haberanaliz
Her şeyin Başı SAĞLIK

Her şeyin Başı SAĞLIK

Mail: hbssaglik@gmail.com

Sağlıkta sağlıksızlık olmaması için denetim şart! Çünkü Balık baştan kokar...

YILLAR GELİP GEÇİYOR, BİZ KUYRUĞA BAKARKEN…

ÇARPIK AYAKKABI ÇARPIK AYAĞA UYARMIŞ…

BİZE kızmayın, gönül koymayın. 

Size güzel övgü dolu sözler söylemiyorum diye bozulmayın.

Ama hastaya şeker verirsen iyileşir mi? 

Hastaya iyileşmesi için acı da olsa ilaç vermek gerekir? 

Siz uyarılarımı, öğütlerimi nasıl isterseniz öyle anlayın. 

Yolunu kaybedene iyi yoldasın demek, yolundaki dikenleri, yolun sonunu söylememek zulümdür, günahtır. 

Kimse dinlemese bile ben faydalı olacağına inandığım sözümü söyleyemeye devam edeceğim.

Sevabına söyleyeceğim. 

Çünkü yarınlarda nasıl olsa onlar pişman olacaklar. 

Kanun karşısında millet adına gazetecilik görevimi yapmaya çalışıyorum. 

Allah karşısında da vicdanım rahat. 

Kimseye iftira atmıyorum. 

Tek derdim, iyi ve güzel şeyler yapılması için gördüğüm aksaklıklar konusunda uyarmak. 

Mersindeki tüm hastanelerde yemek ihalelerinde çıkan sorunları yazdım. 

Hemen her kurumda ya ihalede, ya fiyatta, ya sözleşme devrinde  ya da ihale sonrası hizmet kalitesinde usulsüzlük, aksaklık var.

İl Sağlık Müdürlüğü bu konulara neden el atmaz, neden soruşturmaz diye düşünüyor, yazıp duruyorum. 

Satın almadan sorumlu il müdür yardımcısı İbrahim Şahin yıllardır bu işi yapıyor. 

il Sağlık müdürünün İbrahim Şahin’i görevlendirmesini ve  tüm hastaneleri tek tek titizlikle soruşturmasını beklerdim. 

Gayet iyi niyetimle, sorun çıkan kurumlardaki görüştüklerime. 

Neden İl Sağlık Müdürlüğüne sormuyorsunuz. 

Bakın oradan hiç sorun gelmiyor bana dediğimde, Bana İbrahim Şahin yemek ihalelerini  bilmez, bize sağlıklı bilgi veremez dediler. 

Neden dedim?

Çünkü İl Sağlık Müdürlüğü yemek hizmeti satın almıyormuş. 

Kendi yemeğini kendi personeliyle yapıyormuş. 

Düşündüm iyi dedim devlet taşeron elinden kurtarılmış. 

Tüm hastanelere bunu tavsiye edecektim. 

Personel, mutfak, tüp, gerekli alet edevat, bulaşık, temizlik malzemesi, kuru, gıda, et, ekmek, sebze meyve alırsın ucuza yaparsın. 

Ne var bunda?

Ne güzel bir iş!

Devlet kazansın, fakir fukaranın yetimin hakkının olduğu devletin kasası kazınsın. Ne diye özelleştirirler, ne diye taşeronlara peşkeş çekilir diye zaten kızarım. 

Derken, önce bu işin maliyetine baktım. 

Kaça yapılır, ihtiyaç nedir diye. 

Sağlık Müdürlüğünün WEB sitesine baktım hiçbir alım ilanı yok. 

Kamu ihale kurumunun sayfasına girdim. 

Hiçbir açık ihale yok. 

Hiç yapılmamış. 

O zaman kardeşim siz bu işi nasıl yapıyorsunuz. 

Yıllardır doğrudan teminle mi yapıyorsunuz?

Neden tüm malzemeleri yazıp açık ihale yapmıyorsunuz. 

Açık ihale yaparsınız malzemeler size günlük, haftalık nasıl isterseniz teslim edilir. 

Doğrudan teminle kimlerden, kaç liraya, ne zaman aldığınızı bilmiyorum. 

Ama AÇIK İHALEYE GÖRE PAHALI olacağı kesindir. 

Bir kere bu durum ihale kanununa aykırı... 

Rekabet ve fırsat eşitliği yok.  

Durum böyle olunca işin rengi değişiyor tabi.  

Yaptığınız işin açık ihaleyle yapılmış yemek hizmet alım işinden daha ucuz olduğunu söyleyemezsiniz. 

Rekabet yok, şeffaflık yok, Yemek hizmeti alsanız belki daha ucuza alacaksınız. 

Mutfak yeri veriyorsunuz, personel, elektrik, su, kaç liraya, kimden alındığı belli olmayan diğer malzemelerin maliyetleri. 

Şimdi Sağlık il müdürlüğünün yıllardır aynı görevi yapan, görevi hiç değişmeyen il müdür yardımcısı İbrahim Şahin’ e soruyorum. 

Belki yemek hizmeti satın almadınız, ama hiçbir mal da mı almadınız?

İhalelerin rekabet fırsatı yaratılarak açık yapılması gerektiğini bilmiyor musunuz? 

Ben gazeteci olarak ben biliyorum da, siz mi bilmiyorsunuz?

Açtım kamu ihale kanununu okudum. 

İlk sayfada yazıyor. 

Siz de biliyorsanız. 

Neden? Neden? Neden?

Hastaneleri yazıyorum, oralarda şu var bu var ama bu konuda hakkı teslim etmeli. 

Hastane müdürü Şemsettin Karadoğan katılmadığı ihaleye katılmış gibi komisyon kararına imza atmasının sahte evrak düzenlemek olduğunu bilmiyor belki ama ihaleyi açık yapması gerektiğini öğrenmiş. 

Devlet hastaneleri kanunun emrettiği gibi açık ihale yapıyorlar. 

Şeffaflık ve kamuoyu denetimi var. 

Biz de gördüğümüzü bildiğimizi yazabiliyoruz. 

İl Sağlık Müdürlüğü yemek için ne malzeme alıyor, kimden, kaç liraya, ne zaman, hangi usulle alıyor bilemiyoruz. 

Tabi bizim gibi Mersin esnafı da bilmiyor.

Yıllardır İhalelerinizi internet sayfanızda yayınlayın diye yazıyorum, söylüyorum. 

Şeffaflık olsun, katılım olsun, siz de şaibeden kurtulun devlet de kar etsin. 

Sözümüze itibar edip ihaleleri internete koyanlar oldu, koymayanlar oldu. 

Yetkililere seslendim hep. 

Bu kurumları denetleyen İl Sağlık Müdürlüğünün web sitesinde bir tane ihale bilgisi olmadığı hiç aklıma gelmezdi.  

İl Sağlık Müdürlüğü ne kullanır, ne alır, kimden alır, kaça alır, ihale yapar mı? 

Hiçbir şekilde bilme şansımız yok, tabi soru sorma şansımız da olmuyor. 

Siz diğer döner sermayeli kurumlardan aldığınız paralarla gelir elde ediyorsunuz. 

O nedenle iki kere düşünmelisiniz. 

O yedirdiğiniz yemeğin parasının bir kısmı memurun cebinden çıkıyor, diğer kısmı da başka kurumlarda çalışan kişilerin emeğiyle elde edilmiş gelirler. 

Harcarken iki kere düşünün. 

Bakın bir kıssadan hisse aktarayım. Şirazlı Sadi hazretlerinden: 

“padişah bir elma yerse halkın bağından

adamları kökünden söker ağacı

sultan zulmü reva görürse beş yumurta için

askerleri şişe geçirir bin tavuğu"

Bilmem anlatabildim mi?

O yüzden benim yazdıklarımın sonucunu alamıyoruz, o yüzden açılan soruşturma ve incelemeler, araştırmalar üstün körü AHBAP ÇAVUŞ MİSALİ kapatılıp gidiyor.

Yazık günah.

Bu devlete ve millete yazık.

Devletin kasasında herkesin hakkı var.

Mersin İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNÜN YAPMIŞ OLDUĞU İHALELERİN 2009 YILINDAN İTİBAREN İHALE SONUÇLARINI KAMU İHALE KURUMUNUN SİTESİNDE BEN BİR TÜRLÜ GÖREMEDİM. DİKKATLİ BAKTIM GÖREMEDİM.  NEDEN BU YAYINDAN İMTİNA EDİLMİŞTİR MERAK ETTİM, SORUYORUM. DUYULMAMASI VEYA GÖRÜLMEMESİ GEREKEN BİR HUSUS MU VAR Kİ, SAKLANMIŞTIR? YÂDA YAYINLANDI DA BEN Mİ BULAMADIM? BİRİ AÇIKLARSA SEVİNİRİM…

Vay benim sağlığım!

Sağlık Bakanlığı SAGLIKTA DÖNÜŞÜM adı altında çok güzel işlere imza atıyor. 

Ama Bu güzel işler TAŞRADA ÇOK YERDE vatandaşa yansımıyor. 

İdarecilerin üstün körü hizmet anlayışları yüzünden uygulamalar randımanlı bir şekilde hizmete girmiyor.

Mersin’de halen YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI randımanlı bir şekilde insanlarımıza hizmet sunamıyor. 

Çağdaş, uygar, insan hak ve onuruna yakışır hizmetin sunulmamasının yanında bir de hepsinin ÖZEL SEKTÖRDEN alınmış KALİTE BELGELERİ VAR. 

Kalite belgeli hastaneler ve kurumlar olmuşlar ama hizmetin sunumunda kalite ve verim yok.

Vatandaşta memnuniyet yok. 

Bunları denetleyecek makamlarda oturanlar ise görevlerini yapmamakta ısrar ve inatla çalışmalarını sürdürüyorlar.

Üst makamlarda oturanlar ise ne oluyor, ne yapıyorsunuz, niye böyle oluyor? Diye sormaktan acizler.

Neyse..

Bugün RESMİ ARAÇLARLA ilgili önemli bir hususu dile getirmek istiyorum. 

Devletin taşıt kanunu var. 

Resmi araçların ve makam arabalarının nasıl kullanılacağı, izah edilmiş. 

Ama uyan yok, aldırış eden yok. Hor kullanan çok…

Oysa bu hususta Maliye Bakanlığının 15 Mart 1995 tarih ve 22228 sayılı Bütçe Uygulama talimatı var. 

Yine Sağlık Bakanlığının 16 Mayıs 1995 tarih ve 3405 sayılı genelgesi mevcut. 

Önemli olan ise Bütçe Uygulama talimatı doğrultusunda yayımlanan bakanlık genelgesi ile Sağlık Bakanlığına ait taşıtların kullanılmasında alınması ve uygulanması zorunlu olan hususlara riayet edilmesi gerekir. 

Ancak bu hususlara taşrada dikkat eden, buna uygun çalışan, hassasiyet gösteren sayısı az.

Bakınız, bu genelge ve mevzuatlara göre, Resmi taşıtlar, tahsis edildikleri işlerin dışında veya özel işlerde kesinlikle görevlendirilmeyecekler, Örneğin, ikametgâhlara gazete, dergi gibi yayınlar götürülüp getirilmeyecek ve özel amaçla resmi taşıt kullanılmayacağı bildirilmişti.

Tatil günlerde ve mesai saatleri dışında Bakanlık Nöbetçi Memurluğu sorumluluğunda bulunan araçlar, sadece mesaiye kalan üst düzey yöneticiler tarafından ve mesai günleri ancak, saat 20.00 ’den sonra kullanılabilecek, Bakanlık dışında bu saat’ten sonra gelip resmi olmayan işler için, araç tahsisi isteyenlerin bu talepleri, kesinlikle yerine getirilmeyeceği bildirilmişti.

Yine Mesai saat’leri içerisinde Toplu Taşıma Araçları ile gitme imkanı bulunan veya çok yakın olan görevlendirilmelerde, araç talebinde bulunulmayacağı, Resmi görevler haricinde taşıt talebinde bulunulmayacağı, bu tür talepler olursa kesinlikle karşılanmayacağı bildirilmişti.

Aynı zamanda Makamlarına hizmet aracı verilen birimler, bu araçları ancak mesai ( 08.00-20.00 ) saatleri içerisinde resmi görevler için kullanılacak, bu araçlar görevlerinin bitiminde Bakanlık park yerine bırakılacağı,  Bu tür uygulamaların sonucundan ilgili birim amiri sorumlu tutulacağı,

Aynı zamanda Bakanlık birimlerinin iştirak etmesi gereken Bakanlık dışı toplantılara ilgili birimler gerekli koordinenin sağlanmasını, mümkün olduğunca az araçla katılınması sağlanacağı,

Kendilerine müstakil araç tahsis edilen üst düzey yöneticiler daha önce makam onayı ile belirlenen aylık akaryakıt sarfiyatlarına riayet etmek için azami gayret göstermeleri,

Taşıt görev emriyle teşvik edilemeyen kullanımlar ile görev emrinde belirtilen görev güzergahının dışına çıkanlar, görevi kötüye kullandığı tespit edilenler ve ettirenler hakkında yasal işlem yapılacağı ve masrafları ile idarenin uğradığı zararlar tahsil edileceği,

Belirtilen bu hususlarla birlikte, Başbakanlığın 09.08.1994 tarih ve 1994/32 sayılı genelgeleri doğrultusunda belirtilen diğer tedbirlerin uygulanmasında da gereken hassasiyetin gösterilmesi istenmişti.

ŞİMDİ…

Bu genelge ve talimatlar ortada iken sadece BAKANLIK MERKEZ TEŞKİLATI mı bu uygulama ve esaslara uymak durumunda?

Taşrada buna uygun çalışan kaç idare var?

İl müdürlükleri, Hastane Başhekimlikleri ve il müdürlüklerine bağlı tüm birimlerde bu tamime uygun çalışılıyor mu? 

Kim kontrol ediyor, kim bakıyor?

KÖRLERLE SAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLAR MANTIĞI ile birbirlerini idare eden kontrol teşkilatları mı, yoksa üst makamlar mı kontrol etmeli?

Bakanlık müfettişleri gelip tüm birimlerini bu genelge ve tamimlere uygun çalışıp çalışmadığını tespit etmeli ve uygunsuz kullanımın önüne geçmelidir.

BU ARADA AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI İLE İLGİLİ YAZDIK, UYARDIK. 

Ama tınlayan olmadı. 

Olmasınlar. 

Yer kiralamaya devam. 

Üstelik bilinen kişilerden… 

Partililer de dermiş ki, ne var bunda, onlarda bizim arkadaşımız, partilimiz. 

Onlar kazansınlar. 

Yani devletin imkân ve olanaklarını kinde yandaş ve arkadaşları olunca peşkeş çekmekten geri kalmıyorlar. 

Vallahi helal. 

Yok mu bu devletin ilgili yetkili birimindeki önemli şahsiyetleri? 

Neredeler? 

Bu kadar yazıp dillendiriyoruz, kör kuruşun hesabını soracakları yerde, aldırmadan işlerine devam ediyorlar. 

Siz devam edin bu yanlış ve anlaşmalı paslaşmalı işlere. 

Mutlaka bir gün hesabı sorulur. 

Sizin hesaplarınız var ise ALLAHINDA HESABI VAR. 

Unutmayın…

Bu günlük de bu kadar.