haberanaliz
Her şeyin Başı SAĞLIK

Her şeyin Başı SAĞLIK

Mail: hbssaglik@gmail.com

Mersin Sağlıkta hayret bir şey dedirtecek uygulama

Mersin Kadın Doğum Hastanesi ile ilgili yazılar yazınca birde baktık ki kapımızın altından bize bir dosya atılmış. Dosyayı inceledik ki, ne görelim? Eski MDH müdürü iken 800 yataklı hastaneden 300 yataklı hastaneye tenzili rütbe yapılarak verilen müdür GÜLTEKİN ARSOY’un 2007 yılı içinde Sağlık Bakanlığı Teftiş kurulunca teftiş edildiği, müfettiş NİHAT ÜNVER ve MUSA ALTINTAŞ tarafından haklarında disiplin soruşturmaları yapıldığı ve ayrıca suç duyurusunda bulunulduğu anlamış olduk.

Bu dosyaya göre yapılan tahkikat ve inceleme sonucu ilgililerin çoğunun unvanları ellerinden alınmış, bir kısmının görev yeri değişmiş, birçoğunun ise Ağır cezaya düşerek yargılamalarının başladığını anlamış olduk. İşin garibi ise, Dosya münderecatında adı geçen 12 kişiden biri olan GÜLTEKİN ARSOY ödüllendirilir gibi yapılarak Mersin Devlet Hastanesinden alınıp Mersin Kadın doğum ve çocuk hastanesine verilmiş. Oysa adı geçen dosyada çok ciddi suçlamalar ile mahkemeye sevk edilmiş.

İHALEYE FESAT KARIŞTIRMAK dâhil, devletin zararına sebebiyet vermek gibi suçlamalar var. Bunları hazırlayanlarda Bakanlık müfettişleri... Sağlık Bakanı da gerek cezai yönden adliyeye sevki için gerekse idari yönden cezalandırılmaları için ONAY vermiş. Bakanın onayına rağmen, bu raporu yazan Müfettişlere rağmen halen bu kişilerin görev başında olmaları hayret edilecek bir durum.

Bu da akıllara SİYASİ baskı ve siyasi yandaşlık mı var? Sorusunu getiriyor. Eğer siyaseti yapacak ve baskı kuracak biri varsa o da Bu işin başı olan SAĞLIK BAKANI. Ama adam, önüne gelen raporu tereddütsüz onaylamış ve ilgili makamlara tevdi etmiş. Peki, öyle ise, bu işin yâda kişilerin arkasında kim ve kimler var? Neden koruyorlar, niçin koruyorlar ve neden halen daha üst makamlara getirmeye çalışıyorlar?

Adı geçen dosya münderecatında önemli bir bölümden bahsedeceğim : “….ihaleler sonucunda ortaya çıkan bu tablonun, işlenen fiiller kapsamında değerlendirilmesi de uygun olacaktır. Söz konusu iddialar ile ilgili olarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde teşekkül ettirilen bilir kişi heyetinden rapor alınmış olup, söz konusu raporda  Mersin Devlet Hastanesi ihale komisyonu üyesi olup ihalelerde sorumlu olan şüpheliler, …………/…../ ve GÜLTEKİN ARSOY’un (12 kişi) 28.4.2005 tarihinde yapmış oldukları 2005/32232 sayılı ihale dosyasında yaklaşık maliyet tutanağında; 30.000 çekimlik MR cihazı, 35.000 çekimlik tomoğrafi cihazı, hizmet alımı şeklinde olmasına rağmen, yaklaşık maliyet tutarının aksine; 90.000 çikemlik MR, 105.000 çekimlik spiral tomoğrafi cihazı hizmet alımı yaparak, ihaleye ştirak ederek firmaları yanıltarak ihaleye yeterli iştiraki önlemişler ve en uygun teklifin oluşmasına mani oldukları anlaşılmaktadır. Yine bu ihalede idari şartname içinde iş deneyim belgesi talep edilmiş, bu iş deneyim belgesi ibraz edilmediği halde, ihalenin …… Firmalarının ortaklığı üzerine bırakılmış, bu ihaleye karşı yapılan şikâyet üzerine ihale kamu ihale kurumu tarafından 4734 sayılı K.İ.K,37 maddesine aykırı bulunarak ihale iptal edilmiştir. 21/9/2005 tarih ve 135499 sayılı pazarlık usulü ile yapılan ihalede hazırlanan idari şartnamede iş deneyim belgesi konmamış ve daha önce ihale konusu olan görüntüleme konusunda iş yapmamış olan …….. şti.ne buihale verilmiş olup, ….. şti. bu ihale ile ilgili olarak ………. Şti.den 28/7/2005 tarihinde satın aldığı toplam değeri 1.951.926 TL. Bedelli 2 adet cihazı ihale kurumu olan Mersin Devlet Hastanesine 21/9/2005 tarihinde usulsüz ihale ile kiralayarak 3 yıl içinde Mersin Devlet Hastanesinde bu ihale ile ilgili kira bedeli olarak 4.601.980.90 TL tahsil edip, kurumun zararına sebebiyet vermiş oldukları anlaşılmaktadır…..”

Dosyada daha çok içerik var. Hangi birini yazalım.

Şimdi diyeceksiniz ki, kardeşim sen yazıda, şirketin adını yazmıyorsun, başkalarının adını yazmıyorsun da, neden GÜLTEKİN ARSOY’UN adını yazıyorsun?

Haklısınız…

Ama ortada bir gerçek var.

O diğer adları geçen ve benim burada zikretmediklerim hakkında idari disiplin cezaları tatbik edilmiş ve görev yerleri değişirken birçoğunun unvanları üzerinden alınmış, birçoğu tenzili rütbe yapılarak memuriyetten uzaklaştırılmış. İl dışına tayin edilen bile olmuş. Ama Gültekin Arsoy ise sanki taltif edilir gibi kadın doğuma verilmiş. Kafamıza ve herkesin kafasına takılan da bu… Bir dosya var. İçinde adı geçenler İhaleye fesat karıştırmaktan ve devleti zarara uğratmaktan cezalar almışlar. Hatta Ağır cezada yargılanmaya başlamışlar. Bu dosya içinde Gültekin Arsoy’da var. Oda yargılanıyor. Nasıl oluyor da, o aynı il merkezinde bir başka hastanede müdür olarak istihdam ediliyor? Burada bir yanlışlık yok mu? Ayrıca ADALET, HAKKANİYET, USUL, ESAS, KANUN, YÖNETMELİK varsa, bu uygulamanın iyi niyetli tarafları Gültekin Arsoy’a var da, diğerlerine niye yok?  HAL BÖYLE OLUNCA, MİLLETİN KAFASINA BAŞKA ŞEYLER ÜŞÜŞÜYOR. Devletin adalet ve hakkaniyetine gölge düşüyor. Bir insan ya suçludur, cezasını öyle yâda böyle çeker. Ya suçsuzdur. GÜNAH…

Denilen o ki, bu kadar olaydan sonra Gültekin Arsoy kısa süre sonra MDH ye tekrar gelecek. Onu sahiplenenler ve tutanlar idari mahkemeye dava açtırdılar, bu arada da siyasi destek oluyorlar. Bunlar çirkin şeyler, devletin adalet ve hakkaniyetine yakışmıyor.

Unutmadan hemen belirtelim. Adı geçen Dosya, Mersin Ağır ceza mahkemesin, T.C.Cumhuriyet Başsavcılığınca 2009/40848 (29) soruşturma no,  2010/7576 esas no, 2010/518 sayılı iddianame numarası ile sevk edilmişti. Şu anda yargılama halen sürüyor. O dosya kapsamında adı geçen devlet memuru ve yetkililerin hepsi darmadağın edilmiş. Görev yerleri değişmiş. Tenzili rütbe olmuşlar. İl dışına gönderilmişler. Ama Gültekin Arsoy öncesi 800 yatak olan sonrası 500 yatak olan MDH den alınıp 300 yataklı kadın doğum hastanesine müdür olarak verilmiş. Sizce bir gariplik yok mu?

Bu günlük bu kadar yarın gündeme bomba gibi düşecek bir başka olay var.