haberanaliz
Her şeyin Başı SAĞLIK

Her şeyin Başı SAĞLIK

Mail: hbssaglik@gmail.com

Vay benim ihaleci kardeşlerim (!)

KİM, KİMİ, KİMDEN, NASIL, NEDEN KORUYOR? 

BİZİM DEVLETİMİZİN BU KURUMLARI BİR YAZBOZ TAHTASI MI?

Bana şöyle böyle yazıyor, şuna buna çalışıyor, şunla bunla görüşüyor deyin. 

Siz böyle uydur kaydır ve avel konuşup durun. 

Hakkımda aslı astarı olmayan şekilde atın tutun. 

Siz kendi kendinize konuşmaya devam edin. 

İnanın yazdıklarımı, ne anlattığımı, konuşanlar ve sizlerin haline hayretler içinde kalıp bana teşekkür edenler, sizlerden daha fazla.

Kuru iftiralarınıza da KIYTIRIK UYDURUK tehditlerinize de benim karnım tok. 

Ben kalem tutmanın, yüreğinle cenge çıkmanın, nasihatle cahil yontmanın kolay iş olmadığını çok iyi biliyorum. 

Ben gazeteciyim.

Olayları titizce araştırıyorum.

Araştırmaya dayanan yazılar yazıyorum.

Araştırmacı gazeteci kuşkucudur ve herkesle görüşür. 

Gazeteci olarak devletin menfaatini zedeleyen her şeyi yorumlamak paylaşmak benim asli görevim. 

Bu manada herkesle görüşüyorum. 

Sonuçta yazdığım yazıların altına şerefle onurla imzamı atıyorum. 

Siz de yaptığınız işlerin altına imzanızı ve adınızı şeref ve onurla yazıyor olsaydınız. Bana bu kadar kızmazdınız. 

Ona buna beni şikâyet edeceğinize, dertleneceğinize, her yazımın altına cevap hakkınız var ve ben saygılıyım, gönderin hemen yayınlayalım dediğim halde ve not koyduğum halde göndermeyip, dedikodu üretmeyi tercih ediyorsunuz.

Oysa açıklama ve düzeltme göndermek yasal hakkınız ve biz bu hakkınıza saygılıyı olacağımızı her yazımızdın altında not koyarak belirtiyoruz.

Ama açıklama ve düzeltme yapmıyorsunuz. Yâda bir bilgilendirme yapmıyorsunuz. Ha gayret  konuşuyor, laf salatası yapıyorsunuz kendi aranızda, çevrenizde ve etrafınızda..

Gak gidi, guk gidi cinsinden…

Mersinde şu ortopedi beyin cerrahi malzemeleri kullanımında, ihalesindeki şaibeler o kadar yazmama rağmen bir türlü giderilmiyor.

Doğrusu açıklanmıyor ve gereği yapılmıyor.

İşlerin böyle ağır aksak yarım yamalak yürümesinde kimlerin menfaati var ki bu yazdığım işlere ve konulara, iddialara el atan yok.

Doktorlar, satın almacılar, idareciler, firmacılar takip edilsin incelensin diye yazıyorum. Kimse tınlamıyor, o yerli olmuyor…

Acaba bunlar dışında bu işlerden menfaat sağlayanlar da mı var ki, bu konunun üzerine ehemmiyetle gidilmiyor.

Tek reçete alımlarının incelensin diye sürekli yazıyorum. 

Bir türlü incelenmiyor. 

Oysa tek reçete alımlarına ihtiyaç duyurmayacak bir sistem bakanlıkça bulundu. 

O da çerçeve ihaleler ve buna bağlı kurum ihaleleri. 

Bakıyorsunuz yapılan çerçeve ihalelerinde de sorunlar var.

Kurum ihalelerinde de sorunlar var. 

Hayret etmemek elde değil.

Bu alanda hiç bir iş mi, doğru gitmez?

Hepsini yazıyorum. 

Sonuçta CİDDİ BİR ŞEKİLDE konuları araştıran yok, bizim yazdıklarımızı umursayan yok.

Bu yazdığımız ve ortaya koyduğumuz mevzularla ilgili ne diyor,ne anlatmak istiyor, yahu bu nasıl bir iştir demek, makam sahibi bir insan evladının da aklına gelmez mi vicdanı sızlamaz mı? 

Neler oluyor, neler dönüyor diye, hiç mi merak etmez ve bu işleri düzeltme gayretine gitmez?

Alın size son bir örnek..

Toros Devlet Hastanesinde son yapılan ihale: 2010/132527 İhale Kayıt Numaralı “339 Kalem Ortopedi Sarf Malzeme Alımı” ihalesinden.

İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan çerçeve ihale kapsamında bir münferit alım. 

Yani İl Sağlık Müdürlüğü alınacak malzemelerin özelliklerini belirlemiş, açık ihale yapmış, komisyon oluşturmuş, değerlendirme sonucu her bir kalem malzemenin hangi UBB kodu ile hangi firmada kaldığı belli olmuş. 

UBB kodu, yani hangi marka model olduğu tereddütsüz belli olmuş.

Siz hastane olarak bu UBB leri çerçeveden daha ucuz bir fiyata alacaksınız (!)

Bunun için ihaleye çıkacak şart koşacaksınız (!) 

Firmalar belli, ürünler belli, tavan fiyat belli. 

Hani kanun müsaade etse bu ihaleye, ihale işlerinde deneyimli 1 müdür yardımcısı bile kolaylıkla bu işin altından kalkıp yapabilir.

Toros Devlet Hastanesi Baştabipliğince 22.04.2011 tarihinde açık ihale usulü ile “339 Kalem Ortopedi tıbbi sarf Malzeme Alımı” ihalesi yapılıyor. 

Komisyonlar kuruluyor, teklifler alınıyor, değerlendirmeler yapılıyor. 

Harıl harıl çalışılıyor ve sonunda komisyon ekonomik açıdan en avantajlı tekliflere kararını veriyor ve başhekim de bu kararı hemen onaylıyor.

04.05.2011 tarihinde ihaleye katılan bir firma kamu ihale kurumuna şikâyet dilekçesi veriyor. 

Bir medikal firmanın birçok malzemede, UBB kaydı olmayan malzemelere teklif verdiği, hatta çerçeve ihalede olmayan ticari isimlerle malzemelere teklif verdiği komisyonun bu ürünlere uygunluk verdiğini bunun ihale kanununa aykırı olduğu konusunda uyarıda bulunuyor. 

Şikâyetçi olan firma gibi diğer firmaların da ellerinde şartname var. 

Ellerinde çerçeve sözleşme var. 

Hangi firma hangi kalemde hangi marka ürüne sözleşme yapmış doğal olarak hepsini herkes ve her ihaleye katılan biliyor.

Çerçeve sözleşmenin koşullarını, hangi firmaların hangi ürünlerde sözleşme yapıldığını ortopedi firmaları biliyor da ihale yetkilileri, kurum etkilileri sizler nasıl bilemiyorsunuz? 

Bu kadar sorumsuzluk, vicdansızlık, iş bilmezlik olur mu? 

Buna basit bir ihmalkârlık denebilir mi? 

Alın karışınıza sözleşmeyi ve teklif edilen marka ve UBB ile karşılaştırın. 

Çok mu zor? 

Gören göz için, iş gelen el için çok mu zor? 

İl Sağlık Müdürlüğü yapmış, şu anda hastane başhekim yardımcısı olan pratisyen hekim ve komisyon başkanı Dr. Atakan Kızılok, bu iş çok mu zor?

Yıllardır hastane müdür yardımcılığı yapan ve şu an satın alma sorumlusu olan Erkal Boz bu iş çok mu zor?

Doğru ve güzel işler, doğru niyetin ve düşüncenin sonucudur. 

Şartnamenizde yazmışsınız

1- Her istekli çerçeve sözleşme yaptığı kalemlere teklif verebilecektir. 

2- Her kalemin UBB kodu yazılacaktır.

Eeee sonra ne yapmışsınız?

Gidip UBB olmayan, çerçevede olmayan markalara teklif veren firmaya uygunluk ve ihaleyi vermişsiniz. 

Firmaların yüreği dayanmıyor da gidip İhale kurumuna şikâyet ediyor.

Yoksa herkes halinden memnun…

Kamu ihale kurumu bu firmanın itirazlarını yerinde buluyor ve gereğini yapması için Toros Devlet Hastanesi Baştabipliğine gönderiyor. 

Karar tarihi 27.06.2011. yani ihaleden 9 hafta sonra. 

Bu 9 hafta boyunca Toros Devlet Hastanesinin ortopedi sarf malzemelerini nasıl ve hangi usulle alındığını çok merak ediyorum. 

Gerçi cevabı belli ama gene de başhekim Op. Dr. Süleyman Ülger den ve diğer ilgili yetkililerden yanıt bekliyorum.

Ya sonrası?

Yeni işlemler falan derken, doğrudan alımlar tatlı tatlı devam ediyor.

Firmalar şikâyet ediyor da, ihale süreci, KİK e yapılan şikâyet yüzünden uzadı, şimdi aldıklarımız ucuzdu, kamu yararı var deyip, bahaneler üretip, lafı ve sözü ağzınızda geveleyip duruyorsunuz. 

Şikâyet edecekler tabi…

Firma hakkını arıyor. 

Sizin iş bilmezliğinizin bedelini neden firma ödesin?

Şimdi firma şikâyet etmese bir sorun olmayacaktı (!)

İşi hemencecik bağlayacaktınız.

İhale kanununu resmen deldiniz. 

İl Sağlık Müdürlüğü kaliteli pahalı ürüne ihaleyle çerçeve yaptı, siz o fiyata ucuz kalitesiz ürün aldınız (!)

Sağlık Bakanlığı talimatlarını bu arada delmiş oldunuz, UBB si olmayan ürünleri kullanacaktınız kurumunuzda. 

Ya hastalar?

Bu mu hasta odaklı hizmet anlayışınız?

Şimdi bu işte sizin ve sizlerin hiç suçunuz yok, şikayet eden firma mı suçlu?

Ancak herkes bilsin ki dürüst firmalar da dürüst çalışanlar da, ben de DEVLET ADINA, MİLLET ADINA, MEMLEKET ADINA nöbetteyiz.

Bu kadar açık bir hatayı yapan komisyon başkanı ve üyeleri hakkında Başhekim Dr. Süleyman Ülgerin ne gibi bir idari işlem yaptığını da çok merak ediyorum doğrusu. 

Nasıl bir soru sordu?

Kendi içinde nasıl değerlendirdi konuyu?

Komisyon başkanı ve üyelerine ne sordu? 

UBB si olmayan ve teklif veren bu firma hakkında ne gibi yasal işlem yaptı? 

Konunun devlet tarafı olarak kandırılan sizsiniz.

İhale kanuna aykırı firma davranışını hakkında yasal işlem yapmamaktan dolayı sizden önceki başhekim ağır cezada yargılanıyor. 

Sizi tekrar, tekrar yazılarımda uyarıyorum. 

Sizden önceki başhekimle görüşünüz istişare yapınız diyorum.. 

Siz ciddiye almamaya devam ediyorsunuz.

Başka bir firma bu işte KİK’ e şikâyetçi olmasa, o UBB si olmayan malı teklif eden firma ile birlikte kanuna aykırı işlemi yürütüp, ödemeleri kuzu, kuzu yapacaktınız. 

Yoksa Başhekim bu konuda kendisini yanlışa düşürenlere ve bu işlemi bu hale getirenlere hiç soru sormadı mı? 

Kamu İhale kurumunun kararından iyi kanıt mı arıyorsunuz?

Bu işin hesabını sormadınız ise bu bir yönetim zafiyeti değil midir? 

Firma hakkında yasal işlem yapmamak da ayrıca bir suçtur. 

Eğer işlem yapmıyorsanız, bu bir suçtur ve suç işleme halidir.

Yemek ihalesindeki usulsüz devir konusundaki konuyu sakız gibi uzatmakla, Bakanlığa sordum deyip, aylarca gelmeyen bakanlık görüşünü takip etmemekteki tavrınızla beraber, kamuoyunda oluşan hakkınızdaki soru işaretleri iyice büyüyecektir. 

Yoksa danıştığınız daha da çok güvendiğiniz birileri mi var bu işte? 

Bu ortopedi işleri nereye kimlere kadar uzanıyor da böyle rahat davranılıyor acaba? 

Yoksa menfaat çarkı, sandığımızdan da mı büyük?

Aynı firmanın ihaleye girdiği diğer hastanelerde de konu aynı şekilde araştırılmalıdır.

Mersin Devlet Hastanesi Başhekimi, trilyonlarca liralık ortopedi malzemesi için münferit alımı siz de yaptınız. 

Şu andan itibaren yukarıda bahsettiğim aynı konuların sizin hastanenizde de söz konusu olup olmadığını araştırmak boynunuzun borcudur. 

Sizin bu hassasiyeti göstereceğinize ben eminim.

Sayın İl Sağlık Müdürü sizin yaptığınız çerçeve ihaleye aykırı işlemler yürüten size bağlı kurum ve iş yaptıkları firmaların yasaya aykırı davranışları Kamu İhale Kurumu kararı ile ispatlanmıştır. 

Yaptığınız çerçeve ihalenin uygulanmasını takip etmek için daha neyi bekliyorsunuz?

Acilen BAKANLIKTAN müfettiş isteyiniz. 

Bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulununuz.

Bakın bu işler çok yerlere uzanıyor. 

Sonuçta kamunun trilyonlarca parasını korumak için çerçeve ihalesini siz yaptınız.

Görünenler bunlar, görünmeyen yerlerde işler nasıl yürüyor acaba?

Böyle iş bilen, dürüst, vicdanlı (!) kadroların sendika başkanı olan MDH müdürü Şemsettin Karadoğan, sizde kendinizle gurur duyabilirsiniz (!)

Çünkü bu kadrolaşmada o kadar emek harcıyorsunuz.

Kurumların önemli yerlerine sendikalı arkadaşlarınızı yerleştiriyorsunuz.

Tabi ki kendinizle gurur duymak sizin de hakkınız (!)

Siz gurur duyun.

Bize de keder duymak kalıyor.

Mağdur olan bizleriz.

Biz halk ve kamuoyu..

Sendikacılığa, adamcılığa, ahbap çavuş misali atamacılığa mı,  kurban gidiyoruz, siyasete mi kurban gidiyoruz, yetki karmaşasına mı?

Yoksa para mı açıyor bizim bilmediğimiz kapıları? 

Kırıyor, yıkıyor, bitiriyor. 

Kimlerin nelere olan zafiyetinin bedelini halk olarak bizler ödüyoruz acaba?

İnsan olmanın özü onurdur.

Kimsenin bunu unutmaması dileğiyle..

Bu günlük de bu kadar.