haberanaliz
Prof.Dr.Mustafa KAYMAKÇI

Prof.Dr.Mustafa KAYMAKÇI

Mail: mustafa.kaymakci68@gmail.com

İKLİM KANUNU TASARISI ÜZERİNE AYKIRI YAKLAŞIMLAR

Türkiye, 7 Ekim 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı kararıyla “Paris İklim Anlaşması’”nı onaylamış ve anlaşma çerçevesinde Türkiye, 2053 yılına kadar net sıfır karbon salımı hedefini açıklamıştı.

Paris İklim Anlaşması’na karşı kimi eleştirilerde ise , “Sıfır Karbon” hedefinin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri sanayisizleştirmek için kullanılan bir tuzak olduğu, Birleşmiş Milletler, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ve büyük finans kuruluşlarının, “iklim değişikliği” söylemini kullanarak küresel sermaye akışlarını denetim altına almayı amaçlandığı dile getirilmekte ve Türkiye’nin 2032’ye kadar yıllık 2,5 milyar dolara ulaşabilecek karbon vergileriyle karşı karşıya kalabileceği belirtilmektedir.

Bu kapsamda,Paris İklim Anlaşması  gereğince İktidar partisi tarafından TBMM’ye sunulan  İklim Kanunu Tasarısı, muhalefet partileri ve sivil toplum örgütlerinin etkin direnişi ile karşılaştı.Direncin temelini, kanun  tasarısının küresel iklim değişimi sorununa büyük ölçüde sera gazı çıkaran şirketlerin, karbon kredisi satın alarak çözeceği   görüşünün yanlış olmasına   dayanıyordu.

15 Nisan 2025 tarihli medya haberlerinden de; İklim Kanunu Tasarısı’nın  tekrar görüşülmek üzere komisyona çekilmiş bulunduğunu öğrenmiş bulunmaktayız.

Kanun Tasarısına Karşı Başlıca Eleştiriler Neler?

  • Ulusal Katkı Beyanı’”nda belirtilen 2053 yılında net sıfır emisyon hedefinin dışında herhangi bir ara hedef, örneğin beş, on, yirmi yıl sonra ne gibi hedeflere ulaşılacağı hakkında hiçbir hedef konulmamıştır.
  •  Kanun tasarısında, ülkede hava kirliliğine neden olan kömür, petrol, gaz kullanımını azaltılması ve  hava kalitesinin iyileştirilmesi için herhangi bir somut hedef  yoktur. Örneğin,kömür santralleri kapanacak mı ya da kitlesel  taşımaya öncelik verilip bireysel otomobil kullanımı azaltılacak mı?
  •  Kanun tasarısında, yerli +yabancı şirketlere   verilen ve doğamızı katleden imtiyazların  nasıl  olacağı konusunda bir tespit söz konusu değildir. Örneğin, Kaz Dağlarında, KARADENİZ'de, EGE ve AKDENİZ'de ağaçların kesilmesinin önüne nasıl geçilecektir?
  • Kanun tasarısında, iklim değişikliğinin tarımsal üretim açısından getireceği sorunların çözümü açık değildir. Bilindiği üzere, kuraklık artmakta, yağış rejimi değişmekte ve  bunun sonucunda Türkiye,gıda egemenliğini   yitirmektedir. Tarımsal üretimimiz, iklim değişimine de yol açan petrol, kimyasal gübreler, sentetik tarım ilaçları, ithalata dayalı yem hammaddeleri olmadan sürdürülememektedir. Üretimde artan aşırı maliyetler, ekiliş alanlarını geriletmiş, bu da Türkiye’yi buğdaydan fasulyeye kadar birçok tarımsal ürünün ithalatçısı haline getirmiştir.
  • Kanun tasarısında, iklim krizinin, insan, hayvan, bitki ve çevre sağlığı üzerinde çok yönlü etkileri dikkate alınmamıştır. İklim değişikliği, tarımın iki ana  bileşkesi olan bitkisel  ve hayvansal üretiminin sağlığını da  tehdit etmekte, söz gelişi hayvancılıkta zoonoz hastalıkların yayılmasını artırmaktadır. Günümüzde insan hastalılarının yüzde 61 den fazlası hayvan kaynaklıdır.
  • Kanun Tasarısının hazırlık sürecinde, ilgili taraflar sürece dâhil edilmemiştir. Tasarı, Bakanlığın kapalı kapılar arkasında kaleme alınmıştır.

İklim Kanunu Taslağı Hangi Konuları Kapsamalıdır ya da İklim Değişikliği Krizine Karşı Ne Yapılmalı?

  • Yenilenebilir enerjiye geçiş, hızlandırılmalıdır.
  • Yeşil şehirler oluşturulmasının yanı sıra daha az enerjiye gereksinme duyan binaların  inşası üzerinde yoğunlaşmalıdır.
  • Ormansızlaşmanın önüne geçilmeli ve doğanın kendisini yenilemesini desteklenmelidir. Bu kapsamda, akiferlerin yeniden dolması, çabuk gelişen ve farklı türlerde ağaç yetiştirme ve asit yağmurlarını önlemeye yönelik araştırmalar yapmak gibi konuları sıralanabilir.
  • Kuraklık ve soğuğa daha dayanıklı bitki çeşitleri geliştirmeye yönelik araştırmalar hızla devreye sokulmalıdır.
  • Küresel fosil yakıt ve kimyasal gübre kullanımı azaltılmalıdır.  Söz gelişi, sentetik azotlu gübrelerden kaynaklanan sera gazı emisyonu ticari havacılıktan kaynaklanan emisyonun 1,39 katı olduğu göz önüne alınmalıdır. Kısa vadede tarımsal üretimi canlandırmak adına tarım kimyasalları ve petrolün desteklenmesi, sadece taktik bir geçici önlem olabilir. Ancak ilk yıldan itibaren tarımda, agroekolojik uygulamaları destekleyen, “yerel üret, yerel tüket” anlayışına dayalı çiftçi-tüketici dayanışmasını içeren bir strateji uygulanmalıdır.
  • Kamu, yoğun hayvancılığın temel alındığı “tarıma dayalı organize sanayi bölgeleri” gibi ekolojiye tamamen zıt uygulamaları desteklemekten vazgeçmelidir.
  • Hayvanların beslenmesinde, endüstriyel fabrika yemi yerine meralarımız dikkate alınmalı,mera alanları korunmalıdır.Bütüncül mera yönetimi gibi yaklaşımlarla, meralar desteklenebilir.
  • Tek Sağlık Yaklaşımı, yasa tasarısına eklenmeli, iklim krizinin aynı zamanda sağlık krizi olduğu göz önüne alınmalıdır.
  • İklim değişikliğinin getireceği olumsuzluklara karşı, güçlü bir şekilde merkezi ve yerel yönetimlerce desteklenen ciddi programlar ve politikalar uygulanmalıdır. Bunu gerçekleştirmek için, bu yolda çalışan sivil toplum kuruluşları ve kişiler de devreye sokulmalıdır.

Not:İklim  Kanunu Tasarısı Üzerine Aykırı Yaklaşımlaryazısının kaleme alınmasında Prof.Dr.Tayfun Özkaya’nın 14 Nisan 2025 tarihli İklim Kanunu Teklifi: Başka Bir Kanun Mümkündür” yazısından da yararlanılmıştır.