KÖYLÜ İLE KENTLİ ARASINDAKİ YABANCILAŞMAYI KIRMAK: KOYUN-KEÇİ ŞENLİKLERİ
Kapitalist ekonominin egemen olduğu Batı ülkeleri, kimi ülkeleri denetim altına almak için birçok araçtan yararlanır. Bunlardan birisi de,tarımda üretim desenini değiştirmeye yönelerek köylü ile kentli arasında yabancılaşmayı yaratmaya yönelik etkinliklerdir.Bu şekilde, bir yandan kendi çıkarları doğrultusunda yeni üretim desenini şekillendirirler, bir yandan da binlerce yıldır tarım desenine bağlı olarak oluşan kültürel değerleri ilkel kültürel değerler olarak niteler ve kabul ettirirler.Bu durum, köylü ile kentler arasında yabancılaşmayı ortaya çıkartır.
Türkiye’de hayvansal üretim deseni neden /nasıl değiştirildi?
Türkiye yarı-kurak iklim kuşağının egemen olduğu bir ülke. Mera ve çayırlarında genellikle zayıf,kısa ve seyrek otlar gelişir ve yaza girerken kuruma olur.Böylesi meralarda yetiştiricilik açısından ince dudak ve hareketli ağız yapısı nedeniyle koyun ve keçi yetiştiriciliği daha uygundur.Bu nedenle, yakın zamanlara değin halkın maddi ve manevi kültüründe diğer hayvan türlerine göre koyun ve keçi damgasını vurmuştu.Halkın beslenmeden,müzik ve halk danslarına,bayram ve şenliklerimize değin sosyal yaşamında koyun ve keçi vardı .
Bununla birlikte sanayileşme ile birlikte kente gelen insanlarımızın ikinci ve üçüncü kuşakları koyun ve keçi ürünlerine yabancılaştılar.Burada,Batı’da egemen olan sığır ve tavuk gibi türlerin ürünlerinin daha sağlıklı olduğu öne çıkarıldı.Koyun ve keçi etinden yağlı ve kokuyor denilerek kaçınılmaya başlandı,sütlerinden elde edilen yoğurt ve peynirler kokulu ve ağır olduğu gerekçesiyle tüketilmez oldu. Başta kimi doktorlarımız olmak üzere beslenme uzmanlarımız ve medya da burada olumsuz rol oynadı.Anılan yanlışlıkta,çağdaşlaşmayı Batılı değerlere bürünmek olarak algılayanların da payı olduğu söylenebilir.Diğer yandan özellikle ormanı koruma yaklaşımıyla keçi düşman olarak kabul edildi.
Bunun perde arkasında ne var dı?Perdede arkasında,Batı’nın elinde birikmiş olağanüstü sığır ve tavuk stokları ile ürünlerine pazar bulma isteği olduğu görülüyor. Pazar bulmak için hayvansal desteklemeler bu doğrultuda şekillendirildi.Bu amaçla başta Dünya Bankası aracılığıyla düşük faizli ve uzun süre ödemeli sığırcılık kredileri sağlandı.Hayvancılık,sığır ve tavuk türüyle bütünleştirildi.Koyun ve keçi dışlandı.Neredeyse ilkel yetiştiricilik alanları olduğu belirtildi.Yakın zamanlara değin örgütsüz ve güçsüz oldukları için desteklemelerden pay verilmedi.Sonuçta para kazanamayan yetiştiriciler bu alanı terk ettiler.Koyun sayısı 40 milyondan 20 milyona,keçi sayısı 16 milyondan 5 milyona düştü.Ancak yaşanmakta olan et kriziyle,bu iki hayvan türüne yapılan ihmalin bedelini ödedik,ödemeye devam ediyoruz
Koyun ve keçi yetiştiriciliğinin ağırlığı neden artmalı?
Türkiye meralarının yapısal özelliğinin koyun- keçiye daha uygun olması
Tarım işletmesinde elde edilen kaba yemlerden, arızalı tepe ve vadilerden en iyi yararlanabilecek türler olmaları
Az sermaye ile istihdam sağlamaları
Meraya, dolaysıyla doğaya daha bağımlı olmaları nedeniyle et ve süt gibi ürünlerinin daha sağlıklı ve kaliteli olmaları
Gerekli ölçütler sağlandığı takdirde Avrupa Birliği ülkelerince, koyun ve keçi ürünlerine talebin yüksek düzeyde olma olasılığı
Ortadoğu ülkelerinin koyun ve keçi etine olan talepleri
Keçinin özellikle makilik alanlarını en iyi değerlendiren hayvan türü olması ve orman içi ve kenarı meralarda denetimli olmak koşuluyla otlatılmaları durumunda orman yangınlarını önlemesi
gibi nedenlerle koyun ve keçi yetiştiriciliğinin ağırlığı artırılmalıdır.
Koyun- Keçi Şenliklerinin önemi
Koyun ve keçi yetiştiriciliğinin ihmal edilmiş olmasını Türkiye ağır bir şekilde ödüyor. Üretim azaldı.Kırsal kesim çözülmeye başladı,iç göçler kentleri yaşanmaz bir duruma getirdi.Daha da kötüsü,köylü ile kentliler arasında kültür ikilemlerini ortaya çıkardı.
Ancak durumun farkına varılması, geleceğe ait umutlarımızı yeşertmeye başlattı. Son açıklamalar ve göreli olarak koyun ve keçiye yönelik desteklemeler, ihmal edilmişliği giderecek gibi gözüküyor.Burada,yıllarca koyun ve keçi konularında çalışma yapan bilimciler ile damızlık koyun-keçi yetiştiriciliği birliklerinin kurulması yanında ilçe belediye başkanlarının yerelin gücünü harekete geçirmek doğrultusunda çalışmaları da önemli rol oynadı,oynamaya devam edecek.
Bu kapsamda,son yıllarda özellikle İzmir ve Aydın’ın kimi ilçelerinde koyun ve keçiye yönelik olarak etkinlikler yapıldı.Örneğin İzmir İli Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği 400 çobana yönelik eğitim çalışmasını gerçekleştirdi.Arkasından Seferihisar’da Koyun-Keçi Panayırı düzenledi.Koyun ve keçi sütü toplayarak,yetiştiricileri binlerce yıldır sömüren mandıracıların egemenliğinden kurtarmaya çalışıyor.Yine,İzmir birliğinin katkısıyla Çeşme’de Sakız Koyunu Yarışması düzenlendi.Bir diğeri,Çine Meslek Yüksekokulu’nun “Kavşit Köyü ve Çevresi Keçicilik Projesi” kapsamında,Oğlak ve Çoban Şenliği idi.Son olarak, 25 Haziran 2011’de Karaburun Belediyesi tarafından “Karaburun Kırkım Şöleni” düzenlendi.Daha da güzeli Karaburun’un girişine Keçi Heykelleri dikiliyor.Bütün bu etkinlikler,Türkiye’nin kendi değerlerine yeniden sahip çıktığını ve gücünü harekete geçireceğini gösteriyor. Bütün bunlar, koyun ve keçi yetiştiriciliğine bilimci olarak emek vermiş kişileri memnun ediyor.