YAPAY ZEKA İÇİN NE YAPIYORUZ?
Günlük gündemlerden sıyrılıp teknoloji alanında neler olup bittiğini yetkili ağızlardan öğrenmek için harekete geçtim.
İstanbul İş Kuleleri’nde bankacıların ve sektörle ilgili kişilerin katıldığı TÜBİSAD tarafından düzenlenen “Bilişim Sektörünün Geleceği ve Ekosistem Ekonomisi” başlıklı bir toplantıya katıldım.
Aslında çok da umduğum gibi olmadı. Her ne kadar kamu yöneticileri, teknolojide çok ilerleme olduğunu teknolojik ürün ihracatında önemli gelişmelere imzalar atıldığını söyleseler de şu dönemdeki teknoloji ihracatının sadece 2.5 milyar dolar olduğu beyan edildi.
Gerçekten 2.5 milyar dolarlık ihracat koca Türkiye’ye yakışmıyor. Yapay Zeka’nın giderek dünyayı ele geçirdiğini düşünürsek yerimizde saymaktan vazgeçtik, bir arpa boyu yol gitmemişiz.
Böyle kaplumbağa süratiyle devam edersek, anlaşılıyor ki Yapay Zeka dönüşümünü de gerçekleştiremeyeceğiz gibi görünüyor.
Bilişim Sanayicileri Derneği TÜBİSAD Başkanı Mehmet Ali Tombalak, bilişim ekosistemini oluşturmanın öneminden bahsetti. Bugüne kadar bir ekosistem Türkiye dünya ile nasıl rekabet edecek?
Siyasi polemiklerle durmadan enerji sarf ediyoruz da bize yerkürede büyük prestij ve ihracat potansiyeli yaratacak teknoloji sektöründe neden bu kadar geri kalıyoruz?
Tombalak, Türkiye’de birçok sektörün bilişim ekosisteminden daha hızlı büyüdüğünü, bunlardan birisinin de e-ticaret olduğunu belirtirken tüm paydaşların bir araya gelip seferberlik ilan edilmezse sektörün büyütülemeyeceğini söyledi. Bu çok kötü bir haber tabii ki.
Hep söylenir ya, “Sanayi devrimini kaçırdık, dijital devrimi kaçırmayalım”… Nasıl olacak peki?
Toplantıda bol bol öneri ve yakınma vardı. Tombalak da önerilerden söz etti..
Tersine şirket göçlerini sağlayacak adımların atılması gereğinden başladı, "Tersine şirket satın almalarının önünü açacak yatırım ortamının geliştirilmesi, şirketlerimizin birleşerek büyümesini ve ölçeklenmesini sağlayacak etkin teşvik yöntemlerinin hayata geçirilmesiyle işletmelerimizin bölgesel ve global marka şirketlere dönüşmesinin önünü açabiliriz" dedi.
Ardından da sektördeki şirketlerin bir zaman sonra büyük ölçeğe ulaşmadan bölündüğünü kaydederek, veri merkezlerinin değer merkezlerine dönüşmesinin öneminden bahsetti. Son dönemde hemen her sektörün etkinliğinde yapay zekanın konuşulduğunu dile getiren Tombalak, "Peki biz Türkiye'de her şeyi pazarlık usulü konuşuyoruz. Değere bakmıyoruz, kim daha ucuza verirse onu alıyoruz. Değer, yapay zekayla ortaya çıktı. Yapay zeka sizce devrimsel bir dönüşüm müdür? Çünkü yapay zeka değeri çok hızlı ortaya koydu. Ben devrimsel dönüşüm olarak görüyorum. İnternet ve mobilden sonra üçüncü devrimsel bir dönüşüm" diye ekledi.
YAPAY ZEKA FIRSATINI KAÇIRMAYALIM
Tombalak, fiyat rekabeti yerine değer rekabetine odaklanılması gerektiğine vurgu yaparak, Türkiye'nin yapay zeka fırsatını kaçırmaması gerektiğini söyledi.
Bir düşünelim, şu anda yapay zekanın dünya ekonomisine etkisi 15 trilyon dolar. Biz ne yapıyoruz, kamu ve özel birlikte hareket edemiyoruz bile.
Bakın bilişim sektöründe yetişen nitelikli insanlar kimi zaman inşaat sektörüne gidiyor.
Türkiye’nin bilişime değil inşaata yatırım yapmasının önemi var elbette bu tercihlerde.
Teknoloji ihracatının 2,5 milyar dolar olduğunu belirten Tombalak, bu rakamın yeterli olmadığını ve artırılması gerektiğini ifade etti.
Tamam aynı fikirdeyim de bu nasıl yapılacak?
Girişimlere yapılan yatırımın yeterli düzeyde olmadığını vurgulayan Tombalak, "Girişimlere Türkiye'de 128 milyon dolar, İngiltere'de 3 milyar dolar yapılmış. Yatırım olmadan globalleşmek, bölgeselleşmek mümkün değil" dedi.
Daha sonra PANEL’e geçildi. TÜSİAD eski Başkanı ve İndex Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, teknolojinin gücünün bütün zamanların ortak bileşimi olduğuna dikkat çekerken, özetle şu bilgileri verdi;
“2000 yılının teknoloji ekosistemi için özel bir önemi vardı. O yılları çok iyi değerlendiremedik. Dijital ekonominin yeri Türkiye ekonomisinde yüzde 6, Dünya dijital ekonomisinde ise 0.85 oranında pay alıyor ki bu değer yüzde 1 ‘in bile altında. Yarışa çok geriden başlıyoruz.
Veriler düşük ve destek çözümleri rakamları da çok düşük.
5 konuda hamle yapmalıyız. Dijital altyapısı yeterli değil. İşgücü problemi had safhada. Finansa erişimde problem var.
Resim değişmeli. Stratejik liderlik eksikliği mevcut. IT hizmetleri, regülasyon ve diğer unsurlar dağınık. Cumhurrbaşkanlığına bağlı bir mekanizma gerekiyor,
kararlar gözden geçirilmeli. Teknolojiyi Geliştirme bankacılığı ve bir fonun kurulması lazım. 2023’te 18 eylem planı çağrısı yapıldı, buna rağmen sınıfı geçemedik.
“Çelik bir hukukla yapalım bunu. Genç nesle teknoloji eğitiminin de oluşturulması gerekiyor. Çünkü hayata geçmeyen vizyon, büyük bir halüsünasyondur. “
BANKACILAR NASIL BAKIYOR?
Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Aktan ile İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran da görüşlerini dile getirdiler.
Bankacılık sistemi dijitalleşmeye 1990’larda başladı ve şu döneme kadar da başarıyla büyüdü. Büyük bankalarımız Google’den önce de önce dijital alanda vardı.
Hakan Aran, bilişim ekosisteminde büyümenin bir hedefi ve bedeli olduğuna, ve bir mimariye sahip olunması gerektiğine dikkat çekerken “Yetişmiş eleman sorununu çözmek için üstün yeterliliği olan öğrenciler, Üniversite Seçme Sınavı’nda Zeka Vakfı’nın hazırlayacağı özel sorularla sınava girmeli” dedi.
Bu fikre aynen katılıyorum. Gerçekten üniversite seçme sınavları üstün zekalı öğrencilerin ortaya çıkmasını engelliyor.
Aran, şu anda Dünya Bankası’ndan gelen 10 milyar dolarlık kredinin bilişim şirketlerini devreye sokmada çok önemli olacağını anlattı ve “Bu parayla ülkemizden birkaç global şirket çıkarılabilir. Kamu özellikle üniversiteler ve özel sektör bir misyon etrafında kümelendirilebilir. “
Bu konuşmaları dinlerken gerçekten çok üzüldüm. Yapay Zeka fırsatı da kaçar ve biz yine arkasından bakar bakar ve konuşur konuşur dururuz..