haberanaliz
H.Ufuk SÖYLEMEZ

H.Ufuk SÖYLEMEZ

Mail: hufuk@gmail.com

Lahey Adalet Divanı’nın kararına dikkat!

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) 1945 yılında, Lahey’de, Birleşmiş Milletlerin (BM) asli “adalet organı” olarak kurulmuştur. BM’nin üyesi olan devletler aynı zamanda Lahey Adalet Divanı’nın da statüsüne taraf olmaktadırlar.

İşte bu Uluslararası Adalet Divanı 30 Mart 2023 tarihinde bir karar verdi. 2016 yılında İran’ın başvurusu üzerine ABD’ye karşı açılan “Belirli İran Varlıkları” hakkında dava ile ilgiliydi bu karar. Uluslararası Adalet Divanı İranlı şirketlerin mal varlıklarının (assets) ABD tarafından dondurulmalarının yanlış olduğuna hükmetti.

ABD’nin bu bağlamda 24 ay içinde belirlenecek miktarda tazminat ödemesine hükmetti. Ancak, Uluslararası Adalet Divanı, aynı davada konu edilen, İran Merkez Bankasının, ABD’li Citibank’ta bulunan 1,7 milyar dolarlık parasının (assets) dondurulmasına ilişkin olarak yetkisinin olmadığına da karar verdi. Gerekçe olarak da, İran Merkez Bankası’nın ticari (özel) bir şirket olmaması ve anlaşma kapsamına girmemesi gösterildi.

* * *

Bu kararın, ABD’de süren Halkbank davası için olumsuzluk yaratacağından endişe ediliyor. Okurlarımız hatırlayacak olurlarsa, yine bu köşemizde 20 Ocak 2023 tarihinde yayınlanan yazımızda, Halkbank’ın ABD’de kurumsal olarak yargılanmasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiş ve özetle şöyle demiştik: …Halkbank’ın kurumsal olarak yargılanması hukuka aykırıdır.

Şahısların münferit olarak R. Zarrab’la çıkar ve rüşvet karşılığında yaptıkları iddia olunan işler nedeniyle kurumsal olarak bankanın sorumlu tutulması doğru değildir bence. Halkbank bu iş ve eylemlerden ötürü esasında mağdur edilmektedir. İtibarı, uluslararası ilişkileri hiç de hak etmediği halde zarar görmektedir.

Halkbank yönetimi en azından bu gerekçeyi öne sürerek, savunma yapmalı, davaya bu şekilde katılmalı, sonucu ne olursa olsun en azından katlamalı on milyonlarca dolar haksız bir ceza yaptırımından bu suretle kaçınılmalıdır belki de. Çünkü eğer böyle büyük cezalara neden olunursa, şimdiki yönetim de ileride bu zarara sebebiyet verdiği için sorumlu tutulabilir.

Halkbank’ın, bir devlet kurumu olduğu iddiası ile savunma yapılması, istenilen sonucun alınmasında yararlı olmayabilir. Çünkü Halkbank statüsü gereği bir devlet kurumu değildir. Kamusal sermayeli özel hukuk hükümlerine tabi bir bankadır. Genel Müdür ve Yöneticileri ceza kanunu açısından memurlar gibi, yargılanamazlar. Özel hukuk hükmüne tabidirler…”

* * *

Lahey Adalet Divanı’nın İran Merkez Bankası’nın ticari bir şirket statüsünde olmadığı gerekçesi ile İran Merkez Bankası’nın, 1,7 milyar dolarlık alacağın dondurulması konusunda yetkili olmadığını açıklaması karşısında, Halkbank’ın özel hukuk hükümlerine tabi ticari bir banka olmasına rağmen, ısrarla bir “Devlet Kurumu” olduğuna ilişkin savunma yapılmasında ısrar edilmesi doğru ve gerçekçi görülmemektedir.

* * *

Rıza Zarrab’la, rüşvet ve komisyon karşılığında iş birliği yapan ve görevlerini kötüye kullanan, şahsi çıkarları için yasal olmayan iş ve işlere kalkışan dönemin bazı Bakan ve Banka yöneticilerini şahsen sorumlu tutmak yerine, kurumsal olarak köklü ve saygın bir banka olan Halkbank’ın yargılanıyor olması elbette akla, vicdana ve hukuka uygun değildir.

Eğer varsa sorumlu olan, suça karışan dönemin bazı Bakan ve Banka yöneticileridir. Kamusal Sermayeli Halkbank tarafından alınmış veya uygulanmış bir yasadışı işlem veya karar yoktur orta yerde. Halkbank’ın duruşmalara katılarak, bu savı öne sürmesi belki de bu son ağır ceza yaptırımı tehdidinin bertaraf edilmesine katkı sağlayabilir.

Aksi takdirde, Halkbank’ın, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelebilecek katlamalı cezalarla on milyonlarca dolar tutarında bir meblağ ile karşı karşıya kalma riski doğabilir. Kaldı ki, ABD Hazine Bakanlığına bağlı, Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi’nin (OFAC) de geçmişte çok sayıda bankaya kestiği cezaların benzerini Halkbank için de ayrıca kesebileceğinden endişe edilmektedir.

Lahey Adalet Divanı’nın İran Merkez Bankası’nın alacakların dondurulmasına ilişkin kararı Halkbank yönetimi ve hukukçuları tarafından mutlaka değerlendirmeli ve Kamu Kurumu Savunması stratejisi yeniden gözden geçirilmelidir, vakit daha geç olmadan…