haberanaliz
Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

Suriye Türkiye'nin üzerine yıkıldı

SURİYE, TÜRKİYE’NİN ÜZERİNE YIKILDI

Yeni yıla yaklaştığımız şu günlerde geçen yıllara göre çok farklı avantaj ve dezavantajların bizleri beklediğini görüyoruz.

Uluslararası politikalar ve ilişkide olduğumuz bazı liderler değişiyor. Daha da değişebilir.

ABD’nin yeni başkanı yeniden Donald Trump oldu. 20 Ocak 2025’te koltuğuna oturacak.

En yakın ve 900 küsur kilometrelik sınır komşumuz Suriye’de çok uzun yıllardır değişmeyen lider olan Beşar Esad, 12 gün içinde tası tarağı toplayıp Rusya’nın başkenti Moskova’ya kaçıp gitti.

HTŞ olarak adlandırılan örgütün lideri Colani, gelecek zamanlarda Suriye’nin yeni lideri olacak büyük ihtimalle..,

Colani koltuğa oturursa Suriye sorunu bizim açıdan çözülecek mi? YPG – PYD nasıl bir statüye dönüşecek bilinmeyen bir denklem gibi duruyor orta yerde. Hatırlarsak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu konuyla ilgili 4 – 5 kriter belirtmişti uluslararası arenaya. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinden, Fırat’ın doğusundan ülkemize salınacak her terör hareketine cevap vermeyi planlıyor.

Suriye’nin “toprak bütünlüğü”denilip duruluyor, bu mesele çok önemli. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve Türk ordusuna övgüler yağdıran Trump, koltuğa oturduğunda Türkiye’nin isteklerine ve şu anda HŞT ile YPG arasında süren ateşkesin bitmesi sonucunda aynı tavırda olacak mı?

GERİ KABUL ANLAŞMASI MORAL BOZUYOR

O kadar çok bilinmeyen var ki, 2025’e bu bilinmeyenlerle gireceğiz anlaşılan. Suriyeli konuklarımız ülkelerine gönüllü olarak gidecekler mi, keşke gitseler de en azından bu meseleyi gündemden düşürebilsek, bu bizler için büyük avantaj olur.

Yoksa AB Komisyon Başkanı UrsulavanDerLeyen’in bugüne kadar Avrupa’nın göçmenler için verdiği 10 milyar euroluk desteğe 1 milyar Euro daha (Sadaka gibi) ekleneceğini söylemesi, hiçbir şey ifade etmiyor.  İşin yükünü çekelim, Avrupa sorumluluk almasın. Öncelikle şu Geri Kabul Anlaşması sonlandırılmalı.

Bir vatandaş olarak onur kırıcı geliyor.

Ayrıca Suriye’den ülkemize gelenlerin gözü ABD, Kanada ve AB ülkelerine kapağı atmak.  Bizi sıçrama taşı olarak kullanıyorlar. Paralı olanlar, burada ev alarak TC vatandaşlığını kaptıktan sonra doğru Batı’ya yönleniyorlar. Onların yüzünden gerçek Türkiye vatandaşlarına başta Avrupa ülkeleri, ABD ve Kanada vize vermekte kılı kırk yarıyor.

Dikkat ettim, AB Başkanı Leyenvize konusunda tek laf etmedi. Özel olarak Erdoğan’a bir şeyler söylediyse bilemem ama tek dertleri göçmenlerin Avrupa sınırlarına hiç uğramaması

COLANİ’YE DESTEK, KORUMAYA YETMEZ

Suriye öyle veya böyle parçalanmışlığıyla, yaşanan karışıklıklarıyla giderek üzerimize kalmaya başlıyor hala bunu kavrayamıyoruz.

Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılındı. Tamam da bu romantizmden öteye gidemeyecek gibi görünüyor.

Neden mi? Çünkü, Suriye nereye koşuyor bu meçhul.

Nasıl durulacak, Colani sonuçta eski bir terörist, başa geçerse dini misyonundan kurtulup Alevileri, Hristiyanları ve Dürzileri rahat yaşatabilecek  mi?

Yanına yaklaşan başı açık bir kadınla başını kapatırsa konuşacağını belirtmesi Colani için kötü bir imaj oldu.

Kuzey Suriye’deki PKK kökenli PYD- LPG’nin hakim olduğu bölgeleri nasıl kavgasız, dövüşsüz yola getirecek? İsrail, her an Demokles’in kılıcı gibi tepesinde olmayacak mı?

İsrail’in soykırımcı Başbakanı Netenyahu, Suriye’de işgal edilen topraklardan çekilmeyeceğini açık açık söylerken, Türkiye’nin Colani’ye desteği Suriye’yi korumaya yetecek mi?

ÖCALAN KARARINI ZAMANA BIRAKTI

İç cepheye gelince de gündem her an farklı bir ortama evriliyor.

Kürt ya da terör sorununu Türkiye çözebilir, ancak 2025 yılında çetrefilli pazarlıklar söz konusu. Başta ABD, Rusya, İsrail ve Avrupa bilelim ki bu meselenin her an içinde olacak ve kafa karıştırıcı açıklamalar gelecek. Zaten konjonktür sürekli değişiyor. Emekli terörist başı Abdullah Öcalan bile değişen konjonktüre göre kendisini ayarlamak için zaman istiyor. İmralı’ya güvenip Meclis’te konuşmasını isteyen MHP, Öcalan’dan umduğu konuşma gelmezse ne yapacak acaba?

“Türkiye, Türkiye’den daha büyüktür”diyen Erdoğan, bana bir İngiliz Siyaset Bilimci profesör ile yaptığım söyleşiyi hatırlattı.Epey yıl geçtiği için adını unutsam da etkili bir siyaset bilimciydi.

O’na Batı dünyasının ülkemize neden çifte standartlı yaklaşımını sormuştum. Hiç unutmuyorum şöyle demişti;

“Türkiye, Türkiye’ye bırakılamayacak kadar önemli jeo-stratejik konumda olan bir ülkedir…”

Bu sözlerden çıkardığım şu anda hiç sesleri çıkmayan ve perde arkasında kalan İngilizlerin her an Türkiye’yi izlediğiydi.

Şu sıralar bunu ABD yapıyor. Trump neden Türkiye’nin Suriye’de olan bitenlerden sorumlu olduğunu söyledi?

Yani, neden “Türkiye ve Erdoğan çok güçlü. Savaşa girmemiş bir ordusu var” dedi?.

Bunu çok düşünmeliyiz…

Sakın ola ki, Trump’ı hafife almayalım. Kuzey Suriye’de neler düşündüğünü hala tam bilemiyoruz…