haberanaliz
Her şeyin Başı SAĞLIK

Her şeyin Başı SAĞLIK

Mail: hbssaglik@gmail.com

SAĞLIĞIN SIYIRMIŞLARI

SAĞLIĞIN SIYIRMIŞLARI

Bazıları ‘Emel’ine doymayan Temel gibi geziyor. Hele ki emelinden bekledikleri umduğu gibi olmaz ise çatlayıp hasta oluyor, ha bire sakinleştirici içiyor. Yani psikolojik ilaçlar. 

Dün yine akşam saatlerinde vatsap hattıma SAĞLIK çalışanlarından aşağıda yayınlayacağım yazı içeriği geldi.

Bakın ismi bende saklı.

Yazdığı yazının hiçbir yerine dokunmuyorum.

Cümle düşüklükleri, noktalamalar bile şahsa ait.

Ne diyor?:

“.... SON ÇARE...  Yapacak bir şey yok. Derdimizi kime söyleyelim. Muhatap yok inanın. Bu kadar yolsuzluk oluyor ne müfettiş geliyor ne de hesap soruluyor. Yapanın yaptığı yanına kâr kalıyor. Maskeci, taklacı, terzi, bin bir yüzlü, esas oğlanı, Tanımlamayla bitiremeyiz.. Yani sayın gazeteci simli abisinin kırmızıçizgisi bu zirtapoz olduğu sürece, Mersin Sağlık müdürlüğü mümkün yok düzelmez. Fitne, fesatin ve riyanin merkezî olmaya devam eder...  Siz olmasanız bu sahtekârlıkları kim duyuracak? Bunların oynattığı atlar, kırdıkları fındıkların hesabını kim soracak? Son 10 yılda bilgisayar alım ihalelerinde Mersin Sağlık müdürlüğü 310 trilyon fazla para ödedi. Hesap ortada. Keşke  helal süt emmiş bir müfettiş gelse de incelese. Ne gelen var ne giden. Cafcaflı, simli, parlak abiler sağolsun. Sonra bir yaygaradir gidiyor? Kim veriyor bu bilgileri gazeteciye? Yakında öğrenecekler kimlerin verdiğini, merakta kalmasınlar fazla. Gidip mahkemede bu yapılan soygunun hesabını soracağız. Devletin, milletin, yetimin hakkını soracağız. Ayda 20 bin maaş almak için her yıl onlarca trilyonu peşkeş çekenler hesap verecek.  Bir zamanlar yazdığınız Sivaslı uzmanın yaptığı usulsüz işlemleri bir başkası yapsa hapisten çıkmazdı. Adam şimdi .... hst. ense yapıyor. Bazıları da azgın teke modunda..  Millet namusunu yolda bulmadı. Bu konuda da konuşulacak, size yakında, o, azgın tekelerin, kurumdaki bayanlara yaptığı yazışmaların ekran görüntülerini atacağım, hiçbir şey gizli kalmaz. Yapabildikleri tek şey size iftira atmak, hakkınızda oda oda gezip yalan konuşmak. Sonra da adam tutup dövdürelim bu adamı şeklinde geyik muhabbetleri. Herkes bunları dinleyip gülüyor tabi. Son yazımızda çok önemli birini daha yazmıştık, MÜMESSİL abi. Bu mumesil abi sağlık müdürlüğüne gelip leylek bacaklarını üst üste atıp kahve içiş şekliyle tanınır. Vay be, neydim, noldum. Şahdım şahbaz oldum şeklinde egosunu tatmin eder. Daha düne kadar doktorların odasına desturla giren bu zâtı, şimdi hastanelerde başhekimler karşılıyor. İki üç işçi öncülüğünde geziyor. Daha geçen haftalar şehir hastanesinde, ailesinden birinin hastalığı nedeniyle evraklarını o iki işçi gezdirirken vatandaş telefonuyla oynuyor, Sağlık benden sorulur havasında guldur olmuş gibi yürür. Yani sayın gazeteci siz son caremizsiniz. Dürüst, namuslu, devletini seven sağlıkçılar olarak bizim sesimize siz kulak veriyorsunuz. Allah razı olsun sizden...”  BÖYLE YAZMIŞ, BÖYLE BİTİRMİŞ...

Şimdi geliyorum, Hak etmeden maaşını alan, arkasını siyasilere dayayıp, iş yapmayan, ama milletin namusuna göz diken, kadına kıza sarkan, makamını çiftlik gibi kullanan, kapısındaki güvenlikçiye git büfeden şunu al, şuraya git, buraya git diye ÖZEL işlerini yaptıran, odasında kapılar kapalı halde bazı bayanlarla saatlerce bom boş oturan ve iç çamaşırı muhabbeti yapanlara.... Bunlarla ilgili gelen bilgileri inceledim, bir çalışma yapıyorum. İncelemem bitsin sonra görüşürüz.

Bu arada SAĞLIK İL MÜDÜRÜNE sesleniyor ve diyorum ki, sana bağlı başkanlar, müdürler ve çalışanların kapılarını görecek yerlere kamera koydur.  Ancak bu kamerayı partiye yuva yapmış bu işi yapan isimlerden değil, piyasada kendiniz gezin, internette araştırın, Mersinden bir garibana yaptırın. Kayıtların muhafazası sizin odanızda olsun.  Ekranı da odanıza büyük koydurun. Bunların odalarına giren çıkanları, saatlerce kalanları bir incelemeye alın. Bakın odaların içine değil, kapılarının önünü direk gören güvenlik kamerasından bahsediyorum. Belki gün içinde izleyemezsiniz ama gece sabaha kadar oturun o günkü kaydı izleyin. Bakın neler ile karşılaşacaksınız. Çok çalışıyoruz diyenlerin nasıl laklakla vakit öldürdüklerini, o makamları hak etmediklerini tespit edeceksiniz. Yazıktır. Devletten 15-20 bin lira ayrıcalıklı para al, akşama kadar dedikodu üret, devlete hiç bir getirin olmasın, birde kalk git partide adam kes, saatlerce cep telefonu ile siyasi simsarları ara, dert yan. Yahu oturduğun koltukta böyle vakit öldüreceğine işini yapsana kardeşim, demezseniz benden kötüsü yok. 

Sizde bir savcı eşi çalışıyormuş. Tanımıyorum. Ama hanımefendinin çok namuslu bir insan olduğunu, işini düzgün yaptığını, tertemiz yürekli olduğunu çeşitli sağlık çalışanlarından duydum. Bana gelen duyumlara göre, Bu hanımefendinin eşinin yetkisini kullanıp benim telefonumu dinletmek istemişler...  Oda, hadi işinize, bu işler bakkal dükkânından pirinç almaya benzemez, o işlerin olması yasalarla olur. Bir karın ağrın varsa savcılığa başvurursun, savcılık yasal olarak gerek görürse, dinletir. Yoksa canının istediğini dinleyemezsin cevabını verince, hoşlarına gitmemiş, şimdi onun hakkında da atıp tutuyorlarmış..  Tabi o savcı siyasetin içine yuvalanmış meslekten atılan avukatlık yapan savcılardan değil. NAMUSLU SAVCI. Mersin adliyesinde çok sayıda namuslu şerefli savcı ve hâkim var. Neticede adam zaten artık savcı değil, başka görevde. Orada da namusu ile memlekete hizmet sunuyor. Eşi namuslu insan gibi... Ben yazdım anlayan anladı, herkes kendini bilir.

Bu arada yazının başlığına “SAĞLIĞIN SIYIRMIŞLARI”  demiştim.

Bakın kimi tabağı sıyırıyor, kimi yatta viskiyi sıyırıyor, kimi kendine ait teknede sıyırıyor, kimi ha bire araba alıp satıyor ve barlarda sıyırıyor, kimi Eylül gelince, kimi Ekim gelince sıyırıyor. Kimisi korkmazmış, hatçam diyor, kimise neşesini bulup gönül eğlendiriyor, kimi ben yazdıkça kafayı sıyırıyor...

Birde bir  cerrah var, dönümlerce seraları, avakadoları muzları var. İt ürür kervan yürür dermiş. Ona diyeceğim şudur: Her atasözü her zaman doğruya çıkmaz. Bazen karşına KURT çıkar. Bu işler, akrabalara para verip ödeyemeyince o kişinin malına çökmeye benzemez. 

NOT: Her Cuma günü ulu caminin önünde yem satan kuşçunun oraya gelir otururum. Cuma namazından sonra en az 3 saat. Şu beni yakaladığında yâda gördüğü yerde dövecek olan, kafamı gözümü yaracak olan, öldürecek olan SAHTE KABADAYILARI ve üç kuruşa kullandıkları hakkımda dedikodu üreten tipleri orada bekliyor olacağım. Hem de her hafta Cuma günü. Unutmayın...

ALLAH, DEVLETE VE MİLLETE ZEVAL VERMESİN.

Baki Selam ve Dua ile.

www.haberanaliz.net

CEVAP HAKKINA SAYGILIYIZ. 

Cevabı yazıda, adı geçen ilgilisi ve yetkilisi göndermesi gerekir. Telefon ve iletişim bilgilerini koymayı unutmayınız.

CEVAP GÖNDERECEĞİNİZ ADRES: batuhansezerhaberanaliz06@gmail.com