ORTAKUMLUK KIYI KUMULU
Ortakumluk kıyı kumulunda çalıştığımız alan, Tarsus (Berdan) Çayı ile batısındaki 1 ve 2 nci drenaj kanalları arasında kalan alandır. Tarsus Çayı, Seyhan Nehrinin 10 000 m batısındadır. Tarsus Çayının 10 625 m batısında da Deli Çay bulunmaktadır. Bu 3 akarsuyunun getirdiği toprak malzemesini kuzey batı yönündeki hâkim deniz akıntıları kıyı boyunca taşır ve kıyıdaki kumları da rüzgârlar iç kısımlara doğu taşır. Bu kumula en yakın köy Kulak Köyüdür. Türkiye’de en büyük kumulları oluşturan başlıca 2 nehir olan Ceyhan ve Seyhan nehirleri tüm Çukurova kıyılarında Türkiye’nin en büyük kumullarını oluşturmuştur. Ortakumluk kumulu da delta kumullarının bir parçasıdır.
Orta Holosen’de Tarsus yakınında olan kıyı günümüzde Tarsus’tan oldukça uzaktadır. Günümüzde Karabucak bataklığı Orta Holosende oluşmuş kıyı bataklığıdır.
Tarsus Çayı ağzı ile batısındaki 1 nci drenaj kanalı arası kumulun uzunluğu 1 473 m ve genişliği 130 m ile 178 m arasında değişir. Tarsus Çayının batısındaki 1 nci ve 2 nci kanal arasının uzunluğu 2 447 m ve kumulun genişliği 38 m ile 158 m arasında değişir. Tarsus çayının yeni ağzı ile eski ağzında yapılan kanal arasındaki kumul setinin uzunluğu ise 7 199 m’dir.
Ortakumluk kumuluna 20-21 Haziran 1978 ve 20 Ekim 1993 tarihlerinde araştırma gezilerimiz oldu. Bu gezilerde kumulda 35 bitki türü tespit ettik. Araştırmamız kumul türlerini tespit yönünde olmadığından ve çeşitli mevsimleri kapsamadığından tür sayısı kumulun gerçek tür zenginliğini göstermemektedir. Kumulda Türkiye ve Türkiye’nin sadece bu bölgesine endemik Echinops dumanii bitki türü diğer kumul türlerinden biraz daha fazla önemdedir.
Kumulda 1978 yılındaki araştırmamızda 16 adet örneklik alan çalışması yaptık. Puslu çorakçimi (Sporobolus virginicus) 6, Şehvetotu (Cyperus capitatus) 4, Kum dikeni (Echinops dumanii) 3, Meyan (Glycyrrhiza glabra) 2 ve Çediotu (Prosopis farcta) 1 örneklik alanda hâkim bitki türleri idi. Ayrıca Rumdikeni (Alhagi maurorum ssp. graecorum), Kıyı sütleğeni (Euphorbia peplis) ve Yalıotu (Ipomoea imperati) yer yer hakim bitkilerdi. Arazi gözlemlerimizde ayrıca Ipomoeo-Sporoboletum ve Salsola-Cakiletum muhtemel bitki topluluklarını tespit ettik. Bugün Tarsus Çayının doğusunda Tarsus Plajı ve batısında Huzurkent Plajı bulunmaktadır.
Tarsus Çayı ile Kazanlı yakınındaki 2. drenaj kanalı arası Turan Emeksiz kumul ağaçlandırma sahasıdır. Burada 1962-1965 yılları arasında kumul 101 parsele bölünüp 1 847 ha alanda ağaçlandırma yapılmıştır. Ağaçlandırmada Okaliptüs, Kıbrıs akasyası ve Fıstık çamı kullanılmıştır. Kumuldaki bu ağaçlandırmalar denizden 60-130 m içeride başlar. Bu kıyılarda 1 m’ye yakın gel-git bulunmakta olup fırtınalı zamanlarda deniz rüzgârın da etkisiyle kumulda oldukça içerilere girmektedir. Yani ormancıların ağaçlandırmadığı kıyı şeridi deniz etkisiyle bitki türlerince oldukça fakirdir.
Tarsus çayı ile batısındaki 1. Drenaj kanalı arasında 1993 yılında Bahşiş Plajı bulunmakta idi. Buranın daha önceki adı Tarsus plajı idi.
Çok yakın geçmişe kadar ekosistemlerce zengin olan Tarsus bu değerlerini zamanımızda kaybetmiştir. Karabucak, Aymaz ve Dipsiz Göl bataklıklarının ilk ikisi yok edilmiştir. 1939 yılında başlayan 850 ha alanlık Karabucak ağaçlandırması Türkiye’nin ilk büyük ağaçlandırması idi. Aymaz bataklığı kurutulup tarlalara dönüştürülmüştür. Ortakumluk kumulu gerisinde bulunan kıyı tuzcul alanlar drenaj ile ıslah edilip tarlalara dönüştürülmüştür.
Kıyı kumulunun gerisinden itibaren Tarsus ovası Berdan Projesi 1. Merhale Sulaması projesi ile sulanan tarlalara dönüştürülmüştür. Son olarak kıyı kumulunda yapılan ağaçlandırma ile kumul büyük kısmında biyolojik zenginliklerini kaybetmiştir. Bu 3 bataklık, kıyı tuzcul ve kıyı kumulları yok edilmeden önce bilimsel açıdan araştırılmadıkları için Türkiye hangi biyolojik zenginliklerini kaybettiğini hiç bir zaman bilemeyecek. Türkiye bugün bu bilgisizliğinin rahatlığını yaşamaktadır.