haberanaliz
Her şeyin Başı SAĞLIK

Her şeyin Başı SAĞLIK

Mail: hbssaglik@gmail.com

Her dönemde iftira atmayı bir şey sandılar (!)

Adamlarda utanma sıkılma yok ki!

Adamlarda Ar damarı çatlamış!

Edep ve hayâdan eser kalmamış!

Ne yazarsanız, ortaya ne koyarsanız, ellerinde KAPKARA BİR KALEM VE FIRÇA, ha bire sizin hakkınızda makamlardan aldıkları güçle iftira atıyorlar, yalan beyanda bulunuyorlar, ahlaksız ve şahsiyetsiz konuşuyorlar.

Çünkü yapacakları başkaca bir şey yok.

Ne yapacaklar?

Yalan söyleyecek, iftira atacaklar.

Ellerinden gelen tek iş bu…

Pislik, rezillik, ahlaksızlık, iffetsizlik, onun bunun namusuna dil uzatmak bunlara ait hasletler.

Ben şahsım adına yazar ve konuşurum, daha kimsiye iftira atmadım, atmamda.

Hakkında yazı yazdığım her kişi ve kurumada kapım açık.

Yanıma gelmesinler.

Selam vermesinler.

İsterse muhatap olmasınlar.

Ben bir beklenti içinde değilim.

Ama yazdığım her yazının altına not koyuyor, haklarını kullanmalarını rica ediyorum.

Haklarının ihlal edildiğini düşünüyorlar ise, buyursunlar bu haklarını kullansınlar.

Kapı kapalı değil.

Yazsın, çizsin, ne anlatmak istiyorsa, ne söylemek istiyorsa kimseye hakaret etmeden göndersin.

Yayınlamaz isem namerdim.

Ki, gönderilen cevabi bilgilendirme yazılarını bile yayınladım.

Bu konuda kimsenin tarafı değilim.

Kimsenin adamı da olmam.

Ben devletten yana, kamudan yana, halktan yana bir insanım, Yıllardır da böyle oldu.

Eğer tutacak bir eksik yanım olsa idi, bunlar beni TEFE KOYAR ÇALARLARDI…

Bu güne kadar bana Neler yapmadılar ki?

Geçmişten günümüze hakkımda 415 yalan ihbar yaptılar.

Bazılarına bu devlet soruşturma açtı.

Bazılarını bu devlet elinin tesri ile itip bir kenara attı.

Ama bazen öylesine adap dışı, kanun dışı suçlama ve pisliklerle ve ayrıca sahte belgeler iliştirerek hakkımda şikâyetler yaptılar.

Bunlardan medet umdular.

Önemli değil.

Anlım açık, başım dik.

Her zaman kamu önünde bir insanım.

Meslek hayıtım boyunca 100’ün üzerinde takdir ve teşekkürüm var.

Mesleğim açısından, “Sürekli Basın Kartı” taşıyorum.

Mesleğimin zirvesindeyim.

29 yıllık Meslek hayatımda çamuru da, çamurcuları da, namusluyu da namussuzu da gözüne bakar bakmaz tanırım.

Benim gözlerim röntgen camı gibidir.

Biri ile konuşurken, ona bakarken, içinde neler geçiyor, ne düşünüyor hissederim.

Kimsenin lafı ve kışkırtması ile yazı yazmam.

Allah’tan korkarım.

Vicdanıma hesabını veremeyeceğim hiçbir işi yapmadım, yapmam.

Bakın Şu anda ben yazıyorum diye, yine eskiye gitmişler, benim gazete ve matbaamın birlikte olduğu döneme…

1995 yıllardan bir faturamı bulmuşlar.

Bir dernek ve bir vakıf’a kesilmiş fatura.

Her ikisi de yönetim kurul olan, resmi iş ve usullere bağlı olmayan yerler.

Yönetim kurulu kararı ile iş yapar, ödeme yaparlar.

Aradan 20 yıldan fazla geçmiş.

Hiçbir şey bulamamışlar bu faturaları ellerine alıp gezip, “ biz onun mamasını kestik, yemesini içmesini kestik, ayağını kestik, ondan saldırıyor. Bakın adam yemeye içmeye alışmış, işte kestiği faturalar diyerek” gibi abuk subuk laflar ve iftiralar atıyorlar.

Yahu Allahtan korkun, kuldan utanın.

Ben matbaamı 1998 yılında sattım.

Ben diğer ticari işlerimi 2003 yılında terk ettim.

Bu gün 11 yıl olmuş, ticareti terk edeli.

Bu arada siyaset de yaptım.

Sizin başında bulunduğunuz kurum ve kuruluşlar dahil, meslek odaları, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, iş adamları ve bilimum piyasadan şu 11 yıl içinde tek bir faturamı, fişimi, el yazımla imzalanmış makbuz, tutanak ve belgeyi getirin yüzüme vurun. Zaten bulamıyorsunuz 20 yıl geriye gidip size yalakalık yapmak ve bulunduğu makamda kalmak amacıyla, size getirdiklerine adım gibi emin olduğum, fotokopi fatura sureti ile makam makam dolaşıyorsunuz. Halen oradasınız.

Utanmıyorsunuz yahu!

Halen ahlaksızlığınıza, usulsüz çalışmalarınıza, yeteneksiz çalışmalarınıza bir bahane bulup, bana kulp takma peşindesiniz (!)

Bakın sene 2000-2001-2002-2003 yılları….

Ben o zaman muhalefetteki sağ bir partide il sekreteriyim.

Parti muhalefette, esamesi okunmuyor.

Ben yine yazıp çiziyorum, herkesin huzuru kaçıyor.

Ne yapacaklarını şaşırıyorlar.

Uydurma bir imza ile 16 sayfalık bir mektup yazılıyor. İçine bir gazetede yer alan değişik haberlerde konuyor. Ayrıca sahte belgeler konuyor. Akla hayale gelmeyecek iddia ve ithamlarla beni suçlayıp aklınızın alacağı her resmi üst kuruma gönderiyorlar.

Bu kurumlardan birisi o günkü Tedavi hizmetleri genel müdürlüğü. Tutuyor bu ihbar nedeniyle Mersin’e yazı yazıyor, işin araştırılmasını istiyor. Mersin ilinde bir üst düzey yetkiliye bu görev veriliyor. O da gizlilik derecesi içinde bunun araştırmasını, soruşturmasını yapıyor. Bu dosya ve tahkikat ile ilgili soruşturma gizlilik içinde yapılırken, o zaman Hastanenin Başhekimi Yılmaz Tezcan.

Evet, şimdiki KHB daire başkanı olan Yılmaz Tezcan.

10.9.2003 günü 20038 sayılı resmi yazı ile MDH Başhekimi Yılmaz Tezcan’a, kendisine tevdi edilen, dosya içeriğinde geçen iddia ve hususları resmen soruyor. Ekinde bazı evraklarda var tabi.

Yılmaz Tezcan Başhekim olarak bu konuyu araştırması için emrindeki önemli iki isme havale eder.

Onlar inceler kendine rapor sunar.

O da bu sonuca göre bakın ne cevap verir?

“…. Müdürlüğüne…….. kişiye sunulmak üzere… İlgi:10.9.2003 tarih 2003… sayılı yazınız…. İlgili sayılı yazınızda Bakanlığımız Tedavi hizmetleri genel müdürlüğünün emirleri doğrultusunda yapılacak bir soruşturmaya esas olmak üzere; Hastanemizde yapılan inceleme ve araştırmalar neticesinde ………..’un Başhekimlik döneminde …… Gazetesi sahibi ve ….. Gazetesinin perde arkası sahibi olduğu iddia edilen ……………………..’a iş yaptırıldığı konusunda herhangi bir belge ve bulguya rastlanmamıştır. Aynı dönemde, ………………….’ın. Hastaneden iş alan müteahhitlerle ilgili maddi çıkar ilişkisini belirleyen herhangi bir belge veya belgelere ulaşılamamıştır. Bilgilerinize arz olunur.”

İmza. Uz. Dr. Yılmaz Tezcan.

Tarih, 7.10.2003.

Sayı. 927……

Bu imzası olan Yılmaz Tezcan’ın ilerleyen zamanlarda da hakkında yapılan tahkikat ve soruşturmaları gündeme taşımış bir insanım.

Ve ben tam 20 yıldır Sağlık alanında sürekli yazarım.

Politikaya atıldığım 4 yıl hariç.

Şimdi bu Yılmaz Tezcan KHB de daire başkanı.

Ve bu insan vakti ile MHP iktidarı ve AK Partinin ilk geldiği yıllarda döneminde MDH’de Başhekimdi.

O gün bunları yazıyor. İmzalıyor. Gönderiyor.

Bugün halen, benim hakkımda, yazılar yazıyorum diye bazı kurum ve kuruluşlarda ayrıca siyasi partilerin yöneticileri arasında iftira kampanyaları sürdürülüyor.

Niye?

Yazıyorum, millete duyuruyorum diye.

Ne yapayım?

Yapılan icraatları, yanlışları, eksikleri, hataları görmezden mi geleyim?

Hiçbir şey bulamıyorlar 20 sene önceki iki faturanın fotokopisini ellerine alıp gezdiriyorlar. O Faturalarda devletle ilgili değil.

Yuh ya!

Bu şimdi burada yazdığım bir belge.

Daha elimde çok belge var.

Benimle ilgili değişik kurum ve kuruluşların yaptığı tahkikat ve araştırmalarla ilgili.

Düzmece, iftira dolu çok şikâyetler yapıldı.

Yapanı da yaptıranı da çok iyi biliyorum.

Önemsemiyorum.

Ben Allah’a inanıyorum.

Onun adaletine ve hakkaniyetine inancım tamdır.

Bekleyeceğiz göreceğiz.

Bugünlük bu kadar…