BURNAZ KUMULU VE TERMİK SANTRAL
Burnaz kıyı kumulu Hatay ili, Erzin ilçesi sınırları içinde yer alır. Son günlerde Aşağı Burnaz yakınlarında termik santral yapım projesinin ortaya çıkması ile Burnaz kıyı kumulları da gündemdeki yerini aldı.
Türkiye’de lisans alan ve lisans bekleyen 44 kömürlü termik santral olduğu son zamanlarda basına yansıdı. Bunlardan 15’inin kıyı illerimizin kıyılarında yapılması söz konusu. Bunlardan 3’ünün Hatay ilinde yapılması planlanmış durumda. Bu santrallerin birincisi Dörtyol, Yeniyurt’ta, ikincisi Erzin-Aşağı Burnaz arasında ve üçüncüsünün İskenderun’da yapılması söz konusu.
Haritaya baktığımızda Yeniyurt ile Erzin-Aşağı Burnaz arasında planlanan termik santrallerin neredeyse yan yana planlandığını görüyoruz. Tabii buna planlama denirse. Türkiye’deki mevcut kömürlü termik santrallerin temelleri çoğunlukla 1980’li yıllarda atılmıştı. Bu santralleri tanıtmak için Türkiye Elektrik Kurumunun hazırladığı çeşitli santrallerle ait broşürlerin içindeki başlıklardan birisi de “Santralin yerinin tespitinde önemli olan faktörler” idi. Bu başlıklara baktığımızda;
- Santralin kömür rezervlerine yakınlığı
- Kül atma sahasına yakınlığı
- Soğutma suyunun yakınlığı
- Karayoluna yakınlığı
gibi faktörler planlamada dikkate alınmışlardı. Sonuçta bu eski kömürlü termik santrallerin yerlerinin iyi planlanmasında jeomorfoloji, iklim özellikleri, çevre orman bitkileri ve tarım ürünlerinin hava kirliliğine dayanma dereceleri, çevrenin turizmi, doğal ve tarihi değerleri, nüfus vb. özelliklerinin dikkate alınmaması sonucunda oluşan çevre sorunları basınımızda çok yer aldı. Ayrıca yöredeki vatandaşların açtığı binlerce davadan bazıları da basında yer aldı. Biz de Yatağan, Yeniköy ve Soma termik santralleri çevresinde yaptığımız araştırmalarda ve Tunçbilek, Seyitömer, Çatalağzı, Afşin-Elbistan termik santrallerine yaptığımız gezilerde santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinin çevredeki bitki örtüsü ve tarıma olan etkilerini tespit ettik.
Türkiye’nin en değerli ovalarından ve tarımımız için çok değerli Çukurova’ya yapılan Sugözü termik santralinden sonra Çukurova çevresinde Mersin, Adana Organik Sanayi, Ceyhan, Aşağı Burnaz ve İskenderun termik santrallerinin planlanmasında başta tarım olmak üzere birçok değerlerimizin hiç dikkate alınmadığı görülmekte. Bu bölgeye yapılacak santrallerin çokluğu dışında yakacakları kömür miktarlarının çok fazla oluşu her şeyden önce tarımı ve ormanlarımızı bu bölgede şiddetle etkileyecektir. Sonuçta sadece bitkiler değil, hayvanlar ve başta sağlık olmak üzere bölgedeki insanlar da etkilenecektir. Bu santraller sadece havayı değil denizi de kirletecektir.
Dörtyol, Yeniyurt ve Aşağı Burnaz termik santralleri Amanos dağları önemli bitki alanını, Tekkoz Kengerlidüz Tabiatı Koruma Alanını ve Nur Dağları Önemli Kuş Alanını da etkileyecektir.
Dörtyol, Yeniyurt ve Aşağı Burnaz termik santralleri bahsettiğimiz çevre sorunlarının yanında buradaki kıyı kumullarını da birçok yönüyle etkileyecektir. Burada bu santrallerin; santral sahalarının, limanlarının, kül stok sahalarının, kül nakil bant hatlarının, kömür stok sahalarının haritaları elimizde olmadığından Burnaz kıyı kumulunu ne kadar etkileyeceğini ayrıntılı yazamıyoruz.
Burnaz çevresindeki sayılan doğal değerlerin dışında Burnaz kıyı kumulu da doğal değerleri fazla olan bir kumul. Burnaz kumulunda tespit ettiğimiz pek çok kumul bitki türünün dışında burada 6 bitki topluluğu (bitki birliği) tespit ettik. Bunlardan 4’ü bilim için yeni bitki topluluğu idi. Yani bu 4 bitki topluluğu Türkiye’ye özgü (endemik) bitki toplulukları idi. Bu bitki toplulukları;
- Salsola-Cakiletum aegyptiacae
- Ipomoea stoloniferae – Sporoboletum arenarii (Türkiye’ye özgü)
- Cypero capitati-Helianthemetum stipulati (Türkiye’ye özgü)
- Pseudorlayo pumilae-Silenetum kotschyi (Türkiye’ye özgü)
- Eriantho ravennae-Schoenetum nigricantis
- Pistacio palaestinae-Rhamnetum graeci (Türkiye’ye özgü)
Bu bitki topluklarını bu kumuldaki farklı 2 büyük ortamda (habitat) tespit ettik. Bu bitki toplulukları plaj ve kumullar ile kıyı makisinde bulundu. Plaj ve kumullardaki; yüksek plajlardaki tek yıllık bitki örtüsü, yüksek plajlardaki çok yıllık bitki örtüsü, kumul gerisindeki çok yıllık bitki örtüsü, hareketli kumullar kuşağındaki tek yıllık bitki örtüsü ve kumullardaki çöküntü yerlerinin bitki örtüsü araştırılarak bu bitki toplulukları tespit edildi.
Dr. Yılmaz BAL ile yaptığımız araştırmada bu kumula ait 1951 ile 1992 yılına ait hava fotoğraflarını bilgisayar ortamında değerlendirdik. Bu kumulun alanı 1951 yılında 863,3 ha. iken 1992 yılında alan 862 ha. olmuş. Kumulun uzunluğu 1951 yılında 18.930 m. iken 1992 yılında 18.913 m. olmuş. Kumulun en geniş yeri 1951 yılında 2.731 m. iken 1992 yılında 2.713 m. olmuş. Kumulda 1951 yılında 6,3 m. yüksekliğinde, 313 m. uzunluğunda ve 5,3 ha. genişliğinde 1 tane kumul tepesi var iken 1992 yılında bu tepe yok edildiği için görülmemekte. Bu kumuldan alınan kumların da etkisiyle kıyı erozyonu ile eskiye oranla deniz 6,3 m. daha fazla kara içine girmiş. Bu kıyılarda denizin gel-git seviye farkı 93 cm. Burnaz kıyı kumulunda 1992 yılından sonra oluşan değişiklikleri incelemedik ancak bu kumulda 1992 yılından sonra her kumulda olduğu gibi tahribatların artmış olması gerekir.
20 Haziran 1988 tarihindeki incelememizde bu kumulun Dörtyol, Yeniköy kıyılarından çok kum çekildiğini ve Erzin’in BOTAŞ yolu kıyılarında kumullarda hayvanların otlatıldığı ve ayrıca buradaki küçük gölün suyunun denize akıtılarak göl sahasının kum ocağı olarak kullanıldığını tespit ettik.
Dörtyol, Yeniyurt ve Aşağı Burnaz termik santrallerinin bölgeye olacak etkileri konusunda Doğu Akdeniz Çevre Platformu (DAÇE), 24 Ocak 2009 tarihinde Erzin Yeşilkent Lisesinde bir panel düzenledi. Panelin konuşmacıları Prof. Dr. Figen DORAN, Dr. Umur GÜRSOY, Ramazan KARAKOÇ ve Remzi Ümit ATAY idi. Sanırım bu ilk tepkinin arkası gelecek ve devamında yörenin sivil toplum kuruluşları ve bölge halkı da tepkilerini çeşitli şekillerde ortaya koyacaklardır.
Termik santrallerin çevreye etkileri halkımızca artık çok iyi bilinmesine rağmen, bu bölgeye yapılacak çok sayıda termik santral için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarına devletin çeşitli bakanlıklar ile bunlara bağlı kuruluşlarındaki uzmanların nasıl onay verdikleri de merak edilmeyecek gibi değil.