Ekonomik vaatler ve gerçekler
Seçimlere neredeyse 2 hafta kaldı. Seçim kampanyaları, propagandaları hızlandı. Hesapsız-kitapsız, kaynağı ve maliyeti doğru dürüst düşünülmeden seçmene verilen sözler ve vaatler ile yapılan harcamalar da olağanüstü arttı.
Bu şartlarda, ekonominin bugün için genel durumunu gösteren veriler ve göstergeler ışığında, içinde bulunulan tabloya bakarak konuşmakta yarar var sanki. Kur Korumalı Mevduat hesaplarının toplamı, yaklaşık 2 trilyon TL’yi buldu. Faiz tavanının kaldırılması nedeniyle son haftalarda bu artış hızlandı. Bütçeden ve TCMB tarafından, mevduat sahiplerine ödenecek kur farkının büyüklüğü oldukça düşündürücü.
Esasında bankaların üzerinde olması gereken faiz yükünün, bütçe vasıtasıyla kur farkı adı altında halkın tamamına ödettirilmesinde ciddi bir çelişki olduğu ise aşikâr maalesef. Enflasyonda baz etkisi ile bir düşüş yaşansa da enflasyon, kredibilite yokluğu ve istikrar ihtiyacı nedeniyle, yapışkan ve katı bir platoya girdi. Yıl sonunda da %50 civarında olmasından endişe ediliyor doğrusu. Cari açık, son 10 yılın zirvesine, yaklaşık 55 milyar dolara çıktı.
Geçen yıla göre 3 kat fazla yani. Dış ticaret açığı 2023 yılının ilk 3 ayı itibariyle 34,9 milyar dolara yükseldi. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde 26,5 milyar dolardı. 2023 yılının ilk 3 ayında ihracat %2,5 oranında artarken, ithalat artış oranı %11,4 olarak gerçekleşti.
Bütçe açığı ilk 3 ayda 250 milyar TL’yi buldu. Seçim sürecinde bu miktarın daha da artması kaçınılmaz görünüyor. İşsizlik çift haneli rakamlarda adeta kronikleşti. Büyümede ilk 4 aylık göstergelere bakıldığında %4 civarında bir büyüme oranı görünüyor.
Yabancı sermaye girişi düşük
Çatışma bölgelerinden kaçan yabancıların aldığı gayrı menkuller için gelen para hariç tutulduğunda, doğrudan kalıcı yabancı sermaye girişleri 2023 yılının ilk 3 ayında 646 milyon dolara indi ve son yılların en düşük seviyesine geriledi.
Tahtakale’de fiziki döviz (efektif ) talebinin yükselmesiyle, 2’li kur fiyatı görülüyor piyasalarda. Varlıkların görünen fiyatlarının, gerçeklikle bağlantısı da kopmuş bir görüntü veriyor. Konut, borsa, otomobil fiyatlarında bu durum bariz bir biçimde kendini gösteriyor.
Geçen yıl kilosu 3-4 TL arasında olan kuru soğan fiyatının, 25-30 TL’ye çıkmasından da anlaşılacağı üzere, dar ve sabit gelirli geniş toplum kesimleri için yaşam pahalılığı, geçim derdi, yüksek kiralar ve yoksullaşma ciddi ve vahim boyutlara geldi. Bu tür veriler ve göstergeler, kuşkusuz ki artırılabilir. Ama seçimlere çok az bir zaman kala, ekonomik tablonun gerçekçi bir biçimde görülmesinde yarar var.
Hem bu kritik ekonomik görünüm tablosu, hem de seçimin ertesi düşünülerek, seçim vaatlerinde aşırıya kaçılmaması ve neredeyse gökteki yıldızların vaat edilmesinin faturasının ve maliyetinin gözden uzak tutulmamasında yarar var. Çünkü, ekonomik gerçeklerle, vaatler arasında ciddi bir uçurum var…