Soruşturmaların seyri idarecilerin isteklerine göre gelişiyor…
Yazıp çiziyoruz ya, bizim yazdıklarımızın soruşturmaları SÖZDE yapılıyor.
Yerelde muhakkik veya araştırmacı, incelemeci sıfatı ile emirlerinin geçtiği isimlere bu işleri veriyorlar. Onlarda amirlerinin emir ve talimatlarına uygun halde soruşturmaları, incelemeleri, araştırmaları tamamlıyorlar.
Yâda işten anlamadıkları ve bilmedikleri için iki kişinin ifadesini alıp kapatıyorlar.
İşte biz bunları yazıyoruz diye suçlu oluyoruz, ama bu yazdıklarımızı yerinde inceleyip soruşturmayanlar haklı oluyor.
Var mı böyle bir uygulama?
Var mı böyle adalet?
Bakın hangi hususta neyi iddia ediyorsak, o işi soruşturacak olan, araştıracak olan, inceleyecek olanların işin uzmanı ve ehli olmasında fayda var.
Öyle olması gerekir.
Bu yüzden Sağlık Bakanlığınca zaman, zaman MUHAKKİKLİK seminer ve kursları açılmış ve bir kısım arkadaşlar bunun eğitimini almıştır.
Neyse…
Şimdi size geçmişten biri iki örnek soruşturma aktaracağım.
Sene 2008…
Mersin Valiliği 22.8.2008 tarih ve 26074 sayılı bir onay ile soruşturma açar ilgili sağlık müdürlüğündeki bir yetkili amir pozisyonundaki vatandaşa verir.
Yapılan soruşturma Silifke devlet Hastanesi çerçevesinde.
Orada görevli Diş hekimi Ahmet Kemal Taş ve Beyin cerrahı İlkay Özge hakkında.
Soruşturmanın konusu ilginç...
Burada aktarmak istemiyorum.
Detaylar içeriyor.
Ama bu soruşturmacı gidiyor 4 kişinin ifadesini alıyor ve yeterli görüyor, başkaca araştırma, inceleme yapmaya gerek görmeden 3 sahifelik bir soruşturma raporu ile işi bağlıyor (!)
Olacak iş değil.
Ama oluyor.
Yasaları kanunları ben icat etmedim.
Adam böyle gerekli görüyor (!)
Raporun sonuç ve kanaat kısmında ise ilginç ifadeler mevcut.
“Raporumun değerlendirme bölümünde gerekçelerin açıklandığı üzere yukarıda tespit edilen belge, bilgi ve bulgular neticesinde;…”
İki hekiminde mesai saatinde iş yerlerinde olmadığını tespit etmiş.
Kişilerin özel işlerini devlet memuruna yaptırdıklarını tespit etmiş.
Özürsüz olarak görev yerini terk etmek, izinsiz gitmek, işten erken ayrılmak gibi hususları da tespit etmiş.
Ama soruşturmacımız bu ismi geçenlere UYARMA cezası teklif etmiş.
Verdiler vermediler onu da bilmiyoruz.
Şimdi şu işe bir bakın.
19.9.2008 de makama sunulan bu raporun gereğinde sadece uyarma cezası teklif edilmiş. Ama suçlamalar, iddialar ve isnatlar acayip.
Soruşturmacı 4 kişinin ifadesi ile başkaca şeye gerek görmeden, her hangi bilgi, belge, araştırma, detaylandırma, evrakların üzerinde tespit, ek şahitler, hastaların ifadesi gibi hiçbir şeye gerek görmemiş raporu bağlamış.
O kurumdaki bu işe sebebiyet veren, görevini savsaklayan, gereğini yapmayan, bu işlere geçit verenler hakkında kurumun amiri, idarecisi hakkında hiçbir işlem yok!
Ve verilen ceza çok komik.
Uyarma…
Aynı soruşturmacı 19.6.2006 günü yaptığı ve makama verdiği bir baka raporda ise bir başka kişiye 1 yıl kademe ilerlemesi cezası önermiş.
Mersin valiliğinin 2.6.2006 tarih 13119 sayılı onayı ile muhakkik atanmış.
Yine Silifke devlet hastanesi…
Dr. Ümit Yaşat Ayaz hakkında.
İddialar göreve erken başladı, geç başladı, farklı döner sermaye aldı yüzünden.
Tek bir kişinin ifadesini almış işi bağlamış.
Başkaca kimseye gerek görmeden.
O kişide suçlanan kişi.
Ne olayın geçtiği kurumun amirinin, ne başkaca yetkililerin hiç birinin ifadesi yok.
Nasıl bir soruşturma ve seyri ise, işte böyle.
Ve soruşturmacı adamı suçlu bulmuş 3- 9 gün göreve gelmemesi sebebiyle almış olduğu döner sermayeyi geri iade etmesine, gelmediği günler için maaş kesintisinin ilgili yerlere iadesine, bu sebepler ile 1 yıl kademe ilerlemesi cezası verilmesini uygun görmüş (!)
Bu cezayı suçu işleyene görmüş de, peki buna göz yumana, bu işler olup biterken işini savsaklayana, bununla ilgili gerekeni yapmayanlar hakkında (Kurumdaki amir, idareciler, tahakkuk memuru, mutemet gibi ) hiçbir işlem yok.
Onların ifadeleri bile alınmamış.
Sanki adam devletin tek yetkilisi, gitmemiş, parasını almış, dönerini almış, keyfine bakmış. Bu işlerin icraat kısmında, ifa kısmında başkaca hiç kimse yok sanki.
Böyle soruşturma, inceleme, araştırma mı olur?
Olur.
Burası Mersin…
Bakın size geçmişten örnekler veriyorum.
İşte şimdi benim burada yazarak gündeme taşıdığım olaylarda böylesine araştırma ve soruşturmalar ile geçiştiriliyor, birde ben yalancı ve yalan yazan çıkartılmaya çalışılıyorum. Ayıp ya..
Bayramın şu günü olmuş durmuyorum halen elde ettiğim bilgiyi, belgeyi sizlerle paylaşıyorum ve uyarıcı olmaya özen gösteriyorum.
Tabi herkes BAYRAM TATİLİNDE…
Kimin umurunda benim yazdıklarım?
Umurunda olanlarda var tabi.
Haklarını yemeyeceğiz.
Şimdi tepeden sıkıştırılmaya başlanınca, yerelde “aman bu adamın yazdıklarını araştırın bir şekil verin, yarın bizden hesap sorarlar, ne yaptınız derler, ortalık yerde kalmayalım. Bir şeyler yapın denerek” sözde soruşturmacılar tayin edilip, olaylar küllendiriliyor.
Yazık ya…
Devlete yazık.
Bu devletin kör kuruşuna, ekmeğine, vaktine yazık…
Toros devlet hastanesinin YEMEK İŞİ iptali nihayet gerçekleştirildi.
Ama işin uzamasından sorumlu olanlar hakkında gerekenler yapılmadı.
Ortada müfettiş raporu olmasına rağmen ve bakan onayı olmasına rağmen bu işi önce Akdeniz gurup başkanlığına soran ve oradan da kendisine açık bir dille gereğini yap diye yazı gelmesine rağmen yapmayıp, bakanlık hukuk müşavirine soran, oradan gelen yazıya da itibar etmeyip bu sefer teftiş kurulan soran ve en sonunda teftişinde bu işi boz demesiyle bozan ilgili öve yetkililer hakkında TEFTİŞ KURULUNUN ne gibi işlem yapacağını doğrusu merak ediyorum….
Burada haksız kazanç var.
Ayrıca sürenin uzatılması ile ilgili firmaya yeterlik belgesi oluşturulması var.
Orada 6 ay evvel gelmiş olan bir müfettiş raporu var. Ve ilgili başhekim öncelikle bunu ne yapacağım diye sağlık gurup başkanlığına resmi yazı ile soruyor.
Orası da şu yazıyı gönderiyor:
Yazı şu: “ İlgi: 29.07.2011 tarih ve 6878 sayılı yazınız.
İlgi yazınıza istinaden Sağlık Bakanlığı teftiş kurulu başkanlığının 20.05.2011 tarih ve 12-9 sayılı raporunun konu ile ilgili netice ve kanaat bölümü tarafımdan yeniden incelemiştir.
Teftiş Kurulu Başkanlığının inceleme raporunun Netice ve Kanaat Bölümünün ‘ Söz konusu Sözleşme devri ile ilgili olarak 4735 sayılı kanun 25 inci, Kamu İhale Genel tebliğinin 27.6 ınc ,27.7 i,nci ve 27.8 inci maddesi gereğince, 4735 sayılı kanun 20. 22 ve 26.maddesine göre İlgili idarece işlem yapılması gerektiği’ talimatlandırılmıştır.
Bakanlığımız Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen raporda Kamu İhale Sözleşme kanunu ve Kamu İhale Genel Tebliğinin maddelerine göre işlem yapılması talimatı açık ve net olarak belirtilmiştir.
İlgili kanun maddeleri ve tebliğ maddelerinde yapılacak işlemler de detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Teftiş Kurulu Başkanlığının İnceleme raporunun ilgili konudaki açıklamalarıyla, aşağıda yürütülmesi gereken işlemler konusunda bir tereddüt yaratacak bir farklılık veya çelişki tespit edilmemiştir. Kanun maddelerinin esasa uygun metinleri aşağıdadır. İdarece yürütülmesi gereken işlemler açıkça belirtilmiş olup, tereddüt yaratacak bir husus tespit edilmemiştir.
Yasak fiil ve davranışlar
Madde 25- Sözleşmenin uygulanması sırasında aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda bulunmak yasaktır:
- Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek.
- Sahte belge düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek.
- Sözleşme konusu işin yapılması veya teslimi sırasında hileli malzeme, araç veya usuller kullanmak, fen ve sanat kurallarına aykırı, eksik, hatalı veya kusurlu imalat yapmak.
- Taahhüdünü yerine getirirken idareye zarar vermek.
- Bilgi ve deneyimini idarenin zararına kullanmak veya 29 uncu madde hükümlerine aykırı hareket etmek.
- Mücbir sebepler dışında, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak taahhüdünü yerine getirmemek.
- Sözleşmenin 16 ncı madde hükmüne aykırı olarak devredilmesi veya devir alınması.
Kamu İhale Sözleşme Kanunu
Sözleşmenin devri
Madde 16- Sözleşme, zorunlu hallerde ihale yetkilisinin yazılı izni ile başkasına devredilebilir. Ancak, devir alacaklarda ilk ihaledeki şartların aranması zorunludur. Ayrıca, isim ve statü değişikliği gereği yapılan devirler hariç olmak üzere, bir sözleşmenin devredildiği tarihi takibeden üç yıl içinde aynı yüklenici tarafından başka bir sözleşme devredilemez veya devir alınamaz. İzinsiz devredilen veya devir alınan veya bir sözleşmenin devredildiği tarihi takibeden üç yıl içinde devredilen veya devir alınan sözleşmeler feshedilerek, devreden ve devir alanlar hakkında 20, 22 ve 26 ncı madde hükümleri uygulanır.
Kamu İhale Genel tebliğin
27.6. (Değişik: 20/4/2011-27911 R.G./ 12. md.)
Aşağıda belirtilen hallerde sözleşme feshedilir ve devreden ve devralanlar hakkında 4735 sayılı Kanunun 20, 22 ve 26 ncı maddeleri uygulanır:
a) İhale yetkilisinin izni olmadan sözleşmenin devredilmesi veya devir alınması,
b) Sözleşmenin devredildiği tarihi takip eden üç yıl içinde sözleşmeyi devreden yüklenici tarafından başka bir sözleşmenin devredilmesi veya devralınması.
27.7. Sözleşmenin 4735 sayılı Kanuna aykırı şekilde devredilmesi veya devir alınması halinde tespit tarihi itibarıyla sözleşme feshedilmiş sayılır. Bu tarihleri izleyen yedi gün içinde idare tarafından fesih kararı alınır. Bu karar, karar tarihini izleyen beş gün içinde yükleniciye bildirilir. 4735 sayılı Kanunun 20 nci maddesi uyarınca, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.
27.8. 4735 sayılı Kanunun 22 nci maddesinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların alındığı tarihten gelir kaydedileceği tarihe kadar Türkiye İstatistik Kurumunca yayımlanan aylık toptan eşya fiyat endeksine göre güncelleneceği, güncellenen tutar ile kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı arasındaki farkın yükleniciden tahsil edileceği, hak edişlerden kesinti yapılmak suretiyle teminat alınan hallerde, alıkonulan tutarın gelir kaydedileceği ve sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra yapılmayan iş miktarına isabet eden teminat tutarının da aynı şekilde güncellenerek yükleniciden tahsil edileceği belirtilmiştir.
İdarenin sözleşmeyi feshetmesi
Madde 20- Aşağıda belirtilen hallerde idare sözleşmeyi fesheder:
a) Yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi üzerine, ihale dokümanında belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere, idarenin en az on gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi,
b) Sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin 25 inci maddede sayılan yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi, Hallerinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.
Sözleşmenin feshine ilişkin düzenlemeler
Madde 22- 19 uncu maddeye göre yüklenicinin fesih talebinin idareye intikali, 20 nci maddenin (a) bendine göre belirlenen sürenin bitimi, 20 nci maddenin (b) bendi ile 21 inci maddeye göre ise tespit tarihi itibariyle sözleşme feshedilmiş sayılır. Bu tarihleri izleyen yedi gün içinde idare tarafından fesih kararı alınır. Bu karar, karar tarihini izleyen beş gün içinde yükleniciye bildirilir.
19, 20 ve 21 inci maddelere göre sözleşmenin feshedilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar alındığı tarihten gelir kaydedileceği tarihe kadar Devlet İstatistik Enstitüsünce yayımlanan aylık toptan eşya fiyat endeksine göre güncellenir. Güncellenen tutar ile kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı arasındaki fark yükleniciden tahsil edilir. Hakedişlerden kesinti yapılmak suretiyle teminat alınan hallerde, alıkonulan tutar gelir kaydedileceği gibi, sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra yapılmayan iş miktarına isabet eden teminat tutarı da birinci fıkra hükmüne göre güncellenerek yükleniciden tahsil edilir. Gelir kaydedilen teminatlar, yüklenicinin borcuna mahsup edilemez.
19, 20 ve 21 inci maddelere göre sözleşmenin feshedilmesi halinde, yükleniciler hakkında 26 ncı madde hükümlerine göre işlem yapılır. Ayrıca, sözleşmenin feshi nedeniyle idarenin uğradığı zarar ve ziyan yükleniciye tazmin ettirilir.’’
İhalelere katılmaktan yasaklama
Madde 26- (Değişik birinci fıkra: 30/7/2003-4964/47 md.) 25 inci maddede belirtilen fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler hakkında fiil veya davranışlarının özelliğine göre, bir yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar, 4734 sayılı Kanunun 2 nci ve 3 üncü maddeleri ile istisna edilenler dahil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verilir. Katılma yasakları, sözleşmeyi uygulayan bakanlık veya ilgili veya bağlı bulunulan bakanlık, herhangi bir bakanlığın ilgili veya bağlı kuruluşu sayılmayan idarelerde bu idarelerin ihale yetkilileri, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelerde ise İçişleri Bakanlığı tarafından verilir.
Haklarında yasaklama kararı verilen tüzel kişilerin şahıs şirketi olması halinde şirket ortaklarının tamamı hakkında, sermaye şirketi olması halinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip olan gerçek veya tüzel kişi ortaklar hakkında birinci fıkra hükmüne göre yasaklama kararı verilir. Haklarında yasaklama kararı verilenlerin gerçek veya tüzel kişi olması durumuna göre; ayrıca bir şahıs şirketinde ortak olmaları halinde bu şahıs şirketi hakkında da, sermaye şirketinde ortak olmaları halinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip olmaları kaydıyla bu sermaye şirketi hakkında da aynı şekilde yasaklama kararı verilir.
Bu fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler, yasaklama kararının yürürlüğe girdiği tarihe kadar aynı idare tarafından yapılacak ihalelere de iştirak ettirilmezler.
Yasaklama kararları, yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit edildiği tarihi izleyen en geç kırkbeş gün içinde verilir. Verilen bu karar Resmi Gazetede yayımlanmak üzere en geç onbeş gün içinde gönderilir ve yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Bu kararlar Kamu İhale Kurumunca izlenerek, kamu ihalelerine katılmaktan yasaklı olanlara ilişkin siciller tutulur. İdareler, 25 inci maddede belirtilen yasaklamayı gerektirir bir durumla karşılaştıkları takdirde, gereğinin yapılması için bu durumu ilgili veya bağlı bulunulan bakanlığa bildirmekle yükümlüdür" denmektedir.
Konu hakkında yukarıdaki kanun ve tebliğ maddelerin hükümlerinin süresi içinde uygulanması, soruşturma konusu olan sözleşme hakkında 4735 sayılı kanun 20. 22 ve 26. Maddelerinde belirtildiği şekilde işlemlerin yürütülmesi, işlemleri yürütürken konunun hukuki boyutu düşünülerek zaman ve işlemler yönünden herhangi bir gecikme vb. olumsuzluğa neden olmayacak şekilde yürütülmesine azami dikkat edilmesi, işlemler sırasında kurumunuzda hizmetin aksamadan yürütülmesini sağlamak amacıyla gerekli tedbirlerin alınması, yapılan işlemlerden ve sonuçlarından....."
Yapmıyor ve bir üst maka soruyor.
Uzatıyor da uzatıyor.
Niye, neden, niçin?
Bunun hesabını soracak bir makam yok mu?
Şimdi buz bunları yazıyoruz diye suçlu oluyoruz.
Kötü ilan ediliyoruz.
Burada devletin kör kuruşu söz konusu..
Şimdi aynı yerde yeni ihale oldu.
Büyük ihaleye 25 kişi katılım yaptı.
O zaman bu rapor uygulanmamıştı.
İçerdeki yasaklanması istenen ve devir işinin iptal edilmesi istenen firmada o ihaleye katılım yaptı.
Ardından devir işi iptal edilince o firmanın 2 aylık süresi vardı bunun için yeniden ihaleye çıkıldı bu iki aylığa katılanlarda belli.
Tüm ihalelere katılım yapanların verdikleri fiyatlar ortada.
Farklılıklar arz ediyor.
Bu arada ilk büyük ihaleye katılım yaptığı için içerdeki firmadan dolayı o ilk ihalenin iptali gerekmez mi?
Çünkü ihaleye katılım yapacak yeterliğinin oluşmaması gerekir.
Rapor uygulandı ise o raporun yazıldığı ve işleme girdiği andan itibaren o firmanın devir işinin iptali gerekirdi ve dolayısıyla yeterliği tartışılır.
Şimdi bu işi uzatanlar hakkında bakanlık ne yapacak bekleyeceğiz göreceğiz.
Bu konuda geçmişte çok yazılar yazdık.
İlgilenir de geriye doğru yazdıklarımızı ele alırsanız, neler çıkacak neler.
Bu günlük bu kadar….