NORVEÇ’İ ÇÖKERTİYORMUŞ!
LİBERALLERE GÖRE EŞİTLİKÇİLİK NORVEÇ’İ ÇÖKERTİYORMUŞ!
Muhalif TV kanalları epeydir Liberal Demokrat Parti eski başkanı Cem Toker’i programlarına konuk ediyorlar.
Kendisi ülkede yürütülmekte olan politikaları eleştiriyor.
Ona göre bu uygulanan politika devlet eliyle bazı kesimlere arka çıkıyor ve bunun liberalizmle ilgisi yok.
Bu konuda bir fikir farkımız yok.
Ama şüphesiz kendisi sömürüyü reddetmeyen ve eşitlikçiliğe aykırı bir görüş olan liberalizme bağlı. Geçenlerde bu kanallardan birinde konuştu ve Norveç’de yüksek gelir gruplarından daha yüksek vergi alınmasının sorunlara yol açtığını söyledi.
Bu politikanın kendilerine destek verilenleri tembelliğe teşvik ederken, daha yüksek vergi ödeyenleri kısıtladığını ileri sürdü.
Bilindiği gibi her ne kadar neoliberal dönemde oldukça aşındırılmış da olsa hâlâ bu ülkelerde yüksek gelir gruplarından alınan vergi yetersiz gelir elde edenlere aktarılıyor.
Toker’in bakış açısında epeyce tuhaflıklar var.
Bir kere sorun olduğu söylenen bu ülke yani Norveç dünyada göreli olarak daha dengeli ve yüksek refah sağlayan ülkeler içinde en önlerde geliyor.
Bu ve benzeri ülkelerde yaratıcılık, teknolojik gelişmeler en yüksek düzeyde.
Toker’e göre değişik şekillerde kendisine gelir aktarılanlar tembelleşiyormuş.
Çok çalışanlar ve yüksek gelir elde edenler bundan mutsuz oluyormuş.
Bu bakış açısı insanların sadece para için çalıştıklarını varsayıyor.
Bu doğru değil.
İyi bir iş ortamı kişiyi besler, geliştirir ve iş sadece zorunlu bir etkinlik değildir, daha doğrusu olmamalıdır.
İçinde bir çeşit oyun da olmalıdır.
Ama kapitalist şirketlerde buna izin verilmez.
Kapitalist sistemde nüfusun sadece çok küçük bir oranı yaratıcı ve zevkli bir iş ortamına sahiptir.
Sosyalist olduğunu iddia eden bürokratik kollektivist ülkelerde de çalışan konseylerinden (sovyetlerden) eser kalmadığından, özyönetimin olmadığı bu sistemlerde de benzer sorunlar, örneğin yabancılaşma ortaya çıkar.
Bu arada gelir dağılımının çok kötü olduğu, sosyal desteklerin yetersiz olduğu ülkelerde işsizlerin oranı daha düşük değil.
Bu ülkeler hızla gelişmiyor.
İnsanları tembel olmamaya teşvik etmek adına örneğin işsizlik sigortalarını azaltmanın veya tamamen kaldırmanın yaratacağı hasarlar çok daha yüksek.
İşsiz kişilerin çocuklarının yetersiz besin nedeniyle zekâ geriliğine varan hasarları bunlardan biri. İşsiz kişinin depresyona girmesi nedeniyle ömür boyu sıkıntılar yaşaması ayrı bir olay.
Liberalizmin bu konuda bakış açısı son derece dar ve sorunludur.
Tuhaf olan durum bu muhalif kanallarda bu düşüncelere karşı hiçbir eleştirinin getirilmemiş olması.
Neoliberalizme karşı geliniyor ama liberalizme dokunulmuyor.
Liberalizm adeta bu kanallara da hâkim olmuş gibi.