haberanaliz
Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

HOROZ DÖVÜŞÜ VE SİSTEM

Öyle bir düzen ki, her şey birbirine karışmış, kim doğruyu söylüyor ve yalan konuşuyor bilmek kolay değil.

Bir gün gözde kişilik olanlar, yine bir bir gün yerin dibine giriyor.

Hak, hukuk, kurumsallık hak getire. Kimin eli, kimin cebinde belli değil.

Oysa Başkanlık Hükümet Sistemi gelirken bunları hayal etmemiştik.

Yasama, yürütme ve yargı organları arasında kesin bir ayrıma dayandırılacaktı sistem. Yargı denetimi tam olacaktı.

Demokrasiye ileri komutu verilecekti.

Dün İsmail Saymaz ile Veyis Ateş’i, Halk TV’de izlerken gerçekten çok üzüldüm. Reyting tavan olsa da bir komediydi olan biten.

Şaibeli bir holding haline gelen SBK’nın patronu Sezgin Baran Korkmaz’ın da programa dahil olması, Türkiye’de işlerin nasıl yürüdüğünü veya yürüyemediğini ortaya iyice koydu.

Tam bir “Horoz Dövüşü” vardı ekranda.

6 milyon euro, aldın mı almadın mı?

6 milyon euro verdin mi, vermedin mi?

Skandal otel Paramount, çevrilen dolapların mekanı olarak ekrandaydı.

Veysi Ateş, komik şapkası ve pahalı devetüyü rengi paltosuyla horoz dövüşü yaptığı Sezgin Baran Korkmaz ile mutlu günlerinde poz verdgi o otel görüntüsü önünde kendisini savundu durdu.

Gülelim mi, ağlayalım mı çizgisinde onların kapışmasını izledik durduk.

Herhalde oyunu kuran ve yöneten Sedat Peker çok zok eğlendi.

ASLINDA NELER OLDU?

Sistemin iyice çöktüğü PARA’nın çöken sistemi yürüttüğü iyice anlaşıldı.

Paranın nereden geldiğinin sorulmadığı bir dönemde itibarın da değerinin kalmadığı ne yazık ki, su yüzüne çıktı.

Gazeteciliğin dibe vurduğu, yandaşlıkla özleşleştiği görüldü. Çoklu örnekler vermek mümkün, ancak isimler üzerinde durmak önemli değil, mesleksel zaafiyet müthiş.

Mesleğin geleceği iyice karardı, gerçek meslek erbabının çevrim dışına çıkarıldığı belgelendi. Gazetecilik örgütleri çırpınsa da etkili olmaları çok zor.

Yargının sistemden çıkarıldığı, orman kanunlarının kendi seyrine bırakıldığı görüldü. Savcılar, artık harekete geçmekten korkar oldular.

Bu gidiş çok tehlikeli, gücü yeten yeteni sorguluyor.

Özellikle kara para aklama meselesiyle sorumlu MASAK denilen kurumun gerçek görevini yapamadığı, iş insanlarıyla mafya vari insanların yer değiştiğirdiği gözler önüne serildi.

Siyaset kurumlarının zayıfladığı, hükümetin yönsüz ilerlediği, günlük politikalarla idare-i maslahat çizgisinde bir ileri – iki geri yürümeye çalıştığı gerçeği kafalara yerleşti.

Türkiye’yi kim veya kimler kurtaracak sorularını bundan sonra çok daha fazla duymaya hazır olmanın zamanı geldi.

Bu maddeler alabildiğine çoğaltılabilir ancak SİSTEM’i nasıl kuratarabileceğimiz konusunda karamsar olanların çoğunlukta olduğu da görülüyor.

UZUN LAFIN KISASI; Bu ülke hepimizin, “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete”diyemeyiz.