haberanaliz
Her şeyin Başı SAĞLIK

Her şeyin Başı SAĞLIK

Mail: hbssaglik@gmail.com

Dürüstüm, doğruyum, çalışkanım, yapışkanım, size ne

Mersin’deki sağlık alanındaki gelişen olayları yazmaktan inanın bıktım. Ama yetkili ve etkili makamlarda oturanlar bunlara gereğini cidden yapmamaktan bıkmadılar. Bir umarsızlık, bir vurdumduymazlık almış başını gidiyor. Allah Sağlık Bakanımız RECEP AKDAĞ’ a yardım etsin. İş bilmez, beceriksiz, yeteneksiz, ehil olmayan, liyakatsiz yöneticiler yüzünden Bakanımızın yaptığı güzellikler MERSİN ilimize yansımıyor. İnşallah bundan sonrası için gelişmeler güzel olur. Düzelme olur.

İl müdürlükleri atamaları, il müdür yardımcılıkları atamaları, şube müdürleri, hastane yöneticilikleri, tepede genel sekreter ve onun yardımcılıkları ve halk sağlığı müdürlükleri, ilçe müdürlükleri gibi yeni oluşacak bu kadrolara yenilik lazım. Akademik kariyeri olan mesleğinde DOÇENT, PROFOSÖR olan yöneticiler getirilmeli. Pratisyen hekimlerden idareci, amir yapmak artık çağa ve çağdaş yaşama uygun değil. Sağlık da devrim nitelikli kararlara imza atan Değerli Sağlık Bakanımız bu kararların titizlikle uygulanması için bilgili, ehil, liyakat sahibi kişileri makamlara getirmeli. Yoksa netice almak zor olur. 

Denenmiş, zamanında makamda oturmuş ama hiçbir faydalı işe imza atmamışları makamlarda tutmak devlete yapılacak en büyük kötülüktür. Bu nedenle bu bir fırsattır. Yeni oluşumlarda yepyeni çehreler, tertemiz insanları makamlara getirin. Halk sağlıktaki çığır açtığınız hizmetleri görsün ve size dua etsin.

Evet, gelelim şu TOROS DEVLET HASTANESİNDEKİ ENTERESAN OLAYLARI AKTARMAYA

VAN depreminden sonra VAN iline geçici görev ile giden TOROS devlet hastanesinde çalışan 11 personelin VAN il afet biriminin internette yayınladığı ek ödeme çizelgesini Başhekim hangi gerekçe ile imzalamadı? Bu personelleri neden mağdur ediyor? Bunun bir bileni var mı?

Acil laboratuar teknisyenlerinden bu ayın 15’inde döner sermaye ek ödemelerinden %  10 kesinti yapıldığı bildiriliyor. Bu kesinti neye göre, ne için yapıldı? Bu kesintinin ana kaynağı ve sorunun müsebbibi kimdir? Niçin bu teknisyenler mağdur edilmişlerdir?

Geçici görev ile gönderilen personele niçin tebliğ tebellüğ yapılmadan görev yerlerine gönderiliyorlar? Bu arada yol harcırahının verilmediği de söz konusu. Bu işi araştırıp mağduriyeti giderecek olan yok mu?

Aylardır yazıyorum HASTANE ASANSÖRLERİ BOZUK diye. Hastalar yoğun bakıma ve Tomografi ve MR’ , servise çıkıp inemiyor. 

Öte yandan şu personelin dilekçe vermesi işi vardı ya, o iş halen kayıtsız, küreksiz bir şekilde sürüyor. Başhekimliğe dilekçesini zimmetsiz, evrak kayıtsız bırakıyorlar. Onlarda isterlerse cevap veriyorlar. Verdikleri cevaplarda ise kayıt yok, tarih yok. 

Bu arada bir mail aldım. Mail bana 20 Şubat 2012 22:48 de gönderilmiş. Kayıtları atmıyor arşivde tutuyorum. Gönderilen mail adresi de mevcut. Ayın 20 sinden bu yana da acaba olay doğru mu diye bu işi bilebilecek hastane kaynaklı kişilere sordum. Hastanede çok sayıda kişi doğru dedi. Bunun üzerine buraya alıp yayınlamaya karar verdim. İletinin noktasına virgülüne dokunmuyorum. Aynen yayınlıyorum. Ben çok şaşırdım. Olacak iş değil. Bakalım bu işin sonu ne olacak?

“Sayın yazar,  yazılarınızı bir süredir takip ediyorum. Çorbada tuzum olsun diye ben de bilmeniz gereken bazı şeyleri yazmaya karar verdim.

1-Toros Devlet Hastanesi başhekimi Süleyman Ülger kendi yaptığı ameliyatları diğer bazı Üroloji uzmanlarının üzerine kaydettiriyor. Yani ameliyatı bizzat kendi yaptığı halde başka biri yapmış gibi onun üzerine kaydettiriyor. Kendi adı hiçbir yerde geçmiyor. Ceza hukukunda bunun adı resmi evrakta sahtecilik ve görevi kötüye kullanma disiplin hukukundaki adı da gerçeğe aykırı belge düzenlemedir.

2- Diyeceksiniz ki neden böyle bir işe tevessül ediyor? Anlatayım. Başhekimler hastane hizmet puan ortalamasından ek ödeme alırlar. Hani şu üzerine yazı yazdığınız bir türlü zamanında verilmeyen ek ödemeyi. Başhekimler hastane hizmet puan ortalamasının 4.5 katı kadar ek ödeme alırlar. Yani bu ortalama ne kadar yüksek olursa başhekimin yasal tavana ulaşması yani tavandan ek ödeme alması o kadar kolay olur. Ortalama da hastanede hasta bakan ve girişimsel işlem yapan (ameliyat vs.) doktorların tek tek elde ettikleri puanların toplanıp toplam doktor sayısına bölünmesiyle hesaplanır. İşte başhekimimizin cinliği de tam burada başlıyor. Ayda bir iki defa hatırlı ağabeylerin özel hastalarını ameliyat ve tedavi eden başhekim 2000 civarında puan topluyor. Diğer doktorlar ise 25000 - 30000 arası. Yani kendini dâhil ederse puanı az olduğu için ortalama düşecek. Dolayısı ile aldığı ek ödeme de azalacak. O yüzden kolay kolay kimsenin tenezzül etmeyeceği bu yola başvuruyor. Yani bir nevi resmi evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma ve gerçeğe aykırı belge düzenleme. 

Bu yazdıklarıma bütün anestezi teknisyenleri ve üroloji ameliyat hemşireleri şahittir. Başhekimin özel odada yatırdığı hastalarına sorulsa onlar da bunu ifadelerinde söylerler.

3- Başhekim diyebilir ki ben ameliyatı yapmıyorum. Yapana yardım ediyorum. Üroloji hemşireleri öyle tecrübeli hemşireler ki yetkileri olsa aynı ameliyatları rahatlıkla kendileri de yaparlar. Yani ameliyatı yapan hekime gerekli yardımı fazlasıyla yapıyorlar. Yani başka bir üroloji uzmanının ameliyata girmesine ihtiyaç hissettirmezler. Kaldı ki bir üroloji uzmanı başka bir üroloji uzmanının yardımına ihtiyaç duysa bile bu başhekim mi olurdu bir düşünün?

4- Başhekim ameliyat ettiği hastalardan biri ölür ya da sakat kalırsa bunun sorumlusu kim olacak diyeceksiniz. Tabi ki kayıtlarda görünen hekim… Kimin üzerine yazdırdıysa o. Diyelim ki hasta öldü veya sakat kaldı. Hekimlerin zorunlu mali sorumluluk sigortaları var biliyorsunuz. Zarar gören bir hasta veya ailesi dava açtı tazminatı hangi sigorta şirketi ödeyecek? Tabiki kayıtlarda ameliyatı yaptı gözüken hekimin sigortası. Peki, bunun adı ne olacak? Tabi ki sigorta şirketinin dolandırılması… Hem de nitelikli dolandırıcılık.

5- Peki bütün bunlarda anestezi uzmanlarının yeri ve rolü nedir? Nasıl oluyor da seslerini çıkarmıyorlar derseniz onu da başka bir yazıya bırakalım isterseniz. Selametle kalın.” 

DEMEKTE…..

Bakalım bunu da şu meşhur araştırmacılar, incelemeciler, eftik geftik bir rapor ile kapatacaklar mı? Dünyaları yazdık, gittiler gezdiler, olayları üstün körü anlatımlar ile kapattılar.

Bu kapattıkları dosyaları da açacağım.

Şimdi MDH de yapılan 5 kişilik araştırmacının raporu 14 Şubat 2012 günü Akdeniz Grup Başkanlığına yazılıyor. Orası da bunu 20 Şubat 2012 günü MDH ye yazıyor. 2 sayfalık araştırma raporu. O kadar yazıp çizmişiz, adamlar 5 kişi ile ancak 2 sayfalık bir rapor tutmuşlar. Ne bir ifade var, ne bir tespit tutanağı, ne müştekiyi dinleme var, ne ihbarı yapanı dinleme var… Gitmiş gelmiş vazifelerini yapmışlar (!)

Vay babam vay…

Rapora konu olan bizim burada yazdığımız 13 ayrı köşe yazısı. Tarihleri de ayrı. Yazıların içeriği acayip detaylı… 10.10.2011 günü araştırmaya başlamışlar ve 5.1.2012 günü sonlandırmışlar. Tüm ildeki hastaneler söz konusu. Bu MDH ile ilgili olan raporu okumanızı isterim. Diğerleri de öyle. Evlere şenlik bir durum…

Abi kardeş ilişkisi içinde hazırlanan raporlara gülelim mi, ağlayalım mı siz karar verin.

Neyse tek elle tutulur cümle şurasında. Raporun 2. ci  maddesinde; 

 “… acil servis kısmındaki koridor ve tuvaletlerin temizliğinin aksatıldığı tespit edilmiştir. Bu hususta buradaki giriş ve çıkışların çok yoğun bir şekilde olduğu her ne kadar gerçek olsa da hizmetin aksamasına sebep gösterilemez. Zira 300 kişilik bir ekip ile 24 saat verilen bir temizlik hizmetinin kontrolü için görevlendirilen bir hastane müdür yardımcısı, bir başhemşire yardımcısı ve bir kimya mühendisinden oluşan 3 kişilik kontrol teşkilatından görevlerini tam olarak yapmalarını beklemenin de doğru olmayacağı muhakkaktır. Zira bu görevlilerin asli görevlerini tam olarak yapmaları halinde temizlik hizmetinin kontrolüne pek fazla zamanlarının kalmayacağı kanaati hasıl olmaktadır. Bu nedenle kontrol teşkilatının daha fazla sayıda bu görevi yapabilecek bilgi ve beceriye sahip personelin görevlendirilmesi ile teşkil edilmesi daha uygun olacaktır. 

Diğer taraftan temizlik hizmet alımında gözükmekte olan 300 kişilik ekip içindeki 40 civarında elemanın teknik atölye, kat rehberliği, telefon santrali, danışma, hasta karşılama gibi teknik şartnamede tanımlamaları bulunmayan işlerde çalıştırıldıkları tespit bulunmaktadır. Temizlik hizmeti yapmayan bu elemanların AYRICALIKLI OLDUKLARI HUSUSUNDA DA genel bir kanaat hâsıl olmaktadır. Bunun yerine, temizlik hizmet alımının 250 kişi ile yapılıp, 40 – 50 kişilik de hasta karşılama ve yönlendirme ile teknik destek hizmet alımının yapılmış olması halinde bu olumsuz tablo olmayacaktır. Ayrıca yapmış olduğumuz inceleme sonucunda temizlik hizmet alımında görevli bulunan elemanların kıyafetlerinin de düzgün olmadığı tarafımızdan tespit edilmiştir…”

Bunları ben yüzlerce kere dile getirdim. Bu araştırmacılarda gitmiş bunları tespit etmişler ama bir idari işlem, disiplin soruşturması, idari cezalandırma yönüne gitmemişler. Ne hikmet ise temizlik işinde bulgulara rastlamışlar ama bilgi işlem çalışanlarını atlamışlar. Sanki onlar taşeron çalışanı değil. Başhekim sekreterliğinde, müdür sekreterliğinde beyaz önlük giyerek nasıl çalıştırılıyorlar buna bakmamışlar. Acaba niye? Siyasi baskı mı? İl Başkanı baskısı mı? Diğer ilçelerin hastaneleri içinde bu tip raporlar ile olayları geçiştirmişler.

Ondan sonra, tarafsız, ilkeli, objektif, yasalara saygılı, adil yönetim yapıyoruz diyenlere gelin de inanın hadi…  Tüm hastanelerin raporlarını aynı şekilde grup başkanlıkları aracılığı ile kendilerine göndermişler. Hepsini ele geçirdim. Bunları tek tek kaleme alacağız. 

Şimdi bize kızıp gönül koyanlar oluyor. Hiç kızmayın. Çünkü; Kamu Hastaneleri, Tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri sağlık hizmetlerinin temel unsurlarından biridir. Bu alanda yataklı tedavi kurumları önemli bir yere sahiptir. Hastanelerde verilmekte olan sağlık hizmeti kalitesinin hasta beklentilerine uygun olması, hastaların modern tıp ve teknoloji imkânlarından yararlanarak en iyi şekilde teşhis ve tedavi edilmeleri, dolayısıyla hasta memnuniyeti odaklı hizmet sağlanması hedef alınmalıdır. İşte benim çabam budur. Hem devlet açısından hem millet açısından olumlu gelişmeleri görmektir. Yoksa yazıyorum, çiziyorum da ne oluyor? Öyle diyorlar (!)  Çok şey oluyor. Buna emin olun. En azından hırsızlığa, yolsuzluğa meyilli olanların paçaları tutuşuyor. 10 çalacaklarsa 5 çalıyorlar. Bu da devlete bir katkıdır sanırım. Neyse… 

Son yıllarda tedavi hizmetleri mevzuatlarında güzel gelişmeler yaşandı. Bu işler değerli Bakan Recep Akdağ döneminde gerçekleşti. Bunları görmezden gelmek ayıptır. Sağlık Bakanlığının çalışma alanlarından biri de görev alanına giren konularda ihtiyaç duyulan kanun ve diğer mevzuatın geliştirilmesi, yürürlükte olan ancak günün koşullarına cevap veremeyen mevzuatta gerekli değişikliklerin yapılması idi. Bu yapıldı, yapılıyor. AB ile uyum çalışmaları bir yanda, tıbbi hizmetlerin uygulanmasından doğan sorumluluk kanununu gibi, sağlık bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun gibi, personel hareketleri gibi, norm çalışma gibi, sözleşmeli sağlık personeli alma gibi, memurun özel hastanelerden yararlanması gibi, aile hekimliği gibi, çok sayıda hizmetlere imza atan Bakanımız Akdağ gerçekten çok başarılı bir insan…

Toplumumuzun sağlık düzeyini yükseltmek, gelecek nesillerimizin daha iyi şartlarda yetişmesini sağlamak, benim en büyük özlemimdir. 

Zaten bu amacı gerçekleştirmek için kurulan Sağlık Bakanlığı’nın görevi de, vatandaşımızın sağlıklı bir ortamda yaşamasını sağlamak, ona sağlığını koruma bilinci vermek ve bunun için gerekli politikaları belirlemek, bunları uygulamaya koymak ve bu uygulamaları denetlemektir. 

İşte bunun için burada sesleniyor, yazıyoruz. Yoksa başkaca bir gayemiz yok. Kimseye kara çalmak, karalamak, iftira atmak, kulp takmak bize göre bir iş değil.

WEB sitesi meselesi var. Bakanlık her işini, icraatını, çalışmasını, genelgesini, yazışmasını oraya koyuyor da, bizim yerelde sağlık kurumlarımız İL MÜDÜRLÜĞÜ- GRUP BAŞKANLIKLARI- HASTANE BAŞHEKİMLİKLERİ ne ait WEB sitelerinde bu bilgilere rastlamak mümkün değil. 

Örneğin gelir gider bilânçoları, saymanlıktaki ödeme tabloları, döner sermaye ek ödeme pirim bordroları, performans dağıtım cetvelleri, branş ve icap nöbeti tutanların listeleri, çalışan personelin isim ve çalıştığı birimleri gösteren listeleri, idarecilerin isim ve görev bölüşümün deki baktıkları görev yerleri,  ihalelerin idari ve teknik şartname içerikleri ve ilan metinleri, ihale sonrası yapılan sözleşme metin ve tarihleri, ihaleden yasaklanmış olanların yasaklama süreleri ve listeleri, bilgi işlem taşeron çalışanlarının çalıştıkları birimler ve listeleri, Temizlik taşeron çalışanlarının çalıştıkları birimler ve listeleri, Güvenlik taşeron çalışanlarının çalıştıkları birimler ve listeleri aylık olarak, düzenli bir şekilde güncellenmiş vaziyette konulması gerekir. Ama konmuyor. Konsa kimse bu işten zarar etmeyecek aksine kamu çıkarı söz konusudur. Ama kimin umurunda… Bu işle ilgili bir düzenleme yokmuş. İster koyarlarmış, isterlerse koymazlarmış. Niye istemiyorlar diye sormak lazım. Bunu koysalar o istemeyenlerin ne gibi zararı olur diye düşünmek lazım. 

Bakınız sağlıkta dönüşüm adı altında büyük işlere imza atıldı. Ulusal sağlık politikasında ise, Sağlık hizmetlerinin eşitlik ve hakkaniyet içinde, halkın ihtiyaç ve beklentilerine uygun, kaliteli, ulaşılabilir, verimli bir şekilde, bölgeler ve sosyoekonomik gruplar arası sağlık düzeyi farklılıklarını azaltıcı, çağdaş yaşamın gerekleriyle uyumlu, hasta haklarına saygılı bir şekilde sunulması temel ilkeleri oluşturdu. 

Hastanelerimizin verimlilik ve etkililik esaslarına dayalı işletmecilik anlayışı ile hizmet veren kendi gelirleri ile giderlerini karşılayabilen ve kendi personelini ihtiyaçları doğrultusunda planlayan ve niteliklerine göre istihdam edebilen, idarî ve malî yönden özerk, piyasa koşullarında rekabet edebilen kurumlar haline getirilmesi için daha dikkatli ve özenli çalışacak ekiplerin kurulması lazım.

Ancak bu sayede Sağlık alanında sürekli değişim ve gelişim elde edilebilir ve başarı sağlanabilir.

Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın esas amacının sağlık hizmetlerinin etkili, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde organize edilmesi, finansmanının sağlanması ve sunulması olmalıdır.. 

Etkililik, uygulanacak politikalarda halkın sağlık düzeyini yükseltmek amacını ifade etmektedir. Sağlık hizmetinin sunumundaki en büyük hedef insanların hastalanmasının önlenmesidir. 

Bu amaca ulaşmak, epidemiyolojik göstergelerde sağlanacak ilerlemelerle ortaya çıkmaktadır. Anne ve çocuk ölümlerinin azaltılması ve doğuşta beklenen yaşam süresinin artırılması bu amaca ulaşılmasının en somut örnekleridir.  

Verimlilik isteniyorsa,  kaynakları uygun şekilde kullanarak maliyeti düşürüp, aynı kaynakla daha fazla hizmetin üretilmesi amaçlanmalıdır.  İnsan kaynaklarının dağılımı, malzeme yönetimi, akılcı ilaç kullanımı, sağlık işletmeciliği ve koruyucu hekimlik uygulamaları bu esas çerçevede değerlendirilmeliyiz.

Ülkemizin tüm sektörel kaynaklarının sistem içine alınması ve entegrasyonunun sağlanması bu verimliliği hızla arttıracaktır. 

Hakkaniyet, insanlarımızın sağlık hizmetlerine ihtiyaçları ölçüsünde ulaşmalarının ve hizmetlerin finansmanına mali güçleri oranında katkıda bulunmalarının sağlanmasıdır. 

Gerek farklı sosyal gruplar, gerek kır-kent, gerekse doğu-batı arasındaki sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık göstergeleri ile ilgili farklılıkların bu dönemde azaltılması, hakkaniyet amacı kapsamında yer aldığını düşünmekteyim.

Hükümetin özellikle Bakan Akdağ’ın Sağlıkta Dönüşüm Programı ile ilgili, bugüne kadar yapılmış bütün çalışmaları dikkate alan, katılımcı ve demokratik karar süreçleri ile en uygun çözümler üretmeyi amaçlayan kapsamlı bir program olduğunu düşünüyorum. 

Programın başarısı, bu alanda sorumluluğu olan herkesin kendi üzerine düşenleri yapmasına bağlıdır. 

Bu nedenle yeni oluşacak kadroların dikkatle, özenle seçilmesinde fayda vardır.

Değerli bakanımızın bu konuları gözden kaçırmaması ve siyasi baskılara boyun eğmeden, bu atamaları yapması lazımdır.