haberanaliz
Her şeyin Başı SAĞLIK

Her şeyin Başı SAĞLIK

Mail: hbssaglik@gmail.com

Ne olacak bu hastanelerin hali?

Mersin Devlet Hastanesinin eski başhekimi şimdiki hastaneler birliği genel sekreteri, SAĞLIK ALANINDA yönetimsel olarak çizdiği gayrı sıhhi uygulamaları devam ettiriyor.

Vatandaşlar başta MDH olmak üzere Mersinde devlet sektöründen aldıkları sağlık hizmetlerinden memnun değiller. Çünkü beceriksiz, iş bilmeyen bir ekip ve takımla oluşturulan yönetim yüzünden hizmetler aksıyor, hizmette verim ve kalite düşüyor. Bu gözle görülen gerçeği değiştirmek için çaba harcayan tek bir yetkili etkili makam sahibini bulamamak ise ayrı bir üzüntü.

Acil servislere çok yoğun başvurular var. Acil vakaların bir an evvel sağlık hizmetine kavuşması lazım.  Ancak başvuranların durumları aciliyetlerine göre vatandaştan muayene ve tedavi olmaları için kapılarda İNZİBAT gibi duran güvenlik görevlilerince belirleniyor. Özellikle MDH de durum böyle.

İnsanlar durumlarının aciliyetine göre hizmet alması gerekirken ve bunun bu aciliyete göre hizmet almasının temel kuralı olması gereken triaj yerine gerek büyük acilde gerekse travmatoloji de bu işleri kapı güvenlik görevlileri sağlıyor.

Bu husus da Eğitimsiz, bilgisiz, asıl işi Güvenlik olan güvenlik görevlileri yerine getiriyor. Olacak iş değil ama oluyor.

Üstelik bu görevleri yerine getirirken hem saygısızlar hem haklı oluyorlar (!)

Vatandaşa kaba saba davranıyorlar. İtip kakıyorlar. Zorla sıraya sokuyorlar. Zaman zaman bu yüzden istenmeyen üzücü  olaylar çıkıyor.

Acil servis girişinde triaj uygulaması vardır ama uygulayan kim?

Triaj nedir?

Tanımını bakanlık yapıyor.

Triajı bir doktor, bir hemşire, bir sağlık memurundan oluşan ekibin yapması lazım. Hani nerede? Böyle bir ekip yok.  Böyle bir ekip Mersin’deki hiçbir şyerde yok. Olması için gayret sarf eden de yok.

Ayrıca acil serviste hastaların aciliyetine göre kırmızı sarı yeşil çizgiler çizilerek yönlendirme işaretleri ile ilgili birime yönlendirilmesi gerekir.

Hasta işi bu olmayan, mevzudan hiç anlamayan GÜVENLİK görevlilerince bir büyük acile, bir travmaya yönlendiriliyor.

Acil serviste doğru triaj ve hızlı bir şekilde değerlendirme yapacak deneyimli doktor, hemşire, sağlık memurundan hızla bir ekip oluşmalı. Bunlar hastayı hızla müdahale etmeli, tam bir tedavinin başlaması için vakit kaybetmeden gerekeni yapmalı. Gerekli konsultasyonun yapılması, tetkiklerinin tamamlanmasını sağlamalıdırlar.  Hasta yatarak tedavi olacaksa bunu belirlemeliler, yatağı ayarlamalılar, cerrahi tıbbi bir müdahale gerekse ona göre durum belirlemesi yapmalılar. Böyle olursa acil servis hizmeti yerine gelmiş olur. Mersin de devlete ait hastanelerde etkin, kaliteli bir acil servis hizmeti sunulmamaktadır.

Acil serviste saniye ve dakikaların önemi vardır. Özellikle MDH de acil servisi neredeyse yolgeçen hanına dönmüş durumda. Bir defa çok pis kokular yayılmaktadır. Pissuvarlar ya bozuk, ya berbat kokuyorlar. Tuvaletler berbat kirli ve mikrop saçıyorlar. Tuvaletlerin neredeyse çatısı çökecek halde.  Sayıları az. Aynı yatakta hiç örtü değiştirilmeden yatan hastaları görüyoruz. Çarşaf mı yok, olan çarşaflar kayıp mı oluyor? Bu işi kim kontrol ediyor, niye böyle bir rezalet söz konusu, kimsenin umurunda değil.

MDH acil servisi ve tüm poliklinikler ENGELLİ dostu değiller. Sanki engelli düşmanları buralarda görev almışlar. Engelli kardeşlerimiz için o kadar talimat ve genelge gelmesine rağmen halen gerekli düzenlemeler TSE belgeli ve bu husustaki yönetmeliklere uygun yapılmış değil. Üstelik Engelli kardeşlerimiz için yol gösterecek, elinden tutup gezdirecek yardımcı personelde yok. İşitme engelliler için bu dili bilen bir tek personel yok. Mersin deki Tüm hastanede bu engelliye hizmet verecek işaret dilini bilen tek bir personel yok. Sözde engelli rampaları var. Ama TSE ye uygun değil. Uydurma, baştan savma.

Hastane yönetimi, başta genel sekreter Yavuz Gözükara, Hastane yöneticisi Memnune Çamsarı olmak üzere hastane yönetiminin tüm kadrosu, bu husus da gereken donanıma haiz olmayan, hasta memnuniyeti açısından, mali ve idari yönetim anlayışı açısından, yeni oluşan otelcilik hizmetleri anlayışından, çağdaş ve modern hastanecilik yaklaşımından uzak, dinamik ve seri olmayan bir yapıda çalışma sürdürüyor. Mersin merkezdeki Toros Devlet de de durum aynı. Diğerlerinde de.

Günü kurtarma peşinde olan yöneticilerimiz yüzünden Mersin deki  hastaneler naçar durumda.  Sağlık hizmetini daha kaliteli sunmak, daha fazla kişiye daha kaliteli hizmeti verebilmek için herhangi bir gayret ve çaba yok.

Hastaneleri daha ileri bir teknoloji ile donatmak, tıbbi ve bilimsel aktivitelerle donatmak gibi bir düşünce ve istekleri sanırım yok.

MDH de her şeyi Yavuz Gözükara ve Memnune Çamsarı belirliyor. Yavuz Gözükara diğer hastanelerde ise MDH de olduğu gibi tavır almak istiyor. Öyle olunca da, hizmetin veriminde, kalitesinde gözle görülür bir değişim yok.

Bu ve buna benzer durumlar Mersin Merkezdeki Toros Devlet Hastanesinde de aynı. Tarsus devlet hastanesinde de aynı.

Bakanlık ard arda genelgeler emirler gönderiyor. Bu genelge ve emirleri bile okuyup gereğini yapmaktan aciz durumdaki yöneticiler, halen Hastanelerin elektrik, su, telefon giderlerini azaltamadılar. Gittikçe artıyor. İsraf hat safhada.  KHB Genel sekreterinin kendisine bağlı hastaneleri zaman zaman gezdiğini görüyoruz. Ancak bu gezmeler turistik amaçlı değilse, gezdikleri yerde, hangi icraatı düzeltmişler, hangi yatırımı getirmişler, hangi hizmeti getirmişler, hangi hizmetin sunumunda bir eksiklik görüp düzelmesini sağlamışlar bunların bilinmesi gerekir. Zaten bu çalışmalar düzgün olmuş olsa, millete yansır. Hastanelerde etkin verimli kaliteli bir hizmet yok. Oysa devletin imkânı oldukça çok…

Kadın doğum hastanesi hariç merkezdeki iki büyük hastane olan MDH ve TDH de araç park sorunu mevcut. Personelin aracıda yer bulamıyor. Vatandaş gelse o da yer bulamıyor. Boş olan her alana bir tadilat ile ya prefabrik ya yığma şekilde hizmet binası dikiliyor. Ağaçlık alanlar yok ediliyor. Büyük bir görüntü ve çevre kirliliği oluşturulmuş durumda.

Ayrıca en önemli hususlardın başında kurumların kendi web sitelerinde ilgili hastanelerin ALIM SATIM İŞLERİ, satın alma komisyonunun ihaleye çıktığı işlerin dökümanları, ihale ilanları, kurum ile iş yapan firmaların alacak ve kurumun borç tabloları konmuyor, güncellenmiyor. Açıklık, şeffaflık ilkeleri bir türlü oturmuyor.

Tümünde Hastane taşeron çalışanlarının maaşları gününde verilmiyor. Bu işi takip edecek olan kontrol ve muayene komisyonları ise firmaların sahip ve yöneticileri ile KANKA olmuşlar, takip etmiyorlar. O işçilere yazık değil mi? Onların çoluğu çocuğunun hakkı ne olacak?

KHB Genel Sekreterliğine oturan Dr. Yavuz Gözükara’nın bir an evvel bu hususlarda çok acil çalışma başlatması lazım.