TÜRKİYE KIYI KUMULLARININ OLUŞUM SÜREÇLERİ
Yüzyıllar isteyen bir süreç içinde oluşan kıyı kumullarının ana kaynağı su erozyonu ile dağlardan gelen toprak malzemesidir. Bu yolla gelen toprak malzemesi 3 safhadan geçtikten sonra kıyılarda kumul oluşumu olur.
- Nehirlerin getirdiği kumların denizlerde, nehir ağızlarında birikmesi
- Nehir ağızlarında biriken kumların dalgalarla kıyılara atılması
- Kıyılara atılan kumların rüzgârlarla kıyıdan içerilere taşınması
Bu nedenle büyük kıyı kumullarını nehir ağızlarında görmekteyiz. Örneğin Ceyhan deltası kumulları Ceyhan nehri ağzında oluşmuştur. Zamanımızda nehirlerimize baraj yapımları hızla devam ettiği için denizlerimize toprak malzemesi gelmesi durmuş ve kumulların oluşum süreci kesilmiştir.
Ayrıca dalgalar da mekanik etkileriyle kıyıları parçalayarak kum oluşumuna katkı yapmaktadır. Kumul oluşumuna iklim özelliklerinden, rüzgârın şiddeti ve kuraklık da katkıda bulunur. Yine yeryüzü şekilleri ve bitki örtüsü de kumların hareketine etki eder. İnsanlar da kıyılardaki bitki örtüsünü yok ederek veya tarımsal faaliyetler ile yeryüzü şeklini düzleştirerek kumların hareketini kolaylaştırır.
Türkiye’deki bazı kıyı kumulların oluşum süreçlerini; jeolog, jeomorfolog ve coğrafyacıların araştırmaları ile öğrenmiş bulunmaktayız. Bu kıyı kumullarını Suriye sınırından başlayarak Gürcistan sınırına doğru vermek istiyoruz.
Hatay ilinde Asi nehri deltasının oluşumu 6000-7000 yıl öncesine kadar incelenmiş ve burada 2700 yıl önce oluşmaya başlayan kıyı kumullarının yerleri haritalarda gösterilmiş.
Adana ilinde Ceyhan nehri deltasının oluşumu 6000 yıl, Seyhan nehri deltasının oluşumu Tarsus çayı deltası ile birlikte 7000 yıl öncesine kadar incelenmiş ve çeşitli zamanlardaki kıyı çizgileri haritalarda gösterilmiş.
Mersin ilinde Tarsus çayı deltası 7000 yıl, Göksu deltası 120 yıl öncesine kadar incelenmiş ve çeşitli zamanlardaki kıyı çizgileri haritalarda gösterilmiş.
Antalya ilinde Karpuz çayı deltası 20000 yıl öncesine kadar incelenmiş ve 6000 yıl öncesindeki kıyı kumulları haritalarda gösterilmiş. Eşen çayı deltası 6000 yıl öncesine kadar incelenmiş ve 4000 yıl önceki kıyı kumulları haritalarda gösterilmiş.
Muğla’da Dalaman çayı deltası günümüzden 5000 yıl öncesine kadar incelenmiş ve o döneme ait kıyı kumullarının yerleri haritalarda gösterilmiş.
Aydın’da Büyük Menderes nehri deltası 3500 yıl öncesine kadar incelenmiş ve çeşitli dönemlerdeki kıyı çizgileri haritalarda gösterilmiştir.
İzmir’de Küçük Menderes nehri deltası günümüzden 2750 yıl öncesine kadar incelenmiş ve 1800 yıl öncesine ait kıyı kumulları tepeleri haritalarda gösterilmiş.
Çanakkale’de Truva yakınındaki kıyı çizgileri 6000 yıl öncesine kadar haritalarda gösterilmiş.
Sinop’ta Akliman 5000 yıl öncesine kadar incelenmiş.
Gördüğünüz gibi kıyı kumulları nehirlerin ağzında binlerce yıllık su erozyonu ile denizlere taşınan toprak malzemesi içindeki kumlar ile oluşmakta. Kıyı kumullarına doğanın binlerce yıllık emeği sonucu oluşmuş dememiz yanlış olmaz. Bu kıyı kumulları binlerce yıldır oluşumlarını tamamlarken, varlıklarını da sürdürmüşler. Ancak günümüzde kıyı kumulları ülkemizde artan nüfus ve buna bağlı olarak artan rant değeri sonucu varlıklarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya.
1950’li yıllarda artan traktör sayısına bağlı olarak kıyı kumulları tarlalara dönüştürülmeye başlanmış. 1960’lı yıllarda yanlış kararlarla kıyı kumullarımızın birçoğu ağaçlandırılmıştır.
Antalya-Gazipaşa arası ile Samsun-Artvin çift yolları ile bu bölgelerdeki kıyı kumulları yok edilmiş veya büyük tahribatlara uğramıştır.. 1980 sonrası ise kıyı kumulları üzerine otel ve ikinci konutlar yapımı hızlanmıştır. Yine son dönemlerde baraj yapma çılgınlığı sonucu kıyı kumullarına artık toprak malzemenin gelmesi önlenerek oluşum süreçlerinin önü kesilmiştir.
Bütün bunlar yapılırken 1984 yılında Avrupa konseyi üye ülkelere kıyı yaşam ortamları çok önemlidir ve kıyılarınızı koruyun çağrısı yaparak 1984 yılını “Kıyı Yılı” ilan etmiştir. Ancak bu tarihte kıyı kumullarımız henüz çok büyük tahribatlara uğramamışken kumullarımızı korumayı gündemimize getirmedik ve hala da koruma niyetimiz bulunmamakta. Avrupa’daki kıyı kumulları yaşamlarını devam ettirirken, Türkiye’deki kıyı kumullarının ömrünün bitmesi konusunda da düşünmemiz gerekir. Doğal değerlerimizi koruyacak bakanlığın adının “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” olması da bize bundan sonrası için ümit vermemekte.