Mersin niye böyle, neden bu halde?
MERSİN’DE HASTANELERİN TÜMÜ BİR TUHAF ÇALIŞIYOR…
Yazıyoruz çiziyoruz, o yerli bile olan yok. Şimdi başka ayrıntılara dikkat çekeceğim ve Sn. Sağlık Bakanımızın da konuya el atmasını rica edeceğim. Nitekim bu işlerin tamamından haberi olacağını sanmıyorum. Bana göre Bakanı yanıltıyorlar. Bunu da kasıtlı yapıyorlar. Gelelim bu günkü mevzulara…
Mersin’deki üç büyük hastane başta olmak üzere tüm hastanelerde hizmet kalitesi oldukça düşük… Hasta hakları bir kenara, hastanın haline bakan yok. Herkes ayrı telden çalmaya alışmış…
Bakınız Acil kısımlarda Girişte bir Hemşire ve doktor olması ACİL VAKALAR GELDİĞİNDE AYNI ANDA BAKIP HANGİ BÖLÜME YATACAĞINI, NE GİBİ İŞLEM YAPILACAĞINI BELİRLEMESİ LAZIM. AMA HALEN YOK. Hasta paldır küldür geliyor ve orada nöbetçi doktor kimse, orada ise bakıyor. Hasta Temzilik firması elemanının eline kalmış. Oysa orada onu karşılayacak bir hemşire, doktor ve hasta bakıcı olması lazım. Bunu görmek mümkün değil.
Kan veriyorsunuz, yâda değişik bir tahlil olacaksınız. Laboratuar hizmeti ayrı noktalarda.. Hasta bir orya bir buraya kendi imkânları ile yürüyor ve dolaşıyor. Hastanenin bir ucunda tahlil laboratuarı, bir başka katta kan alan yer, diğer tarafta parmak ucu kan alımı felan fistan. Bunların hepsinin bir alanda ve mekânda olması gerekir. Hasta gitti mi tahlile, kandan idrar’a her şey orada bir çırpıda olmalı ve neticesini de yine oradan almalı. Kanı bir yerde ver, idrarı başka yerde, parmak ucu kanı başka yerde ve neticeyi başka yerden al. Böyle ucube iş mi olur? Düzeltilmesi acilen gerekir.
Acil’e kalp krizi nedeniyle hasta geliyor orada oyalanıyor. Oysa ilgilisi hemen onu kardiyoloji servisine kaldırmalı, uzman hekim hemen gelmeli. Nöbetçi doktor değil. O işin uzmanı gelmeli.
Hastanelerde halen yer hostesi dediğimiz refakatçi ve yol gösterici eleman yok. Olan yerlerde ise eğitim ve bilgi becerisi bu işe uygun değil. Her tarafa tabela asmışlar güya güçsüz ileri yaşta olana hizmet veriliyor. Ama icraatta yok. Ortalıkta doğru dürüst çalışan bir DANIŞMA birimleri yok. Danışma yapılmış, yanına fotokopici konmuş vatandaş fotokopiciye gidip soruyor. Danışmalar ayrı bir mekânda ve herkesin göreceği alanda olması lazım. Burada bulunan personelin ise zaman zaman davranış bilimi dâhil tıbbi konuda eğitimden geçirilmesi gerekir.Doanışmalar Danışma ma merkezi değil, yol gösteren, yardımcı olan yer olmalı. Çoğunluk böyle değil.
Yine Yaşlı, güçsüz, hastaların danışmadaki görevlilerce kapıda ilgili personele teslim edilmesi ve onların yorulmadan hizmet almaları sağlanmalıdır. Adam Parkinson, alzmaer hastası yürüyemiyor yada yüzde 80-90-100 engelli ama kimse yardım etmiyor. Burası postane değil ki, Hastane. Nerede bu hasta bakıcı, hemşire yâda yer hostesi dediğimiz kişiler. Eğer bunları temizlik elemanlarından yâda taşeron elemanı olarak çalıştırıyorsanız üzerlerine bir ayrı üniforma giydirin. Misalen kırmızı beyaz renk. Eğitimden geçirin ve bu hizmeti versinler. Danışmalarda oturanlar bilgili, eğitimli, düzgün giyimli olmalı özel meslek içi eğitimlerden geçirilmeli.
Ve kim nerede kadrolu ise oranın üniformasını giymeli. Temizlik, bilgi işlem gibi hizmet için alınan kişiler idari ve teknik şartnamelerine uygun çalıştırılmalıdır. Müdür, Başhekim sekreteri, özel kalem memuru, danışma elemanı gibi değerlendiriliyorsa dahi ( ki bu yanlış) şirketini temsil eden üniformasını giymeli. Beyaz önlük giyenler var ve bunlar sağlık çalışanı gibi algılanıyorlar vatandaşı yanıltıyorlar. İçlerinde art niyetlisi çıkıyor vatandaşı dolandırıyor. Bir bakmışsın Doktor olmuş, Hemşire olmuş… Bu üniformalara dikkat edilmesi gerek. Uygulamada çok büyük ihmaller var. Taşeron işçisi olarak TEMİZLİK- BİLGİ İŞLEM gibi kısımlardan işe alınmışlar. Bunların içinde sekreter olmuş, danışmada oturmuş, başka birime geçmiş devlet memuru gibi ahkâm kesenler, sağa sola emir yağdıranlar var. Bu durum devlet ciddiyetine yakışmıyor. Üstelik onların takındığı tavır yada yaptığı hata, Sağlık personeline, Ebeye, Hemşireye, doktora kesiliyor.
Hastanelerde Başhekim yardımcısları sayısı azaldı. İki kişi bir odada otursa ne gibi sıkıntı çıkar? Müdür yardımcılığı da sayı olarak düştü. Toplu otursalar ne gibi sıkıntı çıkar? Her birine ayrı oda verilmesi israftır. Fiziki mekân yok deniyor ama her yardımcıya bir oda tahsis edilmiş. Yazık. Bu hoyrat kullanımın önüne geçilmeli. Başhekim yardımcıları bir odada toplu oturmalı. Ayrı ayrı masaları olabilir. Aynı şekilde Başhemşire yardımcıları ve müdür yardımcıları da.
Özellikle müdür yardımcıları baktıkları birim ve servisin başında olmalı. Eğer hangi birim ve servisten sorumlu ise orada oturuyor olsa, hem iş disiplini sağlanır, hem çalışma barışına katkı olur.
Sağlık kurulundan hasta rapor alıyor. Yâda çeşitli nedenle kuruldan rapor alınıyor. Tasdik için kırk yer geziyor vatandaş ve sonunda kurula gidip onaylatıyor. Oysa Bu tasdik Başhekimlikte olmalı, onun oradaki bir eleman bu işi halletmeli. Fotokopi çekilecekse, aslı gibidir kaşesi vurulacaksa orada olmalı. Vatandaşa da yazık… Git gel, in çık… Günah…
Hastanelerde Konsey önü, Sağlık kurulu önü, Kardiyoloji, Dâhiliye bölümleri bazı günlerde ve saatlerde çok yoğun ve kalabalık oluyor. Böyle vakitleri değerlendiren Tırnakçı, dolandırıcı, kapkaççı olarak bilinen tipler oralarda cırıt atıyor ve hasta vatandaşın o perişanlığından istifade ederek mağdur ediyor. Güvenlik belli noktada durup buraları kontrol etmiyor. Buraların kalabalık olduğu saatlerde özel güvenliğin çok dikkatli olması lazımdır. Baş edemiyorsanız sivil polis isteyin. Ayrıca kamera düzenini arttırın. Tüm polikilinikleri, bekleme yerlerini, koridorları, servisleri kamera ile takip edin.
Acil de yine servise giden hastaları taşıyan asansör, personel ve diğer kişiler tarafından kullanılmamalı, hastaya özel olmalı. Personel kurumda sıkıntı yaşıyor. Personelin ilaç yazdırması yâda rutin muayenesi için kurumda bir kurum doktoru ayarlanabilmeli. Yani kendi personeli için. Bu motivasyonu sağlar çalışmada verimi arttırır.Hastanelerde Veri kontrol işletmeni veya daktilograf kadrosunda insanlar var. Ama bir Yazı yazılacak olsa, oradan oraya hasta koşturup duruyor. Dışarıda arzuhalciye mi yazdıracak hasta? Bu hastanın evrakına üst yazıyı kurum yazacak. Ama kurumdaki memurlar benim işim değil diyerek işin içinden sıyrılıyorlar. Peki, kimin işi? Hastaya günah değil mi? Oradan oraya geziniyor. Bu eziyet niye? Bir memur görevlendirirsiniz Başhekimlik sekretaryasının yanındaki odaya orada yazarçizer vatandaşı mağdur etmezler. Tüm bu iyileştirme ve çabaların sonuç alması için ise personel sık sık meslek içi eğitimden geçirilmelidir.
Ameliyathane ve yoğun bakım gibi ünitelere girilirken ayağa galoş ve kafaya bone takılması gerekiyor. Ancak bu alanın içeriye girmeden 1 – 2 metre önünde steril ve dezenfekte edilmiş bir alanla bütünleşmesi lazım. Yani kişi ayağına galoş giyse bile o dezenfekteli yere önce basmalı sonra ameliyathane ve yoğun bakıma girmeli. Buna dikkat edilmeli. Edilmiyor.
Hastaneye çeşitli ilaç zehirlenmesi, alkol zehirlenmesi, madde bağımlılığından gelenler olmakta ve bunlar direk serviste müşahedeye alınmakta. Kişi ayıktığında olay çıkarmakta ve demirbaş dâhil çevreye ve inansa zarar vermekte… Oysa bunlar için ayrı bir gözetim ve bakım yeri olmalı, bunlara bakan personel ise özel eğitimden geçmeli. Bunların verdiği zarar en asgari düzeye çekilmeli.
Aynı şekilde madde bağımlısı kişiler ve akıl eksiği kişilerin tedavileri için akıl ve ruh sağlığı bölümü oluşmalı. Bu tip hastalar takip altında olmalı. Hastanelerde onlar için ayrı bir fiziki mekân meydana gelmeli. Ayrıca en kısa sürede Mersin’de Akıl ve ruh sağlığı hastanesi ile Geriatrik rehabilitasyon merkezi faaliyete geçmelidir. Buna bu kentin acilen ihtiyacı var. Buna ilaveten Yaşlı ve bakıma muhtaç insanlar için düşkünler yurdu, madde bağımlısı insanların tedavisi için Belediyeler ile işbirliği içinde tatil köylerini andıran tedavi merkezleri hayata geçirilmelidir.
DOKUNMAYIN BUNLARIN DALGASINA DÜMENİNE (!)
Günlerdir bu köşede yazıyor ve duyuruyoruz. Bu işleri araştıran, soruşturan ve irdeleyen yok mu? Yoksa biz yanlışlığı, eksikliği, hatayı, ihmali, art niyeti gündeme taşırken, bir başka art niyetlilere adres mi göstermiş oluyoruz? Bu biraz ayıp olmuyor mu? Devletin adaletine, hakkaniyetine, eşit hizmetine yakışıyor mu? Nerede tüyü bitmedik yetimin hakkını koruyan ve korumakla mükellef görevliler? Ne oldu bu Fırat’ın kenarında ki kuzu anlayışına? Hastanelerdeki alım satımları soran, yakından takip eden, sık sık kontrol eden biririminiz yok mu?
Yukarıda da söylediğim gibi Mersin’de üç büyük Hastane var. Mersin Devlet Hastanesi, Toros Devlet Hastanesi (eski ssk), Mersin Kadın Doğum hastanesi. Bu hastaneler Sağlık Bakanlığına bağlı. Devletin kurumları. Buralarda son zamanlarda yapılan alım satımlar kamu vicdanını sızlatır hale gelmiş vaziyet de. İnanılmaz uygunsuz ve pervasız işler dönüyor. Yazıyorsunuz çiziyorsunuz, ilgilisi, ilgisizi, yetkilisi, yetkisizi umursamıyor. Herkes kendisini KANUNLARIN, yönetmeliklerin, genelgelerin üzerinde görüyor.
Bakanlık 2010 yılından itibaren HASTENELER alacakları her türlü malzemeleri ve hizmet alımlarını sağlık müdürlüklerine bildirecekler diye emir verdi. Hatta bu işler için izin alacaklar emri verdi. Genelge geldi. Bu genelge ve emir geleli neredeyse 2 yılı geçti. Ayıp yahu. Bu emirlere rağmen 2010- 2011- 2012 yılları içinde umursamaz bir çalışma, keyfi bir çalışma şekline şahit olduk. Bu nasıl yapılır? Bu genelge ve emir nasıl delinir? Kimse Hastanelerde alım satımların neye göre yapıldığını, yukarıdan gönderilen genelge ve emirlere uygun olup olmadığını araştırmıyor, denetlemiyor. Ben mi çıkıp denetleyeceğim? Bunu denetlemek bu kadar zor mu? Üç hastaneye birer yazı yazın ve 2010 yılı başından bu yana iğneden ipliği ne almışlar tek tek sorun. Listesini, dökümünü, dosyalarının birer tasdikli suretlerini isteyin. Bakın bakim, hangi işte size bilgi vermiş ve genelgeye uymuşlar? Bunu yazıp istemek çok mu zor? Madem gidip yerinde denetleyemiyorsun, zamanın yok, yada başkaca vızıltı cızıltı bahane çok, yaz yazıyı iste şu dediklerimi. Göndersinler incele. Bak bakalım hangi hizmet alımı, hangi malzeme alımında sana bilgi verilip, izin istenmiş? Yada bakanlık emir ve genelge esaslarına uygun alış veriş yapılmış! İddia ediyorum birçoğu sizden habersiz ve izinsiz. Genelgelere aykırı. Buyurun araştırın. Özellikle Doğrudan teminlerde bu izni hiç istemiyorlar. Hoppadanak alıyorlar. Ben yaparım olur hesabı. Öyle ise BAKAN size niye genelge gönderip emretti? Laf olsun diye mi? Doğrudan alımlarda 3 teklif metodu ile firmalardan alıyorlar ve işi kapatıyorlar.İhtiyaç yokken, depoda malzeme varken alım yapılıyor. Olayı takip eden yok ki. Bu işe dur diyecek bir yetkili yok mu? Satın almalara getirilen kişiler danışıklı döğüşüklü isimler. Başhekimler, Komisyon başkanları, ilgili müdür yardımcıları ve orada çalışan elemanlar organize olmuşlar, işi istediklerine vereceklerse, gönderilen resmi yazıların, genelgelerin, emirlerin , kanunların ne anlamı var? Bu işi adam gibi denetleyecek kimse yok mu, inceleyecek, araştıracak, soruşturacak kimse yok mu? Devlet niye var o zaman? Yesinler, içsinler, göz yumsunlar, sonrada çok çalıştık diye hava atsınlar diye mi? Günah. Olan Beyt-ül mala oluyor. O kasada yetimin hakkı var. O kasadaki parayı her önüne gelen, her kafası esen istediği gibi harcayamaz. O parayı harcayacak, kullanacak, o para üzerinde tasarruf yapacak, ihale ve alım satımlarda rol alacak olanların özenle dikkatle seçilmesi lazım. Pisliğe, yolsuzluğa, alım satımda hileye karışmamış olması lazam. Alım satımlar ve ihaleler yüzünden Yargılanıyor olmaması lazım. Şehitlerin yetimlerin hakkı var. Benim bu sesimi ARTIK duysunlar. Ben düzgün adamım, dürüst ve onurlu adamım diyenler duysunlar. Emirleri altındaki başta Mersindeki üç büyük hastane olan MDH- MTDH- MKDCH olmak üzere sonrasındaki tüm bağlı hastanalere hızla bir gizli ve ivedi ibareli yazı yazıp, 2010 – 2011 – 2012 yıllarında yapılan ihale ve alımların ( üç teklif ile doğrudan alımlarda dâhil) listesini, dosyasını, içeriğini, kendilerine bildirilip bildirilmediğini, izin alınıp alınmadığını resmen istesinler. Bakalım kaç işte bilgi verip izin almışlar? İzni aldıklarında ne yapmışlar, almadıklarında ne yapmışlar? İzin almadıklarında niye, neden, niçin izin almamışlar gerekçeleri ne imiş, ve o işleri kim veya kimler almış, kaç paralık işlermiş, gereklimiymiş, gereksiz mi didik didik incelesin soruştursunlar. Bakın neler çıkacak… Ne keyfi alımlar, ne eş dost, ahbap çavuş alımları çıkacak. Bu devlet hepimizin... Yazık günah oluyor. Birileri yiyecek kuru ekmeği bulamazken, birileri kurmuş bir düzen Lop lop, lüp, lüp götürüyorsa BU BİRAZ HEM ÇİRKİN, HEM AYIP OLUYOR. AYRICA Devletimize yakışmıyor.
Bir başka husus ise MDH de yapılan bir önceki yemek ihalesi biliyorsunuz savcılığa şikayet edilmişti. Savcılık evrak ve belgeleri MDH den istedi. İnceliyor. Bu arada siyasetin aktörleri devreye giriyorlar. ayrıca Doktorların yakınları, akrabaları, yargı ile teması olanlar devreye sokuluyor. aman ha, bize bir şey olmasın, sıkıntıya girmeyelim deniyor. Madem sıkıntıya girmek istemiyorsunuz, o zaman yasalara, kanunlara uygun çalışın. Bekleyeceğiz göreceğiz.
Son yapılan ve benim bir önceki yazımda belirttiğim YEMEK İHALESİ İSE (1 yıllık olan) aşırı düşük teklif sorgulaması görüyor. Düşük bedel verenlerden ekonomik sorgulama istenmiş. Bakalım şu ihaledeki yaklaşık bedeli bilenler ve yan firmalarına mı gidecek, yoksa ekonomik açıdan en avantajlı fiyat verene mi gidecek onu da bekleyip göreceğiz.
www.haberanaliz.net
CEVAP HAKKINA SAYGILIYIZ. Cevabı yazıda, adı geçen ilgilisi ve yetkilisi göndermesi gerekir. Telefon ve iletişim bilgilerini koymayı unutmayınız. CEVAP GÖNDERECEĞİNİZ
ADRES:batuhansezerhaberanaliz06@gmail.com