LİRAYI KURTARMAK ZOR GELİN GLASGOW’A GİDELİM
Belki de bu yılı doların ve Covid-19 salgınının yükselişine engel olunamayan bir yıl olarak hatırlayacağız.
Bu yazıyı yazarken, bir dolar 10.60’a çıkmıştı. Merkez Bankası’nın Perşembe günü (yarın) vereceği yeni faiz oranı kararı ne olursa olsun DOLAR, gereken hazırlığı yaptı ve düşüşe dair umutları kırdı. Faizin düşürülmesi anlamındaki kararlılık, “Dolar krizi”nin nasıl aşılacağı ve sebep – sonuç ilişkileri enflasyonun yükselişini durduramayacak gibi görünüyor.
Satın alma gücümüzün iyice düşmesi, GEÇİM KRİZİ’ni acımasız hale getiriyor ister istemez. Nasıl dayanacağız bilemiyoruz, şimdilik yıkılmadık ayaktayız demekle yetiniyoruz.
Uzmanlara bakılırsa Merkez Bankası, faizi 100 baz puan indirebilir.
Ancak, yarını beklemek lazım ne olduğunu görebilmek için.
Dolar aşırı yükselirken, faizin indirilmesi denenmemişi denemek anlamına geliyor. Belki ülkeyi yönetenlerin bir bildiği var.
Yaşanmamışları yaşamayı seven bir ülkede ekonomk gerçekler, kimi zaman insanları çok zorlayabilir.
Dolarla ne zaman ve nasıl helalleşeceğimizi zaman gösterecek ama Lira’nın düştüğü durum artık içimizi acıtıyor.
İKLİM KRİZİNDE NELER OLUYOR?
Bugünkü asıl konuma geçersem, sizlere Glaskow’daki (İngiltere) iklim konferanslarından bahsetmek istiyorum. Çünkü, İKLİM krizleri de başımızın belası biliyorsunuz..
Konferanslar yani COP26, nasıl geçti, başarı sağlandı mı? Yoksa havanda sular mı dövüldü tam bilinmiyor. Yansımalar, çok farklı yorumlanıyor. Evet, uzayan toplantıların ardından Glasgow’da İklim Paktı imzalandı, hatta kömür kullanımının azaltılması için taahhütte de bulunuldu. Gelgelelim, Çin ile Hindistan’ın itirazları, hem kömür hem de verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak azaltılması kararları, tam olarak hedefe ulaşılmasını engelledi.
Yine de 40 ülkenin, kömürden kademeli olarak vazgeçecekleri sözünü vermesi, bir ilerleme olarak görülebilir. Bunun yanında 100 ülkenin de 2030’a kadar “Ormansızlaştırmayı sona erdirecekleri” tahhüdü de bir yeni döneme işaret edebilir.
Üstelik Türkiye de ormansızlaştırmaya söz verme taahhüdünde bulunan ülkeler arasında. İşte bu bizim için çok çok önemli. Geçen yaz salgın gibi süren orman yangınları için bir TESELLİ gibi geldi bu haber.
Verilen sözleri yerine getirmek önemli. Çünkü yüksek miktarda PARA kaynağı lazım.
Mesela, AB Komisyonu, Almanya, ABD, Belçika, İngiltere, İsveç, Güney Kore, Norveç ve Japonya ile birlikte ünlü Amazon şirketinin sahibi Jeff Bezos’un vakfı, ormansızlaştırmaya karşı 12 milyar dolarlık kamu kaynağı tahsisi ve 7.2 milyar dolarlık ÖZEL YATIRIM vaadi verdi. İyi bir haber de şu; Bu kaynakların bir kısmı da bizim gibi gelişmekte olan ülkelere yönlendirilecek. Paraların bir kısmı, ormanların kaybı ile zarar görmüş arazilerin doğaya kazandırılması, yangınlarla mücadele mücadeleye ve zarar görmüş, yok olmuş ormanlardan kaybı olan yerel çeverelere destek için kullanılacak.
Bu arada bu kaynaklar dışında dünyanın en büyük finansal kurumlarından 30’u da ormansızlaştırmaya 1.5 milyar euroya yakın kaynak sözü verdi. Yine 28 hükümetin ormanların tarım arazisine döndürülmesine engel olacaklarına söz vermesi de önemli bir adım.
Şimdi bunları gerçekleştirebilmek için bir mekanizmanın kurulup işletilmesi gerekiyor.
Türkiye’nin bu minvalde ülke olarak nasıl bir yol izleyeceği tam bilinmese de gelecek yaz ormanlarımızın yanıp yok olmaması için şimdiden harekete geçilmeli.
Devlet bütçesinde henüz bu anlamda bir kaynak ayrıldı mı bilemiyoruz.