haberanaliz
Mustafa GÖKTAŞ

Mustafa GÖKTAŞ

Mail: mustafagoktas006@gmail.com

Palavracı Başkanlarımız!

Yahu şaşırmamak mümkün değil. Adamlar gözümüzün içine baka baka bizi SALAK yerine koyuyor ve utanmadan bunun resimleyip basına servis ediyorlar...

Muhterem basınımızda, işine nasıl gelirse o yandan bakarak bunu haberleştiriyor.

Son yıllarda moda oldu.

UTANMAMAK!!!

İnsan utanma duygusunu yitirirse, her şeyi yapar ve söyler onu da makul karşılar...

Günde ülkenin dört bir yanından basın bülteni ve açıklamalar geliyor....

Özellikle Belediye Başkanları...

Hepsi icraat ve çalışmaları, projeleri birbirinden kopya çekiyor.

Kendi fikir ve projeleri hak getire.

Birde bu işleri yaparken bizim paramızı harcıyorlar. Sanki kendi öz ceplerinden harcama yapmış gibi de vatandaşlara yansıtıyor, basında algı yaratıyorlar.

Örneğin....

Gıda kolisi dağıtımları...

Covid kolisi dağıtımları..

Ramazan kolisi dağıtımları..

Bu dağıttıkları tüm malzemeler ihale suretiyle bizlerin verdiği vergiler ile oluşan kasadan alınıyor (yani beytülmal) ama bir bakıyorsunuz PALAVRACI- ATMASYONCU- REKLAMASYONCU- TRİBÜNLERE OYNAYAN BAŞKANLARIMIZIN adı soyadı imzaları konarak halka dağıtılıyor...

Oysa Belediyenin adını yazarsın. Başına da Türkiye Cumhuriyeti ibaresini koyarsın. O dağıttığın koli, erzak, her ne ise kaynağını da koliye yâda erzakın kutusuna yazarsın.

Para bizim cebimizden, reklamı şakşakası, yağcısı yalakası PALAVRACI BAŞKANIMIZA GELSİN.....

Bunlar hayır hasenattır. Hayır, hasenatı cebinden yaparsın.

Devlet kasasından yapıyorsan o zaman kendini öne çıkarmayacaksın, biraz utanacaksın...

Partisi murtisi önemli değil, alayı yapıyor bu utanmazlığı. Hem de birbirine bakarak yapıyorlar.

Bizim sırtımıza binmek işlerine geliyor. En kolay iş, bizim sırtımıza binmek.

Bir örnek daha... Devlet kanun çıkardı. Yasal koruma altına aldı. Sokak hayvanları, evcil hayvanlar ve doğadaki (insan dışındaki) canlılar için. Bunun için bütçe ayırdı. Projeler üretti ve belediyelere de sundu.

Şimdi tüm belediyeler ve başkanlarımız, basına servis ediyorlar.

Neyi?!

Filanca başkan, felanca başkan, hayvanları unutmamış, elleri ile yem vermiş, mama kabı koymuş, barınak yapmış, kümes yapmış, kedi evi- köpek evi- kuş evi yapmış... Mış mış da mış mış...

Bakın resmi kayıtlara göre yazıyorum.

Ülke geneli Belediyeler yasa gereği bu hayvanlar ve canlılar için ihale suretiyle kuru mama ve benzeri yem yiyecek almışlar. Yaptıkları bu işlerin tamamının parası bizlerden çıkmış. Kedi evi, köpek evi, barınak, mama kabı, suluk v.b... Hepsinin parası beytülmal dediğimiz bizim vergilerimizle oluşan devlet (belediye) kasasından yapılıyor.

Ufak bir araştırma ile 2020 yılının bu ayına kadar yurt geneli 26 milyon liralık alım yapılmış.EKAP’a girin gözünüzle görün.

Bizim uyanık, şakşakayı seven, palavracı başkanlarımız ise, sanki kendi cebinden harcıyormuş iyilik yapıyormuş gibi dağıttığı mama kabına, kuş ve kedi evine, malzemeye kendi adını yazıyor imzasını koyuyor, yetinmiyor, bizim sırtımıza yüklediği masraf bir yana, basına bülten atıyor, kendin hayırsever, yardımsever, iyilik meleği gibi tanıtıp algı oluşturuyor.

Yahu, utanın yahu! Evinizde bir kedi, köpek besliyor musunuz acep!

Madem bu kadar hayırseverdiniz de bu yasa çıkmadan evvel niye yapmıyordunuz bu işleri?

Yasa var, nizam var. Bizim cebimizden harcayarak yaptığın bu işlerde bari reklam yapma, kendine, beleş reklam yaparak şahsi çıkar sağlama...

Ya Allah aşkına, utanın ya!

Ne oldu bu utanma duygusuna kardeşim?!

Bir tek kişi bu işi sorgulamıyor. Tartışmıyor. Hepsi toptan HAYVANSEVER oldu (!)

Yolda sokakta köpeğe kediye tekme atan başkanımız, iş reklama geldi mi, çağırıyor maaşları bizden ödenen basın bürosu elemanlarını, “başkanımız mama verdi, yemledi, kuş evi astı, kedi veya köpek evi açtı, evcil hayvanları unutmadı” gibi basın bültenleri yapıp muhterem basına dağıtım yapıyor...

İki dini bayram bir yılbaşı ve bazı özel anma günlerinde de, o muhterem basın, fatura kesip, şakşakayı seven, pohpohlanmayı seven başkanlarımızın basın bürolarına teslim edip, belediye bütçesinden nevi miktarda para alıyor. Yani basına ödenen bu paralarda bizden çıkıyor.

Bu son 17 yıldır aynen artarak devam etti. Bu işin sağı solu yok. Hepsi utanmadan, sıkılmadan, yasaya dayanarak bu utanmazlığı yapıyor.

Ama kendi yapıyormuş, himmet buyurmuş gibi vatandaşlara basın aracılığı ile lanse ediyorlar...

Basın da bu işe üç beş kuruş için alet oluyor.

Yapmasınlar demiyorum. Fakire, fukaraya, ihtiyaç sahibine, hayvanlara yardım etsinler.

Buna karşı değilim. Zinhar!!! Gelsinler bende bütçem oranında yardım edeyim.

Ben, bizim sırtımızdan yapıp, kendi yapıyormuş havasına girenlere sesleniyorum ve UTANIN diyorum...

Hiç mi utanma arlanma kalmadı ya...

Ben bu yazıyı yazdım, birazdan dağıtım yapacağım.

Ben böyle yapmıyorum cebimden harcıyorum diyen olursa da, EKAP da hangi belediye bu iş için ne kadar harcamış, basına ise o işi nasıl servis etmiş yayınlayacağım.

Artık yeter ya!