KIYI KUMULLARINA SALDIRI
Türkiye’de yüzlerce yılda oluşan kıyı kumul yaşam ortamları için bilimsel ve akılcı yönetim planları oluşturulamayıp sahipsiz bırakılmaları onları rant için saldırı ortamı haline getirmiştir. Bu saldırılardan Akdeniz kıyı kumullarında nelerin ne kadar olduğunu anlamak için yapılan araştırmada, bu alanlara ait ilk hava fotoğrafları ile zamanımızdaki hava fotoğrafları bilgisayar ortamında karşılaştırılmıştır. Bunun için 1947-1957 yılları arasına ait hava fotoğrafları ile 1990-1994 yılları arasına ait hava fotoğrafları karşılaştırılmıştır.
Akdeniz bölgemizdeki 30 büyük kumul yaşam ortamında yapılan bu araştırmada 1947-1957 yıllarında 53 424,1 hektar olan bu kumul alanlarının 1990’lı yıllarda 39 190,8 ha düştüğü görülmüştür. Yani 14 233,3 ha kıyı kumulu başka kullanım amacına ayrılmıştır. En çarpıcı tahribat Seyhan deltasında olmuş ve 17 976 ha olan kumul alanı 9 697 ha düştüğü görülmüştür. Bunu Ceyhan deltası izlemekte olup 8 618 ha olan kumullar 4 933 ha düşmüştür.
Bu kumul alanlarında 1947-1957 yıllarında mevcut 93 büyük kumul tepesi özellikle inşaat kumu olarak alınarak çalınmış ve 1990’lı yıllarda 31 kumul tepesi kalmıştır. En büyük tahribat Kumluca-Finike kumullarında olmuş ve 38 olan kumul tepesi sayısı 1990’lı yıllarda 5’e düşmüştür. Bunu Göksu deltası izlemekte olup kumul tepesi sayısı 7’den 2’ye düşmüştür.
Bu kumul tepelerinin alanı 1947-1957 yıllarında 725,7 ha iken 296,3 ha düşmüştür. En çarpıcı tahribat Gelemiş kumulunda olmuş ve buradaki kumul tepeleri alanı 173 ha iken 1990’lı yıllarda bu alan 68 ha düşmüştür.
Bu kumul tepelerinin uzunluğu 1947-1957 yıllarında 17 929,7 m iken 1990’lı yıllarda bu uzunluk 5 519,4 m.ye düşmüştür. En çarpıcı tahribat Demre’de olmuş ve 461,7 m uzunluğunda olan kumul tepeleri 1990’lı yıllarda hiç kumul tepesi kalmayıncaya kadar devam etmiştir..
Kıyılarımızdaki kumullardan alınan kumlar kıyı erozyonunu artıran önemli faktörlerden biri olup Akdeniz kumullarımızda olan kıyı erozyonu ile sediman birikimi olan yerleri karşılaştırdığımızda yaklaşık 40 yıl içinde farkın 3 691.3 ha kıyı erozyonu olduğunu görüyoruz. Kıyı erozyonunun en fazla olduğu yer Anamur kumulunda olup 85,08 ha bir kıyı alanı erozyonla kaybolmuştur. Bu kayıp Anamur kumulunda Anemurium harabeleri önünde 46,7 m. dir. Yani deniz 1992 yılında 1951 yılına göre 46,7 m harabelere daha yaklaşmıştır.
Özetle şunu söylemek istiyoruz, rant uğruna kıyı kumullarımıza saldıranların bu suçları gizli kalmamaktadır. Bu saldırıları eski ve yeni hava fotoğraflarını karşılaştırarak hangi kumulumuzda ne kadar alanın tarla, meyve bahçesi, sera, yol, otel, ikinci konut vb. yapıldığı çıkarılabiliyor. Kumullarımızdaki kum tepelerinin eski durumunu görüp ne kadarının çalındığını anlayabiliyoruz. Veya kumullarda çukur kazarak kum çalanların kaç metre küp veya kamyon kum çaldıklarını görebiliyoruz. Yapılan otel, ikinci konut gibi yerlere bakarak yapılan imar planlarının aslında bilimden ne kadar uzak olduklarını görebiliyoruz.
Türkiye’nin tüm kıyı kumullarını kapsamasa da kumullarımızın büyük kısmında yaptığımız araştırmaları ölçü olarak kumullarımızda daha önce bulunan bitki türleri ile bitki topluluklarından hangilerinin artık kıyı kumullarımızda bulunmadıklarını anlayabiliyoruz. Yayınladığımız makaleler ile bu belgeleri ortaya koyarak gelecek nesillerin bizim neslimiz insanlarının bu saldırganlıklarını değerlendirmesine imkan veriyoruz.