Okuyun ve yalan yere kimseye umut vermeyin!!!
Beni anlamakta güçlük çekenler olduğunu çok iyi biliyorum. Çünkü toplumun yüzde 85’i beleşe, avantaya, haksızlığa, adaletsizliğe, kolaycılığa, riyaya (ikiyüzlülük), mürailiğe alışmış durumda.
Okumaktan aciz, okumayı beceremeyen, aklı fikri pislikte, şöhrette, sosyal medyada ahlaksızlıkta, kolay kazançta... Örf, adet, gelenek, töre, inanç mevhumu, ahlak mevhumu giderek yok oluyor. Komşuluk ilişkileri çoktan bitti. Yan binada kim oturur, bırakın, kapı karşınızda kim oturur tanımıyorsunuz, o da sizi tanımıyor, merak etmiyor, selam vermekten aciz halde… Kardeş kardeşe yar olmuyor yahu!!
Yüce dinimizi anlamıyorlar, anlamaya çalışmıyorlar, kutsal kitabımızı okumuyorlar, bizlere ne emrediyor umurlarında değil. Fikirsiz, zikirsiz yaşıyorlar. Geldiğimiz nokta hiç iç açıcı değil. Allah’ı ve onun rahman ve rahim olmasını, doğruluk ve dürüstlükten yana olmasını, iyilikten yana olmasın, kendisine şirk koşulmasını sevmediğini idrak edemiyorlar. Çünkü okumuyorlar, dinlemiyorlar, tartışmıyorlar, yargılamıyorlar, istişare etmiyorlar, ben bilirim kafasındalar, bir halt da bilmiyorlar, farkında değiller!!!
Ankebût Suresi 41. Ne diyor?: Allah'ı bırakıp da başkalarını dost ve yardımcı edinenlerin hâli, örümceğin hâline benzer. Örümcek de barınmak için kendine bir yuva yapar. Hâlbuki yuvaların en zayıfı, en çürüğü şüphesiz örümceğin yuvasıdır. Keşke bu gerçeği bilselerdi!
Ankebut suresi bizlere ne anlatmak istiyor?: Ankebût sûresinin ana konusu, doğru inanca sahip olmak ve bu minval üzere yaşamaktır. Sûre insanoğlunun başıboş yaratılmadığını, Allah karşısında sorumlu olduğunu, dolayısıyla bir imtihan hayatı yaşadığını bildiren ayetlerle başlar ve Allah'ın gerçek müminlerle münafıkları mutlaka birbirinden ayıracağını bildirir.
Bakara Suresi 8. Ayet bizlere ne diyor?: İnsanlardan bir kısmı vardır ki, biz Allah'a ve kıyamet gününe inandık, derler. Hâlbuki onlar, iman edenler değillerdir. Ve insanlardan bir kısmı da var ki; Allah'a ve ahret gününe inandık derler, fakat onlar inanacak yapıda değiller. (Bunlar ikiyüzlülükle fıtratlarını tamamen bozmuş olanlardır.)
Nahl Sûresi 114. ayeti ne bize anlatıyor?: İnsanın dünya hayatını devam ettirebilmesi için elbette yemeğe ve içmeğe ihtiyacı vardır. Bunu helâl yollardan karşılamalı ve ölçülü kullanmalıdır. Yiyip içmekten maksat ise hayvanlar gibi şuursuzca yaşamak değil, bu nimetleri bahşeden Allah'a şükretmektir.
Nûr Suresi 26. ayeti bize ne anlatır?: Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara yakışır. Temiz ve iffetli kadınlar temiz ve iffetli erkeklere, temiz ve iffetli erkekler de temiz ve iffetli kadınlara yakışır. Bu temiz insanlar, iftiracıların kendilerine isnat ettikleri suçlardan uzaktır.
Nûr Suresi 45. ayeti bize ne anlatıyor?: Allah, hareket eden her canlı varlığı sudan yarattı. Onlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, bir kısmı iki ayağı üstünde yürür, bir kısmı da dört ayağı üstünde yürür… Allah ne dilerse onu yaratır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
Mâide Suresi 87. Ayet bize ne anlatıyor: Ey iman edenler! Allah/ın sizlere helâl kıldığı pâk şeyleri haram kılmayın, hadden aşmayın, Allah hadden aşanları sevmez. Ey inananlar! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri haram etmeyiniz/kendinizi mahrum etmeyiniz, aşırı da gitmeyiniz.
Okuyor muyuz?
Hayır!
Bize anlatan doğru dinliyor muyuz?
Hayır!
Unutuyoruz, Allah her şeyi hakkıyla bilen ve hakkı ile işitendir.
Yazımın başlığını “Okuyun, ve yalan yere kimseye umut vermeyin!!!” koymuştum.
Okumanın nedenini anlatmaya çalıştım.
Şimdi umut işine gelelim, güven verme işine gelelim, bunu da bir geçmiş hikaye ile anlatayım:
Bir gün ülkenin birinde Kral dondurucu bir kış mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafıza sorar:
– Üşümüyor musun?
Muhafız: – "Alışığım sayın kralım" der.
Kral: – "Olsun, sana sıcak tutacak elbise getirmelerini emredeceğim" der ve gider.
Ancak bir süre sonra KRAL içeri girdiğinde emri vermeyi unutur...
Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedini görürler, duvarın üzerinde şöyle yazılıdır: "Soğuğa alışkındım; fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü..."
"Türlü türlü vaatlerle, insanları bekleterek bir umuda bağlayarak kesinlikle imtihan etmeyin.
- Hiç kimseye ümit ve yapmayacağınız söz vermeyin.
Çünkü insan, bekledikçe değişir.
Beklettiğiniz kişi hakkınızda telafisi imkânsız olumsuz düşüncelere girer.
Önce insanların umudunu öldürürsünüz, ardından sevgi, saygı, güven ölür dostluk ölür, muhabbet ölür..
Baki Selam ve Dua ile.