İYİ TARIM, NE KADAR İYİ?
Tarım sistemlerini ikiye ayırabiliriz. Birincisi tarım kimyasalları (tarım ilaçları, kimyasal gübreler vb.), şirket tohumları ile yapılan endüstriyel tarım, diğeri ise tarım kimyasalları kullanmadan yapılan agroekolojik tarım. Agroekolojik tarım içinde organik tarım, permakültür, onarıcı tarım, Fukuoka tarımı gibi alt dallar olabilir. Endüstriyel tarım içinde ise iyi tarım dediğimiz bir sistem var. Bu sistemde tarım kimyasalları kullanmak gene serbest. Ancak son ilaçlama ile hasat arasında kimyasala göre değişen bir süre (örneğin on beş gün gibi) bırakılıyor. Ayrıca atılan ilaç miktarı ve sayısında da sınırlamalar var. Maksimum kalıntı limiti dediğimiz etken maddenin ürün içinde daha fazla bulunmasına izin verilmeyen miktarına- örneğin 100 gr domateste 1 miligram gibi- uymak gerekiyor. İyi tarım uygulamaları yapan çiftçi bunu bir sertifika ile ispatlıyor. Bu sertifikaları da çiftçiyi kontrol eden şirketler belli bir bedel karşılığı veriyor. Bu işleri gerçekten kurallara uyarak yapıp yapmadıkları hep tartışma konusu oluyor.
Aslında alt sınır olarak iyi tarım sistemini bütün çiftçilerin hemen uygulaması gerekir. Çünkü bu düzeyin üstünde tarım kimyasalları içeren gıdaların hastalık oluşturma olasılıkları iyice yükseliyor. Ancak birçok bilim insanı tarım kimyasallarının maksimum kalıntı limitinin altında da zararlı olduğu ve bu nedenle tümden yasaklanması gerektiği düşüncesinde. Örneğin endokrin sistemimizi ve nörolojik sistemimizi bozucu tarım ilaçlarında çok küçük düzeylerin bile bir insanı hasta edebileceği biliniyor. Bu ilaçlar ise oldukça yaygın. Var olan tarım ilaçlarının üçte biri veya dörtte biri bu sınıfta. (Bkz: Bülent Şık, Soframızdaki Tehlike, 2020 https://storage.googleapis.com/planet4-turkey-stateless/2020/01/a314cc16-soframizdaki-tehlike-pestisit-greenpeace-rapor.pdf )
Ayrıca tarım kimyasalları çiftçi için büyük bir maliyet unsuru. Agroekolojik tarım ile tarım kimyasalları olmadan tarım yapmak mümkün. Çiftçinin yeterli bir gelir elde etmesi için agroekolojik tarım yönünde değişmeyi kabul etmesi gerekiyor. Endüstriyel tarımın bir versiyonu olan iyi tarım içinde kalındıkça, ne sağlığı yeterince korumak mümkün, ne de çiftçinin yeterli bir gelir elde etmesi.
Bu nedenle Tarım ve Orman Bakanlığı ilke olarak bütün çiftçilerin maksimum kalıntı limitleri altında ve usulüne uygun tarım yapmalarını hemen sağlaması gerekiyor. Ancak bu kesinlikle yetmez. Agroekolojik tarım sisteminin bütün çiftçilerce kabul edilmesi için uğraşılması da gerekiyor. Zehirsiz sofralar hareketi 2030 yılında bütün tarım ilaçlarının yasaklanmasını öneriyor. Bu oldukça iddialı bir hedeftir, ancak gerçekleştirilmesi çok yararlı olacaktır. Tarım konusunda sorumlulukları olan belediyeler, ziraat odaları, tarım sendikaları, kooperatifler, tüketim kooperatifleri, gıda grupları, ekolojik olma iddiasındaki pazarlar agroekolojik bir tarım sisteminin yaygınlaşması için çalışmalıdır. Bu bir ilke olmalıdır. Belli ekonomik araçları daha rahat kullanabilen belediyeler bu konuda daha etkili olabilirler. Bu hedefe giderken ise henüz belli oranlarda tarım ilacı kullanan çiftçilerle işbirliği yapılabilir. Hatta belli bir süre bu kabul edilebilir. Ancak birkaç ay veya bir yıl gibi en kısa zamanda tarım ilacı kullanımını sıfırlamak için çareler bulunmalıdır. Yani ilkelerde katılık olmalı, fakat uygulamada belli esneklikler kabul edilebilecektir. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu doğrultuda bir politikayı benimsediği haberini alıyoruz. Kooperatiflerin katılacağı pazarlarda, kooperatiflerden belli bir sürede tarım ilaçlarını sıfırlamaları isteneceğini öğrendik. Böylelikle agroekoloji ülke düzeyinde yayılabilecektir.