Siyasi partilerdeki utanmazlar

Hile ile film ve fırıldakla geldikleri koltuklara yapışır kalırlar, ne yazarsanız yazın, söylerseniz söyleyin, tınlamazlar, utanmazlar, sıkılmazlar ve arlanmazlar.

Üstelik üzerlerine bile alınmazlar!!!

Siyaset bu denli KİRLİ ve ARSIZCA yapıldığı için de memleketin çivisi çıkmış durumda.

Herkes yağ ve baldan hoşlanıyor, poh pohlayanı seviyor, eleştirenden uzak duruyor.

Hâlbuki dilin söylediği değil, yüreğin ne hissettiği önemli.

Ne der ayeti kerimede, DİL SÖYLER KULAK DİNLER, KALP SÖYLER KÂİNAT DİNLER...

Yolsuzluk dersin, usulsüzlük dersin, haksızlık- hukuksuzluk dersin, cevap veremezler, susarlar, sıkışınca da “bir lafa bakarım birde söyleyene bakarım” ayağına yatar, karşısındakini küçümser, pisliğini örtmeye çalışır.

Utanmazlık diz boyu.

Cevabını veremeyeceğin iş yapıyorsan, koltuğu bırakacaksın kardeşim.

O koltuğa yapışmayacaksın.

Ne derler, ALTINI KİRLETMEDİYSEN OTURDUĞUN YERDEN KAKMAYI BİLECEKSİN...

Bizim yaşadığımız ülkede, hiç kimse, ama hiç kimse, hangi siyasi çatı olursa olsun, hangi mevki ve makamda olursa olsun, kendi kusurunu, hatasını görmez. Bu yüzden, benim hırsızım, arsızım, namussuzum iyidir felsefesi oldukça geniş kabul görmüştür.

Sokağa çıkın.

Hangi partiden olursanız olun.

Bakın bakalım, kendi partili insanlarınız size nasıl bakıyorlar?!

Unutmayın, insanın yüzünde taşıdığı ifade, sırtında taşıdığı elbiseden daha önemlidir.

O ifade size çok şey anlatır.

Tabi anlamak isterseniz...

Millet ekonomik sıkıntıda.

Aç, açıkta, yoksulluk artıyor, işsizlik artıyor, yolsuzluk tırmanıyor, adaletsizlik toplumu bunaltmış durumda.

Ama bu gerçekleri kimse görmüyorlar.

Çünkü gerçeğin tipi bozuk...

Gerçeğin tipi bozuk olduğunda ise bizim siyasiler yakışıklı bir yalan ile vaziyeti kurtarmaya çalışıyorlar.

Biz devletini seven insanlarız.