUNCA YOKSULLUK VARKEN

BUNCA YOKSULLUK VARKEN ASGARİ ÜCRETİ YÜKSELTİN İNSANLAR YAŞASIN

Bize çok çektiren 2020’nin son bulmasına az kaldı. 2020 rakamının üstüne çarpı (X) işareti yapanlar haklı.

Gerçekten çok kötü bir yıl oldu. Astrologlar, kötümser yorumlar yaptılar. Pek de inanmadık, “Nefes alıyorsak” yaşamaya devam dedik. Nefes alamayanları habire kaybettik.

Bir yandan koronavrüs pandemisi, bir yandan siyasi ve ekonomik krizler, ruhumuzda bunalımlar, fırtınalar yarattı.

Bir krizden ötekine koşup durduk.

Tabii ki, en önemlisi de geçim derdiydi. Sürekli artan fiyatlar, yetmeyen maaşlar, rekor oranlara çıkan işsizlik rakamları, aileleri canından bezdirdi.

Az kaldı, yılın son ayındayız. Ne var ki, şimdi de gözler, ayın ikinci yarısında belirlenecek “asgari ücret” in tutarına çevrildi.

Adı üstünde asgari ücret, en düşük maaş demek.

Direkt 7 - 8 milyon, dolaylı 10 milyon çalışanı ilgilendiriyor.

Toplam çalışanların yarısına yakını (yüzde 45) bu ülkede “asgari ücret”le geçiniyor demiyorum, geçinemiyor..

Avrupa’da asgari ücretli sayısında birinciyiz.

Onun için Türkiye’ye “Avrupa’nın Çin’i” diyorlar.

Ne zaman asgari ücret pazarlığı başlasa, her yıl patronlar tarafı, “Öldük bittik, battık, batacağız derler. Biz de işçimizi seviyoruz. Keşke elde para olsa da daha yüksek versek” gibsözler söylerler.

Şimdi bir de pandemi atmosferi var. Kısıtlamalar, kapanmalar, üretim aksamaları, alışverişlerin düşmesi vs. gibi etkenler, işverenleri masada daha da çok ağlatacak.  

Çalışanların sendika temsilcileri ne yapsınlar?

Öğrenilmiş çaresizlikleriyle işçilerini başbaşa mı bıraksınlar.

Onlar da diyecekler ki, “Bakın açlık sınırı şöyle, yoksulluk sınırı böyle. Enflasyon iki rakamlı seyrediyor. İşçilerin yaşaması için asgari ücret en az şu kadar olmalı..”

Masalar kurulacak, uzun saatler birkaç kez toplantılar yapılacak, işçi ve işveren tarafı bir türlü anlaşamayacak yine ve hakem görevi yapan hükümet temsilcileri “Tamam şu kadar olacak” diyecek ve asgari ücret de o rakamla yürürlüğe girecek. Nokta..

Çalışan yine makus talihiyle başbaşa kalacak.

3 BİN LİRADAN DÜŞÜK OLURSA YANDIK

Masadaki işçi tarafında olan en büyük işçi sendikası Türk – İş 2020 Kasım ayına göre olan araştırmasını yayınladı.

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gereken açlık sınırına ait aylık gıda harcaması 2 bin 516 lira 67 kuruş olarak açıklandı. Adı üstünde açlık sınırı.

Gıda harcaması yanında kira, çocukların eğitimi, giyim ve tatil gibi farklı harcamaları bu rakama eklersek yoksulluk sınırına geliyoruz ki, aylık toplam tutar 8 bin 197 lira 62 kuruşa yükseliyor.

Yani aslında sağlıklı ve kaliteli normal bir yaşamın en asgarisi bu sınır. Altındaki bir rakam yoksulluğa işaret ediyor.

Yine de bizim millet kanaatkar gerçekten. Açlık sınırının biraz üzerine bile “eyvallah” diyor. Nasıl mı?

Bu yazıyı yazmadan önce sosyal medyada küçük bir anket yaptım.

Sorum şuydu: ”Asgari ücret ne kadar olmalı?”

Gelen cevaplara baktım, çoğunluk “3 bin liradan düşük olmamalı, olursa yandık demektir” şeklindeydi.

Eminim işverenlerine empatiyle bakıyor, onları anlamaya çalışıyorlardı bu rakamı verirken.

Şimdi işleyişe bir bakalım; Bilindiği asgari ücreti yasa gereği, 5 işçi, 5 işveren ve 5 de devlet temsilcilerinden olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tesbit Komisyonu belirliyor.

Komisyonda, işveren tarafını TİSK yani Türkiye İşverenler Sendikası, işçi tarafını ise en fazla üyeye sahip olan Türk-İş ile DİSK ve Hak- İş temsil ediyor.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon en az 10 üyenin katılımıyla toplanarak “oy çokluğuyla” karar veriyor.

Oyların eşitliği durumunda da “Başkan”ın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağladığı kabul ediliyor.  

4 Aralık’ta ilk toplantı yapıldı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndaki buluşmada Bakan Zehra Zümrüt Selçuk tarafların bakış açısını dikkat alarak ortak noktada buluşmak istediklerini belirtti ve “Komisyonda tıpkı geçen yıl olduğu gibi asgari ücretin tüm tarafların uzlaşısı ile tesbit edilmesini canı gönülden diliyorum” dedi. Yani tercümesi, “Kendi aranızda halledin, bize bırakmayın” demekti.

Keşke öyle olsa. Aslında sendikalarla işverenler bir orta yol bulmalı.

Komisyonun ikinci toplantısı 10 Aralık’ta Türk – İş’in, üçüncü toplantı da 17 Aralık’ta TİSK’in ev sahipliğinde yapılacak.Son toplantı ise bu ayın son haftasında Bakanlık’ta olacak.

Aslında pandemi döneminde asgari ücret belirlemek önemli bir sınav.

Çalışan için de öyle, işveren için de ve hükümet için de...

Yüzümüzün akıyla bu işi onurlu bir ücret çizgisinde çözüme kavuşturmak gerekiyor.

SİGORTA PRİMİ VE FON KESİNTİSİ KALKMALI

Halen yürürlükte olan ortalama asgari ücret net olarak 2 bin 320 lira civarında. Bekar bir işçi için aylık brüt 2 bin 558 lira 40 kuruş, vergiler ve kesintiler düştüğünde net 2 bin 20 lira 90 kuruş olarak uygulanıyor.

Apartman görevlileri için ise normal işçilerden farklı olarak gelir ve damga vergileri kesilmediğinden net 2 bin 174 lira 64 kuruş olarak hesaplanıyor.

Asgari ücretin işverene toplam maliyeti, bir işçi için 3 bin 6 lira 12 kuruş. Bunun 2 bin 558 lira 40 kuruşunu brüt asgari ücret, 396 lira 55 kuruşunu sosyal güvenlik primi, 51 lira 17 kuruşunu işveren işsizlik sigorta fonu oluşturuyor.

Tam bu noktada üç sendika konfederasyonunun önerisini tekrarlamak lazım; Rakamlarda da gördüğünüz gibi hükümet, asgari ücretten “Sosyal Güvenlik Primi”ni ve “İşsizlik Sigorta Fonu”kesintisini almasa ne şahane olur.

KİM NE İSTİYOR?

Asgari ücret meselesinde istekler de farklı.

Türk – İş Başkanı Ergün Atalay mevcut enflasyon oranını gerekce göstererek 2 bin 775 liradan aşağı olamayacağını söyledi.

DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 83 milyonun hayatına dokunacak rakam için net 3 bin 800 lirayı ifade etti. Hak – İş’ten henüz bir rakam göremedim.

Bu arada CHP’den gelen rakam en az 3 bin 100 lira. İYİ Parti, asgari ücret olarak 3 bin lira önerisinde bulundu.

En ilginç uygulama ise Konya’nın tek CHP’li belediyesi olan Tuzlukçu’dan geldi. CHP’li Belediye Başkanı Nurettin Akbuğa asgari ücreti 4 bin 500 lira olarak yaptığını açıkladı.

Benim fikrimi sorarsanız; Asgari ücreti 5 bin liraya çıkarın, ülkede yoksulluklar son bulur, piyasalar açılır, vatandaş yemeyi içmeyi, giyinmeyi seviyor, para harcayarak ekonomiyi düzeltir diyorum.

Yani insanı yaşatın ki, DEVLET yaşasın....