haberanaliz
Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

İMAMOĞLU’NUN ZİRVESİ’NE ERDOĞAN’IN KARŞI ZİRVESİ

Hem küresel hem de toplumsal bir yaramız var; Aile içi şiddet.

En çok kadınlar mağdur olduğu için  de kadına şiddet..

Kadına bu insanlık dışı eylemi de eski – yeni farketmiyor, eşleri veya sevgilileri uyguluyor.

Birbirlerini tam tanımadan, huyunu suyunu bilmeden yapılan evlilikler ve birlikteliklerin sonunu getiriyor şiddet.

Çoğunlukla da cinayet fiiline yol açıyor ve kadınlar öldürülüyor.

Erkekler, neden öldürüyor bir zamanlar sevdikleri kadınları?

Ekonomik gerekçeler, ailevi sebepler, kıskançlıklar, sosyal ve kültürel sınıf farklılıkları, saygı - sevgi bağlarını zayıflatıyor.

Çiftler, iki düşman haline geliyor. Birbirlerine hakaretler başlıyor.

Erkeğin fiziki güçlülüğü dayak ve kavgayı körüklüyor. Her gün aynı geçimsizlikler. Diyaloglar kopuyor.

Ve, çocuklarının önünde öldürülen kadınlar, “Ölmek istemiyorum” diye feryat etse de ölüyor.

Öldüren hapse, ölen de mezara gidiyor.

İşte bu sosyal yaranın tüm dünyada önlenebilmesi için BM nezdinde CEDAW İhtiyari Protokolü olan “İstanbul Sözleşmesi” geniş bir mutabakatla hazırlanıp İstanbul’da 2011’de tüm ülkeler için imzaya, daha sonra da onaya açılmıştı.

İlk imzacı ve sonra da onaylayan ülke de biz olmuştuk.

Ne var ki, 2020 Mart ayında kutuplaşmalara yol açan, muhafazakar kesimle sosyal demokrat kesimlerin tartışmalarının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan imzalı bir kararla beklenmedik şekilde İstanbul Sözleşmesi 10 yıl sonra tek taraflı feshedildi.

Oysa, Sözleşme’yi Başbakan iken  “çekincesiz” ve ilk imzalayan da kendisiydi.

Tek taraflı fesih kararı da çok tartışıldı, yetkisi yok, var denildi ve geldik bugünlere.

Sözleşme’den çekilme kararının yürürlüğe girmesi için 1 Temmuz 2021 gününe birkaç gün kalmıştı ki, ortalık hareketlendi.

MOR ZİRVE’YE KARŞI 1 TEMMUZ EYLEM PLANI

Geçen Çarşamba günü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önderliğinde Haliç Kongre Merkezi’nde “Mor Zirve” adıyla iki günlük seminerler düzenlendi.

Sözleşme’nin hazırlanması ve imzalanmasında da görev alan etkili kadın temsilciler, kadın örgütleri ve CHP’li milletvekilleri, partili kadınların da yer aldığı zirveyi “Neler olup bitiyor?” diye ben de izledim.

İmamoğlu eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte katıldı zirveye..

İBB’nin Genel Sekreter Yardımcısı Şengül Altan Arslan, günün önemini belirtti ve kadınlara yönelik proje ve çalışmalarla ilgili bilgiler verdi.

Ondan sonra sözü alan İmamoğlu, 2021 ve 2024 tarihlerini kapsayan “Yerel Eşitlik Eylem Planı” çerçevesinde kadına şiddetin önlenmesi ve alınacak tedbirleri, cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmaları anlattı.

Ona göre Sözleşme’nin feshine haksızlık yapılmıştı. Şöyle konuştu:

“Bu evrensel kavram içeren ve bu kavram içerisinde cinsiyet eşitliğine büyük katkı sunduğu bütün dünya ülkelerinin kabul ettiği bir mesele üzerinde toplumu tartıştırmadan, toplumun ne hissettiğini, ne düşündüğünü konuşmadan, geçmişte imza atmış insanların bundan vazgeçiyor olması, çok ciddi bir talihsizliktir. Dünya ve ülkemiz açısından talihsizliktir. Türk kadınına karşı saygısızlıktır.”

Hatta İmamoğlu, 1 Temmuz’un yaklaşmasına rağmen Erdoğan’ın Sözleşmeyi feshetmekten vazgeçeceğini de umut ediyordu.

 Bunu da açıkça belirtti.

“Eşitsizliğin ortadan kalktığı bir İstanbul’u yürekten arzu ediyorum” derken, “Mor Zirve”nin ardından bir rapor yayınlanacağını ve buna göre de “Yerel Eşitlik Eylem Planı”nın yol haritasının açıklanacağını vurguladı.

Zirve’nin birinci oturumu hayli heyecanlı geçti, pandemiye rağmen katılımçı kadınlar, çoşkuluydu.

Sözleşmenin mimarlarından Prof. Dr. Feride Acar“10 yıl çalıştık uğraştık, bir baktık Sözleşme’den çekiliyoruz. Hala travma geçiriyorum” derken, umudunu kaybetmemişti.

Mor Çatı’nın kurucusu Avukat Canan Arın, “Yine de Erdoğan’a teşekkür ediyorum. İstanbul Sözleşmesi onun sayesinde herkes tarafından bilinir oldu” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise İmamoğlu’nun o zirvesine denk gelecek şekilde önceki gün  önemli bir toplantı gerçekleştirdi.

Bunun ardından da  İstanbul Sözleşmesi’nin resmi olarak yürürlükten kaldırılacağı 1 Temmuz’da Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek bir programla “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı 2021 – 2025”i açıklayacağını ifade etti.

Erdoğan, önceki gün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin, Kadına Yönelik Şiddetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Öznur Çalık’ın yanısıra KADEM, AYSİT, ASAP gibi dernek temsilcileri ve parti milletvekilleriyle buluştu.

Düşünün, İmamoğlu’nun zirvesine karşı Erdoğan da zirve yapıyor.

Kadınların oyları çantada keklik değil ki.

Meydanı boş bırakmak olmaz..

Şunu söylemek lazım; Kadınlar, genci yaşlısı, CHP’lisi, AK Partili’si İstanbul Sözleşmesi’ne inanmışlardı.

Erdoğan’ın, tarikatların ve partili aşırı muhafazakarların sözlerini dinleyerek o sözleşmeden vazgeçtiğini hepsi biliyor.

ÇEKİLMEYE İTiRAZLAR YÜKSELDİ

Nitekim, gelen bilgilere göre katılımcı kadınların büyük bölümü İstanbul Sözleşmesi’nden ÇEKİLME kararına çok sayıda itirazlar yükseldiği ifade edildi.

“O sözleşme ile kendimizi güvende hissediyorduk, neden böyle yapıldı?” itirazlarına karşılık Erdoğan’ın  kadına şiddetle ilgili yasanın daha da güçleneceğine dair söz verdiği ve 1 Temmuz’daki Eylem Planı’nda bunların açıklanacağını belirttiği iletildi.

Ve Bakan Yanık, boşluk doğmaması için ilgili yasaların çıkmasına kadar konuyla ilgili bir GENELGE yayınlanacağını söyledi.

Bu arada, “Mor Zirve”den bazı notlar vermeliyim..

İmamoğlu’nun Eylem Planı çalışması BM  - CEDAW Sözleşmesi’nin “Genel Tavsiye 35” Kararı’na dayandırılıyor.