Vay be, işe bakın siz!
Mersin Sağlık alanında çok kadersiz… Yerel siyasilerin el atarak işleri çıkılmaz hale getirmesinden sonra gittikçe de kötüleşiyor. Ölü yatırımlar.
Bilinçsiz harcamalar, israf, devlet zararı hat safhada.
Şikâyet yapılıyor, yâda biz bunların bir kısmını dile getiriyoruz, yerelde olayların üstü örtülüyor ve kapatılıyor. Kıytırık soruşturma ve araştırmalarla kimseye zarar vermeden devletin zararı sineye çekiliyor.
Tüyü bitmedik yetimin hakkı, şehidin hakkı diyenler, bunları neden didik, didik incelemiyorlar ve araştırmıyorlar doğrusu merak konusu. Bu arada bize kim küfreder ve aleyhimize konuşma yaparsa da bunların en has adamı oluyorlar. Bir kısmına devletin imkan ve olanakları kullanılarak, kendisine yada onun önerdiği yandaşlarını devlet kasasından ihaleler, işler icat edilip veriliyor. Daha düne kadar, hırsız, namussuz, pislik dedikleri tipleri makamlarında ağırlayanların düştüğü durum ibret verici.
Bu arada AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI ile ilgili iki ayrı yazı yazdım. Yer kiralamasa ile ilgili. Kimseden ses çıkmadı. Ben yaptığım tahkikat ve araştırmada ise yeni rezilliklere şahit oldum. Tutmaya kalktıkları yerin ruhsatı yıllarca alınamamış ve orada oturan tek bir kişi bulunmamaktaydı. Yazdıktan sonra elime ruhsat geçti. Baktım ki, 29.6.2012 günü bir yapı kullanma izni verilmiş. Kısmi verilmiş. Belirli mekânlar için. Bazı dükkan ve siteye giriş kapıları için. İzin elimde. İyi de, böyle sürüncemeli bir yeri tutmak, bunun için hızla hareket etmek, burası için 20-* 30 milyara yakın aylık para ödenmesine göz yummak, daha tutulmadan ve işlemleri bitmeden “ben burayı tuttum, o iş bitti, oraya pankart bile astım” demek doğru mu? Bakanlık onay verdi, iş bitti demek doğru mu? Daha iş bitmemiş, bakanlığında böyle bir izni filan yok. Bakanlığın burada olan bitenden doğru dürüst haberi yok. Hastane hizmetleri başkan yardımcılığınca Size gönderilen ve valilikte 9 Ağustos 2012 günü kayda giren, bunun üzerine oluşturulan bir komisyon var. O komisyon 11 kişiden oluşuyor. Halk sağlığı müdürü Aytekin Kemik valilikten olur alarak oluşturmuş. Olurun sayısı 28891. 12.8.2012 günlü. Bu olur ve tüm yazışmalar ise ADSM ye gönderilmek üzere 17 Ağustos 2012 günü ilçe sağlık müdürlüğüne verilmiş. Oradan da size gelmiş. İyi okuyun bakalım o bakanlıktan gelen yazıyı, valilik olurunu, gönderilen yazıları. Orada kesin hükmü amir bir ifade var mı? Ne diyor? Gidin hatalı, kanunsuz, eksik bir yeri tutun mu diyor? Ayrıca burada oluşan komisyon niye oluştu? Laf olsun diye mi? O komisyon neden dikkatli ve titiz bir şekilde şehrin bir çok yerinde daha uygun, daha ucuz mekânlar varken değerlendirmeye almıyor? Burası için ısrarcı olan kim? Bu işin önünde arkasında kim var? Biz yazdıktan hemen sonra gidip oradaki pankartı indirdiler. Devletin eli ile özele reklam yapıyorlardı, hemen indirdiler ve bu işin hesabını da soran olmadı. İşti Mersin sağlık böyle ellere emanet edilmiş durumda. Yazık.
Diğer taraftan Toros Devlet Hastanesinde yine 30- 40 kişi Savcı talimatı ile Organize şubeye çağrılıp tek tek ifadeden geçirilmiş. Sanırım HBYS başta olmak üzere çok sayıda iş için. Hastane borç batak içinde. Kaynaklar umarsızca tüketiliyor, bunların hesabını sorması gereken idareciler ve siyasiler ise el ele vermişler makam atlama peşine düşmüşler. Nasıl bir üst makama geliriz derdindeler.
Geçen bir önem verdiğim il yöneticisi anlatıyor. AK Parti il başkanı Mekin Merter Salt, sık sık il yöneticileri ile oturuyorken, yâda toplantı halende iken MDH başhekimi Yavuz Gözükara geldiği zaman, “Yavuz bey geldi, çıkın dışarı” diyormuş… il yöneticileri bunu anlatırken çok bozulduklarını dile getiriyorlar ama bir tavır alamıyorlar. Çünkü seçilmiş değil seçtirilmiş il başkanı ve yöneticileri oldukları için. Ama olaya çok bozuluyorlar. Sormak lazım Ak Parti il binasında maraba düzeni mi var? İl yönetimi eğer çıkın dışarı deyince çıkıyor, girin deyince giriyor ise, durum vahim. Yerel seçimlerde işler iyi gitmez. İl yönetimi eğer bir yerde söz sahibi olamıyorsa, yandı gülüm keten helva meselesi…
Ayrıca şimdi birde MUSTAFA SEVER işi çıktı. Bakan yardımcısı, Bilgili, donanımlı, pırıl pırıl bir kişilik… İl başkanı bu isimden çok rahatsız. Çünkü Kendisi Büyükşehir Başkanı olmak istiyordu, şimdi Sever’ in adı dolaşıyor. Bu işten o kadar rahatsız ki, Ankara’yı ayak yolu haline getirdi. Gidip geliyor, başkan olmak için. Ama aday olma şansı olsa da seçilme şansı yok. Mersin Mekin Merter Salt’a tek bir oy vermez. Oy alır ise sadece kendi ailesinden alır. Aha buraya yazıyorum. Ak Parti bu işleri çok iyi hesap etmez ise, Mersin’de yaya kalır. Mersin çok farklı yerdir. Mekin Merter Salt geldiği il başkanlığı koltuğunda Mersin’e bir şey verememenin ezikliği içinde birde Büyükşehir adayı yapılırsa vay memleketin haline…
Diğer taraftan MERKEZİ SATIN ALMALAR oluşturuldu.
MDH bahçesinde geçici görevle oluşturulan birimin başına valilik oluru ile bir de müdür yardımcısı getirildi. Mersin de müdür yardımcısı olarak kadrosu olmadığı halde oldukça çok valilik olurlu kişi var. 3- 4 kişinin müdür yardımcılığı yapacak yere 8- 10 kişi görevlendiriyorlar ve randıman da alamıyorlar. Kimse yapmayın demiyor. Şimdi bu merkezi satın almada gününde genelgeler gelmesine, emirler gelmesine, uyarılmalarına rağmen işler bitmedi, tamamlanmadı ve yetişmedi. Bunun üzerine yeniden talimat geldi, herkes satın alma işlemini, ihalesini bir yıllığına tekrar kendi yapacak. Yani eski tas eski hamam misali. Peki, öyle ise oraya memur görevlendirip, yer ayarlayıp, müdür yardımcısı verip merkezi satın almayı aylar evvel niye oluşturdunuz? Oraya bilgisayar koymuşsunuz, oturan müdür yardımcısı akşama kadar bilgisayarda çet yapıyor. Oyun oynuyor. Gidin bilgisayarın o geldiğinden beri geçmiş belleğini kontrol edin. Sörvırı kontrol edin, nerelere girmiş çıkmış bakın. Zor mu?
Diğer taraftan hastanelerde yemek işini yıllardır yapan bir firma ve sahip yöneticileri ile ilgili FAİZCİLİK- TEFECİLİK yapıyor, milletin kanını emiyor gibi ifadeler kullanılarak, belge ve şahitler tutularak çok ayrı ve ince detaylı şikâyet yapılmış. Bunun üzerine savcılık olaya el atmış, organize işi takip ediyor, 2 aydır. Bakalım ne olacak?
MDH- TOROS da Çamaşır yıkama ve ütüleme işinden kimse memnun değil. Özellikle çalışan kesim memnun değil. Üniformalar temiz gelmiyor diyorlar. İdareler bunun için çalışan personeli arasında memnuniyet araştırması yapacağı yerde ısrar ile yapmıyorlar ve işi özel sektör ile götürmeye devam ediyorlar. Burada tüyü bitmedik yetimin hakkı var. Neden kendinizin çamaşırhanesi olduğu halde, alet ve edevatınız olduğu halde, bunun alt yapısını ihaleden evvel hazır hale getirip de kendiniz yapmıyorsunuz? Niçin ısrar ile özel sektöre veriyorsunuz? Bu işin arkasında önünde ne var? Muayene ve kontrol teşkilatları neden düzgün çalışmıyorlar? Bu işlere bakan Başhekim ve Müdür yardımcıları neden gerektiği ölçüde titiz davranmıyorlar. İdari ve teknik şartnameleri okuyup, buna uygun çalışılıp çalışılmadığını niçin sıklıkla kontrol etmiyorlar?
Hal böyle iken birde TARSUS devletin işini özelleştirmek istiyorlar. Oysa ben biliyorum ve gittim gözlerimle gördüm. Tertemiz, pırıl, pırıl makineleri var. Hazır. Yer var. Ama orayı da özelleştirmek için can atıyorlar. Acaba neden? Bu işler için hangi il yöneticileri ve milletvekilleri devreye giriyor? Ayıp oluyor. Devlete yazık günah… O kasada herkesin hakkı var. Yetimin şehidin hakkı var. Bu çamaşır yıkama işinin dışarıda yapılmasından artık vazgeçin.
MR tomografi özselleşmiş. Çok büyük paralar ödüyorsunuz.Yazık günah. Birde randıman alamıyorsunuz. Vatandaş memnun değil. Doktorlar raporları isterse okuyor, istemezse okumuyor. O da şöyle. Orası özel. Orada hizmet eden doktor resmi... Elemanlar resmi. Doktor eğer firmadan alacağını alamıyor ise neticeyi okumuyor, alıyorsa okuyor. Böyle bir şey olur mu, olur. Gidin araştırın, soruşturun. Takibe alın. Devletin mekanı, gelen devletin vatandaşı, hizmet onun yerinde veriliyor, makineler özelden kiralanmış, iş özele verilmiş, ama hizmet eden doktor özel olması gerekirken, hastanelerin doktorları. O yüzden arıza çıkıyor. İş zaten yasal değil. Hastanenin doktorlarının bu işe hizmet vermesi doğru değil. Firma bu işi özel almış ise, kendi doktorunu getirir çalıştırır. Ama maalesef öyle olmuyor. Ve gelen giden iyi idareciyim, adil insanım diyenlerde buna göz yumuyor. Oysa bu aletleri ihale yaklaşmadan evvel şimdiden alt yapısını yaparak kendileri alsa, ve kendi personelleri çalışsa daha fazla kar eder ve aynı zamanda da mal sahibi olurlar. Bu cihazları getirip kurarlar ve aylık firmaya verilen hak edişin yarısı tutarında taksit ödeyerek cihazların sahibi oldukları gibi, işlerin aksamaması ve vatandaşın düzgün hizmet almasını sağlarlar. Ama yapmıyorlar. Özel sektöre paralarımızı veriyorlar. Hiç umurlarında değil.
Aynı kişiler Genel sekreter olmak, daha üst makamlara gelmek için acayip bir çalışma yapıyorlar. Bu arada yandaş medya, yandaş gazeteci yaratmak içinde il başkanı, il müdürü, başhekimler el ele vermişler, iş veriyorlar, kapılarda karşılıyorlar, ağırlıyorlar, uğurluyorlar, dün kötü dediklerine bu gün “sen neymişsin abi” diyorlar (!) Yazık… Millet bu olan biteni görüyor ve günü gelince meraklanmayın bunun hesabını sizlerden sorarlar. Eğer birilerine iş aş verecekseniz kendi cebinizden verin. Yetimin hakkı olan yerden değil. Tatlı, tatlı yemenin acı, acı geğirmesi olur. Kustururlar size. Hatırlatması bizden.
Geleyim Hastanelerdeki temizlik ve hijyen işine. Göstermelik bir çalışma şekli ile işler geçiştiriliyor. İşi dikkatlice takip edecek ve denetleyecek olanlar firmalar ile el ele vermişler KANKİ durumunda işleri yürütüyorlar. Teknik şartnamelerde yazan yükümlülükler yerine getirilmiyor ve idarece idare ediliyorlar. Gereken hassasiyet ve titizlik gösterilmiyor. Çalışanların özlük hakları korunmuyor. Masa başında, sekreter ve büro görevlisi gibi çalıştırılanlar var, halen artarak devam ediyor. Özellikle ŞİRKET çalışanlarının çoğu üniforma düzenine uymuyor, sallapati gelip gidiyorlar. Çoğu dekolte geliyor. Yaka kartları ve kimlikleri takılmıyor. Temizlikçi diye alınmışlar, bilgi işlem memuru diye alınmışlar ya sekreterlik, ya özel kalemde, ya danışma, ya rehberlikte istihdam ediliyorlar. Bu gerçekler biliniyor ama başta il müdürü olmak üzere ilçe müdürleri ve başhekimler kılını kıpırdatmıyorlar. Genelge, yasa, mevzuat göz ardı edilerek, idare vi teknik şartnamelere aykırı çalıştırılıyorlar. Başta MDH, TOROS, Kadın Doğum olmak üzere tüm hastanelerde bu mevcut. Kimse dur demiyor. Özellikle MDH ve TOROS devletin tuvaletleri berbat halde. Gidin kendiniz gezin.
Bu günlük de bu kadar.