Devletin işine bak, dürüst memurumun gözlerinin yaşına bak… - 2
Dün yazdım, o yerli olan olmadı.
Olmazlar abi.
Çünkü işlerine gelmez.
Bunları kim yazdırıyor, kim bilgi veriyor diye kendilerine göre SUÇLU avına çıkacakları yerde, yazılanların doğru mu, değil mi, doğru ise ne yapmamız lazım diye bir çaba içine giren yok. Hatadan dönen yok.
Hayret bir şey ya..
Acaba bu bilgi eksikliği, liyakat eksikliği, tecrübe eksikliği, işin ehli olmamaktan mı kaynaklanıyor?
Neyse..
Devem ediyorum bu gün şu meşhur AYIPLARA..
AYIP – 6
Yemek ihalesi KABAK TADI verdi.
Ama yetkili, ilgili bir türlü bu işle ilgili gerekeni yapmadı.
Uydur kaydır soruşturmalar ile işi kapatmaya yönelik çabalar var.
Düşünün bir kere işin içinde BAŞHEKİM unvanlı kişiler var, bunlar soruşturulacak siz işi tutuyorsunuz bir hastanede çalışan BAŞHEKİM YANDIMCISINA veriyorsunuz.
Etik değil, usule ve nizama uygun değil.
Amaç ne?
Olayı örtbas etmek mi?
Olayı kapatmak mı?
SİZ KAPATIN BU İŞİ BEN ELİMDEKİ BELGELER İLE SAVCILIĞIN YOLUNU TUTARIM.
Üstelik bu işi küllendiren, geciktirenler hakkında suç duyurusunda bulunurum.
Böyle TARAFGİRLİK, böyle devletin memuru olup devlete kazık atmak olur mu?
Bakın siz böyle yapınca SUÇU işleyenler, kanuna uygun çalışmayanlar AZITIYORLAR ve yanlış üstüne yanlış yapmaya devam ediyorlar birde maiyetlerindeki memurlara baskı yapıyorlar.
Bu olan bitenlerin kime ne faydası var?
Devletin tarafında kim yer alacak?
Hani tüyü bitmedik yetimin hakkı, fakir fukara edebiyatı ve şehidin hakkı?
Ne oldu?
İşin içinde size yakın isimler ve tanıdık bildikler olunca bu hasletlere çizgi mi çekiyorsunuz?
Merak etmeyin adım adım takip ediyorum.
Dün ifade almayı devam ettiren muhakkik, eski bir sağlık müdürü. MDH başhekimi ile birbirlerini çok severler. Sık sık birbirlerini ziyaret ederler. Aldığım duyum, allem kalem yapılacak ve bu işin üstü kapatılacağı yönünde. Bekleyeceğiz göreceğiz
AYIP – 7
Yine yemek ihalesinde çok tırı vırı bir iş yapılmıştı. Duyurmuştuk. SUAT ÖZER ÖNER döneminde 4.10.2010 tarihinde yapılan ihale var. Ana ihale. Hani SATIN ALMA YANİ İHALE KOMİSYONU OY BİRLİĞİ İLE İŞİ BİR FİRMAYA VERMİŞTİ DE , Başhekim oraya buraya danışmış ve kendisine onaylaması, bozmaması gerektiği, hukuken bozarsa yanlış olacağı belirtildiği halde ( geçmişte beraber çalıştığı ve bu hususlarda oldukça bilgili olan şu anda bir hastanede müdür yardımcısı olan kişi uyarmış ve bilgilendirmişti) ama o bozmuştu.
Bizdi gün gün yazmıştık.
İşin yanlış olduğunu, hatalı işlem olduğunu, keyfi olduğunu bu işin sonucunun ağır olacağını yazmıştık.
Bozma gerekçesi emsal hastanelere göre fiyat kabarık denmişti.
Tamamen KIYTIRIK neden…
Madem fiyat kabarıktı, siz o yaklaşık bedeli kendiniz buldunuz, ihaleye siz çıktınız, niye yaklaşık bedeli kabarık bulup ihaleye çıktınız?
Hadi çıktınız…
Size meşhur SATIN ALMANIN MEŞHUR YÖNETİCİLERİ OLAN başta müdür yardımcısı TÜLİN BAYSAL, sonarında Dr. Ali Toplu niye yanlış bilgi verdiler?
Madem bozulacaktı SATIN ALMA KOMİSYONUNDA karar alırken oy birliği ile değil o y çokkluğu ile alsalardı bari size bir dayanak olurda, yada şerh düşselerdi..
Yapmadılar.
Oy birliği ile kararı alıp NUR GURUP’a verdiler.
Ve dosya sizin önünüze geldi, sizede aynı ikili farklı konuşup anlattılar.
Ve siz onlara inanıp bu işi bozdunuz.
Oysa onlar size çok büyük bir tuzak hazırlamışlardı.
İşte o tuzak bu gün gün gibi ortaya çıktı.
Ama kim hangi kuyuyu kazarsa kazsın bir gün gelir kendiside o kazılan kuyuya düşer.
Etme bulma dünyası..
Bakın şimdi onlar bu kuyuya düştü.
O gün başhekimi yediler.
Bugün kendileri düştüler.
NASIL MI?
Anlatalım…
4.10.2101 günü yapılan ve oy birliği ile verilen ihale, başhekimce 2.11.2010 günü aradan bir ay geçtikten sonra bozulmuştu.
Firma bu işi mahkemeye taşıdı.
Mahkeme aşamasında ikişer günlük ara alımlar yapıldı, aylık yapıldı ve onların hepsinde de çok ciddi maddi hatalar var, ama araştıran, soruşturan ÜMÜK sıkan yok.
Bu devlet bu kadar aciz mi?
Neyse..
Mahkemeden KARAR ÇIKTI.
Kaldı zki ben çıkacağını aylar evvel bozulduğu gün söyledim, yazdım.
Artık böyle demekten de bıktım,.
Ben bunu biliyorum, mevzuatı okumaktan, yasaları okumaktan bıktım usandım, bunlar beni dinlememekten bıkmadı.
Kin var, husumet var.
YA ALLAH AŞKINA SÖYLEYİN YA..
Bir gün gelip sizden bir iş mi istedim, bir işinize mi talip oldum/
Allahtan korkun ya.
Allah adamı çarpar ya.
Bu kin niye?...
Müslüman’a kibir yakışır mı?
İstişare sünnet.
Beni dinleseniz, anlasanız, ne çıkar?
Kıyamet mi kopar.
Dinlemiyor, anlamıyorsunuz, bu sefer yazıyorum, buna da bozuluyorsunuz.,
Arkadaşlar bende insanım.
Üstelik ömrümün 10 senesi devletime resmi hizmet ile, 20 senesi ise böyle yazıp çizme ile geçti.
Allahın ve Kuranın üzerine yemin ederek deyin ki, bize geldi şu işi istedi, şu yolsuzluğu, şu avantayı, şu kıyağı, şu personelin yerini değiştirin, şunu işe alın dedi deyin.
Diyemezsiniz, olmadı, olmayacak.
Benim amacım devletin kazanması, milletin kazanması, Allah yolunda doğru işler yapılması.
Neyse..
Karar çıkıp geldi.
Ne zaman?
Mahkemeden 31.3.2011 günü 2011/1 esas sayı ile çıkmış. Karar postaya verilmiş. İlgili birimlere ulaşmış. Bakanlık bunu MDH ye faksla bildiriyor... Gereğini yapın diyor... Ve itiraz edecekseniz (kanuni haktır) bize şu saat şu dakika bildirin diye de not düşüyorlar.
Doğrusu yanlış..
Neye itiraz edecekler, niçin edecekler, ne diye edecekler?
İşi keyfi bir şekilde bozan kişi ortada yok.
Bozmuş ve gitmiş.
İşi yapan kişi olan taraf SATIN ALMA KOMİSYONU, DR. ALİ TOPLU, MÜDÜR YARDIMCISI TÜLİN BAYSAL önderliğindeki diğer kişiler.
Zaten onlar bu işi OY BİRLİĞİ İLE firmaya vermeyi uygun görmüş ve vermişler.
Nasıl, neye, neden, niçin itiraz edecekler şimdi?
Mahkeme şu anda onların o zaman verdiği kararı yerinde görüp uygulamış yürütmeyi durdurma vermiş.
İta amirine haksızsın, bozma işlemin haksız demiş.
Komisyonun oy birliği ile verdiği işi doğrulamış ve yapılan ihaleyi uygun bulmuş.
Peki, şimdi o komisyondakiler bu işe nasıl itiraz edecekler?
Etmemeleri lazım ve hukukende, ahlaken de doğru olmaz.
Çünkü adama sorarlar, ya bu ihaleyi sen yaptın, karara sen bağladın ve bu işi oy birliği ile sen verdin. Ama keyfi bozuldu, mahkemeye taşındı mahkemede senin kararına uydu, seni haklı buldu. Peki, şimdi ne gerekçe ile itiraz ediyorsun derler ve seni sorguya alırlar.
Kim alacak?
Kim bu işi soruşturacak?
Hani nerede?
Niye yazıyorum?
Bu karar gelince meşhur ikilimiz DR. ALİ TOPLU VE TÜLİN BAYSAL ellerine kararı alıp oraya buraya soruyorlar.
Muhakemata gidiyorlar.
Mahkeme kararının uygulanması gerektiği, itirazında öneminin olmadığı söylendiği halde son dakikada bakanlığa bilgi verip itiraz edilsin diyorlar.
Niye?
Çünkü iş iddiaya binmiş, ben haklıyım, sen haklısın davası içinde bir kargaşa yaşanıyor.
Öte yandan alel acele son ihaleyi alan firmaya bir şekilde bilgi veriliyor onlar geliyor dün itibari ile kendilerinde kalan ihale ile ilgili dilekçe verip, sorular soruyorlar.
Bu arada onların avukatları başka bir dilekçe veriyor bu iş nasıl olacak, bu aşamadan sonra ne olacak diye sorgu yapıyor.
Onlarda kendine göre haklı.
Ama SATIN ALMADA NE OLUP BİTİYOR, bu işi araştıracak birileri yok mu?
Günah ya…
Bari şimdiki BAŞHEKİME böyle yanlışlar yaptırmayın.
Bakın bir yaptırdınız, iki yaptırdınız, üç yaptırdınız ve yaptırmaya devam ediyorsunuz.
Yazıyorum çiziyorum, benimle ilgili ita amiri ve hakkında yazı yazdıklarıma ne diyorsunuz bilmiyorum, benden uzak kalmaya çalışıyorlar, fakat o adamada o insanlara da günah ya.
Canını siz mi verdiniz, bu güne kadar yaşantısının hangi bölümünde varsınız, ne emeğiniz geçti bu insana ki, onun bunca yıllık onurlu, gururlu geçmişine sıkıntı düşürecek işlemlere sokuyorsunuz?
Evet, ben yazıyorum.
Eleştiriyorum.
Ama istiyorum ki, ben yazmadan siz devletimin ilgililere ile oturup bu konuları önceden sizlerle ilgililer ile devletimin yetkilisi ile konuşayım ve siz bu işleri düzeltin.
Devletin âli menfaatleri için tedbir alın.
Devletin imkân ve olanaklarına sahip çıkın.
Amaç devleti korumak, hazineyi korumak ise bu benim söylediğimde ne var?
Niye KANUN, NİZAM, USUL, HAK, HUKUK açısından DEVLETİN VE KAMUNUN yararına olacak bu işbirliğine yanaşmıyorsunuz da, bu yanlışlara düşüyorsunuz?
Ama yapmıyorsunuz, aksine yazdıkça beni kötü insan ilan ediyorsunuz.
Yazık…
AYIP – 8
Ortopedi alımları, beyin cerrahi alımları ve kardiyoloji alımları ile ilgili uyarılar yaptım. Bakın ne yazarsam yazayım, o yerli olmuyorsunuz. Ama işin ciddiyetini kavrayamadığınızı anlıyorum. Günah, yazık… Devletin imkânlarına yazık… Bakın uzak doğu malları, Pakistan, Çin, Malezya gibi yerlerin mallarını getirip UCUZ diye hastalara kakalıyorlar. Ve bu malzemeler hastada ya enfeksiyon yapıyor, ya kırılıyor. Örneğin PLAK nasıl kırılır? Çelik yâda titanyum plak ise sizce kırılması mümkün mü? Kaçıncı plak kırılması vakası bu? Tek tek yazalım mı? Şu ameliyat defterini elinize alınız şu işleri kontrol ediniz. Uzak doğu mallarını kim çalışıyor, kimler veriyor, incelemeye alınız. Bu gün iptal edilen TOROS DEVLETİN ortopedi ihalesi yapıldı. Bakın neticeyi göreceksiniz. Yine anlaşmalı paslaşmalı firmalar ve işlerin belirli kesimleri belirli kişi ve firmalarda. O onun işine, öbürü berikinin işine çomak sokmuyor. Doktorların çalıştığı malzemeleri inceleyin ne demek istediğimizi anlarsınız. Neyse.
AYIP – 9
Hakkında bir soruşturma gereği TAZMİN, İDARİ, ADLİ rapor düzenlenen kişilerin bir greve getirimleri meselesi var.
Kişi gitmiş Tazmin olayından mahkemede berat etmiş.
Bir bakıyorsunuz getirip eski yerine oturtmuşlar yâda farklı bir yerde aynı işle iştigal ettiriliyor.
Bakın bu yanlış.
Tazminden beraat etmesi onu haklı göstermez.
Ortada idari karar var. İdari rapor var.
O raporu göz ardı edemezsiniz.
Onu da kazanması lazım…
O idari karara gider dava açar, idari mahkeme onu haklı bulur aklarsa gelir eski görevine devam eder.
Bu yok ise, tazminden aklandı deyip onu iadeyi itibar yapamazsınız, benzer görevde çalıştıramazsınız.
Ayrıca birde üste üstlük adli rapor gereği cezai yönden mahkemeye düşmüş ise oradan aklanmadan idari raporda geçen cezalandırmalardan kurtulması mümkün değildir.
Bilmiyorsanız açın hukuk işlerinize sorun.
Bu yanlışlara düşmeyin.
Size şu işe bu baksın, şunu getirelim diyenlere bir şey diyemiyorsanız, açın onun dosyasını inceleyin, teftişe o kişi hakkında gizli yazın, geçmişte herhangi bir soruşturması olup olmadığını sorun, ona göre görevlendirme yapın.
Doğrusu budur.
Bu günlük de bu kadar.