Mersin niye böyle?
Havasından mı, suyundan mı, insanının kanından mı?. Mersin niye böyle? Niye her zaman işine geldiği gibi çalışıyor ve davranıyor?..
Bu günkü mevzuya gelmeden evvel, öncelikle Sağlık Bakanına ve emeği geçenlere halkımız adına bir teşekkür yapayım.
ŞEHİR HASTANELERİ işi çok güzel bir olay...
Kimin zerre kadar emeği geçti ise Allah razı olsun.
İnşaallah kötü niyetlere kurban gitmez.
Şimdi geliyorum Mersin’e…
Değerli Bakan Müezzinoğlu, Dün için, 12 Eylül 2013 günü, İstanbul Haliç Kongre merkezinde yapılacak olan ŞEHİR HASTANELERİ imza töreninde, (sözleşme) ister istemez kendisine bağlı birimlere davetiye gönderir.
Katılırsanız iyi olur, sizleri de ilgilendiren bir mevzu anlamındı onlara bilgi verir.
Katılımınız bizleri onurlandıracaktır denir.
Ek 1 de bu davetiyenin faks metnini göreceksiniz.
Bu Bir davet... Resmi yazı değil. Emir de değil. Rica. Üstelik nazik bir davet...
İsteyen katılır, istemeyen katılmaz.
Bunlar ne yapıyorlar?
İşgüzarlık yapıyorlar.
Her zaman olduğu gibi işlerine geldiği gibi yorumlayıp, kendi kendilerine vazife çıkartıyorlar (!)
Önce genel sekreter YAVUZ GÖZÜKARA ile görüşülüyor.
Ne yapalım?
O da katılalım, Bakan bizi orada görsün, fikrinde olunca, İdari Mali HizmetlerBaşkanı Yusuf Öztürk imzası ile bir olur hazırlanıyor, Genel Sekreter vekiliOp. Dr. İbrahim Şanlıalp tarafından uygun görüş verilerek bu olur onaylanıyor ve işin resmi alt yapısı yapılıyor.
Katılacaklar.
Ama masraf var, o ne olacak?
Bu katılımın tüm masrafı, gidiş geliş ve tüm harcamalar devlet kesesinden yapılacak, onların cebimnden beş kuruş çıkmayacak, öyle olması lazım (!)
İşte bu gidiş gelişin ve tüm harcamaların ödenmesi için kendilerine bağlı olan Döner sermaye kaynakları kullanıyorlar..
Bu harcamaların karşılanması ve giderlerin karşılanması için 11.9.2013 günlü 13447 sayılı onayı alıyorlar.
Ek.2 de ilgili onayı görebilirsiniz.
Kendi kendilerini görevli ilan ediyorlar, görevlendirmiş oluyorlar.
Şu işe bakın ya!
Gidersiniz anladık.
Bu şahsi kararınızdır.
Ayıp da değil, suç da değil.
Ama böyle kendi kendinize görev icat edip, onay alıp, tüm harcamalarınızı da devlete yıkmak neyin nesi?
Ayıptır ya, günahtır ya.
Böyle bir anlayıştaki insanlarla nereye kadar varacaksınız?
Siz orada görünüp, “bakın biz geldik, yanınızdayız, bizi yanlış anlamayın, biz size sadık ve bağlıyız” mesajı vereceksiniz, bunu da yaparken devlet kesesinden yapacaksınız.
Yağcılığında, şakşakçılın da sınırı haddi hukuku vardır.
Harcamalarınızı yetimlerin hakkı olan, şehitlerin hakkı olan devlet kasasına niye yıkıyorsunuz?
Hadi yıktınız, bu kadar çok sayıda insanı neye göre, hangi kıstasa göre, hangi ölçüye göre seçip de onay aldınız?
Bunlar orada ne görevi yapacaklar da görevlendirme yapıyorsunuz?
Alkış mı çalacaklar, zılgıt mı çekecekler? (!)
Ayıp ya!
Görevlendirilen isimlere gelince, Ek. 3 deki görüntüde var.
Ben yinede yazayım, bakın kimler bu imza töreninde görevlendirilmişler?(!)
MEHMET YAVUZ GÖZÜKARA (GENEL SEKRETER) ,
İBRAHİM ŞANLIALP (TIBBİ HİZMETLER BAŞKANI) ,
UZMANLAR; GAMZE SEÇEN, MESUT TURHAN, ALİ AYTEKİN KAAN, CEMAL SEÇKİN AKSAY, NURCAN YÜREK, SIRAÇ ÇALIK, ASUMAN ERASLAN, HATİCE ÖZGÜR, YILDIZ ULAK,
NURETTİN DÖNMEZ (SOSYAL ÇALIŞMACI),
SAVAŞ ŞENTÜRK (SAĞLIK MEMURU),
NURAY YAVUZ (HEMŞİRE),
MELTEM CAN (HEMŞİRE),
VEYSEL YALDIZ (VERİ KONTROL HAZIRLAMA İŞLETMENİ),
MEMNUNE ÇAMSARI (HASTANE YÖNETİCİSİ),
VOLKAN KAHVECİ (BAŞHEKİM),
HARUN ÖZMEN (HASTANE YÖNETİCİSİ- BAŞHEKİM),
FEYZULLAH KUTTUR (İDARİ VE MAL İŞLER MD.),
SÜLEYMAN ÜLGER (HASTANE YÖNETİCİSİ- BAŞHEKİM),
FATMA ÜLGER (İDARİ MALİ İŞLER MÜD.),
GÜLCAN SELANİK (HASTA HİZ.SAĞ.OTEL.MD.),
ŞEMSETTİN KARADOĞAN (İDARİ MALİ MÜD.),
YAHYA EFE (HASTANE YÖNETİCİSİ),
AYŞE ARZU MENDİL (İDARİ MALİ MÜD.),
LEVENT YILDIRIM (HASTANE YÖNETİCİSİ- BAŞHEKİM),
İBRAHİM DOĞU (İDARİ MALİ MÜD.),
RAMAZAN ARI (BAŞHEKİM- HASTANE YÖNETİCİSİ),
MUHİTTİN YILDIRIM (MÜDÜR YARD.)
Bunların hiç mi vicdanı sızlamıyor?
Devlet kesesinden tüm harcamaları karşılanarak gidip geliyorlar?
Ne için gittiler, orada ne gibi bir görev yaptılar, bunların kime ve nereye faydası oldu?
Bakan ve Başbakan orada sözleşmelere imza atarken, bunlar kalem mi tuttu, kağıt mı verdi, bilgisayara mı kaydetti, fotogra mı çekti, video mu çekti, çay mı dağıttı, pasta börek mi dağıttı, orada hastalananlara hemşirelik, doktorluk mu yaptılar, kağıdın ve kullanılan imzadaki boyanın uzmanlığını mı yaptılar (!)
Ne yaptılar da, orada GÖREVLENDİRİLDİLER?
Bu işin (görevlendirmelerin, gidiş gelişin ve tüm harcamaların) masrafı neden devlete yüklendi?
Kimse yok mu, bu işin hesabını soracak?
Nerede yetimin hakkı, şehidin hakkı, FIRATIN KENARINDAKİ KUZU adaleti?
Hak, hukuk, adalet anlayışı ile çalışmak bu mu?
Değerli Bakan Müezzinoğlu başta olmak üzere Saygıdeğer Başbakanımızın bu işin hesabını bunlardan soracağını umut ediyoruz.
İşte Mersin’i idare edenlerin ve KHB yönetiminin hali mecali...
Bu tablo bile size bazı şeyleri anlatıyor sanırım.