MEMLEKETİN HALİNE BAK!
Hani diyorum ki, şu iki yüzlülükten bir kurtulsak.
Senin basının, benim basınım işinden de sıyrılsak.
Yandaştan, candaştan, kandaştan, yoldaştan bir vazgeçsek...
Her şeyi ve her işi HAK- HUKUK- ADALETTEN şaşmadan icra etsek!!!
TV ekranlarında Habertürk ve Cnntürk de hemen hemen her akşam tartışma var.
Ayrıca Halk tv, Tele 1, KRT tv’de nerde ise aynı.
Bazı çok izlenmeyen TV ekranlarında da var.
Siz ekranda atıp tuttuklarına bakmayın öyle çok reytingleri yok.
Her kesin belirli bir izleyeni var.
Takım tutar gibi o kanallara müptelalar.
Yalan da söylense Eyvallah deyip izleyen bir kesim var.
İşin doğrusu kimse söylenene bakmıyor.
Herkes YOLUNDA!!!
O yüzden sonuç alınamıyor.
Emekli aç, İşçi aç, Memur aç, Esnaf aç, çiftçi aç dediğin zaman, işi tıkırında ve dümen suyunda olan sana bakarken ANASININ KIRIĞINA BAKAR GİBİ BAKIYOR!!!
Madem öyle, çok iyiyiz, halimizden memnunuz, aç değiliz, yoksul değiliz, işlerimiz çok iyi diyenler EL KALDIRSINLAR!
Ben iyiyim diyerek kendilerini göstersinler.
Kapalı kapılar arkasında ne konuşup duruyorsunuz.
Ben şahsi fikrimi açıkça yazmaktan çekinmiyorum.
Bunların hiç birine inanmıyor, güvenmiyorum.
Kimlere mi?
Siyaset yaptığını söyleyen hangi siyaset de olursa olsun onlara...
Dürüst olan, ahlaklı olan, namuslu düşünen önce SİYASİ PARTİLER YASASINI tam demokratik hale getirir, onu değiştirir.
Her şeyde, her işte örnek aldığınız AB- ABD ülkelerindeki siyasi partiler yasasına denk yasa çıkartın.
Ardından O kanundan beslenen partilerin lider egemen kadrolarına son verecek olan TÜZÜKLERİ demokratik hale getirin.
Böyle bir şey var mı?
Yok!
Palavra çok...
Halkın kendi iradesi, özgürce, hakça, hukuka ve adalete uygun şekilde sandığa yansımadıkça, netice almamız zor.
Sahtekâr ile tamahkâr el ele verir, soymaya, aldatmaya devam eder.
Bırakacaklar bu yetimin hakkı, şehidin hakkı edebiyatı yapmayı.
Yazıyor çiziyor duyuruyoruz, hangi yolsuzluk ve hırsızlığın hesabını hangi partide kim sormuş?
Yerel yönetimde ve genel yönetimde, ihaleye fesat karıştıran, edimin ifasına fesat karıştıran, çalan – çırpan- görevi kötüye kullanan- görevi ihmal edip devleti zarara uğratan kimden ciddi bir hesap sorulmuş?!
Bunları yazıyoruz diye 50 kez mahkemeye çıkmışlığımız var.
Ama çalanı, çırpanı, talan edeni adliye koridorlarında göremiyoruz.
Yazık be!
Benim hırssızım senin hırsızın diye bir şey olmaz. Hırsız hırsızdır...
Siyaset böyle şeylere cevaz vermemeli.
Siyaseti HIRSIZDAN- YALANCIDAN- TALANCIDAN- ARSIZDAN- YÜZSÜZDEN kurtarmak niyetiniz varsa, değiştirin şu siyasi partiler yasasını ardından parti tüzüklerini tam demokratik hale getirin, parti içi egemen güçler yok edilsin, halkın önünü açın, sandığı koyun her kademedeki kişiyi kayıtlı üyeniz ile seçin.
Sahtekâr delege düzeni ile değil.
Ayrıca mümkün ise bu kadar seçim ile ilgili karar alıyorsunuz, şu TERCİH sistemini getirsenize.
Tercih sistemini getirin, listenizi isterseniz 100 kişilik yapın.
Bakın halk, nasıl tercih yapıyor görün.
Ama işinize gelmez.
O zaman emir eri Ramazanlar olmaz.
Her yöreden bileğinin hakkı ile seçilip gelen insanlar sizi adam yerine koymaz, emir kulu olmaz, kendini o makama getiren halkın, hak ve hukukunu korur.
Adam partilerin listesine girmek için milyonlar harcarsa, seçilip geldiği mecliste halkın yararına mı, kendi çıkarına mı çalışır?
Sıkıntı burada.
Hadi gelin ŞU TERCİH SİSTEMİNİ ÇIKARALIM.
Yiğit olan, kendine güvenen, kendini matah sanan herkes listeye konsun bakalım kim çıkacak?!