haberanaliz
Prof.Dr.Turhan USLU

Prof.Dr.Turhan USLU

Mail: turhanuslu@gmail.com

KUMULLAR VE SULAMA PROJELERİ

Türkiye’de kıyı kumullarına çok zarar veren etkilerden birisi de sulama projeleridir. Sulama projelerini yapanların göz önünde bulundurdukları ölçütlerden biri hiçbir zaman doğa koruma ve biyolojik çeşitlilik olmamıştır. Projeler sadece daha geniş alanı sulayabilme esasına dayanmıştır.

Orman ve Su İşleri Bakanlığının http://cbs.ormansu.gov.tr/cob2011/?page_id=711&lang=tr#
Web sitesindeki “tematik haritalar”dan illeri seçerek Türkiye kıyılarında bitirilmiş sulama projeleri haritalarını incelediğimizde projeler yapılırken aşağıdaki ölçütlerin esas alındığını gösteren emareler hiç yoktur.

  • Sulama projeleri ve proje kapsamındaki drenaj kanalları ile öncelikle geniş alanlar kaplayan kıyılarımızdaki tuzlu topraklar (ziraatçıların tabiriyle çorak topraklar) yaşam ortamları neredeyse tamamen yok edilmiştir.

 

  • Sulama projelerini kıyılara kadar kapsama alanına alıp kıyı kumulları tehdit altına alınmıştır. Örneğin Yeşilırmak deltası kıyı kumulları.

  • Sulama projeleri yapılırken bazı bölgelerde daha önce mevcut koruma alanları dikkate alınmamış, bilakis koruma alanları arazileri de sulama kapsamı içine alınmıştır. Bu koruma alanları içinde milli parklar, tabiatı koruma alanları, tabiat parkları, tabiat anıtları, yaban hayatı geliştirme sahaları, kent ormanları, mesire yerleri ve orman alanları da bulunmaktadır. Örneğin Truva 1996 yılında milli park yapılırken 2000 yılında milli park içi “Kumkale Ovası sulama projesi” devreye girmiştir.

 

  • Sulama projeleri yapılırken üniversitelerin Biyoloji Bölümleri ile işbirliği yapılıp bu projelerin alanı içinde biyolojik çeşitliliğinin araştırıldığı yabancı ve Türk bilim adamlarının yayınları dikkate alınmamıştır. Örneğin Göksu deltasına ait 1977 ve 1992 yıllarına ait yayınlarımız olmasına ve burasının Özel Çevre Koruma Bölgesi olmasına rağmen Aşağı Göksu-Silifke Ovası II. Merhale sulaması için 2009 yılında bile yatırım yapılıyor.
  • Sulama projeleri yapılırken çevreye olası etkileri konusunda kafa yorulmamış ve tedbirler alınmamıştır. Örneğin Adana Ceyhan deltasında hazineye ait kumulları tarım alanlarına dönüştürmüşlerdir.
  • Sulama projeleri yapılıp projeler gerçekleştirildikten sonra birçok proje alanında yazlık evler, turistik tesisler yapılarak yapılan harcamalar boşa gitmiştir.

Sulama projeleri yapılırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile bilim adamlarının koordinasyonuna gerek duyulmadan yapılması Türkiye’de bu sonuçları doğurmuştur.

Türkiye’de Avrupa’da olduğu gibi yapılan bilimsel araştırmalar ışığında çeşitli dallardan bilim adamlarının bir araya geldiği arazi çalışmaları sonucu “Toprağın kullanım planı” oluşturulamamış ve sonuçta her kurum kafasına göre veya verilen emirler doğrultusunda projeler yaparak barajlar, karayolları, hava alanları, fabrikalar, oteller, ikinci konut alanları, limanlar tesis edilmektedir. Tesislerin büyüklüğüne göre ülkede giderek doğa ve biyolojik çeşitlilik yok edilmektedir. Bu sonuçlar toplum tarafından tepkiyle karşılanmakta, yatırımlar yargıya taşınmakta. Sonuçta devlet ile millet sürekli anlaşmazlık içinde bulunmakta.