haberanaliz
Mustafa GÖKTAŞ

Mustafa GÖKTAŞ

Mail: mustafagoktas006@gmail.com

Seçim harcamaları ve gerçekler

Yerel seçime giren bir Türkiye ve benim memleketim MERSİN.

Mersin’de anlı şanlı adaylarımız ve listeleri sahaya iniş yaptı.

Tuhaf bir çalışma şekli var.

Biliyorsunuz, Devlet kasasından TBMM de gurubu olan bazı partilere yardımlar yapılıyor.

Çok ciddi boyutta rakamlar.

Bunun dışında aday olanlar da, kendi imkân ve olanaklarını koyuyorlar.

Hatta bazı kendini garanti gören adaylar meclis sıralamalarını paraya tahvil edip en çok parayı bastırana veriyorlar.

Bunları bir kenara bırakalım.

Memleket da açlık diz boyu.

Geçim sıkıntısı had safhada.

İşsizlik almış başını gidiyor.

Piyasadaki fiyatlar milletin kâbus gibi başına çökmüş.

Üstelik biz kısa süre önce DEPREM yaşadık.

Evi barkı olmayan, çadırda yâda konteynırda insan onuruna aykırı şekilde yaşayanımız var.

Sadece Deprem illerinde değil, yani depremi yaşayanlar değil, tüm ülke düşünse, bu SEÇİM harcamalarına bir son verir, boşa harcanan o paralar ile o insanlara EV yapılır.

Düşünsenize, hangi ülkede 45 gün süren boş beleş tarafından seçim çalışması olur.?

Sadece bizde.

Niye peki?

Çünkü işi gücü olmayan çok sayıda insanımız var, kendisine meşgale arıyor.

Hiçbir yerde dikiş tutturamayan tiplerin kol gezdiği SİYASET sahnesinde el ele verip, millete veriyorlar talkını, kendileri ütüyor salkımı...

Neyse...

Seçim harcamaları gereksizliğine değindim.

Avrupa’nın hiçbir ülkesinde, ABD’de ve gelişmiş milletler de bu kadar uzun seçim süreci yok ayrıca bu denli afişleme, posterler, bayrak flamalar, broşürlerle ortalık kirletme de yok.

Vatandaş da zaten bu işlere pirim vermiyor.

Biz onların her alanda 50 sene gerisinden yol yürüyoruz, ama elimizdeki cep telefonu ve giyim kuşamımızla, görgüsüzlüğümüzle onlar ile yarışıyoruz.

Kültür- Sanat- Ekonomi- savunma- sağlık- çevre- spor v.s  gibi konularda savaşacağımıza, israf da, şatafatta yarışıyoruz.

İşte seçim harcamaları da bu yüzden oluyor.

Ulus olarak ACIYI İÇİMİZDE yaşıyor olsak, samimiyet olsa, övündüğümüz vicdan ve merhamet duygularımız göstermelik olmasa, DEPREMDE yuvalarını yitiren ve halen çadır ile konteynırlarda kalan yüz binlere ÇARE oluruz.

Sadece Mersin’i ele alıp, ortadaki adayların (13 ilçe ve Büyükşehir) toplamının yapmış olduğu seçim harcamalarını (Bayrak- flama- ağaca asılan afişler- viniller- araç giydirmeler- ses düzenleri- bilbordlar- otobüs giydirmeler, el ilanları, broşürle- kitapçıklar- eşantiyonlar v.s) kabala hesapladım. Daha bunu  içinde YEMEK- AKARYAKIT- MİTİNG harcamaları yok....

Küçük dilim boğazıma kaçtı, az kalsın mevta oluyordum.

Bu para ile Depremde evini barkını yitirmiş 100 bin kardeşimize ÇELİK KONSTRÜKSİYON olarak prefabrik evi 3 ayda teslim ederiz.

Hem şık, hem modern hem kalıcı hizmet...

Mimar, Mühendis olanlar elini vicdanına koysun hesaplasınlar.

Çok yerden fiyat aldım, tam 100 bin ev ediyor.

Bu ne demek?

Ülke geneli, her aday buna kafa yorsa, Depremzedelerin sorunu 3 ayda biter.

Herkes evine kavuşur.

45 gün seçime harcanan para ile bu iş biter.

Hiç kimsenin aklına gelmiyor, işlerine gelmiyor.

Samimi değiller, içten değiller, Millet sokakta donuyor, onlar KOLTUĞA NASIL OTURUR, nasıl yolunda A.Ş kurarız derdindeler.

Devletin imkânları ile yapılan TOKİ aracılığı ile yapılan deprem konutları için söylemiyorum, ALLAH RAZI OLSUN. Ama yetmiyor işte.

Hepimizin fedakarlık yapması gerekmiyor mu?!

Böylesine acılı günde seçime gidiyoruz, tamam, bari israfa, şaşaya kaçmayalım, VATAN- MİLLET- DEVLET-  ön planda ise, sokakta üşüyen insanlarımıza, insanca uygarca yaşayacak evleri haneleri yapıp teslim edelim.

Bu işin SAĞCISI- SOLCUSU- YOLCUSU yok.

Bu işin samimi, içten, temiz kalpli, kendi türüne sahip çıkan insan modeliyle ilgisi var.

Göstermelik barış diyen, huzur diyen, saygı diyen, vicdan diyenle işimiz yok.

Olmamalı.

Ey seçmen, yalan mı söylüyorum!!!

Trilyonlar seçim dalgasına sokağa dökülüyor, çöpe gidiyor.

Emekliye geldi mi, Yok!

İşçiye, memura geldi mi, Yok!

Esnafa, çiftçiye, üreticiye geldi mi, Yok!

Biz bunlardan vazgeçtik, kış günü karda kıyamette sokakta donan, çadırda ve konteynırda kalan depremzede kardeşlerimize bu paraları harcayalım diyoruz, o da işlerine gelmiyor...

Yaşasın Milletimiz, yaşasın kardeşliğimiz, yaşasın bizi aptal yerine koyan uyanıklarımız (!)

Baki selam ve Dua ile.